Hırsızlık
Hz. Mevlânâ, çok ibret dersi veren bir hırsızın başına
gelenleri şöyle anlatır.
Vaktiyle hırsızın biri, bir bahçeye girer. Bahçede
en güzel bir meyve ağacının başına çıkar, meyvelerin
iyi ve olmuşlarına uzanamaz. Dallan silkerek meyveleri
yere dökmeye başlar. Dalların hışırtısından bahçe
sahibi durumu görür. Koşarak ağacın yanma gelir.
Adama bağırır:
— Hey nâdân herif, ne yapıyorsun? Kimsin?. Bütün
meyvelerim yere serildi. Allah’dan korkmazmısın?
bahçemin meyvelerini mahvediyorsun, der.
Ağaçtaki hırsız hiç oralı olmaksızın; sanki kendi
malıymış gibi konuşur.-
— Ne bağırıyorsun be adam. Tann’nın bağından
Tanrının kulu bir meyve yerse bu suç mudur? Nedir
yâni, ne demek istiyorsun? der. Bahçe sahibi :
— în bakayım aşağıya in de görüşelim der.
Hırsız Adam iner, bahçe sahibi, hırsızın elini kolunu
güzelce bağlar. Hizmetçisini çağınr.
— Al şu sopayı. Vur şu herife der.
Hizmetçi sopayı vurdukça, hırsız feryâd eder!
— Aman efendim ne olur? Yapmayın, etmeyin.
Allah’dan korkun…» diyerek bağırıp çağırır. Bahçe
sahibi:
— Ne bağırıp çağırıyorsun be adam! Sopa Allah’
ın. Vuran Allah’ın bir kulu, Allah’ın bir buyruğunu
(emrini) yerine getiriyor, bunun ne günâhı var?., der.
İzah ve Acıklama:
Hz.. Mevlânâ’nın bu kıssasında çok büyük ibret
dersi vardır. Ben bu hikâyeleri Camimde hutbe ve vaazlarımda
mevzûma uygun bir şekilde anlatırım.
Böylece hem mevzumu iyi ve en açık bir şekilde
cemaatıma anlatmış olurum, hem de güzel bir kıssayı
camaatıma öğretmiş olurum.