Bergman (d. 1918) 1955’de Bir Yaz Gecesi Gülümseyişi (Sommarnat- tens Leende) nin Cannes Festivali’ nde kazandığı başarıdan sonra u- luslararası bir üne kavuşarak uzun yıllar İsveç Sineması’nı neredeyse tek başına temsil etti. Günümüze dek Yedinci Mühür (Det Sjunde İn- seglet, 1956); Yaban Çilekleri (Smulstronstallet, 1957); Yüz (An- siktet, 1958); Aynadaki Gibi (Sasom
i en Spegel, 1961); Sessizlik (Tyst- raden, 1963); Persona (1966); En Passion (Bir Tutku, 1969); Temas (The Touch, 1970) vb filmleriyle çağdaş insanın psikolojik sorunlarını büyük bir ustalıkla işleyerek, sinema sanatında psikolojinin en büyük ismi oldu. 1960’lı yıllarda yetişen genç yönetmenler kuşağı da Bergman’ın yanı sıra isimlerini u- luslararası düzeyde duyurdular. Bunlardan Bo Widerberg (d. 1930) E/vira Madigan (1966), Adeien 31 (1969), Joe Hill (1971); Vilgot Sjö- man (d. 1924), Syskonbado (1965), Meraklıyım (1971), Mutlu Paskalya (1971), Troll (1972); Jöm Donner (d. 1933), Eylül’de Bir Pazar, Sevmek (1973), Kadın Yüzleri; Mai Zetterling ’ (d. 1925) Alskande Paar (Sevişen Çiftler, 1965), Nattlek (Gece Oyun- ları, 1965); Jan Troell (d. 1931). Har Har du Ditt Liv (İşte Senin Hayatın, 1967), Göçmenler (1969), Yeni Dünya (1972) vb başta gelen yönetmen ve filmlerdir. Bergman 1976’da ülkesinden ayrılarak yurtdışında çektiği Yüzyüze (Face to Face, 1977), Sonate d’automne (Sonbahar Sonatı, 1980), Fanny and Aiexsander (1982) ile başarısını sürdürdü. Liv Uilmann, Bibi Andersson, Harriet Andersson, Ingrid Thulin, İsveç Si- neması’nın uluslararası düzeyde tanınan oyuncularıdır.
İSVEÇRE, Hint – Avrupa Dil Ailesi’ nin Germen dalından bir dil. Bugün İsveç’te, Finlandiya ile Estonya’nın kimi bölgelerinde ve Kuzey Amerika’ya göç eden İsveçlilerce konuşulmaktadır. İsveççe, beş tarihsel dönemde incelenir; Runa isveççesi (600-1225); Eski İsveççe (1225- 1375); Orta İsveççe (1375-1525); Yeni İsveççe (1526-1731); Çağdaş İsveççe (1731’den bu yana). Svea, Norrland, Göta. Gotlanda gibi lehçelere ayrılır.
İSVİÇRE
|
Orta Avrupa’da ülke. Kuzeyde Federal Almanya, doğuda Avusturya ve Liechtenstein, güneydoğuda ve güneyde İtalya ve güneybatıda, batıda ve kuzeybatıda Fransa’yla komşudur.
COĞRAFYA Yüzey Biçimleri: Yaklaşık % 70’ini genç ve sarp dağların kapladığı İsviçre bir Alpler ülkesidir. Ülke güneybatı – kuzeydoğu doğrultusunda uzanan ve İsviçre sınırlarını aşan üç doğal bölgeye ayrılır. İsviçre’nin yaklaşık % 60’ını kaplayan Alpler güney ve doğuda yer alır. Doğu – batı yönünde uzanan Rhône ve yukarı Ren vadileri Alpler’i ikiye ayırır. Kuzey Alpleri yüksekliği 3 500 –
3 000 m arasında değişen Bern (Finsteraarhorn, 4 274 m), Uri ve Glarus Alpleri (Tödi, 3 623 m) ile doğuya doğru uzanır. Avrupa’nın en uzun buzullarından biri olan Aletsch
Buzulu (26 km) Bern Alpleri üzerindedir. Güney Alpleriyse yükseklikleri yer yer 4 0C0 m’yi geçen Valais Alpleri (Cervino ya da Matterhorn,
477 m; Weisshorn, 4 517 m), yüksekliği 3 000 m dolayında olan Sankt Gotthord kütlesi, Graubün- den (Berninâ, 4 052) ve Ticino Alp- leri’nden oluşur. Ülkenin en yüksek noktası olan Dufourspitze (4 633 m) güney Alpleri’nin bir uzantısı o- lan Fennine Alpleri’ndeki Monta Ro- sa kütlesinin üzerindedir. Alpler çok sayıda enine vadiyle yanlıdır. Ülkenin yaklaşık % 30’unu kaplayan İsviçre Yüksek Yaylası (Mitteland ya da Orta ülke) göller ve dağlar arasında uzanan dar ve uzun bir alandır. Yükseklikleri 300-800 m arasında değişen basık tepelerin birbirini izlediği Yüksek Yayla’da çok sayıda göl ve vadi bulunur. Ülke yüzölçümünün % 10’unu kaplayan kuzeydeki Juralar bölgesi bir dizi dar sırt ve vadilerden oluşur. Yüksekliği yer yer 1 800
3 m’yi geçen Jura Dağları, Alpler’e paralel bir yay biçiminde batıya doğru uzanırlar. Ülkenin 1/5’ini kaplayan göller çoğunlukla buzulların etkisiyle oluşmuştur. İtalya’dan uzanan Logo Mag- giore; İsviçre – Avusturya – Federal Almanya arasında kafan Konstanz
(Bodensee) ve İsviçre’yle Fransa arasında bölünen Cenevre (Léman) dışında, ülke sınırları içindeki en büyük göl Neuchâtei Gölü’dür (216 km2). Avrupa’nın en büyük akarsuları İsviçre Alpleri’nden doğar. Ku
doğu doğrultusunda uzanan vadiler dağları birbirine paralel bölümlere ayırır. Bu bölgenin güneyinde yer alan Svealand’da ülke düzleşir. Buzul sonrası dönemde göllerin ve denizlerin yükselmesiyle sular altında kalan Svealand’da verimli birikinti ovaları bulunur. Göller Bölgesi de denilen Svealand’ın ovaları
zey Alpleri’nden doğan Ren, Kuzey Den’ızi’ne. Sankt Gotthard dağ çemberinden doğan Röne Akdeniz’e dökülür. İsviçre ayrıca Po’nun bir kolu olan Ticino Irmağı ile Adriyatik Denizi’yle, Tuna’nın bir kolu olan inn Irmağı’yla da Karadeniz’le su yolu bağlantıları kurar. Öteki büyük akarsular olan Aar (280 km), Reus (160 km). Emme ve Limmat, Ren’e karışırlar.
İklim: İsviçre’de yükseklik nedeniyle yerel değişiklikler gösteren kara iklimi egemendir. Alpler’in güneyindeki bölgelerde, güneyden esen Föhn rüzgârlarının etkisiyle kışların çok soğuk olmadığı ılıman kara iklimi görülür. Buna karşılık İsviçre Yüksek Yaylası, Jura ve Alpler’in yüksek kesimlerinde iklim sertleşir. Yağışların yoğun olduğu Alpler’in beşte biri sürekli kar ve buzlarla örtülüdür. Ocak ayında sıcaklık ortalamaları Alpler’de —6,5°C, Yüksek Yayla ve Juralar’da — 1°C; temmuz ayı sıcaklıklarıysa Alpler’de
11, 6°C, Yüksek Yayla’da 18°C, Juralar’da 15,6°C’dir. Genellikle kar biçiminde olan yağışlar Alpler’in doğusunda yılda 2 500 mm’yi geçerken Yüksek Yaylada 850 mm dolayındadır.
Bitki Örtüsü ve Yabanıl Hayvanlar: Ülkenin dörtte biri ormanlarla kaplıdır. Doğal bitki örtüsü iklim ve yüksekliğe göre çeşitlilik gösteren, sıralı bir yapıdadır. 1 200 -1 800 m arasında yapraklı ağaçlar, 1 800 –
2 100 m arasında ladin, köknar ve karaçamdan oluşan kozalaklı ormanları, 2 100 m’den 2 500 m’ye dek Alp tipi bitkiler ve çayırlar bulunur. Bu yükseklikten sonra da, kar sınırının hemen altında yetişen likenler ve yosunlar vardır. Yüksek dağ yamaçlarında Alp dağkeçilerinin yanısıra tilki, sincap, yaban tavşanı gibi birçok hayvan türü yasar.
TARİH
İsviçre’de insan varlığının ilk izlerine aşağı paleolitikten başlayarak rastlanır. Neolitik çağda (MÖ III. binler) Leman, Neuchâtel ve Zürich gölleri kıyılarında yerleşim başladı. İkinci demir çağında (MÖ 500’ler sonrası) ülke ilk Kelt işgaline uğradı ve Tene uygarlığının merkezi oldu. MÖ II. yy sonlarında ikinci
Resmi Adı Başkenti Yüzölçümü Nüfusu Kırsal Nüfus
Yıllık Nüfus Artış Hızı (%) Okur-yazarlık Oranı (15 + ) D//
Din
Etnik Gruplar Katıldığı Uluslararası Örgütler
Ekonomi
Parası
KBYUG
KBUGAH
Dışalım
Dışsatım
İSVİÇRE (CH)
: İsviçre Konfederasyonu : Bern (137 134. 1987)
■■ 41 293 km ■■ 6 626 000 (1988)
■ % 41 (1985)
■’ Almanca (% 65), Fransızca (% 18), İtalyanca (% 12), Romans (% 1)
: Kalolık (% 47.6). Protestan (% 44,3)
: Anadil benzeri: ayrıca ‘yabancı işçiler (515
: EFTA, ER, BID, CCC, CEPT, ESA, FAO. GATT, IAEA, ICAO. IFAD, ILO, IMF. IMO, INTELSAT, ITU, OECD. UNCTAD, UNIDO. UNEPA, UNESCO, UNFP, UNICEF, UPU, UNITAR. UNRWA. WHO. WFP. WIPO, WMO.
: 17 840 dolar (1986)
■ % 0,6 (1970-1980)
■41 832 milyon dolar (1985)
.36 760 milyon dolar (1985)
doğu doğrultusunda uzanan vadiler dağları birbirine paralel bölümlere ayırır. Bu bölgenin güneyinde yer alan Svealand’da ülke düzleşir. Buzul sonrası
Kelt istilasıyla İsviçre’nin batı bölümüne Helvetler yerleşti. MÖ 58′ de Julius Caesar tarafından işgal edilen ülke kısa sürede Romalılaş- tırıldı. Augustus döneminde Helvet- ya Belçika’ya sonra Lyon’a bağlandı. Doğu İsviçre ise Retya eyaletine bağlıydı. MS V. yy’da Batı Roma imparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Germen akınlarının hedefi olan İsviçre’de Ren ve Aşağı Aar havzasında Alamanlar, Juralar ve Cenevre gölü çevresine Burgonlar yerleşti. VI. yy’dan başlayarak ülke Frank monarşisinin bir parçosı oldu. Karolenj imparatorluğu’nun parçalanmasından sonra imzalanan Verdun Antlaşması’yla (843) bölündü ve Doğu Frank Krallığı ile Lorraine arasında paylaşıldı. 888’ de Guelph hanedanından Rudolph ülkenin batısında Burgonya Krallı- ğı’nı kurdu. 1032’de son Burgonya kralının ölümü üzerine İsviçre kutsal Roma Germen İmparatorluğu’ nun etki alanına girdi ve ülkenin yönetimi Zabringen Kontluğu’na verildi. Bu dönemde Alman imparatorlarıyla Papalık arasındaki çatışmalardan yararlanan feodal sen- yörler, kentler ve köylü toplulukları özerk yönetim birimleri oluşturdular. Uygulamada bağımsız olan bu birimlerde köylüler ve kentler sen- yörlere değil, doğrudan imparatora bağlıydı. Böylece XII. yy’da ilk kantonlar ortaya çıktı. XIII. yy sonunda ülkeyi ele geçirmek isteyen kontluklar arasındaki savaşımı Habs- burg hanedanı kazandı ve ülkeye egemen oldu (1273). Konfederasyonun doğu$u ve Avusturya’ya karşı savaşım (12G1-1389) Habsburglar’ın artan gücünün tehdidi altında Uri. Schvvyz ve Unjenvald kantonları 1 Ağustos 1291’de aralarında sürekli bir bağlaşma antlaşması imzaladılar. Bu antlaşma gelecekteki konfederasyonun nüvesini oluşturdu. Guillaume Teli destanı bu dönemki savaşımları anlatır. 1315’te konfedere kantonların güçlen Habsburg- lardan I. Leopold’ü Morgarten’de yenilgiye uğrattılar ve Brunnen antlaşmasıyla bağlaşmalarını yinelediler. Bu askersel başarının ertesinde Lucerne (1332), Zürich (1351), Glaris ve Zoug (1352), daha sonra da Berne (1353) kantonlarının katılımıyla Sekiz Kanton Konfederas-
2577
yonu oluşturuldu. Süregiden savaşlar boyunca Sempach (1386) ve Naefels (1388) yenilgilerinden sonra Habsburglar Konfederasyonun bağımsızlığını tanıdı ve 1389’da barış imzaladılar. Konfederasyonun genişlemesi ve Isviçreliler’in askersel gücünün pekişmesi (XV-XVI. yy), Zürich kantonu ile Schvvyz kantonunu 1435-1450 arasında karşı karşıya getiren ağır bir iç bunalımdan sonra Konfederasyon, Saint – Gali (1451), Appenzell (1452), Schaff- house (1454), Mulhouse (1466), Gri- sons (1497-1498) gibi yeni kantonların bağlaşmasıyla güçlendi. Böy- lece İsviçre’nin askersel güçleri büyük ölçüde arttı ve Avrupa’nın güçlü krallarının emrinde değişik savaşlara girdi. I. Maximillien’i yenilgiye uğrattıktan sonra Basel barışıyla (1499) İsviçre ülkesi Alman topraklarından kesin olarak ayrıldı. Bu arada Fribourg ve Soleure (1481) ve Bâle (Basel) ve Schaff- house (1501), Appenzell (1513) kantonlarının da katılımıyla Onüç Kanton Konfederasyonu oluştu. İtalya savaşları sırasında kantonlar yabancı ülkelerde toprak kazanma çabasına giriştiler. Önce Fransa kralı XII, Louis’nin yanında, sonra papa
Julius’un yanında saf tuttular (1510). Yengi ve yenilgilerle geçen bu dönemden sonra Konfederasyon böylesi girişimlerden uzak durma kararı aldı (1515). 1516’da Fransa’yla barış imzalandı. Dinsel Reformlar – Vestfalya Antlasması ara sı dönem (1519-1648): Dinsel reform hareketi 1519’da Zürich’te Zwingli tarafından başlatıldı ve 1525’te Zürich bütünüyle Protestanlığı kabul ederken, Basel (Bâle), Berne, Sc- haffhouse, Saint – Gali, Bienne ve Mulhouse kent ve kantonlarını da peşinden sürükledi. Dağ ve kır kantonları (Uri, Schwyz, Unterwald, Lu- cerne, Zoug, Soleure, Fribourg) ka- tolikliğe bağlı kaldılar. Bu çatışmalar Kappel savaşı ve barışıyla (1531) noktalandı. Böylece İsviçre’nin 7 kantonu katolik kalırken, dördü proteston, ikisi ise karma o!du. Berne ve Fribourg’la Savoie düküne karşı bağlaşan Cenevre 1536’dan sonra Kaivinciliğin merkezi oldu. Bu arada Grisons, Glaris, Appenzell kantonları yeniden katolikliğe döndü. Otuz Yıl Savaşları’nın dışında kalan İsviçre, tarafsızlığının temellerini 1647’de sağlamlaştırdı ve İsviçre’nin bağımsızlığı Vestfalya Ant- laşması’yla (1648) tüm Avrupa devletlerince tanındı. XVIII. yy, Fransız Büyük Devrimi ve Napolyon dönemi: Barış içinde geçen XVIII. yy İsviçre için bir ekonomik refah ve edebi – sanatsal boyatış dönemi oldu. Bu dönemde Zürich (ipekçilik) ve Cenevre (saatçilik) gibi sanayi merkezleri oluşmaya başladı. Euler ve Bernouilli gtbi matematikçiler, Bonnet ve H. B. de Saussure gibi doğabilimciler, Liotard gibi ressamlar, Bodmer gibi yazarlar, Lavater ve Pestalozzi gibi pedagoglar yetişti. Ne var ki ekonomik refah beraberinde bir siyasal yozlaşma getirdi. Aristokratik bir sistemin güçlenmesiyle, erk burjuvazinin elinde tekelleşti. Kent ile kırsal kesim a- rasındaki uçurum derinleşti. Köylü ayaklanmaları kanlı bir biçimde bastırıldı. J. J. Rousseau’nun Toplumsal Sözleşme kitabının Cenevre’de mahkûm edilmesi (1781-1782) tüm Avrupa’da yankılandı. 1789 Fransız Büyük Devrimi’nin etkisi İsviçre’de güçlü olduysa da, devrimci gösteriler uzunsoluklu olmadı. Çok sayıda İsviçreli demokrat, bu gösterilerden sonra Fransa’ya sığınmak zorunda kaldı. Fransa’da Direktuvar rejimi, stratejik konumu ve kantonlarının hâzinelerinin zenginliği nedeniyle İsviçre’yi ilhak etmeyi tasarlıyordu. Bu arada İsviçre’de meydana gelen devrimci gösteriler, Di- rektuvar’a ülkeyi işgal etmenin ge kabul edilerek, konfederal yapı terkedildi ve İsviçre çağdaş federal devlet yapısını kazandı. Kantonlar, Konfederasyon yetkisine giren alanlar (dış politika, PTT, gümrük, para, trafik, ordu) dışında egemenliklerini korudular. Her kanton yasama yetkisine sahip bir Büyük Konsey ve yürütme yetkisine sahip bir Devlet Konseyi kurdu. Konfederasyon gerçek yürütme erkine sahip bir federal konseyle donatıldı. Yasama erki, halkı (Ulusal Konsey) ve kantonları (Eyaletler Konseyi) temsil eden Federal Meclis tarafından üstlenildi. Devlet başkanı bir yıl için seçilir oldu; onu başkan yardımcısı izledi. Bern federal hükümetin süreğen merkezi oldu. 1874’ te gözden geçirilen 1848 Anayasosı bugün de yürürlüktedir. Radikal Parti 1919’a dek çoğunluğu sağladı. Bu arada dış politikada tarafsızlığa sıkı sıkıya bağlı kalındı. 1870 ve I. Dünya Savaşlarında İsviçre
rekçesini sağladı. 22 Mart 1798’de Helvetla Cumhuriyeti ilan edildi ve İsviçre’nin tarafsızlığına son verildi. Bunun üzerine 1799’da ülke A- vusturya ve Rusya ordularınca işgal edildi ve bes yıl boyunca yoğun karışıklıklara sahne oldu. 1803’te Napolyon 19 kantondan oluşan bir konfederasyonu yeniden kurdu. Bu rejim Leipzig Savaşı’ndan sonra 1813’te ülke müttefiklerce işgal edilene dek sürdü. Fédéral Sözleşme’ den Sonderbund Savası’na kadarki dönem (1815-1848): Paris Antlaşması (1814) ve Viyana Konferansı (1815) İsviçre’nin uluslararası statüsünü belirledi, tarafsızlığını ve toprak bütünlüğünü güvence altına aldı. Fransa Cenevre’yi, Neuchâtel’i ve Valais’yi İsviçre’ye geri verdi. Konfederasyon artık 22 kantondan oluşuyordu. Zürich’te toplanan konfederasyon meclisi, 1815 Federal Sözleşmesi’ni hazırladı ve kantonlara tam egemenlik hakkı tanındı. 1815’i izleyen dönemde muhafazakâr bir eğilim ağır bastıysa da 1830 devrimleri döneminde liberalizm üstün geldi. Liberallerin kısa süreli e- gemenliğini radikallerin ağır basması izledi ve bu dönemde kiliseler kapatılarak Cizvitler ülkeden sürüldü. Buna karşı Uri, Schwyz, Unter- wald, Zoug, Lucerne, Fribourg, Valais gibi muhafazakâr Katolik kan- sonra federal meclis tarafından dağıtıldı (1847). 1848’den günümüze: 1848 Eylülü’nde yeni bir Anayasa
yollarının merkezinde olan İsviçre’ye yönelik baskıları arttı. 1940-1944 arasında savaşan güçlerce tümüyle sarılmış olan İsviçre dünya bankacılığının merkezi olma konumundan yararlanarak savaş dışında kalmayı başardı. 1945’ten sonra giderek yükselen toplumsal refah ve siyasal yapıdaki kararlı denge ülkeyi Avrupa’nın en zengin devletlerinden birine dönüştürdü. 19S2’de U- lusal Meclis üyelerinin sayısı 196’ dan 200’e çıkarıldı. 1963’te Bern Ju- ra’sında özerklik hareketleri baş- gösterdi ve giderek gelişti. 1969’da İsviçre parasının korunmasına ilişkin olarak çıkarılan yasalar 1970’de uygulamaya konan antienflasyonist ekonomi politikasıyla desteklendi. 1971’den sonra tüm ulusu ilgilendiren sorunlarda referandum yoluna gitmek usul oldu. Şubat 1971’de yapılan referandumla kadınlara federal düzeyde seçme ve seçilme hakkı tanındı. 1974’te yaklaşık 1 milyon yabancı işçinin ülke dışına çıkarılması konusundaki yasa tasarısı, referanduma katılanların çoğunluğu tarafından reddedildi. Eylül 1978’de yapılan referandumun ardından Ocak 1979’da Jura kantonu kuruldu. 1980’de kilise ile devletin kesin olarak birbirinden ayrılmasına ilişkin yasa tasarısı referandum sonucu kabul edilmedi.
4cf< : Zürich
Yüzölçümü : 1 729 km* Nüfusu : 1 137 300 Merkezi : Zürich (374 200) Adı : Bern Yüzölçümü■ 6 049 km2 Nüfusu : 922 900 Merkezi : Bern (141 300) Adı ■’ Luzern Yüzölçümü- 1 492 km2 Nüfusu ‘■ 303 900 Merkezi ■ Luzern (62 400 |
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
|
|||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||
2580
1981’de yapılan referandumda ise kadınların erkeklerle ekonomik haklar bakımından eşitliği güvence altına alındı. 1980’li yıllarda İsviçre’ nin temel sorunları çevre kirliliği, uyuşturucu kullanımı ile mülteci ve göçmenlerdi. 1987’de yapılan referandumla sığınma hakkı sınırlandırıldı. Aynı yıl Ekim ayında yapılan seçimlerde Yeşiller oylarını biraz daha yükselterek Ulusal Kon- sey’deki sandalyelerini üçten dokuza çıkardılar. Ancak parlamentoda önemli bir değişiklik olmadı ve eski koalisyon hükümeti varlığını sürdürdü. BM’e üye olmayan İsviçre tüm uluslararası teknik ve insancıl örgütlere üyedir. Geleneksel tarafsızlık politikası İsviçre’nin iki devletin kendi aralarında diplomatik ilişkileri kestiğinde üçüncü ülkelerin çıkarlarının korunması görevini üstlenmesine yol açmaktadır. Bu tarafsızlık kavramı 1987 sonunda İsviçre’nin 11 yıl önce imzalamış olduğu Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi’nin her iki mecliste de red edilmesini doğurdu. Bu durumda dışişleri bakanlığını da yürüten başkan Pier- re Aubert yedi üyeli hükümetten çekildi. 1988’de başkanlık yapmak için Otto Stich seçildi.
Yönetim Yapısı: 1974 Anayasası’na göre İsviçre 23 özerk kantondan oluşan federal bir cumhuriyettir. Kantonlardan üçü iki bölümden o- luşur. İsviçre’nin yasama organı o- lan Federal Meclis, Ulusal Konsey ve Eyaletler Konseyi olarak ikiye ayrılır. Ulusal Konsey’in 200 üyesi doğrudan oy ve nispi temsil sistemiyle, 4 yıl için seçilirler. Eyaletler Konseyi 46 üyelidir (20 egemen kantondan ikişer temsilci, iki bölümlü üç^kantondan birer temsilci). Eyaletler Konseyi’nin üyeleri kan- tonlarca belirlenen dönemlerde seçilir. Her kantonun özerk anayasası, meclisi, hükümeti ve secim sistemi vardır. Yasalar iki meclisin ortak kararıyla çıkartılır. Yürütme yetkisi, üyeleri her iki konseyce yedi ayrı kantondan seçilen, yedi üyeli Federal Konsey’in elindedir. Görev süresi 1 yıl olan Federal Konsey başkanı. Federal Meclis tarafından seçilir. Yasalar 50 bin kişi ya da 8 kantonun isteğiyle halk oyuna sunulur.
EKONOMİ
Hemen hemen yeraltı zenginliğinden tümüyle yoksun ve denize a- çılma olanağı olmayan dağlık bir ülke olmasına karşın İsviçre, petrol dışsatımcısı kimi Arap ülkeleri dışında dünyada kişi başına en yüksek ulusal gelirin düştüğü ülkedir. Bu zenginliğin temelinde bankacılık ve sigortacılık merkezi olmanın ya- nısıra uzmanlaşmış sanayi yatar. Tarım ve Hayvancılık: Toprakların % 11’inde yapılan tarımın ana merkezi İsviçre yüksek yaylasıdır, ileri tarım teknikleri uygulaması sonucu ülke gereksiniminin yarısına yakını karşılanır. Ana tarım ürünleri tahıllardır. Cenevre, Vaud, Freiburg ve Berne kantonlarında buğday, dağlık bölgelerde arpa ve çavdar; Tes- sin’de. Ren vadisinde ve Leman gölü kıyılarında mısır yetiştirilir. Tahıllardan sonra patates gelir. Orbe vadisinde şeker pancarı, Valais’de sebze, Broye vadisinde ve Tessin’ de tütün üretilir. Meyvacılık yaygınlaşmaktadır. Üzüm bağları ise, Leman, Neuchâtel ve Zürich gölleri kıyılarında, Valais’de ve Tessin’de
12 000 hektara yakın bir alanı kaplar. Hayvancılık tarım gelirinin ana bölümünü oluşturur. Otlaklar ülke topraklarının % 46’sına yayılır. Çağdaş yöntemlerle yapılan hayvancılık sütçülüğe yöneliktir. Peynir ve çikolata üretimine kaynaklık eden sütçülük daha çok yağış alan batı kesimlerde yoğundur.
Sanayi ve Madencilik: İsviçre hammadde kaynakları bakımından yer- altının son derece yoksul olduğu bir ülkedir. Vaud kantonunda kaya- tuzu, Juralar’da az miktarda demir cevheri ve manganez çıkarılır. Buna karşılık İsviçre hidroelektrik güç kaynağı ve ormanlar bakımından zengindir. İsviçre ormanlarından yılda 48,4 milyon m3 kereste elde edilir. Avrupa’nın en büyük iki barajının bulunduğu ülkede dört yüzden fazla hidroelektrik santrali vardır. Elde edilen elektrik enerjisi elektro- metalurji ve elektrokimya (Valais ve Alp kantonları) sanayilerinde kullanılır. Dışalımla sağlanan petrol, Cenova ve Lavera’dan gelen boru hatlarıyla Colombey (Valais) ve Cressier (Neuchâtel) rafinerilerinde işlenir. Ayrıca Groningen’de doğal gaz çıkartılır. İşgücünün % 45’inin yapım sanayisinde çalıştığı İsviçre, sanayi üretiminin % 90’ını dışarıya satar. Baden, Oerlikon, Cenevre ve Bern’de elektrikli eşya ya-
Hayvancılık | ||
(1984) (bin baş) |
||
Sığır |
1 926 | |
Domuz |
1 998 | |
Koyun |
357 | |
Kümes |
Hayvanları | 6 337 |
İSVİÇRE |
||
Nüfus |
Ulusal |
|
(1982) |
İçindeki |
Gelirdeki |
Payı (%) |
Payı (%) |
|
Tarım |
7,2 |
4 |
Madencilik |
0 |
0 |
Sanayi |
39,5 |
. 40 |
Hizmetler |
53.2 |
56 |
Tarımsal Üretim |
|
(1986) (bin ton) |
|
Arpa | 232 |
Buğday | 497 |
Üzüm | 176 |
Elma | 390 |
Patates | 721 |
pimi, Cenevre, Neuchâtel ve Schaff- ausen’de bilgisayar, bilgisayar gereçleri gibi yüksek teknoloji yapımları; Basel, Cenevre, 8ern, Zürih ve Lozan’da makine, hafif metal ve besin sanayileri gelişmiştir. Basel’ de gelişen kimya sanayisi Cenevre ve Valais’ye de yayılmıştır. İsviçre’ nin en büyük tröstlerinden olan çokuluslu Ciba – Geigy kimya – eczacılık alanında, Nestle ise gıda sanayii alanında dünyanın önde gelen firmaları arasında yer alır. Geleneksel dokuma sanayisi ülkenin kuzey bölgelerinde (özellikle St Gailen) yoğundur. İsviçre’nin en ünlü sanayisi olan saatçilik merkezleri batı bölgelerindeki kantonlarda toplanır (Schaffausen, Cenevre ve Jura kantonları). Ayrıca turizm ve bankacılık hizmetleri en önemli gelir kaynaklarındandır.
DİL VE EDEBİYAT İsviçre’de dört ayrı dil konuşulur: Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Reto – Roman dili. Almanca edebiyat, Alman edebiyatının bir bölümü olmasına karşın kimi özellikler taşır. VIII-XI. yy’lara ait bulunan ilk eserler Sankt Gailen manastırında- dır. XII ve XIII. yy’larda saray ve şövalyelik edebiyatı gelişti. XVI. yy’da gelişen yeni düşüncelerin etkisiyle hümanizm, reform ve karşı reform yazarları ortaya çıktı. N. M. Deut- sch’un (1484-1530) oyunlarıyla tiyatro, Almanya’yı da aşan bir düzeye erişti. XVIII. yy’dan başlayarak ise edebiyatta gerçek bir rönesans yaşanarak çok sayıda yazar yetişti. Şiirde A. von Haller (1708-1777), S. Gessner (1730-1788), düzyazıda J. Gotthelf (1797-1854), G. Keller (1819 -1890), C. F. Meyer (1825-1889) vb edebiyatçılar tüm Avrupa’da tanındılar. XX. yy’da da Almanca yazan isviçreli yazarlar hemen her türde çağdaş akımlara koşut, kimi zamanlarda özgünlükler içeren eserler verdiler. İsviçre edebiyatının en bü-
isviçre’li edebiyatçılar: Carl Gustav Jung (üst-sol), Jean Piaget (üst-sağ), Hermann Hesse (alt-sol), Friedrich Dürrenmatt (alt- sağ)
yük şairlerinden biri olan Carl F. G. Spitteler (1845-1924) 1919 Nobel Edebiyat ödülü’nü kazandı. Max Frisch (d. 1911) ve F. Dürrenmatt (d. 1S21) çağdaş tiyatroya getirdikleri yeniliklerle tanındılar. 1946 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Hermann Hesse de İsviçre’nin tüm dünyaca tanınan bir edebiyatçısıdır. Fransızca edebiyatın ilk önemli ürünleri Othon de Granson’un (1336 -1397) şiirleridir. XVI. yy’da Reform hareketinin etkisiyle Cenevre, Paris’ten sonra Fransız düşünce hayatının başta gelen merkezi oldu. , XVIII. yy’da Jean – Jacaues Rousseau Cenevre’de yetişti. Bu dönemde Rousseau çevresinde yetişen başlıca yazarlar felsefeci ve doğa bilgini Ch. Bonnet (1720-1793), na- türalist H. B. de Saussure (1740 – 1798), Hollanda asıllı Mme de Char- rière’dir (1740-1805). XIX. yy’da bölgesel kanton edebiyatları gelişti. XX. yy’ın başında ise Voile Latine ve ardından Cahiers Vaudois dergileri çevresinde yenilikçi akımlar güçlendi. Robert Pinget (d. 1919), yeni roman türünün ustalarından sayıldı. Jacques Chessex (d. 1934) 1973’de Goncourt Ödülü’nü kazanmasıyla ünlendi. İtalyanca edebiyat, Tessin ve Graubünden’de gelişti. Buradan yetişen F. Chissa’nın (d. 1871) ünü tüm İtalya’ya yayıldı. Daha sonra bu edebiyatın en ünlü ismi Felice Filippini (d. 1917) oldu. Reto – roman dilindeki edebiyat, ilkin XVII. yy’da reformun etkisiyle
2582
yazılan çok sayıda eserle parladı. Ardından XIX ve XX. yy’da yeniden ve çağdaş bir edebiyat olarak gelişti. Günümüze dek verimi giderek
arttl> SİNEMA
İsviçre’de sinema ancak 1960’lı yıllardan sonra etkinlik kazandı. Ala- in Tanner, Charles, mort ou vif (Charles, ölü ya da Diri, 1868); La Salamandre (Semender, 1971); le Milieu du monde (Dünyanın Orta Yeri, 1947); Light years away (Işık Yılları Ötesinde, 1981); Michel So- utter, les Arpenteurs (ölçücüler. 1S72), L’Escapade (Kaçış, 1973); Claude Goretta, Le Jaur des noces (Düğün Günü, 1970), L’lnvitation (Çağrı, 1972), La Dentelliere (Dan- telci Kız, 1877), La Mort de Mario Ricci (Mario Ricci’nin Ölümü, 1983) vb filmleriyle uluslararası başarı kazandılar. Markus Imhoof’un 1981 Berlin Film Festivali’nde başarı kazanan Das Boot ist Voli (Tenekede Yer Yok) adlı filmi de sinema tarihinin en başarılı anti – faşist filmlerinden biri sayıldı.
GÜZEL SANATLAR Büyük ülkelerle çevrili İsviçre’de u- lusal bir sanat gelişmedi. Yetişen sanatçıların çoğu komşu ülkelerde
İsviçre’n çağdaş heykeltraş Alberto Giacometti |
çalışmayı yeğlediler. Ortaçağ’dan leyen duvar resimleri sayılabilir, kalan eserler arasında çok sayıda XVI. yy’da yetişen İsviçreli ressam- kiliseler, katedraller ve bunları süs- lar arasında Hans Holbein (1497 –
Heykeltraş Jean Tinguely’in “Canlanmış Maklna” adlı heykeli |
2563
1543) ve Tobias Stimmer (1539 – 1584) önem taşır. Bu dönemde evleri süsleyen küçük vitray yapımcılığı da gelişti. XVII. yy’da Cenevre’ de fildişi üzerine portre yapan ressamlar tüm Avrupa’da ünlendi. XVIII. y.y’ın başta gelen ressamları Jean -.Etienne Liotard (1702-1789) ve Johann Heinrich Füssli’dir (1741 -1825). Bu yüzyılın sonlarına doğru turistler için yapılan kent ve dağ görünümleri resmi yaygınlık kazandı. Daha sonra 0a Aloler pekçok ressama konu oldu. Bunlar arasında Alexandre Calame (1810-1864), Rodolphe Toepffer (1799-1846) ve Barthélémy Menn (1815-1893) sayılabilir. Aynı dönemde romantik akımın temsilcisi olarak Arnold Böck- lin (1815-1893) görülür. XIX. yy’ın ortalarında Cenevre’de günlük hayattan konuları işleyen küçük bir resim okulu doğdu. Ferdinand Hod- ler (1853-1918), büyük duvarlara uygulanan anıtsal resimlerin yaratıcısı oldu. XX. yy’da resim çeşitli çağdaş akımların etkisinde gelişti. Mimarlık alanında ise çağdaş mimarlığın başta gelen eserleri İsviçre’de yaratıldı. XX. yy’da İsviçre mimarlığında egemen iki büyük sanatçı Robert Mailiart (1872-1940) ve Le Cor- busier (1887-1966) dır. Bunlar arasında Vevey’de J. Tschumi’nin yaptığı Nestlé Genel Merkezi (1960), M. Schlup’un Bienne Kongre Sarayı (1966), R. ve P. Steiger’in Cenevre’deki Cem Atom Araştırmaları Merkezi (1954-1960), Jean – Marc Lamunière ve arkadaşlarının Cenevre’de Birleşmiş Milletler Binası sayılabilir. Çağdaş heykelcilikte ise Alberto Giacometti (1901-1966) İsviçre dışında da ünlendi. Zoltan Ke- meny (1907-1965) ressam ve hey- keltraş olarak anılmaya değer.
İŞ ARAÇLARI, insanın doğaya etkide bulunurken kullandığı nesne ya da nesneler bütünlüğü. İş nesneleriyle birlikte üretim araçlarını oluşturur. İş araçları çok çeşitlidir. En önemlileri iş aletleri denen mekanik iş araçları, yani alet ve ma- kinalardır. Bunların etkinliği ve gücü, insanın doğa güçlerini ne ölçüde denetim altına aldığını, bu güçlerin maddi malların üretiminde ne ölçüde yararlı kılındığını gösterir. iş aletlerinin gelişimi, teknik ilerlemenin en önemli göstergesidir. İş araçlarının bir diğer grubunu borular, sepetler, testiler, variller vb o- luşturur. Üretim yapılan binalar, demiryolları, karayolları, kanallar vb de iş araçları arasında yer alır. Toprak da, insanın kendisi için yararlandığı bir doğa gücü olarak iş aracı olarak hizmet eder. Çağdaş üretimde geniş ölçüde kullanılan buhar, elektrik enerjisi, kimyasal ve nükleer enerji vb de iş araçları arasındadır. (Bk. İŞ NESNELERİ, ÜRETİM ARAÇLARI)