Osmanlı Padişahları

Kosova’d a Bir Şehid Sultan

Kosova’d a Bir Şehid Sultan

1

Sırp kralı, Macar kralına; “Himayenize girersek ne yaparsınız?” diye sorduğu zaman, Macar kralı; “Kiliselerinizi, Katolik kilisesine çevirtirim.” der. Osmanlı hakanına sorduğunda ise padişah; “Kiliselerinize dokunmam ama yanlarına cami yaptırırım.” der. Osmanlı’nm adaletini temsil eden bu ifadeler hiçbir zaman sözde kalmamış; Osmanlılar özde de âdil davranmışlardır. Bu yüzden fethedilen yerlerdeki ahali Osmanlı’yı sever ve ister. Fakat haliyle bu sevgiden şiddetle rahatsız olanlar da vardır…

2

Osmanlı padişahları nın iiçüncüsü olan Sultan Birinci Murad Han, Rumeli’ye ayrı bir değer veriyor, daha çok Rumeli’nin fethi yolunda gayret sarf ediyordu. Balkanlarda ise Bulgar, Sırp ve Hırvat gibi Slav unsurlar, aralarındaki geçimsizlikleri bir tarafa bırakarak Türk fütuhatına karşı birleşememişler- di. Sultan Murad Han da bölgede sürdürdüğü dâhiyane siyasetle, bu milletlerin ayrı parçalar halinde kalmalarını sağlıyordu. Sultan Murad Han, Rumeli’ye yönelmeden önce Osmanlı’ya karşı Sırpları destekleyen ve Rumeli fetihlerinin önündeld en büyük engellerden biri olarak gördüğü Kara- manoğullan’nın üzerine gitti. Anadolu tarafında sulh temin edilince Timurtaş ve Şahin paşalar, 20 bin kişilik bir kuvvetle, Osmanlı’ya karşı cephe alıp asker toplayan Bosna Krallığı üzerine gönderildi. Fakat Osmanlı ordusu Bosna arazisine doğru ilerlerken, Bosna Kralı Tvart- ko ve Sırp Kralı Lazar Grebliyano- viç birleşerek 30 bin kişilik bir kuvvet meydana getirmişlerdi. Bunlar Topliça Çayı vadisinde, Ploşnik (Ploçnik) mevkiinde Osmanlı kuvvetlerini pusuya düşürerek bozguna uğrattılar. Yirmi bin kişilik Osmanlı ordusunun ancak beşte biri kurtula- bildi (1388). Ploşnik bozgunu, Hıristiyanların Türklere karşı ilk galibiyetiydi. Tvartko ve Lazar’in müşterek muvaffakiyeti, yalnız bunların idaresindeki Slavların değil; Bulgar, Ulah ve hatta bir kısım Arnavut prenslerinin de Osmanlı aleyhine birleşmelerine sebep olmuştu. Ploşnik mağlubiyetinden önce gizlice hazırlanmakta olan Balkan Hıristiyanları ittifakı, bu defa övünülerek açığa vurulmaya başlanıp, hareket bir Haçlı seferi hazırlama şekline dönüşmüştü. Kendi aralarındaki mücadeleyi bırakan Balkan milletlerinin şimdi tek hedefi Osmanlı’yı bölgeden silip atmaktı. Bütün Sırp asilzadeleri, Bulgarlar, Ulah ve Hırvat prensleri, Eflak voyvodası ve Macarlar, bu ittifakın içerisinde yer aldılar. Balkan prensliklerini bir araya getiren Sırp despotu Lazar, derhal Osmanlı sultanına elçiyle bir mektup gönderdi. Mektubunda; sayılarının çokluğundan bahsederek, Müslümanların ayaklarını bu diyardan kesip atacaklarını ve hatta Dîni Muhammedî’vi İslâm ülkelerinden dahi sileceklerini iddia ediyordu. 1

“Rahman ve Rahîm olan Allah’ın dileği üzere, çiçeklerin uyanma demi olan baharda, gül bahçelerindeki goncalar açılarak bir asker gibi saf bağladıkları zaman, kar ve yağmur bulutları dağıldığında, ben de şanlı çocuklarım ve bütün ordumla Kosova sahrasında olacağım. Yiğitlik davulunu vurdurup ve sedası ile gök kubbeyi doldurup, düşman içine dalan arslanların hücumu sonunda Lazar’ı kara toprağa karmak için
geleceğim …”

“Cenk nasıl olur görsün!”

Murad Hüdâvendigâr ise elçiye şöyle cevap verdi: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın dileği üzere, çiçeklerin uyanma demi olan baharda, gül bahçelerindeld goncalar açılarak bir asker gibi saf bağladıkları zaman, kar ve yağmur buludan dağıldığında, ben de şanlı çocuklarım ve bütün ordumla Kosova sahrasında olacağım. Yiğitlik davulunu vurdurup ve sedası ile gök kubbeyi doldurup, düşman içine dalan arslanların hücumu sonunda Lazar’ı kara toprağa karmak için geleceğim. Ebedî izzet ve şereflerin kaynağı olan Peygamber Efendimiz’in yüzü suyu hakkı için, kâfirin fitne ateşini yok etmek ve ateşler saçan kılıcın yalmanında oynaşan alevleri onların üzerine saçmak suretiyle kara yüreklerini dumana boğmak için yürüyeceğim. Eğer merd ise yerinde dursun, çengin tozu dumanı nasıl olurmuş görsün!”

1

OsmanlIlarda savaştan önce harp meclislerinin toplandığı Otağ-ı Hümâyûn

Sultan Murad Han’ın Rumeli Stratejisi

Sultan Murad Han, ilk önce Balkan ittifakının meydana getireceği kudreti, askerî ve siyasi yollardan küçültmeye gayret etti. Aldığı tedbirlerle Arnavutluk prenslerinden Balşa’nın ittifaka girmesine engel oldu. Bir taraftan da Bulgarların diğer müttefiklerle birleşmesini önlemek ve icabında Osmanlı himayesinde bulunanların da karşı tarafa katılmalarına fırsat vermemek için, Veziriazam Çandarlı Ali Paşa’yı 30 bin kişilik kuvvetle Bulgaristan üzerine sevk etti. Bulgaristan itaat altına alınarak Osmanlı kuvvetlerini ansızın vurması önlendi ve böylece Balkan ittifakına büyük bir darbe indirilmiş oldu.

Başkumandan Yardımcısı Evrenos Bey

O sıralarda Bursa’da bulunan Sultan Murad Han, Kütahya ve Hamid sancakbeyi olan büyük oğlu Yıldırım Bayezid ile Karesi sancakbeyi olan küçük oğlu Yakub Çele- bi’ye gerekli haberleri ulaştırdı. Diğer taraftan Saruhan, Menteşe, Germiyan, Candar, Teke ve Aydınoğulları’na askerleriyle yardıma gelmeleri bildirildi. Orhan Gazi’nin silah arkadaşı olan ve Rumeli’ye ilk geçişten beri bu bölgelerde akıncı- lık yapan Evrenos Bey de hac farizasını eda ettikten sonra orduya katıldı ve kendisine başkumandan yardımcılığı vazifesi verildi. Mevsimin bahar olması ve Meriç Nehri’nin geçide imkân vermemesinden dolayı iki ay kadar Filibe’de kalındıktan sonra 40 bin kişilik Os- manlı ordusu yürüyüşe geçti. Kral Lazar, Kratova’da bulunan Sultan Murad Han’a bir heyet göndererek tekrar meydan okudu. Buna çok sinirlenen padişah: “O merunun böyle sözler söylediğine bakılırsa İslâm kılıcını görmemiştir. El tabancasını yemeyen, kendi tabancasını demirden sanır. Ve kendi evinde kendisini arslan zanneder. İnşallah ona Türk erliğin göstereni.11 dedi. Elçilerin asıl maksadı Osmanlıların asker sayısı, ellerindeki silahlar ve tertipleri hakkında gizlice bilgi edinmekti. Padişah bunu anlayınca Osmanlı ordusunun kudret ve kuvvetini göstermek ve düşmanın moralini bozmak için Kratova’da orduya bir geçiş töreni yaptırdı. Sultan Murad Han, karşısındaki düşmanın sayıca üstün olduğunu biliyordu.Ama bu harp, Osmanlı’nın Rumeli hâkimiyeti için bir ölüm-kalım mücadelesi olacaktı.

Savaşın Harekât Planı

Sultan Murad Han; yapılacak harekât planı için, bütün kumandanlarını bir araya topladı. Tecrübeli kumandan Evrenos Bey, bir an önce yürüyüşe geçilmesini, düşmandan evvel muharebe alanının keşfiyle en uygun yerde harp düzeninin alınmasını teklif etti. Bunun üzerine hiç vakit kaybetmeden düşmana karşı stratejik bir üstünlük sağlamak üzere derhal yürüyüşe karar verildi. Ordu, ovaya gelince Osmanlı harp meclisi toplanarak son bir durum değerlendirilmesi yapıldı. Kumandanların bir bölümü, rüzgârın ters esmesi ve aynı zamanda da askerin yorgunluğunu ileri sürerek durumun aleyhte olduğunu belirtti. Bir kısmı da düşmanın çokluğu karşısında cephenin en mühim hatlarına develer sürerek düşman atlarının ؛nisemlütükrü teklif etti.

Bunun üzerine söz alan Şehzade Bayezid (Yıldırım Bayezid Han): ” Osmanlı askeri bu âna kadar düşmanıyla göğüs göğüse çarpışmaktan hiç geri durmamıştır. Anadolu’nun geniş ovalarında birçok kaleler develer arkasında saklanarak mı kazanıldı? Hileye lüzum yoktur, Allah’a inanıyoruz ve Allah’ın yardımına biz kavuşacağız, zaferi mutlaka kazanacağız. Zafer bizimdir. Allah’ım buııa şahittir!” diyerek bu teklifi reddetti.

Şehzade Bayezid’in sözleri, Sadrazam Ali Paşa’nın bir ayet okumasına vesile oldu. Ali Paşa, Peygamber Efendimiz’in düşmanlarıyla yaptığı Bedir Harbi’ni hatırlatarak: “Nice az bir topluluk nice çok topluluklara Allah’ın izniyle galip gelmiştir. ” mealindeki âyeti okuyunca, oradaki kumandanların, Allâh’a tevekkül ile imanları kuvvetlendi.

Sultan Murad, ordusunu kıvrak ve zeki manevralarla idare ediyor, kanatlardaki kum andanların taktiklerine uygun hareketleri, Haçlıları perişan ediyordu.

Bunun üzerine Sultan Murad Han, yardımcısı Evrenos Bey’e: ” Sen bu düşmanın yapacaklarını hepimizden daha iyi bilirsin. Bu hususta tecrüben de çoktur. Onlarla çok harp ettin. Senin fikrin nedir?” diye sorunca, o da: “Düşman önce düzenli bir şekilde saldırabilir. Zamanla düzensiz bir hâle gelir. İşte bu sırada düşmana karşı hücum ederiz.” dedi. Sultan Murad Han ve kumandanlar, Evrenos Bey’in görüşlerini uygun buldular.

“Göreyim sizi koçlarım, zafer sizindir”

” Sultan Murad Han, 8 Ağustos 1389’da Kosova sahrasında düşmanla karşılaşınca, askerine istirahat emri vermişti. Fakat o sakin yaz gününde akşam olup karanlık basınca, öyle bir fırtına çıktı ki, ortalık toz- duman içinde kaldı. Göz gözü görmez oldu. Hava böyle giderse, sayıca üstün olan düşmanın işine gelecekti. Sultan Murad Han, bu mübarek Berat gecesinde, abdest alıp hacet namazı kıldı. Sonra ellerini açıp Cenâb-ı Hakk’a gözyaşları içinde yalvardı1. Gazi padişah, İslam ordusunun muvaffak olmasını ve ebedî saadete ulaşmak için din yolunda şehid olmayı istemişti. Sultan Murad, bu duadan sonra çok geçmeden Osmanlı ordusu aleyhine esen rüzgârın kesildiğini, hafif serpeleyen yağmurun ovadaki tozları yatıştırdığını görünce Allâh’a şükretti. Bu sırada harp düzeni almış ordusunda, yalın kılıç bekleyen askerlerinin en ön saflarına kadar gidip onlara moral vererek; “Göreyim sizi koçlarım, arslanlarım! Zafer sîzindir!” diyerek, cephenin merkezindeki otağına gitti.
1

Sultan Birinci Murad Han’ın Şehâdeti

Osmanlı ordusu 40-50 bin, Haçlı ordusu ise 100 bin civarında idi. Kumandan Evrenos Bey’in hazırladığı muharebe planı işliyordu. Osmanlı ordusunu Sultan Murad kıvrak ve zeki manevralarla idare ediyor, kanatlardaki kumandanların taktiklerine uygun hareketleri, Haçlıları perişan ediyordu. Sırplar cephelerinden ve sol yanlarından gördükleri saldırılara dayanamadılar ve panik hâlinde kaçmaya başladılar. Bunun üzerine genel hücum emri verilerek düşman ordusu kısa zamanda mağlup edildi. Kral Lazar, pek çok kumandan ve prens de ölüler arasında idi. Padişah, muharebe sahasını dolaşırken, savaşta yaralanmış olan Sırp despotunun damadı Miloş Obiliç, Müslüman olacağını ve önemli bilgiler vereceğini söyleyerek hükümdarın yanına geldi. Kol yeninde sakladığı hançerini aniden çıkararak padişahın kalbine sapladı. Sultan Murad Han yere düşerken, bu hâin derhal öldürüldü. Birinci Murad Han, yaralandığı yerde bir çadır kurularak tedavi altına alındı; ama varanın ağırlığına daha fazla davanamayarak çok arzuladığı,kavuşmak içindualar ettiği şahadet mertebesine nail oldu. Mutanın şehid olmasından sonra Yıldırım Bayezid devlet büyüklerinin kararıyla padişah آاآئ1ن edildi. Sultan Murad Han’ın cenazesi Kosova’dan Bur- sa’ya getirilip Çekirge semtinde bulunan Murad Hüdâvendigâr Camii karşısındaki türbesine defnedildi. Şehid edildiği ve iç organlarının gömüldüğü yere Meşhed-i Hüdavendigâr ismiyle bilinen bir makam-türbe yaptırıldı.

SULTAN MURAD HAN’IN RUMELİ YÜRÜYÜŞÜ

Yirmi yedi sene süren hükümdarlığı zamanına 37 muharebe sığdırmış, zaferden zafere koşmuş ve ömrü hep harp meydanlarında geçmiş olan Sultan Murad Hüdâvendigâr, Rumeli’ye ayrı bir ehemmiyet vermiştir. Rumeli’de fetihlere devam edilmesi ile buralara Müslüman halkın yerleştirilmesi işi OsmanlIların takip ettiği en mühim iskân siyaseti idi. Bu yerleşme diğer devletler gibi bir istila değil, aksine bir imar ve iskân hareketidir. Fethedilen yerlere cami, saray, mescid, han ve kervansaraylar yapılarak buralar imar ediliyordu. Bu hal, OsmanlIların Balkanlardaki fetihleri, yalnız kılıç kuvvetine dayanarak değil, medeniyet bakımından da üstünlüklerine güvenerek yapmakta olduklarına en güzel delildir.

 

SULTAN MURAD HAN’IN RUMELİ YÜRÜYÜŞÜ

(1361-1362) Çorlu, Keşan, Dimetoka, Pınarhisar, Babaeski ve Lüleburgaz fethedildi.
(1361-1363) Edirne fethedildi.
(1364) Sırp Sındığı (Birinci Çirmen) Zaferi
(1363-1364) Filibe ve Gümülcine fethedildi.
(1366-1367) Kızılağaç Yenicesi, Yanbolu, islimye, Sa- makov fethedildi.
(1367-1368) Aydos, Karınova, Sözebolu (Sözepol), Pınarhisar, Hayrabolu, Kırkkilise (KIrklareli) ile Vize fethedildi.
(1368) Edirne’nin devlet merkezi yapılması.
(1371) İkinci Çirmen Muharebesi

(1371) Kapulu Derbent fethedildi.
(1372) Köstendil Kalesi fethedildi.
(1373) Kavala, Drama, Zihne, Serez ve Karafer- ye fethedildi.
(1373) Elden çıkmış olan Gümülcine, Borla, Is- keçe ve Marolya’nın tekrar fethi.
(1375) Niş fethedildi.
(1382) İştip, Manastır ve Pirlepe şehirleri fethedildi.
(1385) Ohri fethedildi.
(1386) Sofya fethedildi.
(1386) Venediklilerin elindeki Kroya ve işkodra fethedildi.
(1387) Selanik fethedildi.
(1388) Ploşnik (Ploçnik) bozgunu.
(1388) Dobruca, Şumnu ile bütün Bulgaristan fethedildi.
(1389) Birinci Kosova Zaferi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir