Genel

Kivi, Aleksis,

Kivi, Aleksis,

tam adı aleksis stenvall (d.10 Ekim 1834, Nurmijarvi – ö. 31 Aralık 1872, Tuusula. Finlandiya), Fin romanı ve tiyatrosunun babası, modern Fin edebiyat dilinin yaratıcısı sayılan yazar ve şair.
Yoksul bir köylü ailesinin çocuğu olarak yetiştiyse de 1857’de Helsinki Üniversitesi’ ne girdi. 1860’ta Finlandiya Edebiyat Der-neği’nin açtığı oyun yarışmasını, konusunu Fin ulusal destanı Kalevala’dan aldığı Kul-lervo adlı trajedi ile kazandı. En ünlü oyunları, saf ve basit bir delikanlının karşılık görmeyen aşkını dile getiren Nummisuu-tarit (1864; Kır Ayakkabıcıları) ve Kihlaus (1867; Kaçaklar) gibi köy komedileridir. İlk Fin romanı olan Seitsemân veljestâ (1870; Yedi Kardeş) ise özgürlük tutkunu bir grup genç köylünün ormana kaçarak macera dolu bir yaşam sürdükten sonra olgunlaşıp sorumluluklarını kabul etmelerini ve bir çiftliğe yerleşerek topluluk içinde yerlerini almalarını anlatır. Hem Gerçekçiliğin hem de Romantizmin öğelerini taşıyan roman mizah doludur. Kivi Finlandiya’nın ilk profesyonel yazan olarak yaşamı boyunca yoksulluğa ve düşmanca eleştirilere göğüs gerdi. Son yıllannda ruhsal dengesini yitirdi. Yapıtları artık birer klasik sayılan Kivi’nin, zamanın şiir geleneğinden ayrılan şiir kitabı Kanervala’nm (1866; Dinsizler Ülkesi) değeri ancak ölümünden yaklaşık yüzyıl sonra tam olarak anlaşılmaya başladı.
Kivu, Zaire’nin ortagüney kesiminde bölge. Doğuda Tanzanya, Burundi, Ruanda ve Uganda ile sının vardır. Yüzölçümü 256.662 km2’dir. Kuzey Kivu, Güney Kivu ve Maniema kırsal altbölgeleriyle yönetim merkezi olan Bukavu kentini kapsar. Kalay ve öteki bazı madenlerin üretiminde önde gelir. Aynca madencilik sanayisi ile Bukavu, Goma ve Kindu gibi büyük kentlerin elektrik gereksinimini karşılayan çok sayıda santralı barındırır. Kivu Gölünün altında bulunan metan gazı henüz işletilmemekte-dir. Kivu palmiye yağı ve tohumu, kahve, çay, pamuk, kauçuk, tütün, pirinç ve şekerkamışı gibi ürünleriyle aynı zamanda ülkenin doğu kesimindeki başlıca tarım bölgesidir.
Virunga, Kahuzi-Biega ve Maiko ulusal parklarının bazı bölümleri bölge sınırlan içinde kalır. Çayırlan ve güzel manzaralı

Ruwenzori Sıradağlarıyla da tanınan bölgenin doğu sınırında Edward, Kivu ve Tanga-nika gölleri yer alır. Nüfus (1984) 5.187.865.
Kivu Gölü, Fransızca lac kivu, Doğu Afrika’nın en büyük göllerinden biri. Zaire (batı) ile Ruanda (doğu) arasında yer alır. Deniz düzeyinden 1.460 m yükseklikte 2.700 km2’lik bir alanı kaplar. Kuzey-güney doğrultusunda 90 km, doğu-batı doğrultusunda 49 km uzanır. Ortalama derinliği 220 m, en derin noktası 475 m’dir. Kıyıları girintili çıkıntılıdır. Gölde en büyüğü Idjwi olan çok sayıda ada vardır.
Geçmişte yapısal bir yarığı dolduran daha geniş bir su kütlesinin parçası olan Kivu Gölü, volkanik akıntıların kuzey kıyısında
Muğla yöresinden elde edilmiş bir kiyanit örneği
Hamdi Mengi
lamsı porselen türlerinde kullanılan mullitin başlıca hammaddesidir. Parlak ve koyu mavi renkli türlerinden kimi zaman değerli taş olarak yararlanılır.
kiyastolit, andaluzit (endülüstaşı) mineralinin bir türü. Ayrıca bak. andaluzit.
Kiyovalar, Büyük Ovaların güney kesiminde yaşamış, Kiyova-Tano dil öbeğine bağlı Kuzey Amerika Yerlileri.
Ovalar bölgesinde, ABD hükümetinin egemenliğini en son tanıyan kabilelerdendir. 20. yüzyıl sonlarında nüfusları, Kiyova Apaşlarıyla birlikte 3 bin dolayındadır. 18. yüzyıl sonlarında da nüfuslarının bu kadar olduğu tahmin edilmektedir. Kiyovalar
Kivu Gölünde ağ atan balıkçılar, Zaire
Central Press-Pictoria/ Parade/EB İne
oluşturduğu doğal setle Edward Gölünden ayrıldı. Böylece gölün kuzeye doğru akan fazla sulan Ruzizi (Rusizi) Irmağı aracılığıyla, 688 m daha alçakta yer alan Tangani-ka Gölüne boşalmaya başladı. 1958’de Ruzi-zi’nin çıkış yerinde Mururu Hidroelektrik Barajı inşa edildi. Nüfusun yoğun olduğu Kivu kıyılarındaki başlıca kentler, aralannda suyolu ulaşımı olan Bukavu (güney) ve Goma (kuzey) ile Ruanda’daki Gisenyi’dir. Göle ulaşan ilk Avrupalı, Alman kâşif Kont Adolf von Götzen’dir (1894). Bazı balıkları barındıran gölün faunası zengin değildir. Göl sularında volkanik madde miktarı fazladır. Gölün derinliklerinde bol miktarda bulunan çözünmüş metan gazı yüksek bir enerji potansiyeli taşır.
Kiwanis International, 1915 te Detroit’te kurulmuş sivil hizmet derneği. İleri toplumsal, ticari ve mesleki standartları benimsetip uygulatmayı, kalıcı dostlukların oluşmasına katkıda bulunmayı, akılcı, girişimci ve yararlı bir yurttaş olma bilincini geliştirmeyi amaçlar. Kiwanis sözcüğü, “kendimizi tanıtıyoruz” anlamına gelen bir Amerikan Yerli deyişinden türetilmiştir.
Kiwanis dernekleri her iş ya da meslek dalından iki üye seçebilir. Derneğe bağlı gençlik kuruluşlanndan Key Club International liselerdeki kız-erkek öğrencilere, Circle K International da üniversite öğrencilerine açıktır. Kiwanis Intemational’m merkezi Indianapolis’tedir (Indiana).
kiyanit, dişten ya da sîyanît olarak da bilinir, kil bakımından zengin tortullann bölgesel başkalaşımı (metamorfizma) sırasında oluşan mavi ya da beyaz renkli silikat minerali. Şiddetli gerilimlerin değil, derinlere gömülmenin sonucunda oluşur. Özellikle gnays ve şistlerde, ince uzun yapraklar halinde bulunur. Başlıca elde edildiği yerler İsviçre, İtalya’da Trentino, SSCB’de Ural-lar ve ABD’de New England’dır. Aynntılı fiziksel özellikleri için bak. silikat mineralleri (tablo).
Aluminyum silikat (AI2OSİO4) yapısında olan kiyanit, bujilerde ve öteki tuğ-
Bır Kiyova Yerlisi
Smithsonian Institution National Anthropological Archives, Washington, D C.
1868’de, Komançilerle birlikte Oklahoma’ mn güneybatısında, Washita ve Red ırmak-lan arasında bir kampa yerleştirilmiştir. 18. yüzyıldan kalma belgelerde ise, merkezi Anadarko olan bu yerleştirme kampının kuzeybatısında bir bölgede yaşadıklan belirtilir.
Kiyovalar yedi takıma (band) aynlıyordu. Bunlardan Kuatoların artık soyu tükenmiştir. Kiyova Apaşları ise Apaş dillerinden birini konuşan bir Güney Atabask topluluğudur. Ovalarda yaşayan göçebe kabilelerin tipik örneklerinden olan Kiyovalar tarımla uğraşmazdı. İspanyollarla birlikte bölgeye at geldikten sonra usta binici oldular ve at sırtında bizon avlamaya başladılar. Evleri, koni biçimli deri çadırlardan (tepee) oluşurdu. Savaşçı bir topluluk olan Kiyova-larda toplumsal konum savaşta gösterilen başarıya bağlıydı; düşmanı yalnızca öldürmek değil, dövüş sırasında vücuduna dokunmak da kişiye saygınlık kazandınrdı.
Rüyalar ve hayallerin savaşta, av sırasında ve hastalıkların iyileştirilmesinde kişiye doğaüstü güçler kazandırdığına inanılırdı. Şifalı otlardan oluşan 10 demet kabilenin koruyucusuydU ve Güneş Dansı’nın da odağını oluştururdu. Komançilerle birlikte
377 Kjellen, Rudolf
Kiyovalar, halüsinojen maddeler içeren peyote adlı bitkiye dayalı bir kültün yayılmasını sağladılar. Ayrıca yılda iki kez kabilenin önemli olaylarını resimlerlerdi. 1832-1939 arasında her yaz ve kış, kabilenin bir ressamı deri üzerine bu “tarih takvimleri”n-den yapmıştır.
Kizan bak. Cizan
Kizel, Rus SFSC’nin batısındaki Perm yönetim biriminde (oblast) kent. Ural Dağlanılın batı yamacında, Kizel Irmağı kıyısında yer alır. 1788’de kurulan Kizel, 1890’larda Perm’e uzanan demiryolu hattının tamamlanmasından sonra gelişmeye başladı ve 1926’da kent statüsü kazandı. Günümüzde Kizel kömür havzasının sanayi merkezidir. Madencilik donammı üretilen kentte bir madencilik yüksekokulu vardır. Nüfus (1970) 46.264.
kizelgur bak. diyatome toprağı
kizerit, hidratlı magnezyum sülfat (MgS04’H20) yapısında, evaporit yatakla-nnda sık rastlanan bir sülfat minerali. Çoğu yerde halitle iç içe büyümüş ya da karnalit ve öteki potasyum tuzlanyla bağıntılı halde bulunur. En yaygın elde edildiği yerler, ADC’deki Stassfurt, SSCB’deki Ozinki ve ABD’deki Texas’in batı kesimleri ile New Mexico’dur. Ayrıntılı fiziksel özellikleri için bak. sülfat mineralleri (tablo).
Kizzuvatna, Hurrilerin Güneydoğu Anadolu’da, İskenderun Körfezi yakınında kurduktan bağımsız krallık Ayrıca bak. Hurriler.
Kjeldahl yöntemi, analitik kimyada, başta gıda maddeleri ve gübre olmak üzere bazı maddelerin bileşimindeki azot miktannın saptanmasında kullanılan yöntem. 1883’te, DanimarkalI kimyacı John G. C. T. Kjel-dahl’ın geliştirdiği bu yöntem incelenecek maddenin belli bir miktarının sülfürik asitle ısıtılarak içindeki tüm azotun amonyum sülfata dönüştürülmesi, çözeltinin bazikleştirilmesi ve açığa çıkan amonyak damıtılıp derişimi belli standart bir asit çözeltisi içinde toplandıktan sonra nötrleşmeyen fazla asit miktarının titrasyonla saptanması işlemlerini içerir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir