Herpes Virüs Ailesi
virüsünün neden olduğu “uçuk” olarak isimlendirdiğimiz iezyoniardir. Bu jezyoniar genel olarak deri ve mukozanın birleşme yerlerinde başlar. Başlangıçta küçük kabarcıklar halindedir. Zamanla içleri berrak bir sıvı ile dolar. Hastalık seyrini tamamlayınca kabarcıklar içindeki bu sıvı boşalır ve üzeri kahverengi bir kabukla kaplanır, Lezyonlar genelde iz bırakmadan iyileşir.
Herpes Simpleks virüsü organizmaya, sağlam deriye sürtme yoluyla veya deri üzerindeki yara, yarık ve çatlaklardan girer. Vücuda girdikten hemen sonra sinir sistemine ve özellikle omüriliği tabanının hemen yakınına yerleşir. Burada rahatsız edilmeden uzun süre yaşayabilir. Vücut direnci fazla olduğu zaman herhangi bir hastalığa neden olmaz. Ancak korku, sıkıntı, heyecan gibi ruhi gerginlikler, kadınlarda adet zamanı, diş hekimliği ile ilgili müdahaleler, güneş yanığı gibi travmalar, vücut direncini düşüren diğer nedenler hastalığın ortaya -çıkmasına yol açar.
Herpes virüsü ile ilk karşılaşanlarda ağır sistemik hastalıklar ortaya çıkabilir. Ancak vücudunda bağışıklık maddeleri gelişmiş bireylerde genel belirtilerden çok bölgesel lezyonlar ortaya çıkar. Hastalık bölgedeki lenf bezlerini şişirebilir ve ağrıya neden olabilir.
Herpes Simpleks virüsünün yol açtığı bölgesel lezyon-lardan en çok bilinenleri dudak köşelerinde sık görülen ‘‘uçuk”lar ve ağız içinde zamanszaman ortaya çıkan “ÂFT’-’lardır. Bunlar çiğneme esnasında çok ağrılıdır. Hafif ateş, düşkünlük ve bölge lenf bezlerinde şişmeler yapabilir. Ancak burada, ağızda diğer birçok nedenlerle de aftların görülebileceğini belirtmek yerinde olacaktır.
Son yıllarda “genital herpes” üzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmıştır. San Diego’da yapılan bir araştırmada, bugün milyonlarca Amerikalının “genital herpes”e sahip olduğu ortaya konmuştur. Bunların tümü, lezyonları yatıştırıcı merhemler sürerek iki hafta veya daha fazla sürede hastalığın iyileşmesini beklerler. Hastalığın aktif olduğu sürede, bireyler arkadaşlarından uzaklaşmakta ve cinsel ilişkiden ka-
———- .
hemen herkesin bir veya blrkar ferdi ite ta-fM?iıg( bu virüs ailesine Karşı, hay aim ük aut
‘ deferi koruyucu rol oynamaktadır.
Boylan 110-180 mm. çapulda olan bu virüslerin insanda hastalık yapanları, Herpes Simplex (uçuk). Varicella (su çiçeği). Herpes Zoster (zona) ve sitomegalouirüslerdir. Bun-
Yakın zamanlarda “acyclovir” adı verilen bir ilaç, herpes’e karşı etkili bir merhem olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu merhem hastalığa ilk kez yakalananlarda orta derecede bir rahatlama sağlar; fakat daha sonraki tekrarlarda herhangi bir yarar sağlamamaktadır.
Birkaç yıl önce bu mşrtıem’in “kapsül” haline getirilmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Kapsül halindeki ilacın kullanılmasıyla lezyonların daha hızlı iyileştiği görülmüştür. Fakat 250’den fazla gönüllü üzerinde yapılan çalışmalarda herpes tekrarı gösteren gönüllülerde “kapsül” haline getirilen ilacın da yararı olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, İngiltere ve USA’daki araştırıcılar kesin olarak aşılama çalışmalarına yönelmişlerdir.
Herpes, sosyal bir konudur, doğum esnasında bir bebek aktif herpesli annenin, doğum kanalından geçerken en-fekte olabilir ve bu sebepten virüs tarafından kör edilebilir veya ölebilir. Aktif herpesli annelerin doğumlarının “sezaryen” ile yapılması bu riski azaltır. Yapılan çalışmalar, herpe-sin, servikal kanserlere dönüşme riskinin, genital herpesli kadınlarda 5/8 daha fazla olduğunu göstermiştir.
Antibiyotikler, bu hastalığa karşı etkisizdir. Aktif evrede, virüs, büyük ölçüde bulaşıcıdır. Bağışıklık sistemi, virüsleri büyük ölçüde harap eder; fakat sinir lifleri boyunca ve omuriliğin taban kısmı boyunca saklanan virüs, bağışıklık sistemini, harekete geçirecek hiç bir belirti vermez. Virüsleri saklandıkları bu bölgede öldürecek bir ilaç henüz geliştirilmemiştir. “Acyclovir” adlı bir ilaç, virüsü ancak aktif evrede etkiliyebilmektedir.
Ağız yoluyla alınan “Acyclovir” belirtiler ortaya çıkmadan 48 saat önce alındığı zaman, lezyonların şiddeti azalmakta ve iyileşme hızı artmaktadır. Diğer gönüllüler üzerinde yapılan araştırmalarda da hastalığın tekrarlama (nüks) sayısında azalmaya yol açtığı gözlenmiş; fakat tekrarlarda son bulma olmamıştır.
Bifitn adamları acyclovir’jn ağız yoluyla alındığı zaman,
Hücre çekirdeği içindeki herpes virüsleri.
merhemden daha etkili olmasının nedenini, vücuda büyük miktarda ve direkt olarak girerek virüsün aktif olduğu bölgelere daha iyi yayılmasına bağlamaktadırlar.
Artırmacılar, ilacın, uygulama izninin alınabileceğini ümit etînekle birlikte, ilacın uzun süre kullanılmasından ortaya çıkabilecek beklenmedik yan etkilerin tespiti için daha fazla araştırmalar yapmaya yönelmişlerdir. Ayrıca, ilacın çok sayıda kişinin kullanması sonucu, virüsün ilaca karşı direnç kazanması da önemli bir problemdir.
Birçok araştırıcı ve bilim adamı, herpese karşı en etkili – . – cörüsûndedirler.
İıkldria savdan ıııaddeieri YdUdraK ona cevap verir, reıc asısı gibi aissîiszEİmis asılarda olu veya canlı: faka., etkinliği azaltılmış virüsler organizmaya verilir. Virüs genellikle hastalık yapamıyacak kadar zayıftır; fakat bağışıklık sistemini, koru-
Viifn anîiknirtan vânmal# irin ııvârır Rnvloro ^cılanmıc LU»
etkili bir virüsle karşılaştığı zaman onunla savaşacak bir orduya sahip olur. Fakat aşı, omuriliğin tabanına yakın bölgede yerleşmiş bir virüse etkili otamayabilir. Bu yüzden aşının,
HERPES VIRUS AİLESİNİN DİĞER FERTLERİ
Varlsella Zoster virüsü çocuklarda suçiçeği, erişkin ve yanlılarda ZONA adı verilen hastalıklara neden olmaktadır. Ancak burada, her İki hastalığa tek bir mikroorganizma türünün mü, yoksa İki ayrı virüsün mü neden olduğu henüz araştırılmaktadır. Hayvan deneyleri, bu hastalıklara ayrı ayrı virüslerin neden olduğu İzlenimini vermektedir.
Suçiçeği, daha çok çocuk yaşlarda görülen, yüksek ateş ve döküntüler yapan bulaşıcı; fakat hafif seyreden bir hastalıktır. Virüsün organizmaya giriş yolu bilinmemektedir. Damlacık enfeksiyonuyla geçtiği sanılmaktadır. Vücut direnci düşünce ortaya çıkan bu hastalık, İyileştiği zaman bağışıklık kazanılmaktadır.
Zona, genellikle erişkin ve yaşlılarda, omurilik ve diğer sinir uçlarının yayıldığı bölgeleri tutar. Uçukta olduğu gibi küçük kabarcıklar ve şiddetli ağrı İle seyreder, genellikle vücudun bir tarafındadır. Lenf bezlerinde şişliklere neden olur. Hastalığın ortaya çıkmasındaki en önemli etkenin ruhi gerginlikler ve sıkıntı olduğu belirtilmektedir. Bunlar dışında vücut direncini düşüren diğer hastalıklar da zona’nın ortaya çıkmasını sağlar.
Hastalığın özel bir İlacı yoktur. Ağrı kesiciler ve B vitamini rahatlama sağlar. Deri belirtileri 15 günde kaybolurken bazen ağrı ve lenf bezlerindeki şişlik aylar sürebilir.
herpes infeksiyonunun daima var olacağıdır. Aktif evrede bir kısım virüs deri yüzeyine doğru harekete geçer ve orada lezyonlar meydana getirir. Gen kalanlar yerleşme bölge’e
riSKl vardır Avm risk h^rnpc acıcı için Ho eAj ^onL,SL,d‘J0’ DUiiufi Uısmcia rıpmpv vırıiv PjÎNİÂ tının nftpmîi mjrrainn
lign (kötü tabiatlı) hücrelere çevirme yeteneği de vardır. B_ dan dolayı herpes aşısı, kanser sebebi olabilecek değişikiâ-
Sonuç olarak bilim adamları, herpese veya kansere yc~ açmayacak kadar zayıflatılmış; fakat yeterli unmün ccvabı sî|–Sıyacak şekilde bir aşınm yapımına yönelmişledir. Henüz «t— “•••’ “i’ gcli»ünicr-‘£irıı»5e u: ‘iuiıtiiüi
lekülünün küçük bir parçasından yapılır. Bu protein, bağışıklık sistemini antikor yapımına yöneltir, fakat herhangi bir hastalığa neden olmazlar. Pennsylvania’daki bilim adamlarının geliştirmiş olduğu bir “subunit aşı”, canlı herpes virüsünün DNA’sı kimyasal olarak parçalandıktan sonra, glikop-rotein yapısındaki antijenleri ayrılarak imal edilmiştir. Bu aşı 500 gönüllüde denenmiş olup, sonuçları bu yıl içinde alınacaktır.
İngiltere’de Birminghan Üniversitesi’nde geliştirilmiş olan diğer bir “subunit aşı”dan ise olumlu sonuçlar alınmaktadır. 8u aşı, herpes simplex – I virüsünün tüm proteinlerini ihtiva etmektedir. 300 gönüllü üzerinde yapılan denemelerde, 19 ay sonra sadece 2 gönllüde hastalık görülmüştür. Buna ilaveten, daha önceden hastalığa yakalananlarda tekrar azalmıştır. Çalışmalar, daha büyük gruplar üzerinde kontrollü olarak devam ettirilmektedir.
New York’taki araştırıcılar, moleküler-genetik konusunda farklı bir-yol izlemektedirler. Onlar, biyotekniğin bütün imkânlarını kullanarak, yapay bir herpes geni elde etmişlerdir. Gliko protein-D antijeninin bir kopyası olan bu gen, bir bakteri içerisine verilerek, bakteri taraından isteni-
len proteinlere parçalanır. Bu parçalardan yapılan aşılar, henüz hayvanlarda denenmekte ve olumlu sonuçlar vermektedir.
Şüphesiz sentetik (yapay) bir “subunit aşı” büyük ilgi toplamaktadır. Fakat bilim adamları bunun emniyetli olmasına karşılık, herpes virüsünü yıldırmak için yeterli immün cevabı ortaya çıkarabilecek güçte olduğundan şüphelidir. Hastaların, kendi bağışıklık sistemlerini güçlendirmek için per-yodik olarak aşılanmalarına gerek olacaktır. Bu yüzden araştırıcılar, canlı virüsün, yeterli Jcuvvette immün cevabı temin edecek şekilde ¿enetik yapısını değiştirmenin daha iyi bir yaklaşım olduğu inancındadırlar.
Bütün hu çalışmalara rağmen, hastalığın en iyi tedavisi korunmaktır. Hastalıklı bireylerden uzak durmak ve vücut direncini devamlı yüksek tutmak en önemli korunma yöntemidir.
1