Genel

KÖPRÜLÜ Mehmed Paşa

köprülü mehmet paşa

KÖPRÜLÜ AİLESİ

köprülü mehmet paşa

köprülü mehmet paşa

, 17. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde önemli sadrazamlar yetiştirmiş bir ailedir. Köprülü adı ailenin kurucusu sayılan Mehmed Paşa’nın yerleşmiş olduğu Köprü kasabasından (bugün Samsun’a bağlı Vezirköprü ilçe merkezi) gelir. Köprülü Mehmed Paşa (1578-1661) genç yaşta İstanbul’a giderek saraya girmiş, buradaki hizmetlerinden sonra çeşitli devlet görevlerinde bulunmuştu. Sertliği ve dürüstlüğü yüzünden hiçbir görevde uzun süre tutunamamış, ancak 1644’te.paşalığa yükselebilmişti. Bu dönemde çeşitli yerlerde valilik yapan Köprülü Mehmed Paşa kazandığı başarılarla dikkati çekmişti.

Bu sıralarda Osmanlı Devleti büyük bir bunalım içerisindeydi. 1648’de altı yaşındayken tahta çıkan IV. Mehmed’in yerine önce babaannesi Kösem Sultan, 1651’den sonra da annesi Turhan Sultan devleti yönetmeye çalıştılar, ama iç ve dış sorunlar giderek artıyordu. Anadolu ayaklanmalarla dalgalanıyor, başkent İstanbul bile yeniçeriler ile sipahiler tarafından zorbalıkla yönetiliyordu. Öte yandan 1645’ten beri süren Girit Seferi kritik bir aşamaya girmiş, Venedik donanması Çanakkale Boğazinı ablukaya alarak Os-manlılar’ın Girit’e yardım göndermesini önlediği gibi İstanbul’u da tehdit etmeye başlamıştı. İşte böyle bir ortamda Turhan Sultan bazı devlet adamlarının önerisi üzerine istemeyerek de olsa 1656’da Köprülü Mehmed Paşa’ nın sadrazamlığa getirilmesini kabul etti. Yapacağı atamalara karışılmaması, önerilerinin hemen uygulamaya konulması, hakkında yapılacak şikâyetlere değer verilmemesi gibi koşullarla sadrazam olan Köprülü Mehmed Paşa sert önlemlere başvurarak ilkin İstanbul’

da düzeni sağladı. 1657’de Çanakkale Boğa-zı’ndaki ablukayı kaldırarak Girit’e yardım göndermeyi başardı. 1658’de bütün Anadolu’ yu saran Abaza Haşan Paşa ayaklanmasını bastırdı. 1659’da Erdel’e bir sefer yaparak
Köprülü Mehmed Paşa.
Batı Erdel’i Osmanlı topraklarına kattı. 1660’ta Varad Kalesi’ni aldıktan sonra İstanbul’a döndü. Köprülü Mehmed Paşa 1661’de ölünce IV. Mehmed onun önceden yaptığı öneriye uyarak oğlu Fazıl Ahmed Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. •

Henüz 26 yaşında olmakla birlikte çeşitli yerlerde valilikler yaparak deneyim kazanmış olan Fazıl Ahmed Paşa sadrazamlığı babasının koyduğu ilkeler doğrultusunda yürüttü. Padişah IV. Mehmed de zaten hiçbir devlet işine karışmıyor, zamanını Edirne’de avlanarak geçiriyordu. Fazıl Ahmed Paşa’nın sadrazamlığı daha çok Avrupa’da seferlerle geçti. 1663’te çıktığı Avusturya seferinde Uyvar Kalesi fethedildi. Ertesi yıl yapılan seferde Budapeşte-Viyana arasındaki birçok küçük kale alındı. Ancak Avusturya ordusu Osmanlı ordusunu Sengotar’da durdurdu. Her iki taraf da oldukça yıprandığından savaşa son verdiler ve 10 Ağustos 1664’te Vasvar Antlaşması imzalandı. Osmanlılar bu antlaşmayla daha önce elde ettikleri yerleri korudukları gibi yüklü bir tazminat da aldılar. Bundan sonra Girit sorununa el atan Fazıl Ahmed Paşa beş yıl süren bir uğraştan sonra 1669’da Girit’i tümüyle ele geçirdi. 1672’de padişahla birlikte
Lehistan (Polonya) seferine çıkan Fazıl Ahmed Paşa Podolya ve Galiçya’yı Osmanlı topraklarına kattı. 18 Ekim 1672’de imzalanan Bucaş Antlaşması Lehistan Meclisi’nce kabul edilmeyince Fazıl Ahmed Paşa ertesi yıl Lehistan’a karşı yeni bir sefer başlattı. OsmanlI ordusu Hotin Kalesi’ni alarak Ukrayna’ ya yönelince Lehistan Kralı Jan Sobiesky barış istemek zorunda kaldı. Ama Osmanlı-Lehistan Savaşinı sona erdiren barış antlaşması ancak 1676’da imzalanabildi. Son yıllarını İstanbul’da geçiren Fazıl Ahmed Paşa 1676’da öldü. Fazıl Ahmed Paşa ölmeden önce padişaha sadrazamlık için eniştesi Mer-zifonlu Kara Mustafa Paşa’yı önermişti. IV. Mehmed bu dileğe uyarak Kara Mustafa Paşa’yı sadrazamlığa getirdi.

Uzun yıllar sadaret kaymakamlığı (sadrazam vekilliği) yapan, kaptan-ı deryalıkta bulunan, birçok sefere katılmış olan Kara Mustafa Paşa deneyimli bir devlet adamıydı. İç durum oldukça düzelmiş olduğundan Kara Mustafa Paşa da daha çok dış sorunlarla uğraştı. 1678 ve 1680’de Moldavya yüzünden iki kez Rusya seferine çıktı. Ama bu büyük ülkeyle uzun sürecek bir savaşa girişmenin Avusturya ve Lehistan’ın yararına olacağını görerek sorunu diplomatik yollardan çözmeye çalıştı; 1681’de Rusya ile Edirne Antlaşma-sı’nı imzaladı. 1682’de Avusturya’nın Macaristan’ın içişlerine karışması yeni bir Osmanlı-Avusturya savaşını gündeme getirdi. Savaş alanında parlak bir başan kazanmak isteyen Kara Mustafa Paşa 1683’te büyük bir orduyla sefere çıktı. Amacı Avusturya’nın başkenti Viyana’yı almaktı. Temmuz 1683’te Viyana önlerine gelen Osmanlı ordusu iki ay süren kuşatmaya karşın, güçlü surlarla çevrili kente giremedi. Bu arada papanın çağrısına uyan Hıristiyanlar Lehistan Kralı Jan Sobiesky’nin komutasında büyük bir ordu toplayarak Viya-na’ya doğru ilerlemeye başladılar. Kara Mustafa Paşa bu orduyu durdurma görevi verdiği Kırım Hanı Murad Giray yardıma gelmeyince zorlu bir savaş vererek geri çekilmek zorunda kaldı.

Birliklerini Belgrad’da toplayan Kara Mustafa Paşa, Jan Sobiesky’ye saldırarak ağır darbeler indirdiyse de IV. Mehmed ve saray çevresi tarafından Viyana önünde uğranılan

başarısızlığın tek sorumlusu olarak görüldüğünden Belgrad’da idam edildi.

Kara Mustafa Paşa’dan sonra Köprülü ailesi gözden düşer gibi oldu. Öte yandan iç ve dış sorunlar giderek büyüyordu. Avusturya ve Lehistan güçleri Osmanlı topraklarında ilerliyorlar, Venedik de denizden saldırılarını yoğunlaştırıyordu. Kara Mustafa Paşa’nın büyük bir ordu yaratmak uğruna binlerce genci askere alması Anadolu’da ve Rumeli’de tarımsal üretimi olumsuz etkilemiş, hazine boşalmıştı. Açığı kapatmak için olağanüstü vergiler konulması da huzursuzluğu artırmıştı. 1687’de yaşanan büyük kıtlık bunalımı daha da derinleştirdi. IV. Mehmed bu durum karşısında Köprülü Mehmed Paşa’nın damadı Siyavuş Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Siyavuş Paşa da Köprülü Mehmed Paşa’nın küçük oğlu, eniştesi. Fazıl Mustafa Paşa’yı ikinci vezir yaptı. Rumeli’deki kapıkulu askerlerinin ayaklanıp İstanbul’a yürümesi üzerine Fazıl Mustafa Paşa ortalığı yatıştırmak için IV. Mehmed’in tahttan indirilmesini sağladı (6 Kasım 1687). Yeni Padişah II. Süleyman da 1689’da Fazıl Mustafa Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Geniş yetkilerle bu görevi kabul eden Fazıl Mustafa Paşa ilk olarak büyük hoşnutsuzluklara yol açan olağanüstü vergileri kaldırdı. Merkezi yönetimde düzenlemeler yaptı, birçok gereksiz harcamaya son vererek hâzineyi güçlendirdi. Kısa sürede gerçekleştirdiği bu işlerden sonra 1690’da sefere çıka-
rak Niş, Semendire ve Belgrad’ı geri aldı: II. Süleyman’ın 1691’de ölümü üzerine padişah olan II. Ahmed, Fazıl Mustafa Paşa’yı sadrazamlıkta bıraktı. Aynı yıl Macaristan seferine çıkan Fazıl Mustafa Paşa Solankamen Sava-şı’nda Avusturya ordusuna karşı savaşırken şehit düştü.

Bundan sonra bir süre Köprülü ailesinden kimse sadrazam olmadı. 1695’te II. Ahmed’in ölümünden sonra tahta geçen II. Mustafa 1697’de Köprülü Mehmed Paşa’nın kardeşinin oğlu olan ve bu yüzden “amcazade” olarak anılan Hüseyin Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Hüseyin Paşa daha önce valiliklerde, II. Ahmed döneminde (1691-95) de kaptan-ı deryalıkta ve sadaret kaymakamlığında bulunmuştu. Amcazade Hüseyin Paşa sadrazam olduğu sırada Osmanlı ordusu Zenta’da Avusturya karşısında ağır bir yenilgiye uğramıştı. Hüseyin Paşa savaşı sürdürmenin olanaksızlığını görerek çabalarım barış yönünde yoğunlaştırdı. 1699’da Karlofça Antlaşması’nı imzaladı (bak. Karlofça Antlaşmasi). Hüseyin Paşa bundan sonra Avrupa’da belirlenen yeni sınırlardaki savunmayı güçlendirmeye çalıştı. Merkezdeki yeniçeri sayısını da yarı yarıya azaltarak hazine giderlerini kıstı. Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin baskısı yüzünden 1702’de sadrazamlıktan istifa eden Hüseyin Paşa aynı yıl öldü. Köprülü ailesinden son sadrazam 1710’da kısa bir süre görev yapan Fazıl Mustafa Paşa’nm oğlu Numan Paşa’dır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir