Genel

Kendal, Dame Margaret

Kendal, Dame Margaret

William Hunter (Grimston) (sırasıyla, d. 15 Mart 1849, Cleethorpes, Lincolnshire – Ö. 14 Eylül 1935, Chorleywood, Hertfordshire, İngiltere; d. 16 Aralık 1843, Londra – ö. 7 Kasım 1917, Londra, İngiltere), oyuncu ve tiyatro yöneticisi karı koca. Oluşturdukları örnekle oyunculuk mesleğine saygınlık kazandırmışlar, sonradan doruğa çıkacak birçok sahne sanatçısı yetiştiren bir topluluk kurmuşlardır.
Madge lakabıyla tanınan Margaret Kendal (eö Margaret Shafto Robertson), dönemin çoğu oyuncusunun tersine, doğal bir oyun tarzını benimsemişti; çok farklı duygular yaratabilen parlak bir oyuncuydu ve sahnede kocasını gölgede bırakıyordu. Bunda daha iyi bir oyuncu olması kadar, kocasının onun üstün yeteneklerini sergileyebileceği oyunlar seçmesinin de payı vardı. William Kendal, oyun seçiminde başarılı, zeki bir işadamıydı. Gelişmiş bir sanat duygusu vardı ve savurganlığa kaçmakla birlikte kusursuz kostüm ve dekor tasarımları yapıyordu.
Oyun yazarı Thomas William Robertson’ ın kız kardeşi olan Margaret, çocuk yaşta oyuncu anne ve babasıyla sahneye adım atmıştı. Londra’da ilk kez 1865’te sahneye çıktı ve Shakespeare’in Hamlet’inde Ophelia rolüyle adını duyurdu. Sonraki yıllarda, Othello’da Desdemona ve Macbeth’àt Lady Macbeth gibi Shakespeare tiplemeleri yaptı. Aynca varyete gösterilerinde şarkı söyleyip dans etti.
Bir ressamın oğlu olan William Kendal, ilk kez 1861’de Glasgow’da sahneye çıkmıştı. Sonradan birçok kente turneye gitti ve 1866’da Londra’daki Haymarket Tiyatro-su’na girerek Shakespeare oyunlarından bürleske kadar her tür oyunda rol aldı. 1868’de Colley Cibber’ın She wou’d and She wou’d not adlı oyununda, Hypolita’yı oynayan Margaret Robertson’m karşısında Don Octavio rolünde sahneye çıktı. Ertesi yıl evlendiler ve birlikte çalışmaya başladılar.
1874’te çeşitli kentleri kapsayan yıllık turnelerini başlattılar ve bunları sahneden çekildikleri 1908’e değin sürdürdüler. 1879-88 arasında Sir John Hare ile birlikte Londra’daki St. James Tiyatrosu’nu yönettiler ve tiyatroya parlak bir dönem yaşattılar. 1888’den sonra birkaç başarılı ABD turnesi gerçekleştirdiler. Margaret Kendal 1926’da D.B.E. (Dame Commander of the British Empire), ertesi yıl da G.B.E. (Order of the Grand Cross of the British Empire) unvan-lanyla onurlandırıldı.
Kendall, Edward Calvin (d. 8 Mart 1886, South Norwalk, Connecticut – Ö. 4 Mayıs 1972, Princeton, New Jersey, ABD), ABD’Ii kimya bilgini. Böbreküstü bezinden bileşik E olarak adlandırdığı kortizon hormonunu elde etmiş, bu hormonu Philip S. Hench ile birlikte romatoit artrit tedavisinde başanyla uygulamıştır (1948). Bu çalışması ve böbreküstü bezinin hormonlannm (özellikle kortikosteron ve kortizol) yapısı ve biyolojik etkileri üzerine yaptığı çalışma-
larla 1950 Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü Hench ve İsviçreli Tadeus Reichstein ile paylaştı. Kortizonla ilgili çalışmalarına başlamadan önce tiroit hormonunun etkili bileşeni olan tiroksini kristal halde elde etti;
Edward Kendall
Archıv fur Kunst urıd Geschıchte. Batı Berlin
biyolojide indirgenme ve yükseltgenme tepkimelerinde önemli yeri olan glütatiyonun kimyasal yapısını saptadı.
Columbia Üniversitesi’nden mezun olup doktora derecesini de buradan aldıktan sonra Minnesota’daki Mayo Vakfı’nda çalışmaya başladı. 1951’de emekli olana değin bu kurumda biyokimya bölümünün başında kaldı. 1945’ten sonra biyokimya laboratu-varını da yönetti. Daha sonra Princeton Üniversitesi’nde kimya bölümünde dersler verdi.
Kendari, Endonezya’da, Güneydoğu Sele-bes ilinin (propinsi) merkezi kent ve ilçe (kabupaten). Banda Denizine açılan Kendari Körfezinin (teluk) kıyısında bir liman kenti olan Kendari, Ujung Pandang’ın (eskiden Makasar) yaklaşık 370 km kuzeydoğusunda yer alır. Kent halkının çoğu Bugi-ler ve Makasarlardan oluşur. Bölgedeki ana karayoluyla batıdaki Kolaka’ya bağlanan Kendari’de bir de havaalanı vardır. Kentin başlıca sanayi dalları gıda işleme, dokumacılık ve kâğıt üretimidir. El sanatları arasında kuyumculuk, dokumacılık ve ahşap işlemeciliği sayılabilir. Altın mücevher işçiliği çoğunlukla Çinlilerin elindedir. Başlıca ihraç ürünleri kereste, reçine ve hintkamışı-dır. Kendari II. Dünya Savaşı sırasında Japon işgali altında kalmış ve savaş boyunca Japonların en önemli deniz üslerinden biri olmuştur. Nüfus (1980) kent, 41.021; ilçe, 306.670.
kendi geleceğini belirleme hakkı, self determinasyon olarak da bilinir, bir halkın, dış müdahale olmaksızın kendi devletini kurma ve seçtiği hükümeti işbaşına getirme hakkı. Milliyetçilik düşüncesinin etkisiyle gelişmiş, ilk kez Fransız Devrimi ve Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında ortaya atılmıştır. I. Dünya Savaşı sonrasında barışın amaçlan arasında sayılmış, ABD başkanı Woodrow Wilson’in barışın temel koşullan olarak belirttiği On Dört Madde içinde savaş sonrası dönemin önemli hedefleri arasında gösterilmiştir. Bu hakkın yaşama geçirilmesi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti’nin parçalanması ve Rusya’nın Baltık bölgesindeki topraklan üzerinde bir dizi yeni devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştır.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra bağımlı halkların kendi geleceğini belirleme hakkım kullanabilmelerini sağlamak Birleşmiş Milletlerin (BM) başlıca amaçları arasında yer aldı. BM’nin öncülü Milletler Cemiyeti de bu ilkeyi tanımıştı, ama hakkın açıkça tanımlanması ve onaylanması BM tarafından gerçekleştirildi.
BM Antlaşması’nda kendi geleceğini belirleme hakkının tanımında iki anlama yer
verilir. Bunlardan biri, bir devletin siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel sistemini özgürce seçme hakkı, öbürü ise bir halkın devlet oluşturma ya da var olan bir devletle kuracağı birliğin biçimini özgürce belirleme hakkıdır. Antlaşmada her iki anlamın da dayandırılacağı maddelere yer verilir (m. 1, paragraf 2 ve m. 55, paragraf 1). Bağımlı topraklara ilişkin olarak da, yönetim organlarının siyasal özgürlüklerin ve özyönetimin geliştirilmesini güvence altına alması gerektiği belirtilir (m. 73, paragraf a ve b; m. 76, paragraf b).
kendiliğinden çekirdek bölünmesi, belirli bazı ağır elementlerin kararsız çekirdeklerinin, büyük miktarlarda enerji açığa çıkararak hemen hemen eşit iki parçaya (daha hafif element çekirdekleri) bölündükleri radyoaktif bozunma türü. Sovyet fizikçiler G.N. Flerov ve K.A. Petrjak tarafından, 1941’de uranyum-238 atomunda saptanan kendiliğinden çekirdek bölünmesi, kütle sayısı 230 ya da daha fazla olan çekirdeklerin çoğunda gözlenebilir. Bu çekirdeklerden kütle sayısı daha düşük olanların yarı ömürleri genellikle daha uzundur. Kendiliğinden çekirdek bölünmesi ile bozunan uranyum-238’in yarı ömrü 1016 yıl kadardır. Fermiyum-256’nın yarı ömrü ise yaklaşık üç saattir. Kendiliğinden bölünen çekirdeklerde aynı zamanda alfa bozunumu (çekirdekten bir helyum çekirdeği salınması) da gözlenir. Uranyum-238 çekirdeğinde alfa bozunumu olasılığı kendiliğinden çekirdek bölünmesi olasılığından 2 milyon kez daha fazladır. Buna karşılık, fermiyum-256 elementi çekirdeklerinin yüzde üçünde alfa bozunumu, yüzde 97’sinde ise, kendiliğinden bölünme oluşur. Nükleer reaktörler ve bombalardaki çekirdek bölünmesi belirli tür çekirdeklerin nötronlarla dövülmesi yoluyla başlatılır.
kendiliğinden hak alma, bir kimsenin, devlete başvurma olanağı varken, kuvvet kullanarak, kişilere gözdağı vererek ya da şiddete başvurarak hakkını alması. Böyle bir davranış devletin otoritesini zayıflattığı, kamu düzenini bozduğu ve bireylerde adalete güveni sarstığı için bütün hukuk düzenlerinde yasaklanarak ceza yaptırımı altına konmuştur. Türk Ceza Kanunu’nun 308. maddesi de bu eylemi adalete karşı işlenen cürümler arasında göstermiştir. Cürmü işleyen hakkını kanıtlarsa göreceği cezanın dörtte üçü tutarında indirime gidilebilir. Bu cürümden dolayı kovuşturma yapılması şahsi dava açılmasına bağlı tutulmuştur. Devletin zamanında işe elkoymasınm sağlanamadığı ivedi durumlarda ya da bir hakkı kullanmanın olanaksız ya da çok güç duruma gelmesini ya da yitirilmesini önlemek için kendiliğinden hak alma yoluna gidilmesi suç oluşturmaz.
kendiliğinden tutuşma, bir dış kaynaktan ısı uygulanmaksızın yanmanın başlaması. Bu tür tutuşma olaylarına, kömür ya da saman gibi yanıcı maddelerin büyük miktarlarda depolanması durumunda rastlanabilir. Kendiliğinden tutuşma, ısının kolayca çevreye yayılamadığı ortam ve koşullarda (örn. bir saman ya da yağlı bez yığınının iç kesimleri), yavaş gelişen bir yükseltgenme süreciyle (örn. bakteri mayalanması [fermantasyon] ya da atmosfer etkisiyle yükseltgenme) başlar. Yükseltgenme, yığının içindeki sıcaklığı giderek artırır ve sonunda yanmaya yol açar. Tarım ürünleri genellikle depolamadan önce kurutulur ya da depolama sırasında hava dolaşımı sağlanır ve böylece mayalanma engellenerek kendiliğinden tutuşmanın önüne geçilmeye çalışılır. Kırıntılı yumuşak kömürün havayla
yükseltgenmesini önlemek için de yığın sulanır.
kendiliğinden türeme, abîyogenez olarak da bilinir, canlıların cansız nesnelerden geliştiğini ileri sürerek yaşamın kökenini açıklayan ve günümüzde geçerliliğini yitirmiş olan kuram. Örneğin, paçavralara sarılıp karanlıkta bırakılan ekmek ve peynir parçalannın çevresinde birkaç hafta sonra fare görüldüğü için farelerin yiyeceklerden ürediği düşünülüyordu. Çürüyen ette kurtların görülmesi ve benzeri olaylar, kendiliğinden türeme kuramının pek çok destekleyici bulmasına neden oldu.
18. yüzyılda üstün yapılı canlıların cansız maddelerden türeyemeyeceği anlaşıldı. Bununla birlikte, bakteri gibi mikroorganizmaların kökeni, 19. yüzyılda Pasteur’ün bu konuya açıklık getirmesine değin tam olarak belirlenemedi. Ayrıca bak. biyopoyez, kozmozoik kuram.
kendini dölleme, aynı canlı tarafından üretilen erkek ve dişi eşey hücrelerinin (gamet) birleşmesi. Kendini dölleme, çift-eşeyli canlılarda görülür. Bunlar arasında çiçekli bitkilerin çoğu, sayısız tekhücreli ve birçok omurgasız hayvan yer alır. Tekhücreli canlıların bölünme yoluyla eşey hücrelerini oluşturması (otogami), terliksihayvan (Paramecium cinsi) gibi tekhücrelilerde görülür. Bu canlılar ayrıca kavuşma yoluyla da üreyebilir. Yine çifteşeyli olan ve kendi kendine tozlaşabilen bitkilerde (birevcikli bitkiler) kendini dölleme yerine çapraz döllenmeye çok sık rastlanır. Erdişi hayvanların birçoğunu da çapraz döllenmeye yönelten biçim ve davranış özellikleri gelişmiştir.
Kendini dölleme yoluyla üreme, yalıtılmış bireylerin geniş zaman dilimleri içinde, belirli bir bölgede küçük bir türdeş topluluk oluşturmasını sağlarsa da bu topluluğun anlamlı denecek ölçüde çeşitlenmesini engeller ve türlerin çevre değişikliklerine uyarlanabilme yeteneklerini kısıtlar.
kendini tatmin bak. mastürbasyon

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir