KAHRAMAN Mı YOKSA SUÇLU MU?
Virginia Üniversitesinden psikiatrist Elliot Dietz, Med- nick’in suçluluğun kalıtımsal bir bölümünü tarif ettiğine inanıyor ve diyor ki: “Eğer şartlar farklı olsa idi, suçluların kalıtımsal olarak edindikleri yatkınlık daha faydalı işlere yönel- tilebilirdi. Bu yatkınlık “korkusuzluk” olarak tanımlanır. Ve kişinin mesleği ya kahramanlık, ya da suçluluk olurdu. Böy- lesi bir yatkınlığı olan kişi, çevrenin etkilerine bağlı olarak cesur bir polis, kahraman bir asker veya en acımasız türden bir suçlu olabilir.”
Ayrıca, Mednick’in programı şimdiye dek sürdürülmüş olanlardan en zararsızı. Birkaç yıl önce Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Fizyolog Jose’ Dalgado, bir boğarnn beynine uzaktan kumandalı bir elektrot yerleştirip çalıştırdığında, saldırmakta olan azgın hayvanı durdurabiliyordu. 70’lerde Tu- lane Üniversitesi’nden Robert Heath, saldırgan beyin hastalarının serebellumuna (Beyinciğine) bir tip pace – maker (düzenli uyarı veren alet) yerleştirip çalıştırdığında hastalar sakinleşmişlerdi. Tabii Heath’ın bu çalışması da ulusal bir program haline gelmedi.
Robert Thatcher’e göre, Mednick’inki gibi tedavi programlarını desteklemekteki gönülsüzlüğün temelinde; suçluluğun, sadece düzeni bozuk toplumun ürünü olmadığına inanmamak yatıyor. Thatcher, “Toplum ve ailenin etkisini ön plana alan sosyoloji suç bilimi teorileri ile çok güçlü araştırma – ölçme ve tanı yöntemleri olan biyopsikoloji ve sinir bilimleri arasında büyük bir kopukluk oluştu. Arada öylesine bir açık varki, bu teknikler henüz yeterince kullanılmıyorlar. Burada esas olan felsefi ve politik bir ayrılıktır.” diyor.
Eğer tüm bu ahlaki engellerin hakkından gelinirse, fizyolojik testler geleceğin suçlularını ne kadar güvenilirlikle seçecekler? Henüz psikologlar ve psikiatristler geleceği I /3 oranında görebiliyorlar. Brown, “yüzde yüz öngörü hiç bir zaman gerçekleşmeyecek.” diyor.
Science Digest’ten çev: Dr. Î. Semih KESKİL