Genel

TUNGSTENİN KULLANIM ALANLARI

TUNGSTENİN KULLANIM ALANLARI

Tungstenin çok yüksek mekanik nitelikleri ve yüksek sıcaklıklara dayanıklılığı, sanayi alanında yeğlenen bir malzeme olmasına neden olur. Başlangıçta küçük boyutlu parçaların yapımında kullanılan (akkorlu lamba ve elektronik tüpü telleri, X ışınlı tüplerin karşıt katodu, payreks-metal geçişleri, ¡yarıiletken ¡destekleri, vb.) tungstenin kullanım alanı, kütleleri yaklaşık yüz kilograma varabilen parçaların gerçekleştirilmesine kadar yayılmıştır. Fırın ve tepkili motor parçalarında yararlanılan tungsten, ayrıca belli sayıda alaşımın bileşimine de girer; çeliklere aşınmaya karşı büyük bir dayanıklılık sağlar, ve vanadyum, krom gibi başka elementlerle birlikte kullanılır. ■
Tell’in ormanları yok olmuş, toprakları aşınma sonucu bozulmuştur; burada su kaynaklarının yakınlarında, zeytinliklerle çevrili birkaç küçük yerleşim merkezi (Kef) yer alır. Tell’in doğu ya da kıyı kesimi (Bizerte, Tunus) taraçalardan ve alçak tortul ovalardan (Mecerda ve Vad Mil-yan vadileri) oluşur, kıyılarda kum tepecikleri, denizkulaklan göze çarpar; alüvyonlu topraklar, denizin yumuşatıcı etkisi, sulama olanakları, eski kentler ve limanların varlığından dolayı koşullar iyileşir. BOZKIRLAR. Sahra Atlasları’nın uzantısının bulunduğu batı kesimi dağlıktır, güneybatıda, Şot el-Cerid yönüne doğru giderek parçalanan, sarplaşan yüksek ve alçak askurak bozkırlar, Gafsa bölgesinden kuzeyde Hammamet körfezine, güneyde de Gabes körfezine kadar diziler halindeki kıvrımlarla geniş bölümlere ayrılırlar. Kimi kez bol yağış düşer ve 1969’da olduğu gibi büyük afetlere yol açar, ama genellikle kurak olan iklim (ortalama 250 mm yağış), cıhz
4147
bir tarım ve verimsiz bir ağaç yetiştiriciliğinden başka bir etkinliğe olanak vermez. Tunus’un bu güney kesiminde, iktisadi yaşamın temeli, alçak bozkırların kıyıya ulaştığı Sa-hil’de toplanmıştır; yağışların bollaşması ve denizden gelen nem sayesinde çok sayıda zeytinlik ve bostan (Sus, Mehdiye, Sfaks bölgeleri) gelişmiştir. Cerid-Gabes hattının güneyinde Demer’in geniş taşlık yaylaları tam bir çöl görünümündedir, bunlar güneybatıda Büyük Doğu Ergi’nin kum tepeciklerinde yitip giderler. Sa-hil’in uzantısı olan Cerbe adasının ötesinde, bu çölün ortasında Cerid, Tuzur, Gabes vahaları seçilir; bu yerleşme noktaları insanoğlunun suyu tutmak ve kendi yararına kullanmak amacıyla sürdürdüğü yılmak bilmeyen çabanın birer simgesidirler.
TARİH
KARTACA VE ROMA. Akdeniz’in iki havzasının birleştiği yerde, Sah-ra’yı aşan tüm yolların çıkış noktasında bulunan Tunus, bu ilginç konumundan ötürü çok hareketli bir tarih yaşamış, birçok kez fethedilmiş, yabancı boyunduruğuna girmiştir. Ama ülke özgünlüğünü her zaman korumuş ve merkezileşmiş bir bütün oluşturmuştur. Ülkeyi yöneten sülaleler, hükümdarlarıyla olan bağlarını koparmaksızm özgürlüklerini korumayı bilmişlerdir: Bunlardan Abba-siler zamanında Aglebiler, Fatımiler zamanında Ziriler, Muvahhidler zamanında Hüseyniler birer örnek oluştururlar. Ayrıca bu küçük ülke her zaman çok geniş bir alanı etkilemiştir.
Tarih çağlarının başlangıcında, Tunus geniş Libya-Berberi dünyasının bir parçasıydı. Sonra Fenikeliler, kıyılarında ticaret sömürgeleri kurdular, bunlardan Kartaca (Î.Ö. 814’te kuruldu) Fenike’nin en önemli merkezlerinden biri olaniSur’un (eski adı

:Tunus dinarı
Tir) yerini alarak Batı Akdeniz’in en büyük deniz gücü haline geldi. Etkisini ülkenin iç kesimlerinde, özellikle de dil üstünde gösterdi. Bir süre sonra Kartaca’nm varlığı, Romalıların yayılmacı emellerini engellemeye başladı; iki güç arasındaki savaş üç evreden sonra Kartaca’nın İ.Ö. 146’da yıkılmasıyla sona erdi. Masinissa ve Jugurtha’nm Berberi Numidia krallıkları kurma yolundaki girişimlerinden sonra, Afıica bu kıtadaki Roma işgalinin merkezi oldu. Her yanı kentlerle donandı; artık toprakları, Roma’ya tahıl, zeytinyağı ve şarap sağlamak için işleniyordu. Hıristiyanlığın canlı merkezlerinden biri haline gelmiş olan Tunus, dona-tusçu din sapkınlığı sonucu sarsılın-
ca, Vandalların yerleşmesi için ortalj hazırlanmış oldu (439-533). 1 ARAP FETHİ. Kıyılardan içeriye sİ zamayan kısa süreli Bizans egemeı liği döneminde ülkeye Arap seferlei başladı, ikinci sefer sırasında (670 Ukbe bin Nafi, iç kesimde Kayrevan (ya da Keyrevan) kurdu, Araplanl 698’de (Kartaca’nın fethi) kesin ol| rak yerleşmeleriyle, burası büyük bl iktisat ve kültür merkezi haline geld Cezayir’in doğusuna ve Trablus’a fca dar taşan uçsuz bucaksız İslam impa ratorluğunun bu eyaleti\(İfrikiye);yi vaş yavaş Müslümanlığı benimsed ve Aglebi, Fatımi ve Ziri kullarım ce zalandırmak isteyen Mısır Fatımilö rinin gönderdiği Beni Hilal ve Beni Süleym’in orduları, kırsal kesime zaf
rar verdiler, kentleri yağmaladılar. Sicilya’daki Ruggero ü’nin yönetimdeki Normanlar da ülkenin güçsüz düşmesinden yararlanarak çok sayıda limanı ele geçiren ve ancak, Kuzey Afrika’yı yeniden birleştiren Muvah-hidler tarafından buralardan uzak-laştınlabildiler. Bununla birlikte, tf-rikiye Hafsüerin yönetiminde yeniden toparlandı,1>u yönetim üç yüz yıl sürdü (1228-1574). İktisat ve kültür yaşamında bir canlanma görüldü ama, ülke XVLyy’da Ispanyollarla Türklerin baskılarına dayanamadı: Hafsiler devrildi ve Tunus, Barbaros Hayreddin Paşa tarafından alındı (1534). Hafsi Haşan, Kari V’ten yardım istedi, bunun üstüne, Kari V başkenti işgal etti | ve Hafsi Haşan’a metbuluğunu kabul ettirdi; Turgut Reis ve Cezayir paşası Ali, duruma müdahale etti. Ardından da 1574’te Tunus, Osmanlıların eline geçti. TUNUS BEYLÎĞLArtık geniş Os-manlı împaratorluğu’na katılan Tunus topraklan günümüzdeki sınırlarına indirgenmişti; birkaç yıl sonra iktidar, Yeniçeriler tarafından bir beyin desteklediği bir dayı)/a verildi; dayı maliye ve yönetim işlerini üstlenmişti. İlk beylik Muradi sülalesiyle başladı; Muradi, ardından da Hüseyni sülalelerinin yönetimi altında ülkede yeniden birlik sağlandı. Tunus XVH. ve XVffl. yy’larda korsanlık merkezi oldu ve bolluğa kavuştu. Kısa bir süre için Cezayir beyliğine bağlandıktan sonra (1755-1806), Tunus kendini bu ülkenin korumasından kurtardı, Hammud (ya daHammuda) Bey zamanında (1782-1814) içerde ve dışarda yeniden parlak bir dönem yaşadı. 1815’te Tunus, korsanlığa
son vermek zorunda kaldı. Bu gelir kaynağının yitirilmesinin yanı sıra, el sanatlanmn gerilemesi, teknik ve parasal açılardan büyük üstünlükleri olan Avrupa ülkelerinin ticari etki alanına girmesi yüzünden ülke, Mısır’ın izlediği yola benzer bir doğrultu benimsedi: Mâliyesi iflas etti, bağımsızlığı elinden gitti. Fransa ve İngiltere’nin öğütlerine uyan birçok bey, askerlik, yönetim, vb. alanlarda reformlar yapmaya giriştiler, ancak vergilerin büyük ölçüde artınlması ve dış borçlanmaya gidilmesi gerekti, ülke içindeki bir ayaklanma (1864) Tunus’un yıkımını tamamladı, çok geçmeden mâliyesinin uluslararası bir komisyon tarafından denetlenmesini kabul etmek zorunda kaldı (1869).
FRANSIZ KORUMASI. Fransa, İngiltere ve İtalya’nın değişik nedenlerle göz diktikleri Tunus, kendini amansız bir diplomasi oyununun içinde buldu. Sonunda İngiltere geri çekilerek (1878) İtalyanlarla Fransız-lan kozlarını paylaşmaya bıraktı. 1881’de Fransa harekete geçmeye karar verdi, bunun için de Cezayir’deki Krumir kabilesinin bir saldırısını fırsat bildi. Tunus beyi önce koruma anlaşmasını (Bardo, 1881), sonra bir dinsel savaşın patlak vermesiyle gerekli görülen askerî harekâtın ardından Marsa Konvansiyonu’nu (1883) imzalamak zorunda kaldı.
Fransa koruma adı verilen sömürge biçimim yeni uygulamaya başlıyordu; buna göre, geleneksel kuramlar varlıklarını koruyacaklar, ama içeriklerini yitireceklerdi; asıl yönetim, yetkileri genişletilmiş bir yöneticinin başkanlığındaki bir Fransız yönetimi
olacaktı. Çok kısa bir süreiçinde yeni baştan düzenlendi ve somur amaçlarla işletilebilmesi için j ken donanım sağlandı. .Maden iktisat kesimi kuruldu; bu kesim yük mülklerin (Enfida: 90 000 daha sınırlı topraklann yanı sın aldığı sömürge topraklarım, fo demir ve kurşun madenlerini, uli araçlannı, besin sanayilerini ,ks yordu.. Bu değişim yalnızca bazı geleri, kuzey ve doğuyu etkiledi, cak iktisadi yaşam ve bunun sor olarak toplum, köklü değişimleri radı.
ULUSALCILIK HAREKETİ. Esk netici smıflann (askerler, idarec tüccarlar, aydınlar) mallannm rinden alınması ve en iyi iş kapı nın en genç Tunusluların yÜ2 kapatılması, bir ulusalcılık hare nin başlamasına yol açtı; 190 (Tahalbi: Acı Çeken Tunus]başli bu hareket, 1920-1921’de Fransa korumasına karşı çıkmamakla bi te sorumlu bir hükümet ve bir ps mento kurmak isteyen Destur P si’nin oluşturulmasıyla sonuçla Daha sonralan, nüfus artışı, ikti bunalım ve toplumsal değişin ileri sürülen hak iddialannı art İşte o zaman, Habib Burgiba adı genç bir avukat, korumaya daha biçimde karşı çıkarak Destur P si’nin yöneticilerine ters düştü vf ni-Destur (1934) ile el-Amal (Ey] gazetesini kurdu; amaç bağımsı tı.
Bir baskı döneminin ardından I Cephesi’ne büyük umutlar bağla ama alman önlemlerin bir türlü çerlik kazanamamasından, aj Tunus’taki Fransızların tutumun ötürü bunlar çok uzun ömürlü madı. Nisan 1938’de Tunus’ta a lanmalar patlak verdi, Burgiba tu landı. Savaş sırasında, Haz 1942’de Moncef Bey iktidara gı Fransa’nın çökmesinden ve Alı işgalinden yararlanarak bağımsı; elde etmeyi umuyordu. Ama M 1943’te devrildi, yerine Lamin geçti. Almanya ile işbirliğini re< den Burgiba, Tunus’a bazı öneril geldiyse de bunlan kabul ettirem Nisan 1945’te Kahire’ye gitti. Ora da, benimsediği tutumu bütün e yaya açıkladı.
Ulusalcı akım silahlarını bırakın artık Ferhat Haşid yönetimim UGTT’nin (Tunuslu İşçiler G Birliği) desteğini de alıyo 1950’de bazı reformlar yapıldı Yeni-Destur Partisi’nin çevresi toplanan Tunus Ulusal Cephesi !
4
jm Kentinde yerel kıyafetleri içinde bir gelin.
BAĞIMSIZLIKTAN SONRA. Burgi-ba, Tunus’u liberal ve modern bir ülke haline getirmek için büyük çabalar harcadı, sömürge dönemini iyi bir sonuca ulaştırmaya çalıştı. Cezayir savaşı sırasında aracılık görevi yapmak istediyse de, bazı üzücü olaylar çabalarım boşa çıkardı: 1959’da, Fransız ordusu, Cezayir’den sonra, Cezayir Kurtuluş Ordusu’nun bazı birliklerinin konakladığı merkezi bombaladı; 1961’de Burgiba, Fran-sızlara bırakılmış stratejik bir yer olan Bizerte’yi geri almaları için sivil topluluklar gönderdi; Fransızlar kalabalığın üstüne ateş açtılar. 1960’tan 1969’akadarTunus, planlamaya, tanm kooperatiflerine, “sanayi kutupları”na, ticaretin denetlenmesine, devletin destek kredileri vermesine dayanan özgün bir sosyalizasyon denemesine girişti. Bu denemenin büyük bir iflasla sonuçlanması, liberalizmle sosyalizasyonun uzlaş-tınlamayacağmm kanıtı oldu. Tunus yeniden işbirliği siyasetine yöneldi, kapılarım da Batı sermayesine açtı. Öğretim (bütçenin 1/3’i milli eğitime ayrılarak, okul çağındaki nüfusun % 90’ımn okuma yazma öğrenmesi sağlandı), toplumun değiştirilmesi, özellikle Müslüman toplumun modem dünyaya uyarlanması ve kadın haklan konusunda büyük çabalar harcandı. Bağımsızlıktan sonra, Ye-ni-Destur’un etkisi basının, sendikaların, toplumsal örgütlerin denetim altında tutulması ve muhaliflerin
sahneden silinmesiyle süı lendi. 1969’dan sonra Bu sağlık durumu devlet i uzun süre uzaklaşmasını g ğinden, ilerde yerine kimin sorunu ortaya çıktı. İktidard lik sağlayabilmek amacıy kanlık makamı kuruldu, gi el-Bahi el-Adrham’a (ya Ladgham), sonra el-Hadi Nı (ya da Hedi Nouira) verildi Dış siyasette, Burgiba Batı sadık kaldı; Arap birliği ve i runu konusunda ılımlı davı na karşılık, tüm çabaların bir Kuzey Afrika’nın kuı yöneltti. Ocak 1974’te Tun ya’nın birleşmesini nokta anlaşma girişimi, iki ülke a gerilimde kısa bir ateşkesi bir şey olmadı. Sıksıkyinel artışlarının yol açtığı hoşı Ocak 1978’de kanlı ayak] neden oldu.
26 Ocak 1978 olayları, Tu dönüm noktasma getirdi. 1 lıktan sonra ilk kez, Burgibi karşı tek sendika olan Tunu Genel Birliği’nin grev çağı nuçlanan bir genel protestı başlatıldı. Hükümet hiç dn dan kanlı bir bastırma eylen ti (ordu birliklerinin ateş a nucu onlarca kişi öldü, seı rm çoğu tutuklandı, araları sekreter Habibi Aşur da vs yalist Destur Partisi’nin so sinde, hasta olan el-Hadi Nı
Meyvelerinin ağırlığıyla eğilmiş bir hurma dalı.
4150
ları yetersiz buldu. İlişkiler 1951’de koptu, baskının aralıksız tırmandırdığı karışıklıklar bütün ülkeye yayıldı. Sonunda Fransa başbakanı Pierre, Mendes-France, terörizme son verebilmek amacıyla ülkeye iç işlerinde özerklik tamdı (Kartaca, Temmuz 1954). Bunu izleyen aylarda, Yeni-Destur’un içinde pazarlığa eğilimli Burgiba yanlıları ile bütün ilişkileri koparma eğiliminde olan Salah bin Yusuf yanhları arasında savaşım kızıştı. Sonunda Burgiba kazandı ve 20 Mart 1956’da ülkesinin bağımsızlığını kabul ettirmeyi başardı. 25 Temmuz 1957’de de bey iktidardan indirilerek Burgiba cumhurbaşkanı ilan edildi (aynı göreve 1959, 1969 ve 1974 yıllarında yeniden getirildi; 1975’te ömür boyu cumhurbaşkanı ilan edildi).
i körfezinde,
■be adası ile Sfaks fasında yer alan, Eski &malıların Tacapae ak adlandırdıkları . ıbes kenti, bir tarım ortasmdadır. iGabes’in lannda 200 000 .t,jar palmiye ve pek ‘ mevve ağacı göze ifimr.
¡ıs kenti
Harında ulusal fetleri içinde ¡an kadın, erkek ,s (ocuklar.
ilaca’da bulunmuş a, İ. S. /. yy’dan ma, Yeni-Pön •bunda
yaşından yapılmış mezar taşı.
kildi.
Bunun üstüne Muhammet! Mzali başbakanlığa ve Sosyalist Destur Partisi genel sekreterliğine getirildi. Ekiml981’de, ¡Sosyalist Destur Partisi ile Tunuslu İşçiler Genel Birliği, 1 Kasım seçimleri için birleşerek bir Ulusal Cephe oluşturdular ve parlamentodaki bütün sandalyeleri ele geçirdiler. 8 Kasımda, başbakan Mza-li’nin görevinde kalması onaylandı. Kasım 198.3’te çokpartililik sistemi resmen kuruldu. 1984’ün ilk aylarında, bütün ülkede, temel besin ürünlerindeki fiyat artışlarından kaynaklanan şiddetli ayaklanmalar başgös-terdi. Habib Burgiba’nın bu artışları geçersiz kılması üstüne durum yatıştı. 1986’da yapılan genel seçimleri yönetimdeki Destur Partisi’nin kazanmasının ardından, İslâmcı örgütlere ağır bir baskı uygulanmaya başladı. Ekim 1987’de başbakanlığa| getirilen Zeynelabidin bin Ali bir süre sonra cumhurbaşkanı Burgiba’nın yaşlılık nedeniyle görevinden alındığını açıklayıp, cumhurbaşkanlığını üstlendi ve Destur Partisi’nin adını Demokratik Anayasal Birlik’e çevirip, çok partili rejime geçiş sürecini başlatarak bir anayasa değişikliğiyle ömür boyu cumhurbaşkanlığını kaldırdı. Nisan 1989’da yapılan, tek
aday olarak kazandığı cumhurbaşkanı seçiminden sonra başbakan Hadi Bakus’un yerine Hamed Karüi’yi atadı. İslâmcı örgütlerin öğrenci kesimine sızması sonucunda büyük bir öğrenci gösterisij düzenlenmesi üstüne (1990), pek çok kişi gözaltına alındı. Ülkede, yeni öğrenci gösterilerinin (Mayıs 1991) başlamasından sonra, darbe girişimi hazırlamakla suçlanan İslâmcı örgütlere karşı yeni bir tutuklama dalgası başlatıldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir