wiki

Kuteybe bin Sa’îd

Büyük hadîs âlimlerinden, İsmi Yahyâ, künyesi Ebû Recâ, lakâbı Kuteybe’dir. İsminin Ali olduğu da söylenmiştir. 150 (m. 767) senesinde, Bağlân’da doğdu. Bağ- lân, Belh şehrinin bir köyüdür. 240 (m. 855) târihinde vefât etti. Kuteybe bin Sa’îd, hadîs-i şerîf Öğrenmek ve âlimlerden istifâde etmek için Irak, Medîne-i münevvere, Mekke-i mü^erreme, Şam ve Mısır’a gitti. Mâlik bin Enes, Leys bin Sa’d, Abdullah bin Hayra, Bekir bin Mudır, Ya’kûb bin Abdurrahmân’dan ve daha başka âlimlerden hadîs-i şerîf dinleyip, rivâyetlerde bulunmuştur. Bağdad’a geldiği zaman, orada hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu. Bağdad’a ilk gidişinde yirmi üç yaşında
bulunuyordu. Ondan da, Ali bin Medînî, Nuaym bin Hammâd, Ebû Bekir bin Humeydî, Yahyâ bin Maîn, Haşan bin Arefe gibi âlimler (r. aleyhim) rivâyette bulunmuşlardır Buhârî kendisinden üçyüz sekiz, Müslim ise altıyüz altmış sekiz hadîs-i şerîf bildirmiştir Rivâyet ettiği hadîs-i şerifler, meşhûr altı hadîs kitaplarında mevcuttur Büyük âlim Esrem, Ahmed bin Hanbel hazretlerinin Kuteybe’den bahsedip, övdüğünü söylemiştir. İbn-i Maîn, Ebû Hâtim ve Nesâî, onun hadîs ilminde sika (güvenilir) bir âlim olduğunu bildirmişlerdir. Ahmed bin Seyyâr bin Eyyûb, Kuteybe bin Sa’îd’in, yapmış olduğu rivâyetlerde, i’timâd edilen ve sünnete seniyyeye çok b^ğlı bir zât olduğunu bildirmiştir. Kuteybe, babasından şöyle bildirir: Resûlullahı (s.a.v) rü’yâda görmüştüm. Mübârek ellerinde bir sahife vardı. “Ey Allahın Resûlü! Bu sahife nedir?” diye sordum. “Bu sahifede âlimlerin isimleri vardır” buyurdu. “Ey Allahın Resûlü, onu bana ver de, oğlumun ismi var mı bakayım” dedim. Resûlullah efendimizden alıp, baktım. Oğlumun isminin orada olduğunu gördüm. Ebû Recâ hazretleri orta boylu, nur yüzlü ve sünnete uygun sakalıyla çok güzel bir zât idi. Geniş çiftliği vardı. Davar, deve ve sığır sâhibi idi. Rivâyet ettiği ve Müslim’de bulunan hadîs-i şeriflerden ba’zılan: Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Söyleyin bakalım, sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa, günde beş defa o nehirde yıkansa, vücûdunda kirden birşey kalır mıî” buyurunca, Eshâb-ı kirâm “Hayır, vücûdunda kirden hiçbir şey kalmaz” dediler. Bunun üzenne Resûlullah (s.a.v.) “İşte beş vakit namaz da böyledir. Allahü teâlâ, kılman beş vakit namazla günahları yok eder” buyurmuştur “Bir adam birinin kabrinin yanından geçerken, herkese onun yerinde ben olsaydım demedikçe, kıyâmet kopmıyacaktır. ” “Gerçekten Cennette bir ağaç vardır. Bineğine binmiş olarak giden, onun gölgesinde yüz sene yürüse bitiremez Peygamber efendimiz (s.a.v.) ayaklan şişinceye kadar namaz kılmıştı. Kendisine, “Sen hâlâ bu külfete katlanıyor musun? Halbuki Allahü teâlâ senin gelmiş-geçmış bütün günahlarını affetti” denilince “Şükreden bir kul olmıyayım mıV* cevâbını vermiştir. “Allahü teâlâ mahlâkâU yarattığı zaman, kendi nezdinde, arşın üstünde bulunan kitâbma, muhakkak benim

rahmetim, gadabıma galebe çalar, diye yazmıştır99 buyurdular. “Bir himse bir yere gelir de “Eûzil bikelimâtillâhittâmmâti min şerri mâ haleka99 (Allahü teâlânın tam olan kelimeleriyle yarattıklarının şerrinden sığınırım) derse, oradan ayrılıncaya kodar ona hiçbir şey zarar vermez.99 Resûlullah(s.a.v.) buyurdu ki: “Allahü teâiâ buyuruyor ki: Ben, kulumun beni zannına göreyim. (Eğer kulum benim kendisini affedeceğimi zannederse, onu affederim. Azap edeceğimi zannederse, azâb ederim). Beni zikrettiği zaman da ben onunla berâberim. O beni gönülden zikrederse, onu gönülden zikrederim. Kulum beni cemâat arasında anarsa, onu o cemaattan daha hayırlı bir cemâat (melekler) artısında zikrederim. Bana bir karış yaklaşırsa^ ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşuı yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben koşarak gelirim.99 “Şüphesiz Allahü teâiâ, ilmi, insanlardan çekip alıvermez. Fakat ilmi, âlimleri almakla kaldırır. Nihayet, hiçbir âlim bırakmadığı zaman, insanlar bir takım câhilleri baş edinirler. Onlara suâl sorulur, llimsiz fetvâ verirler. Böylece hem saparlar, hem saptırırlar.99 Bir kadın Peygamber efendimize bir oğlunu getirerek “Yâ Resûlallah! Bu çocuk rahatsızdır. Ben onun ölmesinden korkuyorum. Gerçekten toprağa üç tane gömdüm” dedi. Resûlullah (s.a.v.): “Muhakkak, Cehennemden kuvvetli bir mâni ile korundun99 buyurdular. Resûjullah (s.a.v.) Ensârdan ba’zı kadınlara: \ “Sizden birinizin üç tane oğlu ölür de, onların sevâbını dilerse, mutlaka Cennete girer99 buyurmuşlardır. Bunun üzerine kadınlardan biri: Yahut iki, yâ Resûlallah! dedi. Resûlullah da (s.a.v.) “Yahut iki99 buyurmuşlardır. “Aranızda pehlivân kime dersiniz?99 diye sordular. Biz, “Kendisini erkeklerin yenemediği kimseye” cevâbını verdik. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) “O değildir. Fakat, pehlivân kızgınlık ânında kendini tutan kimsedir99
buyurdular. / “Şüphesiz, insanların en kötüsü, şunlara bir yüzle, bunlara da bir yüzle gelen iki yüzlü kimsedir.99 “Resûlullah (s.a.v.) “Müflis kitndirV9
buyurdu. Eshâb-ı kirâm da: “Bize göre müflis, hiçbir dirhemi ve eşyâsi olmayan kimsedir” cevâbını verdiler. Bunun üzerine, Resûlullah (s.a.v.) “Şüphesiz benim ümmetimden müflis, kıyâmet gününde, namaz, oruç ve zekât ile
gelen, fakat, şuna sövmüş, buna zinâ işnad etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş, diğerini de dövmüş olarak gelecektir. Hasenâtı, şundbuna verilecektir. Şâyet, da9vâsı görülmeden hasenâtı biterse, onların günahlarından alınarak, bunun üzerine yüklenecek. sonra Cehenneme atılacaktır99 buyurmuşlardır. “Müslüman müslümanm kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu düşman eline vermez (himâye eder). Her kim, müklüman kardeşinin yardımında bulunur ve onun ihtiyâcım temin ederse, Allahü teâiâ da ona yardım eder. Her kim, bir müslümanm bir sıkmtısım giderirse, Allahü teâiâ, buna karşılık, onun kıyâmet sıkıntılarından birini giderir. Her kim bir müslümanm ayıbını örterde, Allahü teâiâ da âhırette onun ayıbım örter.99 Ebû Hüreyre şöyle bildirdi: “Her kim bir kötülük işlerse, onun sebebiyle cezâ görür.99 (Nisâ sûresi: 123) âyet-i kerîmesi nâzil olunca (inince) mtislümanlara çok te’sir -etti. Bunun üzerine, Resûlullah (s.a.v.): “Orta yolu tutun ve doğruyu arayın. Müslümanm başına gelen her musibette bir keffâret vardır. Hattâ vücûdundan sıyrılan her sıyrıkta veya batan her dikende bile99 buyurdular. (Resûlullah efendimiz, bu hadîs-i şerifleri ile, Eshâb-ı kirâmı teselli buyurmuşlardır. ifrat ve tefrite gitpıeden, doğruyu aramak şartiyle yapılan hatâlara, musibetlerin keffâret olacağını bildirmişlerdir.) “Şüphesiz, kıyâmet gününde Allahü teâiâ: “Nerede benim azametim için birbirini sevenler! Buğün ben onları kendi gölgemde gölgelendireceğim99 buyurur.99 “Cennet kapıları Pazartesi ve Perşembe günleri açılır. Allahü teâlâya hiçbir şeyi ortak koşmayan her kulun günahları bağışlanır. Yalnız, din kardeşi ile aralarında düşmanlık bulunan kimse bundan müstesnâdır. (Onlann günahları bağışlanmaz.) Onlar hakkmdu: “Şu iki kişiye barışmcaya kadar mühlet verin. Şu iki kişiye barı- şmcaya kadar mühlet verin. Şu iki kişiye barışmcaya kadar mühlet verin99 denilir.99 “Hezeyan (boş, lüzumsuz) konuşmayın. Birbirinize sırt çevirmeyin. Başkalarımn konuştuğunu dinlemeyin. Biriniz diğerinin ^satışı üzerine satış yapmasın. Kardeş olun, ey Allahın kulları!99 Birisi R^sûlullaha (s.a.v.) gelerek, benim dost ve berâber olmama, en lâyık insah kimdir, diye sordu. Resûlullah (s.a.v.): “Annendir99 buyurdular. Sonra kimdir, dedi. Resûlullah (s.a.v.): “Sonraannendir99 buyurdu. Sonra kimdir? dedi. “Her kim, Allahü teâlâya ve Resû- Resûlullah efendimiz: “Sonra annendir99 lüne îmân ediyorsa, ya hayır söylesin buyurdu. Sonra kimdir deyince, Resûlul- yahut sussun99 lah (s.a.v.;: “Sonra babandır99 buhurdu. Abdurrahmân bin Ebî Bekrâ haber “Benimle ümmetimin durumu, afieş verdi. Babam, Ubeydullah bin Rekrâ’.ya, yakan bir adamın durumu gibidir. Sicistan’da kadı iken, öfkeli olduğu zaman Hayvanlar ve pervâneler onun içine iki kişi arasında hüküm verme. Çünkü ben düşmeye başlarlar. Ben sizin etekleri- Resûlullah (s.a.v.;: “Hiç bir kimse, nizden tutuyorum. Siz ise onun içine öfkeli olduğu hâlde iki kişi arasında atılıyorsunuz.99 hüküm vermesin99 buyururken işittim “Hepiniz çobansınız. Hepiniz sürü- diye mektup yazdı. sünden mes9ûldür. İnsanlara hükme- Akabe denilen yerde, on iki kişilik bir den emîr bir çobandır. O sürüsünden cemâat Resûlullaha (s.a.v ) bî’at etmişti. mes9ûldür. Kişi âile fertlerine çoban- Resûlullah efendimiz, herbirini, kendi dır. O da onlardan mes9ûldür. Kadvn kabilesi için temsilci ta’yin etmişti. Bunla- kocasının evine ve çocuklarına çoban- nn her biri kendi kabilesini Islâma da’vet dır. O da onlardan mes9ûldür. Köle, edip, onu onlara öğreteceklerdi. Ubâde bin sâhibinin malına çobandır. O da Sâmit hazretleri de bu temsilcilerden birisi ondan mes9ûldür. Dikkat edin. Şimdi O şöyle der: Ben Resûlullaha bî’at eden hepiniz çobansınız ve hepiniz sürü- temsilcilerden idim. Resûlullaha (s.a.v.;: sünden mes9ûldür.99 “Allahü teâlâya hiçbir şeyi ortak koşmıyacağımıza, zinâ etmiyeceğimize, hırsızlık yapmıyacağımıza, Allahü teâlânın muhterem kıldığı nefsi (cani; haksız yere öldürmeyeceğimize, yağmacılık yapmıyacağı- mıza ve âsî olmıyacağımıza dâir bî’at ettik. “Bir adam yolda giderken, çok susamıştı. Sonra bir kuyu bularak içine indi ve su içti. Sonra acıktı. Çıkınca, bir de ne görsün, bir köpek dilini çıkarmış soluyor. Susuzluktan nemli toprağı yiyor. Bu adam, kendi kendine. “Bu köpek de benim gibi çok susamış99 deyip, kuyuya indi. Mestini su ile doldurdu. Sonra onu ağzıyla tutarak yukarıya çıktı. Köpeğe su verdi. Allahü teâlâ da onun amelini kabûl buyurup sevap yazdı ve onu affetti.99 Eshâb-ı kirâm (r.anhüm; “Yâ Resûlallah! gerçekten bu hayvanlardan bizim için sevap var mı?” diye sordular. Resûlullah efendimiz (s.a.v.) de; “Her canlıyı doyurup sulamak ve yardımda bulunmakta sevap vardır99 buyurdular “Kapları örtün. Tulumları bağlayın. Kapıları kapayın. Kandilleri örtün. Çünkü şeytan bağ çözemez. Kabı açamaz. Kapı da aralayamaz…99 Peygamber efendimiz (s.a.v.), hurmalığının içinde bulunan Ümmü Mübeşşir-i Ensâriyye’nin yanma gitti. O’na “Bu hurmalığı kim dikti. Müslüman mı, kâfir mi?99 diye sordu. Ümmü Mü beş ş ir: “Müslüman dikti” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.;: “Bir müslüman bir ağaç diker veya ekin eker de, ondan bir insan veya başka bir şey yerse, bunda onun için mutlaka sevap vardır99 buyurdu. “Evimle minberim arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir.99 “Üzerine güneş doğan en hayırlı gün Cum’a günüdür. Âdem (a.s.j o günyaratıldı. O gün Cennete kondu. O gün Çenetten çıkarıldı. Kıyâmet de Cum’a günü kopacaktırS9 “Bir kimse Cum9a günü cünüplük- ten yıkanır gibi yıkanır da sonrjpı Cum9a namazınd giderse, bir deve sadaka vermiş gibi olur.99 “Yühsek el, alçak elden daha hayırlıdır. (Yüksek elden murâd; veren, alçak elden maksad da, alan eldir/’ <dMal çoğalıp, kâpıdan taşmadıkça, kıyâmet kopmıyacaktır. O derecede ki, bir adam mahnin zekâtım çıkaracak, fakat qnu kabûl edecek hiçbir kimse bulamıyacak. Hattâ Arabistan, çayırlıklara ve nehirler akan yerlere dönecek.99

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir