sahiplerinden isen ve söylediklerimin gerçekliği sence aydınlığa kavuştu ise «emrolunduğunu açıkça söyle ve câhillere aldırma.» Eğer fakir olmaktan korkuyorsan Allah nzık verenlerin en hayırlısıdır. Kim Alah için bir -menfaati- terkederse Allah yerine daha hayırlısını verir; çünkü O, en büyük kerem sâhibidir. Dini kazanç âleti yapmak ne çirkin bir davranıştır! Yaptığın ibâdete karşılık yalnız Allah rızasını iste ve O’na yaptığın ibâdete kimseyi karıştırma; ona karşılık insanlardan ücret bekleme, bilâkis yarın ecrini O’ndan bekle. Rabbimiz -ki söyleyenlerin en doğrusudur- Kitâb-ı Mübin’inde şöyle buyuruyor: «Allah’ın kitâbmı daima okuyan, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine verdiğimiz rızıktan -gizli, açık- muhtaçlara verenler tükenmez bir kazanç umarlar, Allah onların mükâfatını tastamam verecek, lütuf ve inayetinden daha fazlasını da verecektir.» (87) Biliyorsun ki dünya kazancı fânidir, âhiret ise ebediden oturulacak yurttur…» (88) önemli bir mülâhazayı ve cevâbımı arzederek yazıyı bitirmek istiyorum:
Diyorlar ki
Bid’atlar İslâm’ın ruhuna aykın, Allah ve Rasûlü tarafından menedilmiş olmakla beraber bazı zamanlarda ve bazı içtimâi sınıflarda din duygusunun yaşamasını, dinin canlı kalmasını temin ediyor; bu bakımdan müsamaha edilmesi gerekmez mi?
Cevap:
1. İslâm’ın iman, ibâdet, nizam ve ahlâk olarak terkedilip unutulması ve sadece bid’atlar vasıtasıyla varlığının hatırlanması onun hayatı, değil ölümüdür. Onu yaşatmak için bünyesine yabancı olan bid’atlan değil, Islâm’m esaslarını ihyâ etmek gerekir. İslâm’ı değil de mücerred bir din duygusunu yaşatmak için bid’at tervicine lüzum yoktur; çünkü o duygu fıtrîdir. 2. Bid’atleri geçim vasıtası haline getirenlerin, bu vesile ile İslâm’ın neşir ve ihyası gibi bir düşünceleri yoktur. Onlar müşterilerinin bâtıl inanç ve kanâatlerini okşamayı, fikirlerini tasdik etmeyi menfaatlerine daha uygun buluyorlar. 3. İslâm’a hizmet için kurulmuş veya kurulacak bazı has
87
İSLÂM’IN IŞIĞINDA GÜNÜN MESELELERİ
22
Eyl