BOŞANMA; Aim. Ehescheidung (f), Fr. Divorce (m), repudiation (f), Ing. Divorce, repudiation. Eşlerden birinin veya ikisinin isteği üzerine, hâkimin karârıyla evlilik bağının ortadan kalkması. Eşlerin kurdukları yuvayı ölünceye kadar yaşatmaları ve evliliğin ancak ölümle son bulması esastır. Fakat bâzan eşlerin tutumuyla evlilik çekilmez olur, azap hâlini alır. Evliliği çekilmez yapan sebepler, evlilik öncesi ve sonrası olmak üzere çok çeşitlidir: Kültür ve inanç farklılığı, zinâ, kötü muâmele, hastalık, haysiyetsiz hayat sürme, evliliğin getirdiği mesuliyetlere riâyet etmeme gibi… İşte bunlara benzer sebeplerle evliliğin çekilmez hâle gelmesi, boşanma müessesesini doğurmuştur. Şu var ki, boşanma her devirde ve her toplumda farklı özellikler gösterir. Boşanma, eski çağın doğu dünyâsında her devletin mevzûâtında vardır. Mezopotamya’da koca karısını ihmâl ediyorsa, kadın, boşanma isteyebilirdi. Yunan’da boşanma hakkı kadına ve erkeğe tanınmıştır. Solon mevzûâtına göre, karısı zinâ yapan erkek, medenî haklarını kaybetmemek için karısını boşamak zorundaydı. Eski Roma’da boşanmaya sık sık rastlanırdı. Günümüzdeki dînî toplum ve hukuk sistemlerinin boşanma karşısındaki tavrı dört grupta toplanabilir:
Evliliğin devamlılığı: Hıristiyanlık dînindeki Katolik mezhebinin etkisi altında bulunan ülkeler evliliğin devamlılığı inancı içinde boşanmayı kabû! etmemişlerdir. Evliliği ancak ölüm sona erdirebilir. Evlilik hayâtı çekilmez bile olsa, boşanma mümkün değildir. Evlilik bağının çözülmesi için ancak, cinsî yakınlaşmada bulunmamak kaydıvle ve papanın emriyle istisnâ olarak mümkündür. Bu sistem gerçeklerle bağdaşmamakta, sadâkatsızlıklara yol açmaktadır. Hâlen İspanya. Arjantin ve Brezilya’da boşanma yasaktır. Katolik İtalya’da 1070 yılında boşanma kabûl edilmiş ve bu yolun açılmasından hemen sonra, geçen 5 ay içinde. 5 milyon çift boşanmak üzere mahkemelere başvurmuştur.
Özel ve serbest boşanma: Bu sistemde boşanma tamâmen eşlerin istek ve karârına, karşılıklı rızâlarına veya eşlerden sâdece birinin irâdesine bırakılmıştır. Eşlerin karşılıklı rızâları ile boşanmaları esâsı Finlandiya, Çin Halk Cumhuriyeti, Hollanda. Bulgaristan. Rusya, Belçika, Almanya ve Fransa’da kabul edilmiştir. Bu sistem, evlilik birliğini eşlerin karşılıklı kaprislerine bıraktığı için eleştirilmiştir.
1926 yılına kadar, ülkemizde boşanmaya uygulanan hukuk, İslâm dîninin “talâk” hükümleriydi. İslâm hukûkunda boşanma (talâk) kelimesi, erkeğin hanımı ile olan nikâh bağını çözmek, yâni onu boşamak anlamında kullanılan bir terimdir. Talâk, yâni boşama, boşanmak için konulmuş olan kelimeleri erkeğin hanımına karşı söylemesiyle meydana gelir. İslâm dîninde boşamak erkeğe verilmiş bir haktır. Kadının da boşama hakkına sâhib olabilmesi şarta bağlıdır. Bir kadın’kendini bir erkeğe nikâh ederken; “Ne vakit istersem kendimi senden boşamak üzere…” diyerek şart ederse, erkek de nikâh yapılırken bu şartı kabûl ettim derse, böyle şartlı bir nikâh hem geçerli sayılır ve kadın boşamak hakkına sâhib olur.
Talâk olması için dînen geçerli nikâhın bulunması lâzımdır. İslâm nikâhı bulunmayan iki eş arasında talâk olmaz. Talâk veren erkeğin akıllı, bâliğ ve uyanık olması lâzımdır. Delinin, bunağın, baygının, uyuyanın, hastalıkla veya kızarak dalgın olanın söylemesi ile talâk olmaz. Kızarak dalgın olmak, söylediğini bilmemek demektir. İslâm dîni talâka (boşamaya) izin vermiştir. Talâk günâh değildir. Fakat boşamak, İs- lâmiyetin izin verdiği sebeplerle olur. Güzel huylu bir eşi, keyf için boşamayı İslâm dîni beğenmez. Kocasına, başkalarına diliyle, hareketleri ile sıkıntı veren, fuhuş (zinâ) yaptığı şüphe olunan kadını boşamak dînen günâh değildir. Evlilik vazifesini yerine getirmeyen, meselâ kocalık vazîfelerini yapamayan erkeğin, hanımı ayrılmak isterse, bunu boşamak lâzım olur.
İslâmiyette, erkeğin hanımım boşaması ve yeniden onunla evlenebilmesi hakkı, sınırsız değildir. Üç kere talâk vâki olduktan sonra, eski nikâh büsbütün bozulur. Erkeğin böyle bir duruma düşmemesi için çok dikkatli hareket etmesi gerekir.
Belirli sebeplere ve usûllere göre mahkeme karârıyle boşanma:
Boşanma ancak kânunla belirtilen hallerde mümkündür.Boşanma dâvâlarının uzaması, fiilen son bulmuş evliliği hukûken muhafaza etmeye çalışmasından dolayı tenkid edilmiştir. Bu sistem, ülkemizde de uygulanmaktadır. Çeşitli ülkelerdeki boşanma oranlarına göz attığımızda, ortaya enteresan sonuçlar çıkmaktadır. 1982’den îtibâren bâzı ülkelerde boşanma oranları binde olarak verilmiştir: Demirperde ülkelerinden Rusya’da binde 3.50, Macaristan’da binde 2.60 Doğu Almanya’da binde 2.60 Çekoslavakya’da binde 2.20’dir. Sanâyileşmiş ülkelerden Amerika Birleşik Devletlerinde binde 5.10, Batı Almanya’da binde 1.80, İngiltere’de binde 2.60, İsveç’te binde 2.40, Danimarka’da binde 2.54, Finlandiya’da binde 2.11’dir. Müslüman ve az gelişmiş ülkelerden Libya’da binde 1.80, İran’da binde 0.54, Cezayir’de binde 0.50, Meksika’da binde 0.30, Türkiye’de binde 0.33’tür. Dikkat edilirse boşanmanın, hayat seviyesinin ve eğitimin yüksek olduğu, flörtün serbest olduğu sanâyileşmiş ve demirperde ülkelerinde çok fazla, buna karşılık hayat seviyesinin düşük, ancak inançların kuvvetli olduğu, az gelişmiş ülkelerde daha az olduğu görülmektedir. Psikologlara göre, boşanmış eşlerin çocukları hayâta uyum sağlayamamakta ve boşanan eşler arasında intihar yüksek oranda olmaktadır. Türkiye’de boşanma, Medenî kânunun 129- 150. maddelerinde düzenlenmiştir. Kânun boşanma sebeplerini belirli sayıda olmak üzere düzenlemiştir. Taraflar, rızâları ile bunlara yenilerini ekleyemezler. Şu var ki, sınırlı ve belirli olan boşanma sebepleri, konuları açısından özel ve genel diye ayırıma tâbi tutulabilir.
A) Özel boşanma sebepleri: Zinâ, cana kast ve pek fenâ muâmele, cürüm ve haysiyetsizlik, terk, akıl hastalığıdır. Bunlara benzeyen başka haller olabilir. Fakat kânundaki belirli sınırlara ve şartlara uymadıkça o başka haller özel boşanma sebeplerinden birine katılamaz. Meselâ, kânun zinânın sınırlarını ve şartlarım tâyin etmiştir. Zinâya en yakın hareketleri yapan bir kadın veya erkek aleyhine zinâ sebebiyle boşanma dâvâsı açılamaz.
1. Zinâ: Medenî kânuna göre: “Zinâ, evli olan bir erkek veya kadının başka bir cinsten üçüncü bir şahısla isteyerek cinsî münâsebette bulunmak sû- retiyle evlilikteki sadâkat mükellefiyetini ihlâl etmesidir.” (mad. 129). Eşlerden her birinin bir tek zinâsı boşanma için kâfidir. Halbuki Cezâ Kânunu bakımından kadının zinâ suçunu işlemiş sayılması için, kocasından başka bir erkekle bir tek cinsel ilişkide bulunması yeterliyken, kocanın zinâ suçunu işlemiş sayılması için, karısından başka bir kadınla bir tek cinsî münâsebette bulunması yetmez. Kocanın söz konusu kadınla karı-koca gibi yaşamakta olması da şarttır (Cezâ Kânunu, madde 440-444). Zinâ sebebiyle boşanmaya karar verilmesi için, mağdûr olan eşin, zinâ yapan eş aleyhine dâvâ açması lâzımdır. Eş, zinâ yapan eşini affettiğinde dâvâ düşer, boşanmaya karar verilmez. Dâvâya hakkı olan karı ve koca zinâyı öğrendikten sonra altı ay ve zinânın olmasından beş sene geçtikten sonra boşanma dâvâsı açamazlar.
2. Cana kast veya pek fenâ muâmele: Karı kocadan her biri, diğeri tarafından hayâtına kas- tedilmesi veya kendisine pek fenâ muâmelede, ağır eziyette ve ağır hakârette bulunulması sebebiyle boşanma dâvâsı açabilir. Dâvâ bu hareketleri öğrendikten 6 ay içinde açılmalıdır. Bu süre geçtikten sonra açılmaz.
3. Cürüm ve haysiyetsizlik: Karı-kocadan her biri, utanç verici bir suç işleyen, yâhut kendisiyle birlikte yaşamayı çekilmez hâle koyacak derecede haysiyetsiz bir hayat süren, diğeri aleyhine her zaman boşanma dâvâsı açabilir.
4. Terk: Karı-kocadan her biri, evlenmenin yükledeği vazîfeleri yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmaksızın evine dönmediği takdirde, ayrılık en az üç ay sürmüş ve devâm etmekteyse, diğeri boşanma dâvâsı açabilir. Ancak boşanma dâvâsı açabilmek için, terk müddeti iki ayı bulunca hâkim vâsıtasıyla eşe, “Eve dön!” diye ihtar etmelidir. Eş, ihtardan bir ay sonra, eve dönmez ise dâvâ açılabilir.
5. Akıl hastalığı: Karı-kocadan biri üç seneden beri devâm eden bir akıl hastalığına tutulup da, bu hastalık müşterek hayâtın devâmını diğer eş için çekilmez hâle koymuş ve şifâsı mümkün olmadığı bilir kişi tarafından tasdik edilirse, diğer eş her zaman boşanma dâvâsı açabilir.
B) Genel boşanma sebebi: Şiddetli geçimsizlik genel boşanma sebebidir. Bu genel kural ile hâkime, ayrıntılar gösterilmeyen diğer birçok hallerden dolayı boşanmaya hüküm verme imkânı verilmiştir. “Aralarında müşterek hayâtın çekilmez hâle gelmesini gerektirecek derecede şiddetli bir geçimsizlik başgösterdiği takdirde eşlerden herbiri boşanma dâvâsı açabilir. Eğer şiddetli geçimsizliğe sebeb veren daha çok eşlerden biri ise, boşanma dâvâsım ancak, geçimsizliğe sebeb diğer eş açabilir. Erkeklik görevini uzun süre içinde yerine getirmemek, âile sırlarını açığa vurmak, kadının üvey çocuğuna fenâ muâmele yapması; geçimsizliği dolayısıyla boşanmaya sebep veren hallere misâl gösterilebilir.
Medenî kânunda 1988’de yapılan değişikliğe göre herhangi bir sebeple açılan boşanma dâvâsının reddedilmesinden îtibâren üç yıl geçtiği hâlde, her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulamamışsa, eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilir.
Boşanma ve ayrılık dâvâları:
Yukarıda belirtilen özel ve genel boşanma sebeplerinin bulunması hâlinde, eşler boşanma dâvâsı açabilir. Eşler boşanma dâvâsı açabilecekleri gibi, evlilik sona ermeden bir müddet ayrı yaşama imkânı veren ayrılık dâvâsım da açabilirler. Hâkim dahi, boşanmaya dâir olan dâvâda karı-kocanın barışma ihtimâli olursa, ayrılığa hükmedebilir. Ayrılık karârı, evlilik bağını ortadan kaldırmaz. Sâdece eşlerin ayrı meskende oturmaları imkânını sağlar. Ayrılık karârı bir yıldan az, üç yıldan fazla olamaz. Boşanma veya ayrılık dâvâlarında yetkili mahkeme, dâvâcının ikâmetgâhı veya eşlerin dâvâdan evvel son defâ altı aydan beri birlikte oturdukları yerdeki mahkemedir ve bu işe Asliye Hukuk Mahkemesi bakar. Boşanma dâvâsı açıldıktan sonra, hâkim, kadının boşanma dâvâsı sırasında geçinebilmesi için, erkeği tedbir nafakası vermeye mecbur tutar. 1988 târihli ve 3444 sayılı kânunla, Medenî Kânun’un bâzı maddeleri değiştirilirken, belli süre olarak belirlenen nafaka süresiz olarak hükmedilebilecek. Buna göre boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, kusuru daha ağır olmamak şartıyla, diğer eşten mâlî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Ancak erkeğin kadından yoksulluk nafakası isteyebilmesi için, kadının hâli, refahta bulunması gerekir. Çocuklar yanında kalmayan eş, çocukların masrafına iştirâk nafakası ile katılır.
Boşanma dâvâsı sonuçlanınca evlilik bağı çözülür. Kadın evlenmeden önceki soy ismini tekrar alır. Ancak kadın evlenme ile kazandığı vatandaşlığı ve reşit olmayı ve hısımlığı boşanmayla kaybetmez. Her eş şahsî mallarını geri alır. Çocukların velâyeti, eşlerden birine bırakılır. Eşlerin durumu dikkate alınarak çocuğun hangisine bırakılacağına hâkim karar verir. Çocuk kendine bırakılmayan eş, boşanma sonrası çocuğun masrafına yine iştirâk nafakası ile katılır. Boşanmada kabahatsiz olan eş, boşanma sonrası büyük yoksulluğa düşerse, diğer eş bir sene müddetle yoksulluk nafakası vermeye mecbur edilebilir. Boşanma hâlinde bâzan, kabahatsiz eş lehine maddî ve mânevî tazminâta da hükmedilebilir. Tazminât, boşanma dâvâsı ile birlikte taleb edilmelidir.