İKTİSAT TARIM REFORMUNDA BAŞARISIZLIK.
Sanayinin düzenli gelişmesine ve turizm etkinliklerindeki göz kamaştırıcı ilerlemeye karşın, Tunus iktisadı hâlâ tarıma bağımlıdır. Kuzey Afrika’nın öbür ülkelerinde olduğu gibi, tarımın gelişmesinin başlıca engellerinden biri, toprakların çok küçük parçalara ayrılması ve ortaklaşa kullanılan alanların yeterince değerlendirilememesidir. 1963’ten 1969’a kadar büyük bir sakınımla uygulamaya konan tarım reformu son derece gerekliydi ve amacına ulaşabilecek gibi de görünüyordu; ne var ki, 1969’da Salah bin Yusuf tarafından apansız hızlandırıldı (toprakların bütünüyle kooperatiflere dönüştürülmesi); sonra üretimin düşmesinden paniğe kapılan köylülerin baskısı altında kalan Burgiba tarafından birdenbire durduruldu.
Yeterli bir üretim düzeyini tutturmak isteyen hükümet, çabalan ve yatırımları, iyi sulanabilen birkaç pilot bölgede (Mecerda vadisi) yoğunlaştırdı ve daha yüksek verimli tahıl türleri (“Meksika” buğdayı) yetiştirmeye yö-
neldi. Öbür üretimler, zeytinyağı, turunçgiller, şekerpancan çok hafif artışlar gösterdi. Nadasın geliştirilmesi, büyük tarım işletmelerinin bir zamanlar göçebelere bırakılan alanlara yayılması, göçebeliğin sona ermesi hayvancılığın önemli oranda gerilemesine neden oldu. Tunus tarımı hâlâ iklim koşullannın değişmesine ve yağışların düzensizliğine bağlı olarak, yıldan yıla büyük farklılıklar gösterir.
SANAYİNİN GELİŞMESİ. Yeterli kadroları ve parasal kaynağı bulunmayan Tunus, sanayisinin gelişmesinde en çok ulusal pazarının cılızlığından zarar görmektedir. Menzel-Burgiba’da el-Fulad demir-çelik kompleksinin yapımına yöneltilen sert eleştirilerin bir nedeni de buydu; küçükçaph olmasına karşın,¡kompleks büyük yatımnlar gerektiriyordu; günümüzdeyse önce yerel gereksinimi karşılamak üzere uyarlanmıştır. Öbür sanayiler (besin, dokuma, kâğıt, otomobil montajı) zaman zaman önemli değişimler geçirebilmiş-lerdir ama, yerel gereksinim sınırlı, dışsatım güç olduğundan, pek ilerleme gösterememişlerdir.
Ulusal ya da yabancı sermayeyle kurulmuş olan en önemli sanayi kolları, madencilik (demir, kurşun, cıva, flüspat ya da flüorspat) ve kimya sanayileridir. Fosfatlar (1992’de 6 milyon t) en büyük rezervlerin bulunduğu Gafsa bölgesinden çıkardır. Tunus’taki Cebel Cellud, en çok da Sfaks’daki fabrikalar Fransa, Polonya ve Bulgaristan’a süperfosfat ve kireç fosfatları satılmasına olanak verir. Gabes’te yeni fabrikalar yapılmış ve bunlar demiryoluyla Gafsa’ya bağlanmıştır.
Ülkede petrol üretimi” sınırlıdır; bu miktar 5 milyon t’u geçmez; yarısından çoğu Tunus-ltalyan Petrol Şirke-ti’nce (SİTEP) işletilen el-Burma yatağından elde edilir.
TURİZM SORUNLARI. Güneşli ikliminden, kumsallarından, doğal güzelliklerinden, Roma kalıntılarından, anıtlarından yararlanan bu ül-
ke, bağımsızlığın hemen ardından Avrupa ülkelerinde (İskandinavya, Fransa, Almanya) geniş bir turizm kampanyası başlattı; kıyılafda ve adalarda tatil kulüpleri açıldı, Bizer-te’den Cerbe’ye kadar büyük otel zincirleri kuruldu. Turizm kapasitesi on yılda on iki katma, girdiler ise yirmi katma çıktı. Ne var ki, turizmin gelişmesi ortaya bazı sorunlar da çıkar-
maktadır: Bunlar arasında dünyaı ki parasal dalgalanmalara bağlı o rak girdilerin yıldan yıla değişini fiyat artışları, bazı besinlerin dış dan satın alınması gereği, 1 atlı suy fazla harcanması sayılabilir; en a< sorunlardan biri de turizmin, ye yaşam koşulları, geleneksel yapı ve düşünce biçimlerinde yol açt sarsıntıdır. i
Türk bestecisi (İstanbul,. 1934). Küçük yaşta kemanla başladığı müzik derelerini piyano ile sürdüren, Sey-feddin Asal, Demirhan Altuğ ve Cemal Reşid Rey’in öğrencisi olan Yalçın Tura 1954’te, Galatasaray Lisesi’ ni bitirerek, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde, felsefe, pedagoji ve arkeoloji dallarında öğrenim gördü. 1960’ta Felsefe Bölümü’nü bitirdi.
İlk beste çalışmaları arasında, 1952’ de ortaya çıkan Beş Kısa Piyano Parçası görülür. Bu ilk çalışması, dizisel yazının etkisindedir. 1955’ten 1976’ya kadar yalnız beste yaparak geçimini sağlamış olan Yâlçm Tura, bu süre içinde başladığı film ve sahne müziği çalışmalarında, elliden fazla sinema ve televizyon filini için müzik, on kadar tiyatro yapıtı için sahne müziği yazmıştır. Bu nedenle yapıtlarında pek çok kaynaktan yararlandığı görülür: Gerçekten de, geleneksel makamlardan halk müziğine, cazdan senfonik müziğe ve hafif müziğe, dizisel yöntemden elektronik müziğe kadar etkisinde kaldığı birçok alan vardır. Yalçın Tura, değişik zamanlarda eski yapıtlarım yeniden ele alıp gözden geçirerek, bunlardan, başka yapıtlar türetebilmektedir. Bu nedenle çalışmaları belli dönemler içinde incelenemez. Ancak ilk çalışmalarından günümüze doğru elindeki olanakları daha iyi kullandığım, daha yalm ve öz bir anlatıma yöneldiğini görürüz.
S.A.C.E.M. (Müzik Yazarları, Bestecileri ve Yayımcıları Demeği) üyesi olan ve bu kuruluşun Türkiye İcra Komite-si’nde görev yapan Yalçın Tura, T.R.T’de çeşitli zamanlarda jüri üyeliği ve Danışma Kurulu üyelikleri yapmıştır. Beş Yıllık Kalkınma Planı Hazırlık Komitesi’nde Türk müziği başkam olarak görev alan Yalçm Tura, 1976’dan bu yana İstanbul Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Bölümü öğretim görevlisidir.
Yalçm Tura uzun yıllar Türk müziği ses sistemi üstüne araştırmalar yapmış, 1970’ten bu yana yaptığı bestelerde bu araştırmalardan yola çıka-
rak yeni bir mikrotonal anlayış geliştirmiştir. Yalçın Tura’nın müzikbilim konusunda çeşitli çalışmaları, birçok eski yapıh çevriyazı (transkripsiyon) yoluyla günümüzdeki dile ve notaya aktaran yayınları vardır.