kendir

kendir

kendir bezi bak. çadır bezi kendirgiller bak. Cannabaceae
kendo (Japoncada “kılıç yolu”), ahşap kılıçlarla yapılan, Japonya’ya özgü geleneksel eskrim. Eski samurai (savaşçı) dövüş yöntemlerinden türemiştir. Japonya’da 15. yüzyılda, çelik kılıç ile dövüşme ve öldürme tekniği olan kerıcutsu (eskrim) yerleşmiş bir spordu. Bu tarihten başlayarak bir barış döneminin yaşanması ve savaşçı sınıf arasında Zen Budacılığın yayılması sonucunda, dövüş sanatlarında teknikten çok, iç disipline ve ahlak duygusunu geliştirmeye yönelik bir eğilim ağırlık kazandı. 18. yüzyılda, yaralanma riski olmaksızın gerçek dövüşe yakın bir eskrim tarzına olanak veren özel giysiler ve şinai adlı esnek bir bambu kılıç yapıldı. Bu yenilikler sonucu gelişen kendo, dönem dönem Japon okullarında zorunlu eğitim programına da alındı. 1928’de Japonya Kendo Federasyonu, ardından, 15’ten fazla ülkedeki federasyonların katılımıyla Uluslararası Kendo Federasyonu kuruldu.
Kendo karşılaşmaları 9 mxll m boyutlarında bir alanda yapılır. Yarışmacılar geleneksel uvagi (ceket), hakama (parçalı uzun etek), do (göğüs koruyucusu), tare (bel koruyucusu), men (maske) ve kote (içi pamukla doldurulmuş eldiven) giyerler. Puan verilen vuruşlar şunlardır: Başın sol tarafına, sağ tarafına ya da üst bölgesine; sağ ya da sol bileğe; gövdenin sağ ya da sol
177 keneler
tarafına ve boğaza. Vücudun öteki bölümlerine yapılan hamlelere puan verilmez. Hamle yapan kişi, hamleyi yaptığı anda nereye vurduğunu söylemeli ye bu, hakem-lerce de doğrulanmalıdır. İki puan alan yarışmacı karşılaşmayı kazanır.
Kendo Japonya’da öğrenciler arasında (liselerde zorunludur), ayrıca asker ve polis güçlerinde yaygın olarak uygulanır. ABD, Kanada, İngiltere ve Brezilya’da da bir ölçüde ilgi görmektedir. Ayrıca bak. dövüş sanatı.
Kendrew, John Cowdery (d. 24 Mart 1917, Oxford, İngiltere), İngiliz biyokimya bilgini. Kas proteini miyoglobin üzerine yaptığı çalışmayla 1962 Nobel Kimya Ödü-lü’nü Max Ferdinand Perutz’la paylaştı. Özel X ışını kırınım tekniklerini ve bilgisayar kullanarak miyoglobin sarmalındaki aminoasit dizisinin sıralanışını saptadı.
1947-75 arasında Cambridge’deki Peterho-use College’da görev yaptı; bu dönemde Cambridge’deki Moleküler Biyoloji Tıbbi Araştırma Konseyi Laboratuvan’nda, 1971’den sonra Savunma Bilimsel Danışma Konseyi’nde çalıştı. 1981’de Oxford’daki St. John’s College’ın yöneticiliğine getirildi.
keneler (Acarina, bazı sınıflandırmalarda Acari ya da Acarida), Arthropoda (eklembacaklılar) filumunun Arachnida (örümceğimsiler) sınıfından omurgasızlar altsınıfı. Genellikle bu grubun sıcakkanlı hayvanlarda asalak yaşayan türlerine kene, bitkilerden beslenen türlerine akar adı verilmektedir. Acarina altsınıfı 300’ü aşkın familyadan tanımlanmış yaklaşık 30 bin türü içerir. Ama bu hayvanların toplam tür sayısının 500 bini aştığı sanılmaktadır.
Kenelerin uzunlukları 0,5-30 mm arasında değişir. Larvaları üç, nemf ve erişkinleri
Sığır kenesi (Boophilus)
E R Deggınger-EB İne
genellikle dört çift bacaklıdır. Bazı familyalara ait türler sık tüy ya da kıllarla örtülü, öbürleri tüysüzdür.
Yeryüzünün hemen hemen her yerine dağılmış olan bu hayvanların Everest Dağının 5.000 m’yi aşan yamaçlarında ve Büyük Okyanusun Kuzeyinde 5.200 m’yi bulan derinliklerde yaşayan örnekleri bulunmuştur.
Acarina altsınıfı beslenme davranışları ve yaşama ortamları bakımından Arachnida sınıfı içinde en çok çeşitlilik gösteren türleri kapsar. Örneğin, Cryptostigmata alttakı-mında yer alan türler genellikle mantarlarla beslendiklerinden toprak yüzeyine yakın katmanlarda çok sayıda bulunur. Prostig-mata alttakımının Tetranychidae familyasından türler yapraklarla beslenir ve bazıları salgılarıyla ağ örer. Mesostigmata alttakı-mında yer alan Macrochelidae familyasının bazı türleri karasineklerin ya da öbür eklembacaklıların yumurta asalağıdır. Aynı alttakımdan Phytoseiidae familyasının
Kenema 178
üyeleri bitkiyle beslenen akarlan yer. Etçil olanların ağız bölgesinde özelleşmiş beslenme uzantıları vardır. Bu yapı genellikle kıskaç, bazen delici bir kıl biçiminde gelişmiştir. Ayrıca bu türler hızlı hareket etmelerini sağlayan uzun bacaklarıyla dikkat çeker. Toprakta yaşayanların sert bir vücut örtüsü, suda yaşayanların bacaklannda genellikle uzun yüzme tüyleri vardır.
Asalak yaşayan kenelerin çoğu hayvanların ve insanların dışasalağı, yalnızca birkaç türü hayvanların içasalağıdır. Bu keneler beslenme biçimlerine bağlı gruplandınlabi-lir. Kuşlann tüyleri arasında yaşayarak tüy ve deri döküntüleriyle beslenen Analgidae, Proctophyllodidae ve Dermoglyphidae gibi familyaların üyeleri konağa önemli bir zarar vermez. Ama konağın derisine, kıl kökleri-
Kenelerden Dinothrombium (yaklaşık 5 kez büyütülmüş)
Anthony Bannıster. Natural History Photographıc Agency-EB ine
ne ya da tüy eksenine giren ve konağın yağlı salgılan, lenf sıvısı ya da bazen kanıyla beslenen çeşitli familyalardan birçok tür vardır. Bunlar arasında Sarcoptidae ve Pso-rergatidae familyalannda yer alanlar memelilerin deri altında yollar açarak şiddetli kaşıntıya ve uyuz hastalığına neden olurken Demodicidae, Audycoptidae ve Rhyncopti-dae familyalarının üyeleri memelilerin kıl köklerine yerleşir. Deriyi delerek doku sıvılan ya da kan emen türler kısa ve uzun bir süre konak üzerinde kalabilir. Argasidae ve Ixodidae familyalarından türlerin çoğu yaşamlannın bir döneminde omurgalılann kanını emmek zorunda olan asalaklardır. Argasidae üyelerinin çoğu nemf ve erişkin evrede konak üzerinde yalnızca birkaç dakika beslenirken, Ixodidae üyeleri yaşam çevrimlerinin önemli bir bölümünü konağa tutunmuş olarak geçirir.
Keneler ayn eşeylidir. Çoğu yumurtlayarak, bazı asalak türler de yumurtalann dişinin içinde açılması sonucu canlı doğurarak ürer. Birçok türdeyse döllenmesiz üremeye rastlanır.
Acarina altsınıfında çiftleşme davranış-lan çok çeşitlidir. Spermalar erkekten dişiye doğrudan çiftleşme organıyla ya da sperm kapsülleri (spermatofor) içinde akta-nlır. Erkek, sperm kapsüllerini bir yüzeye bırakabildiği gibi ağız parçalanyla dişinin üreme deliğine de yerleştirebilir.
Yumurta bırakan türlerde dört gelişim evresi ayırt edilir. Bunlar sırasıyla, larva, nemf, ikinci nemf ve son nemf evreleridir. Cryptostigmata ve Prostigmata alttakımları-nın bazı türlerinde görülen bu ilkel gelişim biçimi altsınıf genelinde önemli değişimlere uğrar. Ama yumurtadan çıkan altı ayaklı larva evresi Eriophyidae familyası dışında kalan bütün familyalarda görülür.
Acarina üyelerinden çoğunun örümceklerle birlikte paylaştığı önemli bir özellik de vücutlanmn bölütlü olmayışıdır. Vücutlan-mn ön bölümünde (öngövde) 1-3 çift göz, ağız ve altı çift uzantı vardır. Bunların bir çifti beslenme uzantılan (keliser) biçi-
minde özelleşmiş, üç parçalı, genellikle kıskaca benzer yapılardır. Keliserler bazı türlerde beslenme biçimine uygun olarak delme organına dönüşür. Palp ve pedipalp denen öbür uzantı çiftleri basit duyu organ-lan olabildiği gibi, tutma ya da delme işlevine de uyarlanmış olabilir.
Öngövdenin arkasında yer alan geniş bölüme kann ya da bu gruba özgü olarak idiosoma denir. Sert bir kabukla korunan bu bölümde bacaklar, üreme deliği ve anüs, çeşitli duyu organlan ve soluk delikleri bulunur.
Bacaklar palplere benzer biçimde parçalardan oluşur. Uçları genellikle tırnaklıdır. Bacaklarda türlere göre değişen sayı ve konumda duyu kılları bulunur. Birinci bacak çifti yürümenin yanı sıra bazı türlerde yakalama ya da duyu organı olarak da kullanılır.
Dişilerdeki üreme deliği genellikle vücudun alt yüzeyinde bacaklar arasında, erkek üreme organı sırtta, anüs genellikle vücudun alt yüzeyindedir.
Acarina altsınıfının çeşitli üyeleri dönüşlü humma, Kayalık Dağlar lekeli humması gibi önemli hastalıklara yol açan riketsiya grubu mikroorganizmaların arakonağı olduğu gibi, insanlarda ve evcil hayvanlarda uyuz hastalığına da yol açar. Ayrıca birçok tür, bitkilere ve depolanmış tahıllara büyük zarar verir. Clycyphagidae familyasından tahıl keneleri yalnız depolanmış tahıla zarar vermekle kalmaz, bu ürünleri elleyen kişilerde deri örselenmesine neden olur.
Kenema, Batı Afrika’da, Sierra Leone’nin güneydoğusundaki Doğu ilinin merkezi kent. Kambui Tepelerindeki bir geçitte, ana demiryolu hattının üzerinde yer alır. Elmas Madenciliği Alanı’nın merkezidir. Elmas ihracatıyla ilgili bir devlet kuruluşu olan
çiçekli dal uçlarından esrar(*) elde etmek amacıyla da yetiştirilir.
Orta Asya kökenli bu bitkinin yaklaşık İÖ 2800’de Çin’de lifleri için tarımı yapıldığı bilinmektedir. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde Avrupa’nın Akdeniz ülkelerine, Ortaçağda ise öbür Avrupa ülkelerine yayılan kenevir tarımı Yenidünya’da ilk kez 1500’lerde Şili’de başlamıştır.
Kenevir en çok ılıman kuşaklarda yetiştirilen ikievcikli (erkek ve dişi çiçekleri ayrı bitkilerde bulunan) bir bitkidir. Yaklaşık 5 m’ye kadar büyüyebilen bitkinin elsi yaprakları ve yeşilimsi sarı renkli küçük çiçekleri vardır; tohum oluşturan dişi çiçekler
Kenema’da alüvyonlu arazide elmas çıkaranlar, Sierra Leone
Bavaria Verlag
Elmas Dairesi’nin (1959) merkezi de buradadır. Kent aynı zamanda Mende halkı için önemli bir tarım ürünleri pazarı ve Sierra Leone’nin kerestecilik merkezidir. Kakao, kahve, hurma yağı ve çekirdeği, mobilya ve oyma ağaç ürünleri satış ve ihracat amacıyla 232 km kuzeybatıdaki Freetown’a gönderilir. Kenema’da devlete, kiliseye ve özel kuruluşlara ait orta dereceli okullar, bir Katolik kız öğretmen okulu, bir teknik enstitü, körlerin eğitim gördüğü bir çiftçilik merkezi, devlete ait bir kitaplık ile özel hastaneler vardır. Nüfus (1974) 31.458.
kenevir (Canrıabis sativa), kendIr olarak da bilinir, kendirgiller (Cannabaceae) familyasından biryıllık bitki ve bu bitkinin lifleri. Esrarotu adı da verilen kenevir bitkisi, lifleri için olduğu kadar tohumlarından yağ,
Kenevir (Cannabis sativa)
John Kohout. Root Resources-EB İne
uzun başaksı demetler, çiçektozu üreten erkek çiçekler ise dallanmış demetler halinde bulunur. Kenevir tohumdan üretilir; lifleri için yetiştirildiğinde bitkinin dallan-mayıp boyuna uzaması (2-3 m’ye kadar) için tohumlar çok sık aralıklarla ekilir, tohum ya da esrar elde etmek üzere yetiştirilen bitkiler ise aralıklı olarak ekildiğinden kısa boylu ve çok dallıdır.
Kenevir, iyi akaçlanmış kumlu balçık topraklan sever ve büyüme mevsimi boyunca her ay ortalama 6,5 cm yağış alması gerekir. Çiçeklenme döneminde genellikle toprak yüzeyine yakın bir yerden kesilen ya da elle sökülen gövdeler, ıslatılıp yumuşatıldıktan sonra, ezilerek lif elde edilir. Silindir biçimli ve düzensiz yüzeyli tek tek hücrelerden oluşan, ortalama 1,8 m uzunluğundaki kenevir lifleri gri ve sarımsı yeşil ile koyu kahverengi arasında değişen tonlarda ve oldukça sağlamdır; keten liflerinden daha uzun olup esnekliği daha azdır. Genellikle sicim, halat, çuval ve çadır bezi yapımında kullanılır. Bazen de özel yöntemlerle işlenerek elde edilen beyazımsı renkli,- parlak kenevir liflerinden ketene benzer dokumalar elde edilir.
Daha çok kuş yemi olarak değerlendirilen kenevir tohumlanndan çıkarılan yağ da boya, vernik, sabun ve yemeklik yağ üretiminde kullanılır. Başta gelen kenevir lifi üreticileri Hindistan, SSCB, Romanya, Çin, Macaristan, Polonya, Türkiye ve Yugoslavya’dır. En önemli ithalatçılar ise İtalya, İngiltere, Belçika, AFC ve Fransa’dır.
Kenevir Türkiye’de en çok Karadeniz Bölgesi’nde yetiştirilmektedir. 1986 veri-
lerine göre 3.550 ha’lık toplam ekim alanından 4.500 ton lif, 2.600 ton yağlık tohum elde edilmiştir.
kenger (Gundelia tournefortii), Asteraceae familyasından sütümsü bir sıvı içeren, çok-yıllık otsu bitki. Doğu Anadolu’da yaygın olarak bulunur. Yüksekliği 30-100 cm arasında değişen bitkinin tüylü ya da tüysüz, loplu yapraklan vardır; lopların ucu diken biçimini almıştır. Bitkinin köklerinden süt görümlü bir sakız (kenger sakızı) çıkarılır; bu sakız diş etlerini kuvvetlendirici ve iştah açıcı olarak çiğnenir. Bitkinin genç sürgünleri sebze olarak, meyveleri ise kavrulup öğütülerek kahve yerine kullanılır. Ayrıca yeşil bölümlerinden hayvan yemi olarak da yararlanılır.
Kengeriler bak. Muzafferiler
Kenitra, Arapça mIna hassan tani, eskiden (1932-58) port-lyautey, Fas’ın, Nord Ouest bölgesinde il, il merkezi kent ve liman. Atlas Okyanusu kıyısında, Sebu Irmağının denize döküldüğü yerin 16 km kuzeyinde yer alır. Fas’ın Fransız protektorası olmasından önce kentin yerinde aynı adı taşıyan bir kale bulunuyordu. Bugünkü kent ve liman 1913’te Mareşal L.H.G. Lyautey’in emriyle kurulmaya başladı. Günümüzde kentin limanından başta meyve olmak üzere çeşitli tanm ürünleri, balık, kereste, kurşun ve çinko cevheri yüklenir. Kentin sanayi bölgesi limanın yukarısında yer alır. Kenitra, Kartaca kolonisi Thymiatherion’dan kalma altı yerleşim bölgesinden oluşan Mehdiye kahntılannın 10 km doğusundadır. Demir ve kara yoluyla Sidi Kasem ve Meknes’e, karayoluvla da Kazablanka ve Larache’a (el-Araiş) bağlanır.
Yüzölçümü 8.805 km2 olan Kenitra ili kuzeyde Tetuan ve Şeşaven illeri, doğuda Taunat ve Fez illeri, güneyde Meknes ve Hemiset illeriyle Rabat-Sale valiliği, batıda da Atlas Okyanusu ile çevrilidir. Sebu Irmağı boyunca uzanan Garb Ovasında yetiştirilen turunçgiller, başlıca tarım ürünüdür. Aynca tahıl yetiştirilir, koyun, keçi, sığır beslenir ve kıyılarda balıkçılık yapılır. Sidi Kasem’de bir petrol rafinerisi vardır. Nüfus (1982) belediye, 188.194; (1981 tah.) il, 1.264.900.
Kenmure (6. Vikontu), William Gordon (ö. 24 Şubat 1716, Londra, İngiltere),
I. George’a karşı krallık iddiasında bulunan James Edward (The Old Pretender) adına 1715 Jacobusçu Ayaklanması’na önderlik eden soylu.
William Gordon’ın babası 5. Vikont Alexander Gordon (ö. 1698), James Edward’in tahttan indirilen babası II. James’e karşı Kral III. William’in yanında çarpışmıştı. Ama William Gordon gençliğinin bir dönemini Fransa’daki Katolik Stuartlann sarayında sürgün olarak geçirdi. Burada, Katoliklikle bağdaşamamasına karşın Jacobusçu oldu. İskoçya’nın en güçlü Jacobusçu ailelerinin birinden gelen karısı Mary Dalyell’in de etkisiyle, hiçbir askeri yeteneği olmamasına ve ılımlı kişiliğine karşın Iskoçya’nın güneyinde patlak veren Jacobusçu Ayaklan-ma’nın başına geçti. 11 Ekim 1715’te James Edward’i VIII. James adıyla İskoçya kralı ilan etti. Ardından Thomas Forster’m Nort-humberland’da giriştiği ayaklanmalara katılmak üzere küçük bir askeri birliğin başına geçti. Lancashire’a yapılan zamansız bir saldırıdan sonra Forster, 14 Kasım’da Pres-ton’da teslim oldu, Kenmure da yakalandı. Ocak 1716’da ayaklanmaya katılan öteki lordlarla birlikte yargılanarak ölüme mahkûm edildi; Londra Kulesi’nin bulunduğu tepede idam edildi. Ayrıca vikontluk unva-
nına son verildi. 1824’te torunlanndan birinin yeniden elde ettiği vikontluk unvanı 1847’de tümüyle kaldırıldı.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*