Genel

İSVEÇRE

Bergman (d. 1918) 1955’de Bir Yaz Gecesi Gülümseyişi (Sommarnat- tens Leende) nin Cannes Festivali’ nde kazandığı başarıdan sonra u- luslararası bir üne kavuşarak uzun yıllar İsveç Sineması’nı neredeyse tek başına temsil etti. Günümüze dek Yedinci Mühür (Det Sjunde İn- seglet, 1956); Yaban Çilekleri (Smulstronstallet, 1957); Yüz (An- siktet, 1958); Aynadaki Gibi (Sasom

i       en Spegel, 1961); Sessizlik (Tyst- raden, 1963); Persona (1966); En Passion (Bir Tutku, 1969); Temas (The Touch, 1970) vb filmleriyle çağdaş insanın psikolojik sorunla­rını büyük bir ustalıkla işleyerek, sinema sanatında psikolojinin en büyük ismi oldu. 1960’lı yıllarda ye­tişen genç yönetmenler kuşağı da Bergman’ın yanı sıra isimlerini u- luslararası düzeyde duyurdular. Bunlardan Bo Widerberg (d. 1930) E/vira Madigan (1966), Adeien 31 (1969), Joe Hill (1971); Vilgot Sjö- man (d. 1924), Syskonbado (1965), Meraklıyım (1971), Mutlu Paskalya (1971), Troll (1972); Jöm Donner (d. 1933), Eylül’de Bir Pazar, Sevmek (1973), Kadın Yüzleri; Mai Zetterling ’ (d. 1925) Alskande Paar (Sevişen Çiftler, 1965), Nattlek (Gece Oyun- ları, 1965); Jan Troell (d. 1931). Har Har du Ditt Liv (İşte Senin Hayatın, 1967), Göçmenler (1969), Yeni Dün­ya (1972) vb başta gelen yönetmen ve filmlerdir. Bergman 1976’da ül­kesinden ayrılarak yurtdışında çek­tiği Yüzyüze (Face to Face, 1977), Sonate d’automne (Sonbahar So­natı, 1980), Fanny and Aiexsander (1982) ile başarısını sürdürdü. Liv Uilmann, Bibi Andersson, Harriet Andersson, Ingrid Thulin, İsveç Si- neması’nın uluslararası düzeyde ta­nınan oyuncularıdır.

İSVEÇRE, Hint – Avrupa Dil Ailesi’ nin Germen dalından bir dil. Bugün İsveç’te, Finlandiya ile Estonya’nın kimi bölgelerinde ve Kuzey Ameri­ka’ya göç eden İsveçlilerce konu­şulmaktadır. İsveççe, beş tarihsel dönemde incelenir; Runa isveççesi (600-1225); Eski İsveççe (1225- 1375); Orta İsveççe (1375-1525); Yeni İsveççe (1526-1731); Çağdaş İsveççe (1731’den bu yana). Svea, Norrland, Göta. Gotlanda gibi leh­çelere ayrılır.

İSVİÇRE

 

 

Orta Avrupa’da ülke. Kuzeyde Fe­deral Almanya, doğuda Avusturya ve Liechtenstein, güneydoğuda ve güneyde İtalya ve güneybatıda, ba­tıda ve kuzeybatıda Fransa’yla komşudur.

COĞRAFYA Yüzey Biçimleri: Yaklaşık % 70’ini genç ve sarp dağların kapladığı İs­viçre bir Alpler ülkesidir. Ülke gü­neybatı – kuzeydoğu doğrultusunda uzanan ve İsviçre sınırlarını aşan üç doğal bölgeye ayrılır. İsviçre’nin yaklaşık % 60’ını kaplayan Alpler güney ve doğuda yer alır. Doğu – batı yönünde uzanan Rhône ve yu­karı Ren vadileri Alpler’i ikiye ayı­rır. Kuzey Alpleri yüksekliği 3 500 –

3 000 m arasında değişen Bern (Finsteraarhorn, 4 274 m), Uri ve Glarus Alpleri (Tödi, 3 623 m) ile do­ğuya doğru uzanır. Avrupa’nın en uzun buzullarından biri olan Aletsch

Buzulu (26 km) Bern Alpleri üzerin­dedir. Güney Alpleriyse yükseklik­leri yer yer 4 0C0 m’yi geçen Valais Alpleri (Cervino ya da Matterhorn,

477 m; Weisshorn, 4 517 m), yük­sekliği 3 000 m dolayında olan Sankt Gotthord kütlesi, Graubün- den (Berninâ, 4 052) ve Ticino Alp- leri’nden oluşur. Ülkenin en yüksek noktası olan Dufourspitze (4 633 m) güney Alpleri’nin bir uzantısı o- lan Fennine Alpleri’ndeki Monta Ro- sa kütlesinin üzerindedir. Alpler çok sayıda enine vadiyle yanlıdır. Ülke­nin yaklaşık % 30’unu kaplayan İs­viçre Yüksek Yaylası (Mitteland ya da Orta ülke) göller ve dağlar ara­sında uzanan dar ve uzun bir alan­dır. Yükseklikleri 300-800 m arasın­da değişen basık tepelerin birbirini izlediği Yüksek Yayla’da çok sayıda göl ve vadi bulunur. Ülke yüzölçü­münün % 10’unu kaplayan kuzey­deki Juralar bölgesi bir dizi dar sırt ve vadilerden oluşur. Yüksekliği yer yer 1 800

3      m’yi geçen Jura Dağ­ları, Alpler’e paralel bir yay biçi­minde batıya doğru uzanırlar. Ülke­nin 1/5’ini kaplayan göller çoğun­lukla buzulların etkisiyle oluşmuş­tur. İtalya’dan uzanan Logo Mag- giore; İsviçre – Avusturya – Federal Almanya arasında kafan Konstanz

(Bodensee) ve İsviçre’yle Fransa arasında bölünen Cenevre (Léman) dışında, ülke sınırları içindeki en büyük göl Neuchâtei Gölü’dür (216 km2). Avrupa’nın en büyük akarsu­ları İsviçre Alpleri’nden doğar. Ku

doğu doğrultusunda uzanan vadi­ler dağları birbirine paralel bölüm­lere ayırır. Bu bölgenin güneyinde yer alan Svealand’da ülke düzleşir. Buzul sonrası dönemde göllerin ve denizlerin yükselmesiyle sular al­tında kalan Svealand’da verimli bi­rikinti ovaları bulunur. Göller Böl­gesi de denilen Svealand’ın ovaları

zey Alpleri’nden doğan Ren, Kuzey Den’ızi’ne. Sankt Gotthard dağ çem­berinden doğan Röne Akdeniz’e dö­külür. İsviçre ayrıca Po’nun bir ko­lu olan Ticino Irmağı ile Adriyatik Denizi’yle, Tuna’nın bir kolu olan inn Irmağı’yla da Karadeniz’le su yolu bağlantıları kurar. Öteki büyük akarsular olan Aar (280 km), Reus (160 km). Emme ve Limmat, Ren’e karışırlar.

İklim: İsviçre’de yükseklik nedeniy­le yerel değişiklikler gösteren kara iklimi egemendir. Alpler’in güneyin­deki bölgelerde, güneyden esen Föhn rüzgârlarının etkisiyle kışların çok soğuk olmadığı ılıman kara ik­limi görülür. Buna karşılık İsviçre Yüksek Yaylası, Jura ve Alpler’in yüksek kesimlerinde iklim sertleşir. Yağışların yoğun olduğu Alpler’in beşte biri sürekli kar ve buzlarla örtülüdür. Ocak ayında sıcaklık or­talamaları Alpler’de —6,5°C, Yük­sek Yayla ve Juralar’da — 1°C; tem­muz ayı sıcaklıklarıysa Alpler’de

11,          6°C, Yüksek Yayla’da 18°C, Ju­ralar’da 15,6°C’dir. Genellikle kar biçiminde olan yağışlar Alpler’in do­ğusunda yılda 2 500 mm’yi geçer­ken Yüksek Yaylada 850 mm do­layındadır.

Bitki Örtüsü ve Yabanıl Hayvanlar: Ülkenin dörtte biri ormanlarla kap­lıdır. Doğal bitki örtüsü iklim ve yüksekliğe göre çeşitlilik gösteren, sıralı bir yapıdadır. 1 200 -1 800 m arasında yapraklı ağaçlar, 1 800 –

2  100 m arasında ladin, köknar ve karaçamdan oluşan kozalaklı or­manları, 2 100 m’den 2 500 m’ye dek Alp tipi bitkiler ve çayırlar bulunur. Bu yükseklikten sonra da, kar sı­nırının hemen altında yetişen liken­ler ve yosunlar vardır. Yüksek dağ yamaçlarında Alp dağkeçilerinin yanısıra tilki, sincap, yaban tavşa­nı gibi birçok hayvan türü yasar.

TARİH

İsviçre’de insan varlığının ilk izleri­ne aşağı paleolitikten başlayarak rastlanır. Neolitik çağda (MÖ III. binler) Leman, Neuchâtel ve Zürich gölleri kıyılarında yerleşim başladı. İkinci demir çağında (MÖ 500’ler sonrası) ülke ilk Kelt işgaline uğ­radı ve Tene uygarlığının merkezi oldu. MÖ II. yy sonlarında ikinci

Resmi Adı Başkenti Yüzölçümü Nüfusu Kırsal Nüfus

Yıllık Nüfus Artış Hızı (%) Okur-yazarlık Oranı (15 + ) D//

Din

Etnik Gruplar Katıldığı Uluslararası Örgütler

Ekonomi

Parası

KBYUG

KBUGAH

Dışalım

Dışsatım

İSVİÇRE (CH)

: İsviçre Konfederasyonu : Bern (137 134. 1987)

■■ 41 293 km ■■ 6 626 000 (1988)

■  % 41 (1985)

■’ Almanca (% 65), Fransızca (% 18), İtal­yanca (% 12), Romans (% 1)

: Kalolık (% 47.6). Protestan (% 44,3)

: Anadil benzeri: ayrıca ‘yabancı işçiler (515

: EFTA, ER, BID, CCC, CEPT, ESA, FAO. GATT, IAEA, ICAO. IFAD, ILO, IMF. IMO, INTELSAT, ITU, OECD. UNCTAD, UNI­DO. UNEPA, UNESCO, UNFP, UNICEF, UPU, UNITAR. UNRWA. WHO. WFP. WIPO, WMO.

: 17 840 dolar (1986)

■            % 0,6 (1970-1980)

■41 832 milyon dolar (1985)

.36 760 milyon dolar (1985)

doğu doğrultusunda uzanan vadi­ler dağları birbirine paralel bölüm­lere ayırır. Bu bölgenin güneyinde yer alan Svealand’da ülke düzleşir. Buzul sonrası

Kelt istilasıyla İsviçre’nin batı bö­lümüne Helvetler yerleşti. MÖ 58′ de Julius Caesar tarafından işgal edilen ülke kısa sürede Romalılaş- tırıldı. Augustus döneminde Helvet- ya Belçika’ya sonra Lyon’a bağlan­dı. Doğu İsviçre ise Retya eyaletine bağlıydı. MS V. yy’da Batı Roma imparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Germen akınlarının hedefi olan İsviçre’de Ren ve Aşağı Aar havzasında Alamanlar, Juralar ve Cenevre gölü çevresine Burgonlar yerleşti. VI. yy’dan başlayarak ülke Frank monarşisinin bir parçosı ol­du. Karolenj imparatorluğu’nun parçalanmasından sonra imzala­nan Verdun Antlaşması’yla (843) bölündü ve Doğu Frank Krallığı ile Lorraine arasında paylaşıldı. 888’ de Guelph hanedanından Rudolph ülkenin batısında Burgonya Krallı- ğı’nı kurdu. 1032’de son Burgonya kralının ölümü üzerine İsviçre kut­sal Roma Germen İmparatorluğu’ nun etki alanına girdi ve ülkenin yönetimi Zabringen Kontluğu’na ve­rildi. Bu dönemde Alman impara­torlarıyla Papalık arasındaki çatış­malardan yararlanan feodal sen- yörler, kentler ve köylü toplulukları özerk yönetim birimleri oluşturdu­lar. Uygulamada bağımsız olan bu birimlerde köylüler ve kentler sen- yörlere değil, doğrudan imparatora bağlıydı. Böylece XII. yy’da ilk kan­tonlar ortaya çıktı. XIII. yy sonun­da ülkeyi ele geçirmek isteyen kont­luklar arasındaki savaşımı Habs- burg hanedanı kazandı ve ülkeye egemen oldu (1273). Konfederasyo­nun doğu$u ve Avusturya’ya karşı savaşım (12G1-1389) Habsburglar’ın artan gücünün tehdidi altında Uri. Schvvyz ve Unjenvald kantonları 1 Ağustos 1291’de aralarında sürekli bir bağlaşma antlaşması imzaladı­lar. Bu antlaşma gelecekteki kon­federasyonun nüvesini oluşturdu. Guillaume Teli destanı bu dönemki savaşımları anlatır. 1315’te konfe­dere kantonların güçlen Habsburg- lardan I. Leopold’ü Morgarten’de yenilgiye uğrattılar ve Brunnen ant­laşmasıyla bağlaşmalarını yineledi­ler. Bu askersel başarının ertesin­de Lucerne (1332), Zürich (1351), Glaris ve Zoug (1352), daha sonra da Berne (1353) kantonlarının katı­lımıyla Sekiz Kanton Konfederas-


 

 

2577


 

yonu oluşturuldu. Süregiden savaş­lar boyunca Sempach (1386) ve Naefels (1388) yenilgilerinden son­ra Habsburglar Konfederasyonun bağımsızlığını tanıdı ve 1389’da ba­rış imzaladılar. Konfederasyonun genişlemesi ve Isviçreliler’in asker­sel gücünün pekişmesi (XV-XVI. yy), Zürich kantonu ile Schvvyz kanto­nunu 1435-1450 arasında karşı kar­şıya getiren ağır bir iç bunalımdan sonra Konfederasyon, Saint – Gali (1451), Appenzell (1452), Schaff- house (1454), Mulhouse (1466), Gri- sons (1497-1498) gibi yeni kanton­ların bağlaşmasıyla güçlendi. Böy- lece İsviçre’nin askersel güçleri bü­yük ölçüde arttı ve Avrupa’nın güç­lü krallarının emrinde değişik sa­vaşlara girdi. I. Maximillien’i yenil­giye uğrattıktan sonra Basel barı­şıyla (1499) İsviçre ülkesi Alman topraklarından kesin olarak ayrıldı. Bu arada Fribourg ve Soleure (1481) ve Bâle (Basel) ve Schaff- house (1501), Appenzell (1513) kan­tonlarının da katılımıyla Onüç Kan­ton Konfederasyonu oluştu. İtalya savaşları sırasında kantonlar ya­bancı ülkelerde toprak kazanma ça­basına giriştiler. Önce Fransa kralı XII, Louis’nin yanında, sonra papa

Julius’un yanında saf tuttular (1510). Yengi ve yenilgilerle geçen bu dönemden sonra Konfederas­yon böylesi girişimlerden uzak dur­ma kararı aldı (1515). 1516’da Fran­sa’yla barış imzalandı. Dinsel Re­formlar – Vestfalya Antlasması ara sı dönem (1519-1648): Dinsel reform hareketi 1519’da Zürich’te Zwingli tarafından başlatıldı ve 1525’te Zü­rich bütünüyle Protestanlığı kabul ederken, Basel (Bâle), Berne, Sc- haffhouse, Saint – Gali, Bienne ve Mulhouse kent ve kantonlarını da peşinden sürükledi. Dağ ve kır kan­tonları (Uri, Schwyz, Unterwald, Lu- cerne, Zoug, Soleure, Fribourg) ka- tolikliğe bağlı kaldılar. Bu çatışma­lar Kappel savaşı ve barışıyla (1531) noktalandı. Böylece İsviçre’nin 7 kantonu katolik kalırken, dördü pro­teston, ikisi ise karma o!du. Berne ve Fribourg’la Savoie düküne karşı bağlaşan Cenevre 1536’dan sonra Kaivinciliğin merkezi oldu. Bu ara­da Grisons, Glaris, Appenzell kan­tonları yeniden katolikliğe döndü. Otuz Yıl Savaşları’nın dışında ka­lan İsviçre, tarafsızlığının temelle­rini 1647’de sağlamlaştırdı ve İsviç­re’nin bağımsızlığı Vestfalya Ant- laşması’yla (1648) tüm Avrupa dev­letlerince tanındı. XVIII. yy, Fransız Büyük Devrimi ve Napolyon döne­mi: Barış içinde geçen XVIII. yy İs­viçre için bir ekonomik refah ve edebi – sanatsal boyatış dönemi ol­du. Bu dönemde Zürich (ipekçilik) ve Cenevre (saatçilik) gibi sanayi merkezleri oluşmaya başladı. Euler ve Bernouilli gtbi matematikçiler, Bonnet ve H. B. de Saussure gibi doğabilimciler, Liotard gibi ressam­lar, Bodmer gibi yazarlar, Lavater ve Pestalozzi gibi pedagoglar ye­tişti. Ne var ki ekonomik refah be­raberinde bir siyasal yozlaşma ge­tirdi. Aristokratik bir sistemin güç­lenmesiyle, erk burjuvazinin elinde tekelleşti. Kent ile kırsal kesim a- rasındaki uçurum derinleşti. Köylü ayaklanmaları kanlı bir biçimde bas­tırıldı. J. J. Rousseau’nun Toplum­sal Sözleşme kitabının Cenevre’de mahkûm edilmesi (1781-1782) tüm Avrupa’da yankılandı. 1789 Fransız Büyük Devrimi’nin etkisi İsviçre’de güçlü olduysa da, devrimci göste­riler uzunsoluklu olmadı. Çok sayı­da İsviçreli demokrat, bu gösteri­lerden sonra Fransa’ya sığınmak zorunda kaldı. Fransa’da Direktuvar rejimi, stratejik konumu ve kanton­larının hâzinelerinin zenginliği ne­deniyle İsviçre’yi ilhak etmeyi ta­sarlıyordu. Bu arada İsviçre’de mey­dana gelen devrimci gösteriler, Di- rektuvar’a ülkeyi işgal etmenin ge kabul edilerek, konfederal yapı terkedildi ve İsviçre çağdaş fede­ral devlet yapısını kazandı. Kanton­lar, Konfederasyon yetkisine giren alanlar (dış politika, PTT, gümrük, para, trafik, ordu) dışında egemen­liklerini korudular. Her kanton ya­sama yetkisine sahip bir Büyük Konsey ve yürütme yetkisine sahip bir Devlet Konseyi kurdu. Konfede­rasyon gerçek yürütme erkine sa­hip bir federal konseyle donatıldı. Yasama erki, halkı (Ulusal Konsey) ve kantonları (Eyaletler Konseyi) temsil eden Federal Meclis tarafın­dan üstlenildi. Devlet başkanı bir yıl için seçilir oldu; onu başkan yar­dımcısı izledi. Bern federal hükü­metin süreğen merkezi oldu. 1874’ te gözden geçirilen 1848 Anayasosı bugün de yürürlüktedir. Radikal Parti 1919’a dek çoğunluğu sağla­dı. Bu arada dış politikada tarafsız­lığa sıkı sıkıya bağlı kalındı. 1870 ve I. Dünya Savaşlarında İsviçre

rekçesini sağladı. 22 Mart 1798’de Helvetla Cumhuriyeti ilan edildi ve İsviçre’nin tarafsızlığına son veril­di. Bunun üzerine 1799’da ülke A- vusturya ve Rusya ordularınca iş­gal edildi ve bes yıl boyunca yoğun karışıklıklara sahne oldu. 1803’te Napolyon 19 kantondan oluşan bir konfederasyonu yeniden kurdu. Bu rejim Leipzig Savaşı’ndan sonra 1813’te ülke müttefiklerce işgal edi­lene dek sürdü. Fédéral Sözleşme’ den Sonderbund Savası’na kadarki dönem (1815-1848): Paris Antlaş­ması (1814) ve Viyana Konferansı (1815) İsviçre’nin uluslararası sta­tüsünü belirledi, tarafsızlığını ve toprak bütünlüğünü güvence altına aldı. Fransa Cenevre’yi, Neuchâtel’i ve Valais’yi İsviçre’ye geri verdi. Konfederasyon artık 22 kantondan oluşuyordu. Zürich’te toplanan kon­federasyon meclisi, 1815 Federal Sözleşmesi’ni hazırladı ve kanton­lara tam egemenlik hakkı tanındı. 1815’i izleyen dönemde muhafaza­kâr bir eğilim ağır bastıysa da 1830 devrimleri döneminde liberalizm üs­tün geldi. Liberallerin kısa süreli e- gemenliğini radikallerin ağır bas­ması izledi ve bu dönemde kiliseler kapatılarak Cizvitler ülkeden sürül­dü. Buna karşı Uri, Schwyz, Unter- wald, Zoug, Lucerne, Fribourg, Va­lais gibi muhafazakâr Katolik kan- sonra federal meclis tarafından da­ğıtıldı (1847). 1848’den günümüze: 1848 Eylülü’nde yeni bir Anayasa

 

yolları­nın merkezinde olan İsviçre’ye yö­nelik baskıları arttı. 1940-1944 ara­sında savaşan güçlerce tümüyle sa­rılmış olan İsviçre dünya bankacılı­ğının merkezi olma konumundan yararlanarak savaş dışında kalmayı başardı. 1945’ten sonra giderek yükselen toplumsal refah ve siya­sal yapıdaki kararlı denge ülkeyi Avrupa’nın en zengin devletlerin­den birine dönüştürdü. 19S2’de U- lusal Meclis üyelerinin sayısı 196’ dan 200’e çıkarıldı. 1963’te Bern Ju- ra’sında özerklik hareketleri baş- gösterdi ve giderek gelişti. 1969’da İsviçre parasının korunmasına iliş­kin olarak çıkarılan yasalar 1970’de uygulamaya konan antienflasyonist ekonomi politikasıyla desteklendi. 1971’den sonra tüm ulusu ilgilendi­ren sorunlarda referandum yoluna gitmek usul oldu. Şubat 1971’de yapılan referandumla kadınlara fe­deral düzeyde seçme ve seçilme hakkı tanındı. 1974’te yaklaşık 1 milyon yabancı işçinin ülke dışına çıkarılması konusundaki yasa tasa­rısı, referanduma katılanların ço­ğunluğu tarafından reddedildi. Ey­lül 1978’de yapılan referandumun ardından Ocak 1979’da Jura kan­tonu kuruldu. 1980’de kilise ile dev­letin kesin olarak birbirinden ayrıl­masına ilişkin yasa tasarısı refe­randum sonucu kabul edilmedi.

 

4cf<               : Zürich

Yüzölçümü : 1 729 km* Nüfusu : 1 137 300 Merkezi : Zürich (374 200)

Adı                : Bern

Yüzölçümü■ 6 049 km2 Nüfusu : 922 900 Merkezi : Bern (141 300)

Adı                ■’ Luzern

Yüzölçümü- 1 492 km2 Nüfusu ‘■ 303 900 Merkezi ■ Luzern (62 400


 

Schaffhausen 298 km2 f9 600

Schaffhausen

Adı

Yüzölçümü

Nüfusu

Merkezi

İSVİÇRE YÖNETİM BİRİMLERİ

1351

1501

Adı : Appenzell Dış-Rhoden Yüzölçümü■ 243 km2 Nüfusu : 49100 Merkezi ■ Herisau(13 900)

Adı : Appenzell Iç-Rhoden Yüzölçümü : 172 km2 Nüfusu : 13100 Merkezi: Appenzell (5 300)

Adı                : Sankt Gailen

Yüzölçümü : 2 014 km- Nüfusu : 401 200 Merkezi : San Gallo(73 800)’

yer almadı. 1859’da Dunant’ın Kızıl­haç’ı kurmasıyla İsviçre, savaş kur­banlarına yardımda önemli bir rol oynadı. 1919’da Cenevre Milletler Cemiyeti’nin merkezi seçildi. II. Dünya Savaşı’nda da tarafsızlığını sürdürmesine karşın, Almanya’nın Fransa’yı işgal etmesiyle İsviçre e- konomik açıdan Almanya’ya ba­ğımlı bir konuma düştü. Ağustos 184C’da iki ülke arasında bir ticaret antlaşması imzalandı. Aynı yıl Fe­deral konsey önce İsviçre Nasyo­nal Sosyalist Hareketi’ni, sonra da Komünist Partisi’ni feshederek ta­rafsızlığını korumaya çalıştı. Savaş, SSCB’ye ve Balkanlar’a yayılınca bir yandan Nazi Almanyosı’nın öte- yandan İngiltere’nin, ulaşım

1353

1513

1332

1513

1803

1803

1803

Merkezi: Neuchâtel (34 900)

1815

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


2580


 

1981’de yapılan referandumda ise kadınların erkeklerle ekonomik haklar bakımından eşitliği güvence altına alındı. 1980’li yıllarda İsviçre’ nin temel sorunları çevre kirliliği, uyuşturucu kullanımı ile mülteci ve göçmenlerdi. 1987’de yapılan refe­randumla sığınma hakkı sınırlan­dırıldı. Aynı yıl Ekim ayında yapı­lan seçimlerde Yeşiller oylarını bi­raz daha yükselterek Ulusal Kon- sey’deki sandalyelerini üçten do­kuza çıkardılar. Ancak parlamen­toda önemli bir değişiklik olmadı ve eski koalisyon hükümeti varlı­ğını sürdürdü. BM’e üye olma­yan İsviçre tüm uluslararası tek­nik ve insancıl örgütlere üyedir. Geleneksel tarafsızlık politikası İs­viçre’nin iki devletin kendi arala­rında diplomatik ilişkileri kestiğin­de üçüncü ülkelerin çıkarlarının korunması görevini üstlenmesine yol açmaktadır. Bu tarafsızlık kav­ramı 1987 sonunda İsviçre’nin 11 yıl önce imzalamış olduğu Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi’nin her iki mecliste de red edilmesini do­ğurdu. Bu durumda dışişleri ba­kanlığını da yürüten başkan Pier- re Aubert yedi üyeli hükümetten çekildi. 1988’de başkanlık yapmak için Otto Stich seçildi.

Yönetim Yapısı: 1974 Anayasası’na göre İsviçre 23 özerk kantondan oluşan federal bir cumhuriyettir. Kantonlardan üçü iki bölümden o- luşur. İsviçre’nin yasama organı o- lan Federal Meclis, Ulusal Konsey ve Eyaletler Konseyi olarak ikiye ayrılır. Ulusal Konsey’in 200 üyesi doğrudan oy ve nispi temsil siste­miyle, 4 yıl için seçilirler. Eyaletler Konseyi 46 üyelidir (20 egemen kantondan ikişer temsilci, iki bö­lümlü üç^kantondan birer temsilci). Eyaletler Konseyi’nin üyeleri kan- tonlarca belirlenen dönemlerde se­çilir. Her kantonun özerk anayasa­sı, meclisi, hükümeti ve secim sis­temi vardır. Yasalar iki meclisin or­tak kararıyla çıkartılır. Yürütme yet­kisi, üyeleri her iki konseyce yedi ayrı kantondan seçilen, yedi üyeli Federal Konsey’in elindedir. Görev süresi 1 yıl olan Federal Konsey başkanı. Federal Meclis tarafından seçilir. Yasalar 50 bin kişi ya da 8 kantonun isteğiyle halk oyuna su­nulur.

EKONOMİ

Hemen hemen yeraltı zenginliğin­den tümüyle yoksun ve denize a- çılma olanağı olmayan dağlık bir ülke olmasına karşın İsviçre, pet­rol dışsatımcısı kimi Arap ülkeleri dışında dünyada kişi başına en yük­sek ulusal gelirin düştüğü ülkedir. Bu zenginliğin temelinde bankacılık ve sigortacılık merkezi olmanın ya- nısıra uzmanlaşmış sanayi yatar. Tarım ve Hayvancılık: Toprakların % 11’inde yapılan tarımın ana mer­kezi İsviçre yüksek yaylasıdır, ileri tarım teknikleri uygulaması sonucu ülke gereksiniminin yarısına yakını karşılanır. Ana tarım ürünleri tahıl­lardır. Cenevre, Vaud, Freiburg ve Berne kantonlarında buğday, dağ­lık bölgelerde arpa ve çavdar; Tes- sin’de. Ren vadisinde ve Leman gö­lü kıyılarında mısır yetiştirilir. Ta­hıllardan sonra patates gelir. Orbe vadisinde şeker pancarı, Valais’de sebze, Broye vadisinde ve Tessin’ de tütün üretilir. Meyvacılık yaygın­laşmaktadır. Üzüm bağları ise, Le­man, Neuchâtel ve Zürich gölleri kıyılarında, Valais’de ve Tessin’de

12 000 hektara yakın bir alanı kap­lar. Hayvancılık tarım gelirinin ana bölümünü oluşturur. Otlaklar ülke topraklarının % 46’sına yayılır. Çağ­daş yöntemlerle yapılan hayvancı­lık sütçülüğe yöneliktir. Peynir ve çikolata üretimine kaynaklık eden sütçülük daha çok yağış alan batı kesimlerde yoğundur.

Sanayi ve Madencilik: İsviçre ham­madde kaynakları bakımından yer- altının son derece yoksul olduğu bir ülkedir. Vaud kantonunda kaya- tuzu, Juralar’da az miktarda demir cevheri ve manganez çıkarılır. Bu­na karşılık İsviçre hidroelektrik güç kaynağı ve ormanlar bakımından zengindir. İsviçre ormanlarından yıl­da 48,4 milyon m3 kereste elde edi­lir. Avrupa’nın en büyük iki barajı­nın bulunduğu ülkede dört yüzden fazla hidroelektrik santrali vardır. Elde edilen elektrik enerjisi elektro- metalurji ve elektrokimya (Valais ve Alp kantonları) sanayilerinde kullanılır. Dışalımla sağlanan pet­rol, Cenova ve Lavera’dan gelen boru hatlarıyla Colombey (Valais) ve Cressier (Neuchâtel) rafinerile­rinde işlenir. Ayrıca Groningen’de doğal gaz çıkartılır. İşgücünün % 45’inin yapım sanayisinde çalıştığı İsviçre, sanayi üretiminin % 90’ını dışarıya satar. Baden, Oerlikon, Ce­nevre ve Bern’de elektrikli eşya ya-

 

  Hayvancılık  

(1984) (bin baş)

 

Sığır

  1 926

Domuz

  1 998

Koyun

  357

Kümes

Hayvanları 6 337

 

 

İSVİÇRE

 
 

Nüfus

Ulusal

(1982)

İçindeki

Gelirdeki

 

Payı (%)

Payı (%)

Tarım

7,2

4

Madencilik

0

0

Sanayi

39,5

. 40

Hizmetler

53.2

56

 

 

Tarımsal Üretim

 

(1986) (bin ton)

 
Arpa 232
Buğday 497
Üzüm 176
Elma 390
Patates 721

 

pimi, Cenevre, Neuchâtel ve Schaff- ausen’de bilgisayar, bilgisayar ge­reçleri gibi yüksek teknoloji yapım­ları; Basel, Cenevre, 8ern, Zürih ve Lozan’da makine, hafif metal ve besin sanayileri gelişmiştir. Basel’ de gelişen kimya sanayisi Cenevre ve Valais’ye de yayılmıştır. İsviçre’ nin en büyük tröstlerinden olan çok­uluslu Ciba – Geigy kimya – eczacı­lık alanında, Nestle ise gıda sana­yii alanında dünyanın önde gelen firmaları arasında yer alır. Gelenek­sel dokuma sanayisi ülkenin kuzey bölgelerinde (özellikle St Gailen) yoğundur. İsviçre’nin en ünlü sana­yisi olan saatçilik merkezleri batı bölgelerindeki kantonlarda toplanır (Schaffausen, Cenevre ve Jura kantonları). Ayrıca turizm ve ban­kacılık hizmetleri en önemli gelir kaynaklarındandır.

DİL VE EDEBİYAT İsviçre’de dört ayrı dil konuşulur: Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Reto – Roman dili. Almanca edebi­yat, Alman edebiyatının bir bölümü olmasına karşın kimi özellikler ta­şır. VIII-XI. yy’lara ait bulunan ilk eserler Sankt Gailen manastırında- dır. XII ve XIII. yy’larda saray ve şö­valyelik edebiyatı gelişti. XVI. yy’da gelişen yeni düşüncelerin etkisiyle hümanizm, reform ve karşı reform yazarları ortaya çıktı. N. M. Deut- sch’un (1484-1530) oyunlarıyla ti­yatro, Almanya’yı da aşan bir dü­zeye erişti. XVIII. yy’dan başlayarak ise edebiyatta gerçek bir rönesans yaşanarak çok sayıda yazar yetişti. Şiirde A. von Haller (1708-1777), S. Gessner (1730-1788), düzyazıda J. Gotthelf (1797-1854), G. Keller (1819 -1890), C. F. Meyer (1825-1889) vb edebiyatçılar tüm Avrupa’da tanın­dılar. XX. yy’da da Almanca yazan isviçreli yazarlar hemen her türde çağdaş akımlara koşut, kimi zaman­larda özgünlükler içeren eserler verdiler. İsviçre edebiyatının en bü-


 

isviçre’li edebiyatçılar: Carl Gustav Jung (üst-sol), Jean Piaget (üst-sağ), Hermann Hesse (alt-sol), Friedrich Dürrenmatt (alt- sağ)

yük şairlerinden biri olan Carl F. G. Spitteler (1845-1924) 1919 Nobel Edebiyat ödülü’nü kazandı. Max Frisch (d. 1911) ve F. Dürrenmatt (d. 1S21) çağdaş tiyatroya getirdik­leri yeniliklerle tanındılar. 1946 No­bel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Hermann Hesse de İsviçre’nin tüm dünyaca tanınan bir edebiyatçısı­dır. Fransızca edebiyatın ilk önemli ürünleri Othon de Granson’un (1336 -1397) şiirleridir. XVI. yy’da Reform hareketinin etkisiyle Cenevre, Pa­ris’ten sonra Fransız düşünce ha­yatının başta gelen merkezi oldu. , XVIII. yy’da Jean – Jacaues Rous­seau Cenevre’de yetişti. Bu dönem­de Rousseau çevresinde yetişen başlıca yazarlar felsefeci ve doğa bilgini Ch. Bonnet (1720-1793), na- türalist H. B. de Saussure (1740 – 1798), Hollanda asıllı Mme de Char- rière’dir (1740-1805). XIX. yy’da böl­gesel kanton edebiyatları gelişti. XX. yy’ın başında ise Voile Latine ve ardından Cahiers Vaudois der­gileri çevresinde yenilikçi akımlar güçlendi. Robert Pinget (d. 1919), yeni roman türünün ustalarından sayıldı. Jacques Chessex (d. 1934) 1973’de Goncourt Ödülü’nü kazan­masıyla ünlendi. İtalyanca edebiyat, Tessin ve Graubünden’de gelişti. Buradan yetişen F. Chissa’nın (d. 1871) ünü tüm İtalya’ya yayıldı. Da­ha sonra bu edebiyatın en ünlü is­mi Felice Filippini (d. 1917) oldu. Reto – roman dilindeki edebiyat, il­kin XVII. yy’da reformun etkisiyle

 

 

 

2582


yazılan çok sayıda eserle parladı. Ardından XIX ve XX. yy’da yeniden ve çağdaş bir edebiyat olarak ge­lişti. Günümüze dek verimi giderek

arttl>                    SİNEMA

İsviçre’de sinema ancak 1960’lı yıl­lardan sonra etkinlik kazandı. Ala- in Tanner, Charles, mort ou vif (Charles, ölü ya da Diri, 1868); La Salamandre (Semender, 1971); le Milieu du monde (Dünyanın Orta Yeri, 1947); Light years away (Işık Yılları Ötesinde, 1981); Michel So- utter, les Arpenteurs (ölçücüler. 1S72), L’Escapade (Kaçış, 1973); Claude Goretta, Le Jaur des noces (Düğün Günü, 1970), L’lnvitation (Çağrı, 1972), La Dentelliere (Dan- telci Kız, 1877), La Mort de Mario Ricci (Mario Ricci’nin Ölümü, 1983) vb filmleriyle uluslararası başarı kazandılar. Markus Imhoof’un 1981 Berlin Film Festivali’nde başarı ka­zanan Das Boot ist Voli (Tenekede Yer Yok) adlı filmi de sinema tari­hinin en başarılı anti – faşist filmle­rinden biri sayıldı.

GÜZEL SANATLAR Büyük ülkelerle çevrili İsviçre’de u- lusal bir sanat gelişmedi. Yetişen sanatçıların çoğu komşu ülkelerde

İsviçre’n çağdaş heykeltraş Alberto Giacometti


 

çalışmayı yeğlediler. Ortaçağ’dan leyen duvar resimleri sayılabilir, kalan eserler arasında çok sayıda XVI. yy’da yetişen İsviçreli ressam- kiliseler, katedraller ve bunları süs- lar arasında Hans Holbein (1497 –

 

 

 

Heykeltraş Jean Tinguely’in “Canlanmış Maklna” adlı heykeli


 

2563


1543) ve Tobias Stimmer (1539 – 1584) önem taşır. Bu dönemde ev­leri süsleyen küçük vitray yapımcı­lığı da gelişti. XVII. yy’da Cenevre’ de fildişi üzerine portre yapan res­samlar tüm Avrupa’da ünlendi. XVIII. y.y’ın başta gelen ressamları Jean -.Etienne Liotard (1702-1789) ve Johann Heinrich Füssli’dir (1741 -1825). Bu yüzyılın sonlarına doğru turistler için yapılan kent ve dağ görünümleri resmi yaygınlık kazan­dı. Daha sonra 0a Aloler pekçok ressama konu oldu. Bunlar arasın­da Alexandre Calame (1810-1864), Rodolphe Toepffer (1799-1846) ve Barthélémy Menn (1815-1893) sayı­labilir. Aynı dönemde romantik akı­mın temsilcisi olarak Arnold Böck- lin (1815-1893) görülür. XIX. yy’ın ortalarında Cenevre’de günlük ha­yattan konuları işleyen küçük bir resim okulu doğdu. Ferdinand Hod- ler (1853-1918), büyük duvarlara uy­gulanan anıtsal resimlerin yaratıcı­sı oldu. XX. yy’da resim çeşitli çağ­daş akımların etkisinde gelişti. Mi­marlık alanında ise çağdaş mimar­lığın başta gelen eserleri İsviçre’de yaratıldı. XX. yy’da İsviçre mimarlı­ğında egemen iki büyük sanatçı Ro­bert Mailiart (1872-1940) ve Le Cor- busier (1887-1966) dır. Bunlar ara­sında Vevey’de J. Tschumi’nin yap­tığı Nestlé Genel Merkezi (1960), M. Schlup’un Bienne Kongre Sa­rayı (1966), R. ve P. Steiger’in Ce­nevre’deki Cem Atom Araştırmaları Merkezi (1954-1960), Jean – Marc Lamunière ve arkadaşlarının Ce­nevre’de Birleşmiş Milletler Binası sayılabilir. Çağdaş heykelcilikte ise Alberto Giacometti (1901-1966) İs­viçre dışında da ünlendi. Zoltan Ke- meny (1907-1965) ressam ve hey- keltraş olarak anılmaya değer.

İŞ ARAÇLARI, insanın doğaya et­kide bulunurken kullandığı nesne ya da nesneler bütünlüğü. İş nes­neleriyle birlikte üretim araçlarını oluşturur. İş araçları çok çeşitlidir. En önemlileri iş aletleri denen me­kanik iş araçları, yani alet ve ma- kinalardır. Bunların etkinliği ve gü­cü, insanın doğa güçlerini ne ölçü­de denetim altına aldığını, bu güç­lerin maddi malların üretiminde ne ölçüde yararlı kılındığını gösterir. iş aletlerinin gelişimi, teknik ilerle­menin en önemli göstergesidir. İş araçlarının bir diğer grubunu boru­lar, sepetler, testiler, variller vb o- luşturur. Üretim yapılan binalar, de­miryolları, karayolları, kanallar vb de iş araçları arasında yer alır. Toprak da, insanın kendisi için ya­rarlandığı bir doğa gücü olarak iş aracı olarak hizmet eder. Çağdaş üretimde geniş ölçüde kullanılan buhar, elektrik enerjisi, kimyasal ve nükleer enerji vb de iş araçları ara­sındadır. (Bk. İŞ NESNELERİ, ÜRE­TİM ARAÇLARI)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir