Kodallı, Nevit

Kodallı, Nevit

(d. 12 Ocak 1924, Mersin), Türk Beşleri’nden sonraki besteciler kuşağının önde gelen temsilcilerinden.
1939’da girdiği Ankara Devlet Konservatu-van’nda Necil Kâzım Akses’in öğrencisi oldu. 1947’de bu okulun kompozisyon ve orkestra yönetimi bölümlerini bitirdikten
sonra devlet tarafından Fransa’ya gönderildi. 1948’de Paris’te Müzik Öğretmen Oku-lu’na girerek Arthur Honegger’den, Nadia Boulanger’den ve ünlü orkestra şefi Jean Fournet’den ders aldı. 1953’te Türkiye’ye
Nevit Kodallı
Ara Güler
döndü, 1954-55 yıllannda Ankara Radyo-su’nda tonmaysterlik yaptı. 1955’te Ankara Devlet Konservatuvan’nda kontrpuan, füg, form ve çalgı bilgisi dersleri vermeye başladı. 1956-62 arasında Ankara Devlet Operası’nda besteci ve orkestra şefi olarak çalıştı. Ardından Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde orkestra şefliği yaptı.
Sürekli yenilik arayışı içinde olduğu bir dönemin ardından kişisel üslubunu geliştirdi. Yaratıcılığının hiçbir döneminde klasik tonaliteden aynlmadı, yerli motifleri kullandığı pasajlarda bile makamsallığa kaymama-ya özen gösterdi; melodi ve ritim anlayışıyla her zaman Batılı kaldı. Başlıca yapıtlan arasında yaylılar orkestrası için Passacaglia ve Füg (1945), büyük orkestra için Süit (1946-47), yaylılar için Dörtlü (1947), Senfoni (1947-49), yaylılar orkestrası için Sinfo-nietta (1949), ilk kez Atatürk’ün naaşının Anıtkabir’e nakledildiği 10 Kasım 1953’te seslendirilen Atatürk Oratoryosu (1950-52), Orhan Asena’nın oyunu için sahne müziği Gılgameş (1953), Selahattin Batu’nun oyunu için sahne müziği Güzel Helena (1954), ilk kez 1957’de sahnelenen Van Gogh (1954-55) operası, ses ve piyano için yedi şarkıdan oluşan Garip Şarkılar Albümü (1958), Antigone (1958) adlı bale-panto-mim, Gılgameş (1963) operası, Cumhuriyet Kantatı (1973), Hürrem Sultan (1976) balesi, Yüzüncü Yıl Marşı (1982) ve Çello Konçertosu (1983) sayılabilir.
Kodâly, Zoltan (d. 16 Aralık 1882, Kecs-kemet, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu – ö. 6 Mart 1967, Budapeşte, Macaristan), Macar besteci, halk müziği uzmanı ve müzik eğitimcisi. Birçok besteci ve müzik öğretmeni yetiştirmiş, Macaristan’da müzik eğitiminin yaygınlaşmasına büyük katkıda bulunmuştur. Çocuklann müzik eğitimi için geliştirdiği ve halk şarkılarının toplu olarak söylenmesine dayanan yöntem de kendi adıyla anılır.
Kodâly, ilk bestelerini Nagyszombat’ta (bugün Tımava, Çekoslovakya) bir koroda çalışırken yaptı. 1902’de Budapeşte’de kompozisyon dersleri aldı. Ardından tüm ülkeyi dolaşarak halk şarkılannm kaynakla-nna ilişkin araştırma yaptı. Macar halk şarkılannm yapısı üzerine hazırladığı tezle 1906’da Budapeşte Üniversitesi’nden mezun oldu. Besteci ve orgcu Charles Widor’la bir süre Paris’te çalıştıktan sonra Budapeşte Müzik Akademisi’nde kuram ve kompozisyon dersleri verdi (1907-41).
1906’da tanıştığı Bela Bartök ile birlikte halk şarkılanndan oluşan pek çok derleme yayımladı (1906-21). 1951’de, beş ciltlik
büyük yapıtı Corpus Musicae Popularis Hungariae’nin (Macar Halk Müziği Derlemesi) ilk cildini yayımladı.
Kökleri Macar halk müziği, çağdaş Fransız müziği ve Rönesans Dönemi dinsel İtalyan müziğine dayanan kişisel üslubu romantik bir hava taşır ve Bartök’un müziğine göre daha az vurmalıdır (percussive). Kodâly’ nin, çoğu yaygın biçimde seslendirilen yapıtları arasında Buda ile Peşte’nin birleşmesinin 50. yılı için yazdığı Psalmus Hungari-cus (1923, Macar Mezmuru), Hâry Jâtıos (1926) adlı komik opera, orkestra için iki Macar dansı dizisi Marosszék Dansları (1930) ile Galântai Tancok (1933, Galânta Dansları), orkestra için bir konçerto, Te Deum (1936, Yüce Tanrı’ya), Missa Brevis (1942), Czinka Parma (1948) adlı bir opera ve Do Majör Senfoni (1961) yer alır. Ayrıca iki viyolonsel sonatı (1909-10, 1915), iki yaylı çalgılar dörtlüsü (1908, 1916-17) ve iki keman bir viyola için Serenad (1919-20) gibi oda müziği parçalan vardır.
Etnografya ve müzik dergilerinde yayımlanan makaleleri dışında Kodâly’nin başlıca araştırması Die ungarische Volksmusik’ür (1956; Macar Halk Müziği).
Kodaşim (İbranicede “kutsal nesneler”), Yahudiliğin sözlü yasalarını bir araya getiren Mişna’nın altı temel bölümünden (seda-rim) beşincisi. İS 3. yüzyıl başlarında Yehu-da ha-Nasi’nin elinde son biçimini alan Kodaşim İS 70’te Roma birliklerince yıkılan Kudüs Tapınağı’nda düzenlenen ayinlerle kurban törenlerini konu alır. Kodaşim’i oluşturan 11 bölüm şunlardır: Zevahim (kurbanlar), Menahot (sunular), Hullin (kutsal olmayanlar), Behorot (ilk doğanlar), Arahin (ölçüler), Temura (kutsanmış nesnelerin değişimi), Keretot (kesme), Meila (sının aşma), Tamid (yakılarak sunulanlar), Middot (Tapınak’ın boyutlan) ve Kinnim (kuş yuvaları). Babil Talmudu’nda, son ikisi dışındaki bütün bölümler üzerine yazılmış yorumlar (Gemara) vardı. Kudüs Talmudu’nda ise Kodaşim’i konu alan yorum yoktur, ama yazılanlar sonradan kaybolmuş olabilir.
kodein, metîlmorfîn olarak da bilinir, öksürük kesici, uyuşturucu, spazm çözücü ve ağn kesici olarak kullanılan doğal afyon alkaloidi. Morfinden daha az etkilidir. Öksürüğü kesmek amacıyla şurup ya da hap biçiminde ağızdan alınır. Uyuşturucu olmayan ağn kesicilerle birlikte kullanılabilir; ağn kesici olarak ağızdan verilebileceği gibi deri altına şmnga edilerek yatıştırıcı etkisinden de yararlanılabilir.
Kodein ilk kez 1832’de Fransız kimya bilgini Pierre-Jean Robiquet tarafından afyondan elde edildi. Aynca haşhaşın (Papa-ver somniferum) olgunlaşmamış tohumlan-mn kapsülünden çıkan sıvıdan elde edilebilirse de ilaç olarak kullanılan kodein genellikle morfinden üretilir. Tıpta sıklıkla sülfat ve fosfat tuzlan halinde kullanılır.
Kimyasal yapı bakımından fenantren gru-bundandır. Uyuşturucu etkisi nedeniyle ilaç olarak dağıtımı resmî kuruluşlar tarafından denetlenir.
kodeks bak. farmakope
kodeks, Latince codex, günümüzdeki kitap biçimini andıran en eski yazma türü. Papirüs rulolan ile balmumu tabletlerin yerini alan kodeksin ruloya göre bazı üstünlükleri vardı; birbirine tutturulmuş sayfalar kolayca açılabiliyor ve metinde istenen bölüme anında bakılabiliyordu. Böylece uzun rulo-lann açılıp yeniden kapatılması gibi bir zahmete gerek kalmıyor, yaprağın her iki yüzüne de yazılabiliyor ve uzun metinler tek
ciltte toplanabiliyordu. Rulo ve kodeks arasındaki ayrım Kitabı Mukaddes kopyala-nnda belirgin bir biçimde görülür. Bir mloya sığdmlabilecek en uzun metin Matta İncili’yle sınırlıyken, bir kodeks dört İncil’i ve Resullerin İşleri’ni kapsayabiliyordu. Aynca Kitabı Mukaddes’in tamamını kapsayan kodeksler de vardı.
Eski Yunanlılann ve Romalılann kullandığı üst üste konmuş tabletlerden esinlenerek geliştirildiği sanılan kodeksin ortaya çıkışında kültürel ve teknolojik gelişmeler önemli rol oynadı. Bu değişikliklerin başında Hıristiyanlığın doğuşu ve bunun sonucunda daha çok sayıda ve daha büyük kitaplara gerek duyulması ile parşömenin ve ardından kâğıdın bulunması geliyordu. Günümüze ulaşan en eski kodeks 4. yüzyıldan kaldığı söylenen Yunanca bir Kitabı Mukaddes elyazması olan Codex Sinaiticus’Xxa (Sina Yazması). Bir başka önemli kodeks de, Codex A’lexan-drinos’tur (İskenderiye Yazması). Günümüzde Londra’daki British Museum’da korunan ve 5. yüzyılda yazıldığı sanılan bu kodeks Yunanca bir Kitabı Mukaddes metnidir. Codex aureus (altın yazma) terimi, bir deniz yumuşakçasmdan elde edilen ve murex denen bir boyayla boyanmış kâğıtlar üzerine altın harflerle yazılmış metinler için kullanılır. Günümüze ulaşmış codex aureus örnekleri 8. ve 9. yüzyıllardan kalmadır.
Meksika’da güçlü bir uygarhk yaratmış olan Aztekler İS 1000’lerden sonra Avrupa’daki örneklerden tümüyle farklı kodeksler geliştirdiler. Yazıdan çok resimyazı ve ideogramlann yer aldığı bu kodeksler astrolojik kehanetlerde bulunmak gibi dinsel amaçlann yanı sıra toplanan haraç ve vergiler ile krallığın tarihinin kaydedilmesi gibi yönetsel amaçlarla kullanılıyordu. Aztek kodeksleri arasında, hepsi de 1350’den önce yazıldığı sanılan Viyana Kodeksi, Codex Colombina ve Codex Fejérvâry-Mayer sayılabilir. Bir ülkede ilaçlara ilişkin uygulama-lan standartlaştırmak üzere devlet tarafından basılan kitaplara da kodeks (bak. farmakope) adı verilir.
Kodiak Adası, Alaska Körfezinde ABD’ ye ait ada. Alaska Yanmadasından Shelikof Boğazıyla aynlır. Uzunluğu 160 km’yi bulur; genişliği ise 16-96 km arasında değişir. Genel olarak dağhk bir yapısı vardır. Yüksekliğin 1.500 m’yi geçtiği doğu kesimleri sık ormanlar, daha alçak kesimleri ise çayırlarla kaplıdır. Kuroşio (Japon Akıntısı) adaya ılık ve nemli bir hava getirir. 1941’de kurulan ve 7.345 km2’lik bir alana yayılan Kodiak Ulusal Yabanıl Yaşamı Koruma Alanı, adanın yüzde 75’ini kaplar ve kahverengi dev Kodiak (Alaska) ayılannı banndı-nr. Kuzey açıklannda Afognak, güney açık-lannda da Trinity adalan bulunur.
Rus kürk taciri Stefan Glotov’un 1763’te keşfettiği adanın Kikhtak (Eskimo dilinde “ada”) olan adı 1890’da Kadiak, 1901’de de Kodiak olarak değiştirildi. Adadaki ilk yerleşme güneydoğudaki Three Saints (Üç Azizler) Koyunda Grigori Şelihov tarafından kuruldu (1784). 19. yüzyıl boyunca ayıbalığı, susamuru ve balina avcılığı üssü olarak kullanılan ada, ABD’nin Alaska’yı satın almasıyla 1867’de Rus egemenliğinden çıktı. ABD Tarım Bakanlığı 1900’lerin başında adada deneysel bir sığır yetiştirme istasyonu kurdu. Ama Katmai Dağının yakınlarındaki Novarupta Yanardağının püskürmesinden sonra ada küller altında kaldığından, tanmsal etkinlikler bir süre kesintiye uğradı. 1964’teki şiddetli deprem adanın 150-180 cm alçalmasına ve sismik dalgalann yol açtığı büyük bir yıkıma neden oldu. Sonraki yıllarda çeşitli yatınm-larla gelişen adadaki başlıca ekonomik et-
423 Koechlin, Charles
kinlikler arasında mandıracılık, koyun ve sığır besiciliği, girintili çıkıntılı koylarda yürütülen batıkçılık, konservecilik, kürk avcılığı ve bakır madenciliği sayılabilir.
Adanın kuzeydoğu kıyısındaki Chiniak Koyunda bulunan Kodiak kenti, Golikov-Şelıhov Kumpanyası’nın (sonradan Rus-Amerikan Kumpanyası) yöneticisi Alek-sandr Andreyeviç Baranov tarafından 1792’de kuruldu. Başlangıçta Pavlovsk Ga-van ya da Paul’s Harbor olarak anılıyordu. Zamanla ticari önem açısından Three Saints Koyunu geçerek, çevresinde bol kereste bulunması ve limanının uygunluğu nedeniyle Rus kürk ticaretinin merkezi durumuna geldi. II. Dünya Savaşı’ndan önce ekonomisi sığır besiciliğiyle ringa ve som balıkçılığına dayanıyordu. Savaştan sonra bunlara kabuklu deniz ürünleri, yengeç ve mandıracılık da eklendi. 1940’ta kent tüzel kimliği kazanan Kodiak’taki başlıca yapılar Bara-nov’un müze olarak korunan evi ile ilginç eski eşyalan ve tabloları banndıran Rus Ortodoks Kilisesi’dir (1795). Kentin yakınında bir ABD Sahil Koruma Birliği karakolu vardır. Nüfus (1980) Kodiak Adası, 9.939; kent, 4.756.
Kodros, Atina’nın son kralı. Gerçekten yaşayıp yaşamadığı konusunda kuşkular vardır. Efsaneye göre Dor istilalarından (İÖ 11. yy) kaçarak Attika’ya sığınan ve Boiotiahları yendikten sonra Atina kralı olan Pylos’lu (Navarino) Melanthos’un oğluydu. Kodros’un babasının yerine geçmesinden sonra Attika Dorlar tarafından istila edildi. Delphoi kâhininin Atinalılann ancak krallarının Dorlar tarafından öldürülmesi halinde zafer kazanabileceklerini söylemesi üzerine Kodros, kıyafet değiştirerek düşman karargâhına girdi ve burada çıkardığı kavga sonunda öldürüldü. Dorlar Kodros’ un kimliğini öğrenince geri çekildiler. AtinalIlar, Kodros’un yerini hiç kimsenin dolduramayacağı inancıyla, kral unvanım kaldırarak, yerine arkhon’luk sistemini getirdiler. Bir başka efsaneye göre ise Atina’nın son kralı Kodros değil, oğlu Medon’dur. Sonraki yıllarda İonya kraliyet ailesi ile Atina’nın önde gelen ailelerinden olan Me-dontidalar Kodros’un soyundan geldiklerini iddia etmişlerdir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*