KOYUN

KOYUN

koyun

koyun

. Koyunlar, yakın akrabalan olan keçiler gibi gevişgetiren, çifttoynaklı memelilerdir. Postlan yünlü, gövdeleri keçilerden genellikle daha dolgun, çoğu kez yalnız erkekleri (koçlar) kaim ve kıvnk boynuzludur. Keçilerin ise evcil soyları bile çevik yapılıdır ve hem erkeğinde, hem de dişisinde arkaya doğru eğik boynuzlar bulunur. Ama bazı yabanıl koyunlan keçilerden ayırt etmek hiç de kolay değildir. (Ayrıca bak. GEVİŞGETİREN-LER; KEÇİ.)

Koyunlar evcilleştirilen ilk hayvanlar arasında yer alır. Verimsiz otlaklarda beslenebilmesi çeşitli iklim koşullarına dayanıklılığı, et, süt, yün gibi değerli ürünler vermesi nedeniyle yeryüzünün büyük bir bölümünde yetiştiril

mektedir. İlk evcilleştirilen koyunların, keçi-lerinki gibi uzun kılları vardı ve yün, bunların altında ince bir katman halinde bulunuyordu. Önceleri öldürülen koyunların yüzülen derileri giysi olarak kullanıldı. Ama zamanla ko-yunların öldürülmesi yerine postları kırkıldı-ğında, tüylerinin yeniden uzadığı, toplanan yapağıdan yünün ayrılabileceği ve yünden iplik elde edilebileceği anlaşıldı. Böylece koyunlar yünleri için de beslenmeye başlandı. (Ayrıca bak. YÜN.)

Koyundan elde edilen öbür ürünler arasında kozmetik ve merhem yapımında kullanılan lanolin ile ayakkabı, ceket, güderi gibi eşyaların yapımında kullanılan deri sayılabilir. Lanolin yapağıdan çıkarılan yağsı bir maddedir. Koyun bağırsağından yapılan katgüt, cerrahide açılan yaraların dikilmesinde ve ayrıca çalgı teli olarak kullanılır. İçyağlarmın eritil^ mesiyle elde edilen donyağmdan yapılan mum ise günümüzde eski önemini yitirmiştir.

Yabanıl Koyunlar

Yeryüzünün birçok dağlık yöresinde çeşitli türlerden yabanıl koyunlar yaşar. Orta Asya’ nın doğusundaki yüksek yaylalarda görülen argalı (Ovis ammon) varlığını sürdüren ko-yunlann en irisidir. Geniş bir çember çizdikten sonra bile kıvrılmayı sürdürebilen kalın boy-
Popperfoto
Arkar, Afganistan’da ve Pencap yöresinde
yaşayan yabani bir koyun türüdür.
nuzları bazı türlerde 2 metreye yakın uzunluktadır. Omuz yüksekliği ise 1,3 metredir. Öte yandan Afrika’da bulunan kızıl Kamerun koyununun (Ovis jubata) omuz yüksekliği yalnız 48 santimetredir. Gerdanından ve ön bölümünün yanlarından uzun tüyler sarkan Berberi koyunu (Ammotragus lervia) Kuzey Afrika’da, muflon yâ da Avrupa yaban koyunu (Ovis musimorı) Korsika, Sardinya ve Kıbrıs adalarında yaşar. Bazı uzmanlar bu türü evcil koyunun (Ovis aries) atası sayar. Ama Anadolu’dan Türkmenistan ve Keşmir’e kadar uzanan bir kuşak boyunca yaşayan dağkoyunu (Ovis orientalis), büyük ölçüde Afganistan’da ve Pencap yöresinde yaşayan arkar (Ovis vignei), muflon ve argalı da evcil koyunun ataları arasında gösterilmektedir.

Kuzey Amerika’da yaşayan yabanıl koyun-lardan iri boynuzlu koyun (Ovis canadensis) Meksika’nın kuzeyinden Kanada’nın batısı boyunca uzanan dağlık yörelerde rastlanan kahverengi postlu bir türdür. Yakın akrabası olan Dall koyunu (Ovis dalli), Kanada’mn batısından Alaska’ya kadar uzanan bölgede yaşar.

Koyunların erkeğine “koç”, dişisine “koyun”, yavrusuna yaklaşık altı aylık olana kadar “kuzu”, daha sonra bir yaşma kadar “toklu” denir. ■

Evcil Koyun Soyları

Koyunların evcilleştirilmesinden çok sonra, seçmeye dayalı ıslah çalışmaları yapılarak birçok koyun soyu geliştirilmeye başlanmıştır. Çevre köşullarına uygun, besin ve giyecek gereksinimlerini en iyi biçimde karşılayacak yeni koyun soylarını yaratma çabası sürmektedir. Günümüzde 200’ü aşan koyun soyunun büyük bölümü ancak yerel bakımdan önemlidir.

Bütün koyun soylarında kuzular bahara doğru ya da bahar başında doğar. Yeni doğan kuzuların özenli bir bakıma gereksinimi vardır. Dişiler bir batında genellikle bir ya da iki, bazen üç ve daha çok yavru doğurur.

Koyun soylarının sınıflandırılması genellikle verimlerine (yün, et, süt), verdikleri yünün özelliğine ya da kuyruk yapılarına göre yapılır. Koyunlardan süt üretimi Türkiye, İran, Çekoslovakya, Yunanistan, Macaristan gibi

İki koyun soyu. Rambouillet (solda), üstün nitelikli yün
verimiyle ünlü merinostan (sağda) geliştirilmiştir.
pek az ülkede önem kazanırken, öbür ülkelerde koyunlar önemsenmeyecek ölçüde sağılmakta, temel olarak yünü ve eti için beslenmektedir. En çok koyun yetiştiren ülkeler sırasıyla Avustralya, SSCB, Yeni Zelanda, Hindistan, Türkiye ve İran’dır.

Koyun İngiltere’ye İS 1. yüzyılda Romalılar tarafından götürülmüştür. Ortaçağ İngiltere’ si ulaştığı zenginliği önemli ölçüde koyuna ve yüne borçludur. İngiliz parlamentosunda Lordlar Kamarası başkanına ayrılan ve İngiliz yününden yapıldığı için “yünçuvalı” adıyla tanınan sedir biçimindeki yer bu gerçeğin bir simgesidir. 18. yüzyılda, Sanayi Devrimi yün ticaretinin önemini azaltırken İngiltere’de geliştirilen koyun soyları sömürge ülkelere götürülmüş ve buralarda türetilen yeni soyların kökenini oluşturmuştur.

Türkiye’de Koyun Yetiştiriciliği

Koyun yetiştirmenin Türkiye hayvancılığında önemli bir yeri vardır. Koyunlar kıyı kesimlerinde ve Anadolu’nun iç kesimlerinde genellikle küçük sürüler halinde yetiştirilmekte, ortak kullanılan otlaklarda topluca otlatılmaktadır. Doğu Anadolu’nun güney kesimlerinde ise göçebe topluluklarının beslediği büyük sürüler kışın iklimin uygun olduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne indirilmekte, yazın yüksek yaylalara çıkarılmaktadır. Ayrıca bütün bölgelerde 100-200 koyundan oluşan çiftlik sürüleri de görülür.

Türkiye’de koyun varlığının yaklaşık yüzde
96’sı düşük verimli yerli soylardan, geri kalanı merinos, merinos melezleri ve az sayıda öbür kültür soylarının melezlerinden oluşur. Yaşadıkları bölge koşullarına kolay uyum sağlamaları, yetersiz otlatma ve beslenme koşullarına dayanmaları nedeniyle düşük verimli yerli soylar ekonomik zorluklar içindeki yetiştiriciler için günümüzde de önemini korumaktadır.

Türkiye’de toplam koyun sayısının yaklaşık yansını oluşturan akkaraman soyu İç Anadolu Bölgesi ile Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin İç Anadolu Bölgesi’ne yakın olan yörelerinde yetiştirilir. Ortalama

4-6 kg olan kuyruk ağırlığı, besili koçlarda 20-25 kilograma ulaşabilir. Renkleri genellikle beyaz, burunlarının ucu, kulakları, gözlerinin çevresi ve ayakları siyah, bazen de kahverengi lekelidir. Dişiler genellikle boynuzsuz, koçlar yüzde 10 dolayında boynuzludur.

Morkaraman, rengi mordan kızıla kadar değiştiği için kızılkaraman adıyla da tanınır. Özellikle Kars, Erzurum, Ağrı, Muş, Bingöl, Tunceli, Erzincan, Elazığ, Van ve Bitlis’te yetiştirilmekte olan morkaramanlar Türkiye koyun varlığının yaklaşık yüzde 20’sini oluşturur. Akkaramandan daha iri yapılı, koçları yüzde 10, dişileri yüzde 1 oranında boynuzludur. Canlı ağırlığı dişilerde 45-50 kg, koçlarda 55-60 kg dolayındadır.

Bilecik-Eskişehir-Kütahya-Afyonkarahisar doğrultusunun güneybatısında uzanan alanda yetiştirilen dağlıçlar doğuda akkaraman, batıda kıvırcıkla karışmıştır. Türkiye köyün varlı

Türkiye’de yetiştirilen yerli koyun soyları: 1. Kıvırcık. 2. Dağlıç. Dünyaca ünlü bazı koyun soyları: 3 ve4 uzun yapağılı Devon koyunları ve koçu.

5. Hampshire Down. 6. Oxford. 7. Hampshire.

Down kuzuları. 8. Southdown.

ğımn yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturur. Renkleri beyaz, burunlarının ucu, gözlerinin çevresi, kulakları ve ayakları siyah bazen de kahverengi lekelidir. Dişiler genellikle boynuzsuz, koçlar sarmal boynuzlu, yağlı kuyrukları ortalama 3 kg ağırlığmdadır. Karamanlardan farklı olarak oval biçimli olan kuyruğun alt uca yakın bölümünde mizaba denen yapa-ğısız, çıplak bir oluk bulunur. Kuzey Anadolu Dağları’nın iç kesimlerinde yetiştirilen herik de dağlıça benzeyen yağlı kuyruklu bir soydur. Ama bu soyun kuyruğunda mizaba bulunmaz.

Kıvırcık koyunu Türkiye’deki yağsız uzun kuyruklu soylar arasında en iyi bilinenidir. Marmara ve Ege bölgelerinde yetiştirilen bu soy beyaz renkli, ince uzun kuyrukludur. Trakya’da az da olsa kahverengi postlu olanlarına rastlanır. Dişiler genellikle boynuzsuzdur. Koçların kıvrılarak yana açılan güçlü boynuzları vardır. Boyun ve karın altının tüysüz oluşu yapağı verimlerinin düşük olmasına yol açar. Ama etleri çok lezzetlidir.

Karayaka koyunu Sinop-Trabzon arasındaki kıyı şeridi ile Amasya ve Tokat illerinde küçük sürüler halinde yetiştirilmektedir. Bu soyun da eti lezzetli, postu genellikle beyaz, bazen siyah lekelidir. Dişiler genellikle boynuzsuz, koçlar güçlü sarmal boynuzludur.

Türkiye’de önem taşıyan birçok başka koyun soyu da yetiştirilmektedir. Bunlar arasında yalnız İzmir ilinin Ödemiş ilçesinde bulunan Ödemiş koyunu, İmroz kökenli olan ve Çanakkale ilinin öbür kesimlerinde de yetiştirilen İmroz koyunu, Sakız Adası kökenli olan, başta İzmir ili olmak üzere Ege ve Akdeniz kıyı şeridinde yer yer yetiştirilen Sakız koyunu, Karadeniz Bölgesi’nin doğu kesimindeki dağlık Rize ve Artvin yörelerinde, ayrıca Ardahan’da yetiştirilen Hemşin koyunu ve Kars ilinin özellikle Çıldır ilçesinde yoğun olarak yetiştirilen tuj koyunu sayılabilir.

Türkiye’de bulunan yabancı koyun soyları arasında en önemlisi merinostur. Ortaçağ boyunca İspanya’nın tekelinde kalan bu soy beyaz ve ince yapağılıdır. Merinos koyunu günümüzde birçok ülkeye yayılmış değişik amaçlara yönelik çeşitli yeni soyların kökenini oluşturmuştur. Türkiye’de de uzun yıllar benzer çalışmalar yapılarak geliştirilen iki soy
vardır. Bunlardan Türk merinosu Bursa ve Balıkesir yörelerinde, Orta Anadolu merinosu özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde yetiştirilmektedir. Merinosların yüzlerinde ve bacaklarında da bol yapağı bulunur.

Orta Asya kökenli karagül ya da karakul koyunu Türkiye’ye ilk kez 1929’da SSCB’den getirilmiş ama üretimi yaygınlık kazanamamıştır. Karagül koyunu, yeni doğan kuzuların postundan elde edilen parlak, kıvırcık ve siyah renkli kürk için de yetiştirilir. Bu değerli kürkler astragan adıyla ün kazanmıştır. Türkiye’deki yerli koyunlann et, yapağı yönünden ıslahında Fransa kökenli Ramboillet ve Ile-de-France ile adını Hollanda’ya ait bir adadan alan Texel gibi soylar kullanılmıştır.

Koyunlarda Kırkım

Koyunlar yaz başında, artık ısınmak için yünlerine gereksinimleri kalmadığından kırkılır. Kırkma işlemi özel el makaslarıyla ya da kırkım makineleriyle yapılır. Yapağının kesilmesi koyunun canını yakmaz, ama koyun kırkıcısı, koyunun hareketlerini engelleyip, yanlışlıkla derisini kesmeden, yapağıyı tek
New Zealand National Publicity Studios
Yeni Zelanda’da koyun kırkıcıları. Usta bir kırkıcı günde 400 kadar koyun kırkabilir.

parça halinde çıkarmak için çok ustalaşmış olmalıdır.

Koyun Zararlıları ve Hastalıkları

Koyunlar çok çeşitli asalaklardan ve hastalıklardan etkilenir. Kene, bit, etsineği larvası gibi zararlılar koyun yapağısında ve derisinde yaşar. Koyunları bu asalaklardan kurtarmak için kimyasal maddeler katılmış sulara sokmak gerekir. Ayrıca karaciğer kelebekleri ve bağırsak solucanları gibi iç asalakların bulaşması son derece tehlikelidir. Gerçekte yassı-solucanlardan olan karaciğer kelebeği durgun suları içen koyunlarda; bağırsak solucanları ise uzun süre aynı yerde otlatılan koyunlarda daha yaygın görülür. Bu asalaklara karşı geliştirilmiş ilaçlar vardır. Şarbon ve şap gibi hastalıklar ise salgın halinde ortaya çıkarak büyük kayıplara yol açarlar. Geliştirilen aşılar koyunların bu hastalıklardan kırıma uğramasını engellemiştir.

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*