KUATROÇENTO
Sanat alanında büyük başarıların yüzyılı olan Kuatroçento, uzun zaman tam anlamıyla bir altın çağ sayılmıştır. Çok verimli bir düşünsel ortamda, geçmişin öğrettiklerinden de yararlanılarak, yeni düşünceler ortaya çıkarılmış, her alanda (felsefe, bilim, estetik) kuramlar geliştirilmiştir. Böylece, Kuatroçento hümanizmanın doğuşunu ve güzellik idealinin metafizik düzeye erişmesini sağlayan bir kuramsal kurgu bolluğu yaratmıştır.
Kuatroçento, İtalyancada XV. yy’ı belirtir ve sanat tarihçilerince en çok kabul gören kronolojik sınırlara göre Rönesans’ın başlangıcına tekabül eder. Bugün bu terim, tarihsel açıdan belirli bir dönemi belirtmek kaygısıyla ve genellikle, bir üslup anlamında kullanılmakta ve dolayısıyla da tüm yüzyıl boyunca İtalya’nın sanat ve kültür gerçeğinin çeşitliliğini açıklamakta yetersiz kalan Erken Rönesans terimine tercih edilmektedir.
Floransa’da Santa Maria Novella Kilisesi: bu kilisenin roman ve gotik cephesi, Leon Battista Alberti tarafından yeniden düzenlenmiş, özellikle üst kısmı bir alınlık eklenerek değiştirilmiştir.
İÇİNDEKİLER
ANTİKÇAĞ SANATINA DÖNÜŞ
KURAMCI SANATÇILAR BÜYÜK SANAT MERKEZLERİ MİMARÎ HEYKEL RESİM
ANTİKÇAĞ SANATINA DÖNÜŞ
İtalyan sanatçılar, Yunan-Roma Antikçağı’ndan esinlenen y-. değer ve biçim arayışlarının, önceki dönemden bir kopma ola;::’ nun bilincine çok kısa zamanda vardılar. Ayrıca, Antikçağ sana; dönüş olarak yorumlanan Rönesans düşüncesinin kendisini de : atroçento insanlarına borçlu değil miyiz? Bugün tüm radikal ger lerden sakınmaya çalışıyor ve bu «kültürel devrim»in Treçentc”; (XIV. yy) beri başlamış olduğunu biliyoruz: Petrarca (1304-İc’ klasik modellerin önemini önceden duyumsamıştı. Gene de Ar.: çağ’ın incelenmesinin gerçekten temel bir rol oynaması, XV. y rastlar. Sanatçılar, Antikçağ harabelerinin gözleminden çıkarttı: rı derslerle, özgün ve çeşidi çözümlere yöneldiler.
Hümanizmanın beşiği olan Floransa’da, XV. yy’m ilk on yılla: dan başlayarak Roma sanatından alınan ilkelerin ve motiflerin > lanılması sayesinde akılcılığa ve biçimlerin düzenlenmesine ye: lişle, özellikle mimarîde ve heykelde Antikçağ’ın katkısı ken: göstermeye başlar. Mimar Filippo Brunelleschi’nin (1377-1466) £ yışları ve heykelci Donatello’nun (1386’ya doğru-1466) sanat tünlüğü, bu yeni eğilimlerin örneklerini oluşturur. İtalya’nın fc* yinde ve özellikle de Padova, Mantova ve Verona gibi canlı rr. kezlerde Antikçağ’ın sanat çevreleri üstünde yarattığı etki, çcğ: lukla arkeolojiyle bağlantılıdır. Alçak kabartmalar, lahider ve r dalyalar, ressamların, içinden kompozisyonlarında kullanacak motifleri çıkardıkları zengin bir repertuvar sunarlar. Andrea .V* tegna’mn (1431-1506) eserleri, Antikçağ’ın söz dağarcığının bu çimde yeniden kullanılmasının en iyi örneklerinden birini oluştu:
FLORANSA
Floransa’da Mediciler (yüzyılın ilk yarısında Yaşlı denen Cosimo, sc: ra onun torunu Muhteşem denen Lorenzo) sanat koruyuculuğun-örnek alınacak adları olarak ortaya çıkarlar. Büyük antika, madaiy elyazması koleksiyoncuları olan her iki Medici de, Alberti veya M= sile Ficin (1433-1499) gibi zamanlarının en aydın kişilerini yanlar:: çekmeyi bilmişlerdir. Medidlerin çevresindeki Donatello, Filippo L;: pi; Via Larga’daki Mediciler Sarayı için Piero di Medici’nin iki kızı y nında genç Lorenzo’nun da betimlendiği Müneccim Krallarının Tap: ması adlı ünlü freski yapan Benozzo Gozzoli (1420-1497) veya Bcr celli gibi sanatçılar, Floransa’nın modern sanata giden yolda en merkezlerden biri durumuna getirilmesine katkıda bulunan bir rek bet ortamı içinde çalıştılar.
Via dell’Agnolo Madonnası,
çokrenkli sırla kaplı pişmiş topraktan heykellerin yaratıcısı Luca Della Robbia’nın eseridir (Bargello Müzesi, Floransa). Isa’nın üstündeki şeritte «Ben dünyanın ışığıyım» sözleri yazılıdır.
URAMCI SANATÇILAR
manist Leon Battista Alberti’nin (1404-1472) 1435’te yayımla-esim üstüne incelemesinde kamdadığı gibi, tarih kadar geri ve matematik bilgisi de Kuatroçento sanatçısı için, yaratıcı-razgeçilmez temeller oluşturur. Ressamları eğitmeyi amaçla-e modern resmin temel metni olarak kabul edilen bu kitapta ti, sanatçının bilimsel alanda edinmek zorunda olduğu bilgile-atmakta ve geometrik perspektifin kurallarını saptamaktadır, la söz konusu olan, Cennino Cennini’nin XIV. yy’ın sonunda ğı «Resim Üstüne İnceleme» (Trattato della Pittura) gibi bir öğüt tölye tarifleri» kitabı değil, resmi ilk kez liberal sanatlar (özgür lama yakışan sanatlar) arasına yerleştiren didaktik bir eserdir, irlerin, astrolog, matematikçi ve tarihçilerin dostu olan sa-, artık yalnızca bir siparişi yerine getiren hüner sahibi bir ı değil, aynı zamanda kendisi de zaman zaman kuramcı bir kişidir. Kuatroçento’nun simgesel adı Piero della Fran-ı (1410’a doğru-1492), «Resimde Perspektif Üzerine» (De pers-va pingendi) ve «Beş Ana Kural Üzerine Söylem» (Libellus de que corporibus regularis) adlı kitapları ile yazar-ressam ko-unun çok iyi bir örneğini oluşturmaktadır. İlk kitap, resme lanan perspektif üzerine kaleme alınmıştır. Sanatçının son ında yazdığı ikinci kitap ise, biçim sorununu felsefe açısın-île almaktadır, aynı zamanda ressam, heykeltıraş ve mimar ve Piero della Francesca’mn Sienalı çağdaşı ve onun gibi Ur-saray çevresinde çalışmış bulunan Francesco di Giorgio :ini (1439-1501), mimarlıkla ilgili bir kitabın da yazarıdır. Bu in, birçok bilim kolunda ustalaşmış ve tüm ifade biçimleri-gi duyan sanatçılar, Leonardo da Vinci (1452-1519) ve Mic-ngelo (1475-1564) gibi önde gelen sanatçıların öncüleridir.
iÜYÜK SANAT MERKEZLERİ
ılyan uygarlığının parlak çağı Kuatroçento’da, yarımadadaki ı devletler içinde gerçek anlamda sanat merkezleri ortaya uştır. Aynı zamanda vali ve komutan olan, zafer ve gösterişe :ün aydın prensler, (podestalar ve condottieriler) çevrelerine ııyatçılar ve sanatçıları topluyorlardı. Bunlar, güçlerinin, sanat yuculukları ile dile getirileceğinin bilincinde idiler. Böylece, celtıraşlar, mimarlar ve ressamlar, büyük din tarikatlarının ısiskenler ve Dominikenler gibi) ve hayır demeklerinin sipa-rine koşut olarak, yanlarında çalıştıkları prenslerin adını du-nak için de eserler vermekte idiler.
ve Venüs, Sandro Botticelli’nin eseri (ayrıntı; National ry, Londra): Venüs Humanitas’ın çekiciliği, güzelliğinden tu kadar zekâ dolu havasından da kaynaklanır.
Pazzi Kapellası (1429-1460), Floransa’daki Santa Croce Kilisesi’nin avlusundadır ve Brunelleschi’nin tamamlanmamış bir şaheseridir.
Sanatçılar, çoğu kez birbirinin akrabası olan ama birbirleriyle yarışmayı da sürdürerek rekabeti körükleyen ve ortamı canlandıran karşılaşmaları sağlayan prenslerin çekiciliğiyle Floransa’dan Ferrara’ya, Mantova’dan Rimini’ye, Verona’dan Urbino’ya, bir saraydan bir başkasına geçiyorlardı.
MİMARÎ
Kuatroçento mimarîsinin tanımını oluşturan öğeleri, yeni deneyimlerin kavşağı ve özel bir mimarî etkinliğinin yer aldığı Floransa’da aramak gerekir. Yüzyılın ilk büyük işliği, Santa Maria del Flöre Katedrali çevresinde kuruldu. Tapınağın kubbesini yapan Brunelleschi, yeni bir kültürün yönelimlerini ortaya çıkarmış; kuşkusuz önceki yüzyıldan kalma bir planı temel almış, ama bu planı, kentin en simgesel anıtını gerçekleştirecek kadar geliştirmiştir. Leon Battista Alberti, resim üzerine incelemesini, sanatına duyduğu hayranlığın bir belirtisi olarak, bu mimara sunmuştur. Gerçekten de Brunelleschi, mimarîyi matematiğin yasalarına bağlayan ilk Kuatroçento sanatçılarından biridir; Masumlar Hastanesi, San Lorenzo ve San Spirito kiliseleri ve başyapıtı Pazzi Kapellası gibi belli başlı eserleri, sanatçının kesinlik kaygısını ve hacimlerin birbirine eklemlenişini açık bir düzenleme içinde dile getirme isteğini yansıtmışlardır; sanatının belirtisi (markası) olan, biçimlerin zarifliği ve saflığı, sanatçının antik mimarî ve Hıristiyanlık öncesi yapı modellerine ilişkin bilgisiyle (bu bilgiyi başarıyla kullanacaktır) beslenen bir geometrik anlayışın sonucudur.
Matematiksel analiz yoluyla uyum ve denge arayışı, orantı oyunları, Alberti’nin savunduğu ilkelerdir. Alberti’nin tasarladığı ve Bemardo Rossellino’nun yaptığı Rucellai Sarayı, mimarın sanatını en iyi yansıtan eser ve Rönesans’ın Floransa saraylarının en iyi örneği olarak değerlendirilebilir. Ritmi ve biçim oyunları daha sonra Karşı Reform’un mimarlarınca kullanılacak olan Santa Maria Novella’mn cephesini de Rossellini tasarlamıştır.
Şüphesiz daha az yenilikçi olan Michelozzo (1396-1472), yeni ilkelerin yorumcusu olarak kendini göstermiştir. Kendisine San Marco Manastırı’nı ve Via Larga Sarayı’nı (Medici-Riccardi Sarayı) sipariş veren Cosimo de Medici’nin gözde mimarı olan sanatçı, Floransa mimarîsinin geleneksel öğelerini (güçlü kabartılarla süslenen som bir giriş) modern öğelerle (yapının üst bölümlerinde duvarın işlenmesinin hafifletilmesi, yarım daire biçiminde kemer kullanımı, yatay şeritler, çıkıntılı kornişler) birleştirerek yeni bir saray tipi ortaya koymuştur.
XV. yy îtalyası’nda, Brunelleschi ve Alberti’nin etkisinde yetişen Toscanalı sanatçılara sık sık başvurulan, Roma ve Milano gibi büyük kentlerde olduğu kadar Kuatroçento ülküsünün izini kalıcı bir biçimde taşıyan Rimini ve Urbino gibi küçük kentlerde de, anıtsal projeler eksik olmamıştır.
Milano’daki Santa Maria üeile Grazie Kilisesi, Kuatroçento’nun son yıllarında, 1502‘de ünlü «tempietto»yu yaptığı yer olan Roma’ya gitmeden önce Bramante tarafından tasarlanmıştır.
MANTOVA
Ludovic II Gonzaga, Kuatra-çento Italyası’nın en parlak saraylarından birinin resmî sanatçısı olacak olan Andrea Man-tegnaVı Mantova’ya çağırır. Mantegna, Mantova Şatosu’nun «Evlilerin Odası» denen odasına, dönemin en başarılı ve en ustalıklı duvar resimlerinden birini (1472ye doğru-1474) yapar. Gonzaga ailesini gerçek anlamda yücelten bu fresk, mekânın işlenmesine gözaldatma-ca perspektifi ile özgün çözümler getirir.
FERRARA
Mantova’da çalışan Mantegna, ayn-ca Ferrara’daki Este ailesi için de resim yapar. Brunelleschi’nin de bir süre kaldığı, il Pisanello denen, portreleriyle ünlü saray ressamı Antonio Pisano (1395’e doğru-1455’e doğru), ne yazık ki Ferrara’daki eserleri ortadan kaybolmuş olan Piero della Fran-cesca, İtalya’ya kuzey resim tekniklerinin yayılmasına katkıda bulunan Flaman Roger Van der Weyden (1400’e doğru-1464) gibi çok çeşitli kişilerin çalışmalarını sürdürdüğü Ferrara, zengin bir sanat merkezidir. Cosimo Tura, Schifanoia Sarayı’nın fresklerinin ressamı Francesco Del Cossa (1436’ya doğru-1478’e doğru) ve Ercole de’Roberti’nin (1450’ye doğru-1496) katılacakları Ferrara Okulu’nun kuruluşu, Borso Este’nin atılımıyla gerçekleşmiştir.
Isa ve Aziz Tomaso, 1483’te Verrocchio’nun yaptığı bronz grup, Floransa’daki OrSan Michele Kilisesi’hin cephesini süslemektedir.
HEYKEL
Heykelleri deniz kabuklarından nişler içine yerleştirme, figürlerin anıtsal işlenişi, «antik usulde» kumaş kıvrımlarının daha sistematik kullanımı, anatominin incelenmesine daha çok özen gösterilmesi, hareket arayışı ve daha insanca bir ifade, Donatel-lo’nun eserleriyle görkemli bir biçimde ortaya çıkan Kuatroçento heykelinin belli başlı yönelimlerini özetleyen niteliklerdir.
1401 yılı, Floransa’daki Vaftizhane’nin ikinci kapısı için açılan bir yarışmayla yeni bir dönemi başlatmıştır. Yarışmayı kazanan heykeltıraş ve kuyumcu Lorenzo Ghiberti (1378 veya 1381-1455), Antikçağ’dan aldığı öğelerle zenginleştirdiği Treçento geleneği içinde yer almıştır. 1425 dolaylarında başlanan üçüncü kapıda Ghiberti, incelikli kuyumculuk sanatını, neredeyse resimsel bir yapıda heykel sanatıyla birleştirmişe benzemektedir. Genç rakibi Donatello’ya göre daha az yenilikçi olan sanatçı, gene de kendini XV. yy başı İtalyan heykelinin önemli isimlerinden biri olarak kabul ettirmiştir.
Diri ve özgün sanatıyla, Roma lahitlerinin Dionisos kortejlerinden esinlenen, dans eden ünlü futto’ların (Santa Maria del Fi-ore için yaptığı koro balkonu Cantoria’dakıleı gibi) kökeni olarak Antikçağ’ı çok iyi anladığını gösteren Donatello, kendini Kuatro-
çento’nun en büyük ustalarından biri olarak kabul ettirmiştir . San Michele için San Giorgio, Senyörlük Locası için Davu: v; neresi için yapıldığını bilmediğimiz Yudit gibi en zariflerindi Campanile için yapılan ünlü Habakuk veya Marcus Aurelıus . atlı heykelinden esinlenen Padova’daki Gattamdata gibi en çır cı anlatımlarına kadar bu figürler, yadsınmaz bir enerjinin :z_: ni taşır. Bu anlatım arayışı, Floransa Vaftizhanesi için yar Aîagdalena heykeliyle doruğa ulaşacaktır. Nanni di S” (1380’e doğru-1421), Luca della Robbia (1400-1482), Dcr^:. lo’nun öğrencisi Desiderio da Settignano da (1430’a doğru-l-‘ Antikçağ’ın modellerinden esinlenirler. Bu sanatçıların zar;: natı, etkisi yüzyıl boyunca kalıcı bir biçimde süren ve Tcs:;: çevresini aşan Donatello’nun heykellerinde dile gelenden ce az keskin bir insancalık taşır.
RESİM
Tutarlı, göze göründüğü gibi bir biçimsel mekânın kopya es meşine yöneliş, doğayı daha iyi taklit etme kaygısıyla sürdü: len Kuatroçento resim sanatının temel belirleyicilerinden birici
Mekân ölçümü. Kuatroçento’nun ilk resim manifestosu: yazan sanatçı Masaccio’dur (1401-1428). Brunelleschi ve Dor tello’nun çağdaşı olan ve onlardan öğrendiklerini özümsemiş g züken sanatçı, Floransa’daki Carmine Kilisesi içindeki Brança; Kapellası’nın fresk dizileriyle, resim tarihinin şaheserlerinden i rini yapmıştır. Bu fresklerde antik heykelin anısı, Donatello’r.: sanatının anısıyla iç içe geçmektedir. Aydınlık mekân anlayı manzaraların güzelliği, figürlerin görkemi, ışığın kullanılışı cennetten kovulan Adem ile Havva’nın şaşırtıcı bir gerçeklik olağanüstü betimlenişi, tüm bir ressam kuşağını etkileyecek Bir Kutsal Üçleme’yle süslediği Santa Maria de Novella’da Mas^ cio, Brunelleschi’nin kuramlarım resme uygulamış; ilk kez g< çek bir mimarî göz aldatmaca yaratarak, resim, heykel ve mim rî sanatlarının görkemli bir sentezini gerçekleştirmiştir.
Masaccio’nun sanatının apaçık olgunluğu, XV. yy’ın ilk ya sında Floransa’da çalışan ressamlarda yankı bulacaktır: Mase cio’dan öğrendiklerini özgün bir dile taşıyacak olanlar şunlara Filippo Lippi (1406’ya doğru – 1469), Paolo Uccello (1397-147. Fra Angelico (1387-1455), Domenico Veneziano (1400-146 Bunlarda hacimlerin mekâna aydınlık bir biçimde eklemlenir si, figür bolluğu, giysi kıvrımlarının incelenmesi, ışığa gösteril dikkat, her ressamın kendi üslubuna uyarlayacağı değişmez ı lupsal özellikler olarak kalacaklardır. Paolo Uccello’dakı pe: pektif arayışı, natüralizm arayışının belli bir fantezi tadını dış nda bırakmadığı eserlerde şiirsel bir düş gücüyle birleşir. Fili po Lippi’de, Herodes’itı Şöleni’ndeki ünlü Salome’de görüldü; gibi, esnek çizgiye, zarif giysi kıvrımlarına, figürlerdeki çekici ğe tanınan öncelik, öğrencisi olan Botticelli’de’(1445-1512) sı noktasına varacaktır. Fra Angelico, ressam ve minyatürcü L renzo Monaco (1370’e doğru-1422) gibi ustalardaki yenilik çekiciliği, az rastlanan bir başarıyla birleştirmiştir. Şaheseri Sû ta Lucia dei Alagnoli’nin mihrap arkalığıyla, hem desen hem re: açısından başarı gösteren Domenico Veneziano’nun ışıklı it mi, kendisiyle Floransa’da San Edigio’nun koroyeri için bir fre dizisi (günümüze erişememiştir) üzerine çalışan genç Piero d> la Francesca’nm arayışlarına yeni bir yön vermesine katkıda b lunacaktır.
Piero della Francesca, İsa’nın Vaftiz Edilmesi pano resmind Arezzo’daki ünlü resim dizisi Gerçek Haçın Efsanesi’ne-, Url no’daki gizemli İsa’nın Kamçılanması’ndan Milano’daki olağanı tü Brera Alihrap Arkalığı’na kadar eserlerinde, durmaksızın bili bir ışıkla aşılan renkle biçim arasındaki bileşimi, matematik; kurallardan yola çıkarak gerçekleştirdiği bir sanatın yetkin örne lerini sunmuştur. Sanatçının statik ve gösterişli biçimleri nerede se geometrik olarak tanımlayışı, bir teoremmişçesine düzenlen mekânın resmedilişinde açıkça gözüken akılcılık, Piero’nun F man sanatına duyduğu ilgiyi açığa çıkaran titiz bir şiirsellikle 1: timlenen ayrıntılara karşı gösterilen özeni de dışarıda bırakır mıştır. Arezzolu ustanın sanatının ışığı, İtalya’nın kuzeyinde bölgelere; Venedik, Ferrara, Marche yöresine ve öğrencisi Peru, no’nun (1448’e doğru-1523) çalıştığı Umbria’ya dek erişecektiı
Modellerdeki süreklilik. XV. yy boyunca, bir önceki yüzy da tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşayan Siena, T çento sanatının görkemine bağlı kalır; buna karşılık uluslarar; gotik ustalarının geleneğinin sürdürülmesi, mimar, aynı zamö da da ressam olan Francesco di Giorgio Martini (1439-1501), S: setta denen Stefano di Giovanni (1400’e doğru 1451), il Veccl etta denen Lorenzo di Pietro (1405’e doğru-1480) veya Sano
San Giorgio, Donatello’nun eseridir (1416, Bargello Müzesi, Floransa).
KUATROÇENTO
URBİNO
ırcha bölgesinde bulunan ve Dük Federico da Montefeltro sayesinde ;ok Italyan ve yabancı sanatçıyı bir araya toplayan küçük Urbino ken-Kuatroçento’nun büyük düşünsel merkezlerinden biri olmuştur. Dük, kânlajın akılcı dağılımı ve Antikçağ’dan kalma modellerin kullammı-. Erken Rönesans olarak tanımlanan bir ideal arayışının en iyi ömekle-den birini oluşturduğu şatonun yapımı için, Dalmaçyalı mimar Luciano ırana (1420’ye doğru-1479), daha sonra da Francesco di Giorgio Martine başvurur. Bu hümanist hükümdarın hizmetinde aynca heykeltıraş ncesco Laurana (1430’a doğru-1502), ressam Paolo Uccello’dan başka k’ün, studiolo’sunun gömme süs işlerine katılan gözaldatmacalı panola-üstüne konmak, üzere ünlü adamların portrelerini sipariş ettiği Gentli tus (varlığı 1460’dan 1475’e kadar belgelenmektedir) ve Pedro Berrugu-(1450;ye doğru-1505) gibi iki sanatçıda da çalışacaklardır. îdeal kentle-»etimleyen ve haklı bir üne kavuşan tablolann siparişi Piero della Fran-ca’ya verilmiş olmalıdır. Bu tablolardan, hâlâ Urbino Dükalık Sara-ıda bulunan birinin, uzun zaman bu ressamın olduğu samlacaktır.
RİMİNİ
:e ve Gonzaga aileleri gibi, Sigismondo Pandolfo Malatesta ailesi Rimını’de kendisi için bir sanat çevresi yaratma isteği taşımıştır, lıükupıdar mimar Alberti’ye, içinde Malatesta ailesine ait kalıntıla-bulunduğu Aziz Prancesco’ya adanan manastır kilisesinin yenilendim sipariş etmiştir. Bu yenilenme sonunda ortaya çıkan Malatesti-d Tapmağı Erken Rönesans mimarîsinin gerçek anlamdaki bir ma-estosudur; Alberti’nin sürdürdüğü arayışlarda klasik Antikçağ’m fasını! açık bir biçimde yansıtır. Ayrıca, Sigismondo için de çalışa-c olan Piero della Francesca, Malatesta’nm görüntüsünün ölümsüz-tirilmesinde büyük bir payı bulunan, büyük bir soyluluk taşıyan iki rtre yapacaktır.
Masaccio, 1428’de Aziz Petrus’un yaşamından alınma bu sahneyi, Floransa’daki Santa Maria del Carmine’nin Brancaci Kapellası için fresk olarak resimlemiştir.
Andrea del Castagno, bu «Son Yemek» tablosunu, 1453’ten hemen sonra Floransa’daki Santa Apollonia Manastın’nın yemekhanesi için yapmıştır.
ro gibi (1406-1481) sanatçıları, komşu kent Floransa’da sür-ilen arayışlara duyarlı olmaktan ve böylelikle de Siena sana-bazı yenilikleri taşımaktan alıkoymaz.
Katı tarz». Kuzeydeki bölgelerde, çizginin, renk yoğunluğu-, kontur katılığının ve bir çeşit Antikçağ düşkünlüğünün ağır :ığı özgün bir kültür gelişir. Bu yeni eğilimlerin belirginleştiği Padovalı Francesco Squarcione’nin (1397-1474) atölyesidir, rcione’nin yanında yetişen Andera Mantegna, bu üslupsal inin en iyi temsilcilerinden biridir; bu çizgi içinde arkeolojik cesinlikle betimlenen antik usuldeki motifler, dekorun temel erini oluşturur ve Louvre’daki San Sebastianus’ta görüldüğü , desenin gücü biçimlere, ışık oyunlarıyla güçlenen heykelsi ıitelik kazandırır.
oransa’da olduğu gibi Padova, Mantova, Verona veya Ferra-aki atölyelerde de perspektife değer verilir, ama Venedik’te-^arlo Crivelli (1430 veya 1435-1493 veya 1495) Ferrara’daki imo Tura (1430’a doğru-1495) gibi sanatçıları asıl ilgilendi-akılcı yaklaşımdan çok belli bir olağandışılığı içeren bir tarz ırabeskten doğan plastik ve dekoratif biçimlerin aranışıdır. iğin etkisinin XV. yy’da hâlâ çok güçlü olduğu ama Manteg-■e Antonello da Messina’nın (1430’a doğru-1479’a doğru) ge-
tirdikleri yeniliklerin özellikle, lacopo Bellini (1400’e doğru-1470) ve oğulları Gentile (1429’a doğru-1507) ve Giovanni (1430-1516) tarafından çok iyi karşılandığı Venedik’te sanatçılar arayışlarını, bu okulun markası durumuna gelecek olan yoğun bir renkçiliğe yöneltirler.
Klasisizm yolunda. Uç temel gereklik olan mekânın, natüra-lizmin ve tarihin rasyonel anlatımının üstü örtülü olarak getirdiği zorunluluklar karşısında sanatçıların geliştirdiği tutumlar, Floransa sanatının XV. yy’ın ilk yarısındaki açık düzenlenme biçiminden İtalya’nın kuzeyindeki okullara bağlı ressamlarında çizginin öneminin artışına ve Venediklilerin tonal resmine kadar, büyük bir çeşitlilik gösterir.
Kuatroçento’nun son on yıllannda bu çok çeşitli eğilimler, sanatçıları, daha incelikli biçimsel arayışlar uğruna Rönesans’ın ilk aşaması olarak değerlendirilebilecek dönemde geliştirilen denge ve uyum ilkelerinden uzaklaştırmaktayken, Leonardo da Vinci, kon-turların katılığına karşı sfumato’nun yumuşaklığını getirmektedir. □
Ejderhayı yere seren Aziz Giorgio (Paolo Uccello’nun eseri; 1460’a doğru; National Gallery, Londra).
AYRICA BAKINIZ
– IB.«ısn Angelico (Fra)
► IB.ANSLI Botticcelli
► 1B.ANSH Brunelleschi
– IB.ANSLI Donatello
► IB.AMSU Floransa
► IB-ansli hümanizm
– İMİM İtalya
* İB.ANŞU Leonardo da Vinci
► ib.ansli Michelangelo
► ib.ansli Piero della Francesca » ib.ansli Roma
– İb.ansli Roma imparatorluğu
– ib.ansli Rönesans
– ib.ansli Venedik
► IB-ansli Yunan (Eski)