İstanbul Semalarında Bir Zeplin
Zeplinler sadece savaş aracı değillerdi. Onlar aynı zamanda ülkelerin, şehirlerin, bölgelerin fotoğraflanması ve propaganda amacıyla da kullanılıyordu. Birinci Dünya Savaşı bütün şiddetiyle ortalığı kasıp kavururken müttefiklerimizden Almanya, İstanbul’a bir zeplin göndermişti. Devrin İstanbul gazeteleri Alman zeplininin İstanbul’a gelişini heyecan ve coşku ile karşılamıştı (Temmuz 1916). Harp Mecmuası zeplinin İstanbul’a gelişini manşete taşımış, “düşman başına afet, bize zaferli selam ve temenniler saçan zeplin yavrusunun saray-ı hümayun (Dolmabahçe Sarayı) üstünde bir vakfe-i ihtiramı” diye başlık koymuştu. Zeplin İstanbul semalarında seyrederken şehrin muhtelif yerleri fotoğraflanmıştı. Bu fotoğraflarda abidevî camileri, sarayları, yalıları, koruları, balık bekleyen dalyanları, Boğaz sularında salınan kayıkları ve Haliç köprüsünü görmek mümkündür. Kuşbakışı çekilen bu fotoğraflar bir devre ışık tutması bakımından oldukça önemliydi.
Zeplinler uçaklar karşısında hızlı manevra yapıp kaçamadıkları ve çabuk alev aldıkları için, savaş yerine ulaşım ve kargo için kullanılmaya başladı. 1900’lü yılların başlarında altın çağını yaşayan zeplinler özellikle Nazi Almanyası tarafından bir nevi propaganda aracı olarak kullanılmıştı. Fakat dünya kamuoyunda zeplinler aleyhine devamlı yazılar çıkıyor, menfi bir hava estiriliyordu. Ve 1937’de Almanya’da yolcu taşıyan bir zeplinin düşerek yanması, bardağı taşıran son damla oldu. 1940 yılına gelindiğinde, 40 yıllık maceranın ardından zeplinler artık tarih sahnesinden tamamen çekilmişti. II