Büyük fıkıh âlimlerinden, ismi, Hüseyn biıi Ali, Künyesi, Ebû Ali’dir. Kerâbîsî diye bilinir. Kerâbîs, kaim elbiselere denir. Hüseyn bin Ali böyle elbiseleri satardı. Onun için Kerâbîsî denmiştir. Doğum târihi bilinmemektedir. 248 (m. 862) senesinde vefât etti. Tahsilini Bağdad’da yaptı ve burada çok hadîs-i şerîf dinledi. Imâm-ı Şâfiî hazretlerinden ilim aldı. Onun talebelerinin büyükleri arasında sayılır. Ma’n bin îsâ, îshâk bin Yûsuf el-Ezıtek ve daha başka âlimlerden rivâyetlerde bulunmuştur. Ondan da, Haşan bin Süfyân, Muhammed bin Ali bin Medînî ve Ubeyd bin Muhammed el- Bezzâz gibi âlimler istifâde etmişlerdir. Kerâbîsî, önce Irâk âlimlerinin usûlü üzere ilim tahsil etti. (îctihad yolu ikidir. Biri Irak âlimlerinin yolu olup, buna “Re’y yolu” denir. Ya’nî kıyas yoludur, ikinci yol, Hicâz âlimlerinin yolu olup, buna “Rivâyet yolu” denir.) Imâm-ı Şâfiî, Kerâbîsî’ye, Za’ferânî’ nin eliyle yazdırdığı kitaplarını okutma icâzeti verdi. Kerâbîsî, ilmi ve anlama kâbiliyeti yüksek bir zât idi. Böyle olduğu, yazdığı birçok eserlerinden de anlaşılmaktadır. Kerâbîsî, başkasının sözlerini ve yazılarını, sâhibini bildirmeden, kendine mâlederek yazmayı hiç sevmezdi. Nitekim, zamanındaki âlimlerden biri, fıkıh ilmi ile alâkalı birçok kitap yazmışta. Kerâbîsî bu kitapları gördü, ba’zılannı alıp, mütâlaa etti. Fakat bu kitaplarda mes* eleler hakkında deliller, Imâm-ı Şâfiî hazretlerine ait olup, söylediği lâfizlann aynısı getiriliyor, fakat Imâm-ı Şâfiî’ye (r.a) ait olduğ\ı açıklanmıyordu.^Kerâbîsî bu durumu görünce, çok özüldü. Kitapların sâhibi olan zât ile karşılaşınca, “Sen ne yapmışsın? O deliller sana ait değil ki. Sen orada sadece nakledicisin. Fakat kimden aldığım da bildirmemişsin, zâten sen, kendi başına böyle bir iş yapamazsın” deyip ona bir mes’ele suâl etti. O da cevâbını veremedi.
KERABSİ (HOSEYN BİN ALİ)
06
May