Genel

Huzeyfetü’l-Mer’âşî haz­retleri

Huzeyfetü’l-Mer’âşî haz­retleri Allahü teâlâdan olan korkusu sebebiyle çok ağlar­dı. Böyle bir zamanda yanı­na gelen birisi ona dedi ki: “Bu derece ağlayıp sızlama­na, ızdırap çekmene sebep nedir? Yoksa Allahü teâlânın Rahîm, çok merhâmetli, Ke­rîm ve Gafur olduğunu bilmi­yor musun?” dedi. Bunun üzerine Huzeyfetü’l-Mer’âşî hazretleri; “Allahü teâlâ; “Bir fırka Cennet’te, bir fırka Cehennem’çiedir.” buyuru­yor. Ben bu iki fırkanın- aca­ba hangisindeyim, bunu bit­mediğim için ağlıyorum.” de­di. Soran; “Mâdem ki, sen daha kendi hâlini bilmiyor­sun, nasıl olur da başkaları­na yol gösterirsin?” dedi. Bu sözü duyan Huzeyfet-ül- Mer’âşî hazretleri, çok mâ­nâlar ifâde eden bu sözün tesiriyle düşüp bayıldı. Ken­dine gelince, “Ey Huzeyfe! Biz seni dost edindik, kıya­met günü seni Cennetlikle^ den olarak haşredeceğiz.” diyen bir ses duydu. Bu se­si, o mecliste bulunup da henüz müslüman olmayan üç yüz kişi duyup müslüman olmuşlardır.

rama bakma, kalbinde otan başka bir şeyi konuşma. K de müslümanlara karşı kin, gibi kötü hisler bulundurma, sinin hevâsına yâni isteklerin© ma.”

Mûsâ bin el-Muallî’ye bu; du ki: “Yâ Mûsâ! Eğer sende haslet, güzel huy varsa, Allahü âlânın yarattığı her hayırda ı bin vardır. Amellerini Allahü nın rızâsına kavuşmak için mak, kendin için sevdiğini ki şin için de sevmek, yiyecek) helâlinden olmasına dikkat mek.*

Huzeyfetü’l-Mer’âşî hazre rinin ikrâm ve ihsânları boldu. ‘ kir ve muhtaçların ihtiyaçlannr derirdi. Mümkün olduğu ka kimseden bir şey kabûl etme Bilhassa düşük ahlâklı kimsel hediyelerini almaktan insani sakındırırdı. O; “Günahkarların ahlâkı bozuk kimselerin hediy* ’ rini kabul .etmeyiniz. Eğer k; ederseniz, sizin onların kötü fiili rine ve ahlâksız hareketlerine rfl olduğunuz zannedilir.“ buyururd

ibn-i Ebi’d-Derdâ rahmetullci hi aleyh, Huzeyfetü’l-Mer’âşî* gelerek; “Bana nasihat et.” d Huzeyfetü’l-Mer’âşî buyurdiı “Yediğin lokmanın nereden ge’ . ğine dikkat et. Nefsinin istekleri ‘ uyarak İslâmiyetin ruhsat, kolaylık taraflarını sana tavsiye eden kim*; şeyle oturma. Eğer Allahü teâlây# gizli olarak ibâdet edersen, iste-; sen de, istemesen de kalbin dŞ*

! zelir.”

Huzeyfetü’l-Mer’âşî buyurdu

kİ:

“Otururken, samîmî olmayan, yapmacık hareketler yapacağım­dan korktuğum için, bir arkada­şımla oturmak istemiyorum.”

“İhlâs, kulun içi ile dışının ay­nı olmasıdır.”

1)  Sıfâtü’s-Safve; c.4, s.224

2)  Seftnetü’l-Evliyâ; s.88

3)  Tabakâtü’l-Kübrâ; c.1, s.60

i) Tam İlmihâl Seâdet-I Ebedlyye; (44.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir