Genel

Körler bir resmi Nasıl Çizer… hiç merak ettinizmi

körler

Körler Nasri Çizer…
Körler ve görebilen insanlar, çevrelerini resmederken aynı yolları kullanarak, görme ve dokunmanın birbiriyle yakından bağlantılı olduğunu gösteriyorlar. Doğuştan kör insanlar, perspektifi algılayabiliyorlar ve kendi çizimlerinde şekilleri büyüterek ya da küçülterek perspektif yaratabiliyorlar. Bunun yanında, soyut olayları anlatmak için de gcrebilen insanlar gibi belirlir kullanıyorlar.

j!H\ M Kennedy. Bettv ile 1ir Bern- resim
:esıır_enr. ; olduğunu

sesleri, tadan ya da kok-düklerimizi çizdiğimizde kil yaratmaya ilgilerinin ya da yereneî-lerinin olamayacağını sanıyormuş. Ancak, Betty’nin çizimleri Kennedy’nin yanlış düşündüğünü ortaya çıkarmış. Betty, imgelemine ve dokunma duyusuna dayanarak, insanların yüzlerinin ayırt edici biçimlerini kağıda dökerek eğleni-yormuş.

Kennedy, Betty’nin yeteneğinden çok etkilenmiş ve diğer kör insanların da işe yarar çizimler yapıp yapamayaca-
Tükenmez kalem değdirildiğinde plastik üzerinde kabartılı bir çizgi oluşuyor.

Kennedy, bu alet sayesinde 20 yıl boyunca çeşitli bulgular elde etmiş ve bulduklarının duyuları algılayışımızı de-fiışrrreeeğini söylüyor. Bulgular sayesiniz :r.srslisi. körlerle, gören insanla-” -e-™, şrencçıafisi biçimini pay-a-—rr_> l-vcuz. Bu. her iki
Her ikisi de. saine.sr:r:r • •

resmediyorlar, hareken _ ‘ij:-::-.-: :s:r. fazladan konmuş veya düzensrz yapıyorlar. Ve, her ikisi de görse^ olarak doğru olmasa da çoğunlukla soyut şefleri göstermek için kullanılan kalp. yıkLz gibi sembolleri kullanıyorlar. S’ rak, Kennedy’nin yaptığı çalışma er. re-
Yvonne Eriksson ve İsveç Konuşan Kitaplar Kütüphanesi ile birlikte bir seri çalışma yapmış. 1993’te Stokholm’den üçü erkek, altısı kadın, dokuz yetişkini denemişler. Dördü doğuştan körmüş, üçü üç yaşından sonra görme yeteneklerini kaybetmişler ve ikisi çok az görebi-liyormuş.

Herbiri. Danimarka’daki Aarhus t ni\ersitesi’nden Hans-Joergen Ander-•«en’in. ince plastik kaplı telleri düz mera. r:: ‘.evha üzerine yapıştırarak yaptığı „ ~ pr ‘ilt incelemişler. Kennedy ve »önüllülerden, gülümseme, >aç. sakal ve büyük burundan —’¡zz durr niteliği kullanarak, her çi-.oroues: en belirgin özelliği söylemeleri-n: ı-rerr.^ler. Biri doğuştan kör, beş kişi, r.r* doğru tanımlamışlar. Sadece

“r o )irini tanımlayamamış. Orta-

lar k. grup 4 taslaktan 2.3ünü ta-

j—____ v Buna karşılık Toronto’da, 18

a“ri.*S;îen ancak gözleri kapatılmış de-
X:
nu nun ongoru ugu çızmı aletlerini içeren birtakım araçlar kullanmış. Bu aletler temelde lastik bir tabaka ve ince bir plastikle kaplı sert levhalardan oluşuyor.
yliiiCa rvLiZCy ruiiCiirva v

gönüllü körlerden değişik eşyaların resimlerini çizmelerini istemiş. Son zamanlarda, Linköping Üniversitesi’nden
iu
olabilir. Ancak, daha sonra ki bulgular bunu kanıtlıyor. Basit çizimlerin çoğundaki çizgiler iki şeyden birini gösteriyor:

Perspektif körler tarafından anlaşılabiliyor.Bunu kanıtlamak için, Kennedy ve Okanagan Üniversite Koleji’nden Paul Gabias, 24 doğuştan kör denekden bir masanın ve dört kübün çizimlerini incelemelimi istemişler. Deneklere, masayı kör bir insanın, alttan bakıldığını göstermek için, yıldız şeklinde çizdiğini ve başka bir körün de aynı tip bir masayı simetrisini göstermek üzere çizdiğini söylemişler. Daha sonra, deneklerden hangi kübün, masayı alttan gösteren kişi tarafından çizildiğini anlamalarını istemişler. Çoğu, perspektifin en iyi kullanımını veren, iki yamuktan oluşan kübü seçmişler.

Metafor
Yukarıdaki çalışmalardan da anlaşılacağı gibi körlerin cisim ve yüzeylerin uzaydaki konumlandırılmasını açıklamak için taslakları ve perspektifi kullanabildikleri açıkça görülüyor. Ancak, re-s:rr.i£r s’czlu veva vaz;_: a!rtarırr„arc.a:r Ksrrrtsiy iurra eer.sk-; z~.z rs£r_£3 canersica j.ylenresiyEe Jik-Kaern hareken göstermek
cni <„. _r..;r

c-uycı. A’-rrca, riç uyrrrayar: olarak da h:ç p-s”Ş3,ekrf kuıaiî kullanmayan kü-bts. aç: j~:aı gösteren ilk figürü seçmişler. Bu resmin. büyük ihtimalle masanın simetrisini gösteren kişi tarafından yapıldığını söylemişler.

Heller ve Kennedy körlerin perspektifi anladığını gösteren başka bir çalışma yapmışlar. Dikdörtgen bir masa üzerine küre, koni ve küpten oluşan üç cisim koymuşlar. Kör denekleri masanın bir yanma oturtmuşlar. Cisimleri oturdukları yerden görüldüğü gibi resmetmelerini ve diğer üç taraftan ve yukarıdan nasıl göründüklerini hayal etmelerini istemişler. Birçok yetişkin ve çocuk bu problemi epey zor bulmuş. Bununla birlikte, kör olmayan kontrol denekleri gibi kör denekler de ortalama olarak beş görüntünün 3.4’ünü doğru çizmişler.

Daha sonra bu üç nesnenin beş farklı çizimindeki bakış noktalarını adlandırmalarını isteyerek resimleri tekrar vermişler. Toplamda körler ortalama onda 6.7 figürü doğru adlandırmışlar. Gören denekler ortalama 7.5 doğru cevap vererek körlerin çok az üstüne çıkabilmişler. Sonradan kör olan dokuz denekten ise diğerlerine göre daha iyi sonuç alınmış.
için dairenin içine bir yay çizmiş. Bu tip hareket gösteren çizgiler resimleme tarihinde çok yeni olduğu için Kennedy çok etkilenmiş.

Kennedy, diğer körlerden de dönen tekerlek çizmelerini istediğinde aynı yorumlar arka arkaya gelmiş. Birçok denek tekerlek kollarını kavislerle göstermişler. Bunların ne anlama geldiği sorulduğunda hareketin metaforik anlatımı olduğunu söylemişler. Çoğu bunun hareketi çok iyi anlattığına inanıyor. Ancak, örneğin kırık ya da dalgalı çizgilerden daha mı iyi?
DAİRE VE

KAREYE

DAİR

KELİMELER

YUMUŞAK-SERT

ANNE-BABA

MUTLU-ÜZGÜN

VÎ-KÖTÜ

SEVGi-N’EFRET

CkNJ-ÖLÜ

A^DİNUK-KARANLIK

“AFIF-AĞIR

S1CAK-SOĞUK

vaz-kiş

ZAV’F-GÜCLÜ ZL-YAVAŞ KEDi-KCPEK ÎLKBAHAR-SONBAHAR SESSİZ-GÜRÜLTÜLÜ YÜRÜYEN-DURAN TEK-ÇİFT UZAK-YAKIN BİTKİ-HAYVAN DERİN-SIĞ
Cevap çok açık değil. Bu yüzden Kennedy, bu çizgilerin hareketi anlatmanın doğru yolları mı yoksa kişisel mi olduğunu test etmek istemiş. Ayrıca körler ve gören insanların hareket çizgilerini yorumlamakta farklı olup olmadıklarını görmek istemiş.

Bu cevapları araştırmak için Kennedy ve Gabias, eğri, kırık, dalgalı, kesik çizgili ve çemberin dışına taşmış çizgilerden oluşan kolları olan beş farklı kabartılı tekerlek resmi yapmışlar. Daha sonra, 18 kör deneğe her tekerleğe şu hareketler içinden birini yakıştırmalarını söylemişler; sallanan, hızlı dönen, düzgün dönen, birden hızlanan ya da frenlenen.

Biri dışında bütün körler her tekerleğe belirli hareket yakıştırmış. Buna ek olarak, görenlerin tanımları körlerinkiy-le aynıymış. Ancak, görenlerin arasındaki uyum körlere göre biraz daha fazla. Çünkü hareket araçları körlere yabancı bir şey.
KONULARDAKİ

OYBİRLİĞİ

ORANI
iki kare gösteriyor. Üçüncüsü kübün önünü bir kare ve üstünü dikdörtgen olarak gösteriyor; yassı bir dikdörtgen çünkü gözlemciden uzaklaşıyor. Dördüncü şekilde ise uzun kenarlarından îcriejmİTîif ski yamuk bulunuyor. Vtst. liraî. scslerr.ler.ert vakın
100

 

Hareket düzensiz çizgilerle gösterilebiliyor. Kör ve görebilen deneklere, beş dönen tekerlek figürü gösterildiğinde, hepsi hemen hemen aynı yorumu yapmışlar. Çoğu, eğri tekerlek parmaklıklarının tekerleğin düzgün gittiğini; dalgalı parmaklıkların tekerleğin sallandığını, kırık çizgilerin tekerleğin birden hızlandığını gösterdiğini söylemişler. Denekler, tekerlek çemberinin dışına çıkan çapın tekerleğin frenlendiğini ve kesik çizgili parmaklıkların tekerleğin hızlı gittiğini gösterdiğini söylemişler.

{fit
Bu taslakların kalınlıkları, iki konturlannın bir veya iki profil olarak belirlenip belirlenmediğini gösteriyor. Aynı iki anlamlılık dokunmada da meydana geliyor. Kör denekler, biribirine yakın konulmuş kabartılı kenarlan tek bir yüz sının olarak, uzak duranları ise iki tane yüz ol varmış gibi algılıyorlar.
Körlerin diğer görsel metafor çeşitlerini de anladıklarını bulmuşlar. Kathy, bir keresinde bir kalbin içine bir çocuk karyolası çizmiş. Bu sembolü seçmesinin sebebini de çocuğu saran sevgi olarak açıklamış. Bu, körlerin doğrudan doğruya anlamlarını temsil etmeyen sembolleri nasıl anladıklarını gösteriyor. Gören deneklere 20 çift kelime içeren bir liste vermişler ve her çiftten bir daireye ve bir kareye en çok uyan çiftleri seçmelerini istemişler. Örneğin hangisi yumuşağa uyuyor? Bir daire mi yoksa kare mi? Ya da, hangisi sert?

Bütün denekler daireyi yumuşak, kareyi sert olarak nitelendirmiş. % 94’ü daireye üzgün yerine mutlu demişler. Ancak, diğer çiftler için oybirliği daha az. % 79.1 daireye hızlı, kareye yavaş ve sadece % 51 ’i daireye derin, kareye sığ demişler. Aynı listeyi kullanarak kör deneklere test yapıldığında seçimlerinin diğerlerine benzediği görülmüş. Doğuştan kör bir adam, sadece daireye yakın kareye uzak diyerek çoğunluğa uymayan tek cevabı vermiş.
Algılama
Görmeyi, şekillerin ve yüzeylerin Deyne anlatıldığı algılama sistemi ola-ak düşünüyoruz. Ancak, deneysel kalıtlara dayanarak dokunmanın da aynı )ilgiyi verdiğini söyleyebiliriz. Yine de,
görme ve a biri basendi değişirine

:ç:~ lîsliünn. z^'”^.ır.~.:z£. zı~ıı sır b:îg! verciğır.: c:kkı:e z.zrS.’.\ :z.

En açık teon. rerr.sl r:r her sınırın bir yüzev va ca şekk resindeki bir fiziksel sının ıen>îL Ancak, bu o kadar da basit değil. Çfc-kü, ne kadar ince olursa olsun bütün çizgilerin sınırın içinde ve dışında olmak üzere iki kenarları var. Sonuç olarak, kalın çizgiler diğerlerinden farklı algılanıyorlar. Örneğin bir profili izleyen kalın bir çizgi düşünün. Eğer, yeterince kalınsa iki profil gösteriyormuş gibi gözükür. Çizgi inceyse ve her iki sınırları birbirine çok yakınsa gözlemci tek bir profil algılar. Dokunma da aynı tip bir etki yaratıyor. Kenarlar birbirinden 0.1 cm uzakken deneklerden biri tek yüz gösterdiğini söylemiş. 0.8 cm iken ise iki yüz gösteriyormuş.

Taslak çizime dair başka bir teori de, çizgilerin, gölgeler gibi dokunulamayanlar dahil, algılanabilir herhangi bir sınır yerine geçtiği. Bir insan kafasının iki profili görünüyor. İlkinde açık ve koyu alanlarla gösterilen gölgeleme kullanılmış. İkincisinde koyu renk bir çizgi gölge sınırlarını gösteriyor. İkincisindeki şekiller ilkiyle aynı olsa da algı-

Taslaktaki gölgeler ve diğer dokunulamayan sınırlar anlaşılamıyor-bu, körlerin neden görebilen insanlann çizimlerinin çoğunu anladıklarım gösteriyor. Soldaki resimde, tek bir konturluk çizgi yüzdeki açık ve koyu alanlcirı ayırıyor. Sağdaki resimde iki konturu olan bir çizgi de aynı ayrımı ya-pıyaÇjfŞekiller iki görüntüde de aynı olduğu halde algılama sonuçları farklı, Sadece soldaki görüntü bir yüze benziyor.
lama sonuçları çok farklı. İlkinin bir yüz olduğu kolayca anlaşılıyor, İkincisi ise anlaşılmıyor.

Yine bu örnek, dokunma sistemimiz gibi, görsel sistemimizin de iki konturlu bir çizgiyi tek kontur yorumlar gibi yorumlamadığını gösteriyor. So-tzzçzs. aaîaşıEan. konturları yorumlayan nev:- rlisesinin genel bir yüzey algılama cEizitudrir. Parlaklık ve renkzİtî k:nulîracavanaıakayrı— y=r~:y r. 3;.r-:n yerine kaya çiz-

gEiHR ürvi t* sinsi 3ZZ

yüzeyin tek îhı: ken^r:*::: ¿fîsrer^esry-miş gibi işlem yapıver. Girer: :~52SÜ2-rın, parlaklık sınırlann: yrizsy ssr clâ-rak algılaması gibi körler de. basınç sınırlarını böyle anlıyor.

Burada geçerli olan ilkeler, sadece görsel olmadığı için, bunları yorumlayan beyin bölgesi multi-modal(amodal olarak biliniyor) diye adlandırılabilirdi. Kennedy, körlerin çizimleri hakkmda-ki kitabında da belirttiği gibi bu tip bir amodal sistemin hem görsel hem de dokunarak bilgi aldığını söylüyor. Sistem örtme, önplan, arka plan, düz ve eğri yüzeyler ve bakış noktaları gibi özellikler hakkındaki bilgiyi girdi olarak alıyor. Görenler için görsel ve dokunma sinyalleri bu amodal sistem ile yönetiliyor.

Kennedy ve meslektaşlarının bulgularıyla insanın herhangi bir görsel sinyal almadan bile yüzey kenarı işlevlerini yorumlama yeteneğine sahip olduğu anlaşılmış. Bu yüzden, körler çizimleri ve diğer grafik sembolleri algı-lıyabiliyorlar. Bu durum dünyadaki bazı grupların körler için yeni materyaller hazırlamaya başlamalarını sağlamış. Örneğin, Whitney Amerikan Sanat Müzesi ve New York Modern Sanat Müzesi ile ortak çalışan Körler için Sanat Kuruluşu, Henri Matisse resimlerinin kabartılı versiyonlarını hazırlamış.

Kennedy, J. M. Scientific American, Ocak 1997 Çeviri: Selda Arıt
~rr.a çok farklı duyular: i ¿¡¡irken, bir diğeri ışık vz veriyor. Öyleyse nasıl 2ynı şekilde yo-¡¿.r ELr.u var.ulamak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir