Genel

Karadeniz

Karadeniz, Gürcüce, şavizöva Rusça ve Bulgarca çernoye more, Rumence marea neagrâ, doğuda Gürcistan ve Rusya Federasyonu, kuzeyde Ukrayna, batıda Romanya ve Bulgaristan, güneyde de Türkiye’nin kuşattığı içdeniz. Poti ile Burgaz arasında, doğu-batı doğrultusundaki uzunluğu 1.200 km’ye yaklaşır. Kuzey ve güney kıyıları arasındaki genişliği Odessa ile Ereğli arasında en çok 600 km’ye ulaşır. Genelde batıdan doğuya doğru giderek daralır. Samsun ile Kerç arasında 480 km olan genişliği Giresun ile Tuapse arasında 350 km’ye, Rize ile Suhu-mi (Sohumkale) arasında ise 225 km’ye düşer. Anadolu ile Kırım yarımadalarının karşılıklı birer çıkıntı oluşturduğu orta kesimin genişliği, inebolu ile Kırım arasında 270 km’dir. Karadeniz, güneybatısındaki İstanbul ‘Boğazı üzerinden Marmara, Çanakkale Boğazı ve Ege aracılığıyla Akdeniz’e bağlanır. Kuzeyindeki sığ Azak Deniziyle bağlantısını Kerç Boğazı sağlar. Tek başına 422.000 km2 olan yüzölçümü Azak Deniziyle birlikte 460.000 km2’ye yaklaşır.

Karadeniz kıyılarının en önemli özelliği, girinti ve çıkıntılarının çok az olmasıdır. Bu nedenle korunaklı doğal limanlan çok azdır. Odessa, Burgaz ve Varna körfezleri Karadeniz’in batısındaki başlıca girintilerdir. Anadolu kıyılarında doğal liman özelliği taşıyan irili ufaklı koylardan başlıcalan Ereğli, Sinop ve Vona’dır.

Karadeniz’in bir başka özelliği de ada bakımından son derece fakir oluşudur. Karadeniz’deki adalar Giresun, Amasra ve Kefken adaları gibi küçük kaya parçacıkları ve Tuna Deltasının önündeki Yılan Adası (bugün Zmeini, Ukrayna) gibi kil ve kum oluşumlu alçak kara yüzeyleriyle sınırlıdır.

Bugünkü görünümünü uzun gelişim aşamalarından sonra kazanan Karadeniz, doğuda Hazar Denizi üzerinden Aral Gölüne, batıda da Viyana Havzasına kadar uzanan büyük bir denizin kalıntısıdır. Bu büyük denizin Pliyosen Bölüm (y. 7-2,5 milyon yıl önce) başlarında parçalanmaya başlayarak küçülmesiyle oluşan içdeniz, daha sonra Karadeniz ve Hazar biçiminde ikiye ayrılmıştır. Bu arada Karadeniz’le Akdeniz arasında ortaya çıkan bağlantı birkaç kez kesildikten sonra bugünkü biçimini almıştır.

Karadeniz’in derinlik haritasında yapılan gözlemler, bu denizde derinlik bakımından üç ayrı kesimin bulunduğunu gösterir. Bunların ilki olan ve 90-100 m derinliğe kadar izlenen sığ alanlar, bütün deniz yüzeyinin dörtte birini kaplar. Kıta sahanlığı (şelf) olarak anılan bu sığ alanlar, Anadolu kıyıları önünde dar, Odessa Körfezi kıyıları ile Azak Denizinde geniştir. Tümü kıta sahanlığı içinde yer alan Azak Denizinin en derin yeri 14 m’yi geçmez. Karadeniz’deki sığ alanların yüzeyi az eğimli ve hafif dalgalıdır. Bazı kesimlerin yüzeyinde derin biçimde yarılmış vadiler vardır. Bunun en tipik örneği Sakaryaağzında, ırmak vadisinin de-nizaltındaki uzantısını oluşturan vadidir.

Karadeniz’de derinlik bakımından ayırt edilen ikinci alan, sığ kesimlerle derin çukuru birleştiren dik kenardır. Kıta yamacı adıyla anılan bu dik kenar, çok dik bir eğimle 2.000 m derinliğe inerek sona erer.
Bundan sonra dibi son derece düz c.r üçüncü kesime geçilir. Çevreden merkts doğru çok hafif bir eğimin olduğu bu der* çanak kesiminin yüzölçümü, Karadeniz >i~ zeyinin yaklaşık yarısı kadardır. Karact niz’in bilinen en derin yeri, Kerempe Bununun 80 km açığında yer alan ve 2.2— m’ye ulaşan çukurdur.

Ortalama derinliği 1.272 m olan Karact-niz’in su miktarı 547.000 km3’ü bulur. Bt büyük su kütlesi çevredeki iklimi yumuşat!-ğından, Karadeniz kıyılarında kış aylan ç kesimlere göre daha ılık geçer.

Karadeniz’in suları genelde az tuzluda: Orta ve doğu kesiminde yüzey sularına tuzluluğu binde 18-19’dur. Akarsu ağıztar-na yaklaşıldıkça ırmakların taşıdığı su mık tarına bağlı olarak azalan tuzluluk oram Tuna Irmağı ağzında binde 12, Sakara Irmağı ağzında binde 17, Kızılırmak ‘î Yeşilırmak deltaları açıklarında binde 15-16’dır. Odessa Körfezinin kuzey kesimler, ancak binde 10’u bulan tuzluluk oranıyla Karadeniz’in sulan en az tuzlu köşesidir

Yüzey suları, daha tuzlu ve ağır olaı alttaki sulann üstünde ince bir tabak* oluşturur. 100 m’den sonra artan tuzluluk 200 m derinlikte binde 22’ye yükselir vt dibe kadar çok az bir artma göstererek binde 22,4’e ulaşır. Tuzluluk oranındak değişmeden kaynaklanan yoğunluk fart nedeniyle yüzey suları ile derin sular birfc-rine karışmadan iki ayn tabaka halinde üs üste durur. Bu durum, derindeki su kütlesine oksijen kanşmasını önler. Oksijenli kanşamadığı derin sularda yüksek orandı kükürtlü hidrojen gazı birikmiştir. Bu zehirli kesimde yalnızca ortama uyan bakteriler yaşar. Yüzey sulanndaki oksijen litrede eı çok 7 cm3’ken, derin sulardaki kükürti-hidrojen gazının miktarı litrede 12 cm: s kadar çıkar.

Karadeniz sulanmn yüzey kesimlerindi sıcaklık yaz mevsiminde 20°C-26°C arasındadır. En sıcak sular güneydoğu kesiminde, en serin sular ise kuzeybatı kesimindedir Kış mevsiminde sıcaklık farkları daha belirgindir. Güneydoğu kesimindeki sulann sıcaklığı 13°C dolayında kalırken, kuzeybatıdaki sulann sıcaklığı 2°C’ye kadar inebilir Tuzluluk oranının çok düşük olması, Odessa Körfezi yakınlan ile Azak Denizi sularının donmasını kolaylaştırır. Azak Deniz; her yıl üç-dört ay donar. Şiddetli geçen baz; kış mevsimlerinde, Kırım kıyılarından Burgaz önlerine kadar bütün kıyı kuzeyden güneye doğru daralan bir şerit biçiminde buz tutar. Bu donma olayları Türkiye kıyılannda görülmez. Ama Tuna Irmağının donmasıyla oluşan ve daha sonra parçalanarak akıntıyla sürüklenen buz kütleleri. 1929 ve 1954 kışlarında olduğu gibi bazen İstanbul Boğazına kadar ulaşabilir. Karadeniz sulanmn sıcaklığı 50 m derinlikte 8°C. 90 m derinlikte 9°C’dir; bu derinlikten dibe kadar sıcaklık yaz kış değişmez.

Karadeniz’de önemli düzey değişiklikleri görülmez. Gelgit olayı sonucunda 5-8 cm arasında düzey değişikliği olur. Mevsimler arasında 15-30 cm’lik düzey farklan görülür. Sular genellikle kışın alçak, ilkbahar ve yaz başında yüksektir.

Karadeniz’in yüzey sularında, saat yönünün tersine bir akıntı sistemi vardır. Sular. Anadolu kıyıları boyunca doğuya doğru hareket eder. Bu dolaşım halkası, bütün kuzey ve batı kıyıları boyunca ilerleyen suların İstanbul Boğazına yönelmesiyle kapanır. Büyük bir halka oluşturan bu dolaşım sistemi içinde iki küçük dolaşım halkası bulunur. Doğudan kuzeye doğru ilerleyen suların bir bölümünün Kınm Yarımadasına

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir