KUDUS

KUDUS

İsrail Devleti’nin tartışmalı başkenti Kudüs (İbranice Yeruşalayim, Arapça el-Kuds) tektanncılığm tartışmasız merkezidir. Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar için bir ziyaret yeri olan şehir 5 000 yıllık geçmişine rağmen, sonuçlan itibariyle Ortadoğu’nun sınırlarını aşan bir anlaşmazlığın konusu olmaktan hâlâ çıkamamıştır. Tahrik ettiği ihtiraslar yüzünden, Kudüs eski haritaların kendisine verdiği yeri de hâlâ korumaktadır: dünyanın coğrafî merkezi.
Yahudiye tepeleri üzerinde, 745 m yükseltide yer alan Kudüs, Kidron Nehri’nin biçimlendirdiği sarp bir engebe üzerinde kuruludur; nehir, Hazofim Dağı (818 m) ile Zeytin Dağı’ndan (808 m) oluşan dar bir dağ zinciri biçimlendirmiştir.

20 000 hektar genişliğinde bir alana yayılan şehrin, yüksekliğinden dolayı havası olağanüstü arı ve kurudur.

TARİH

Hinnom Vadisi’ne bakan tepelerde yapılan arkeolojik kazılar, Tunç Çağı’nda bu yörede toprak tabyaları olan bir şehrin varlığını ortaya koydu. MÖ 2500’de, Kenanlılar tarafından iskân edilmiş olan bu şehirden, MÖ XIX. yy’a ait Mısır metinlerinde söz edildiği gibi, MÖ XIV. yy’dan kalma Tel el-Amarna arşivlerinde de söz edilir. Kudüs daha sonra Yabusîlerin müstahkem bir şehri oldu. Kralının Mısır firavununa haraç ödediği ve uzun süre Ib-ranilerin akınlarına karşı koyduğu anlaşıldı. Bu durum, MÖ 1000 yılma doğru, Davud şehri ele geçirinceye kadar sürdü. Davud, Kudüs’ü krallığının hem siyasî, hem dinî başkenti yaptı ve içinde Musa Peygamber’in yasalarının yazılı olduğu levhaların saklandığı sandığı oraya götürdü. Süleyman, İbranîlerin Tanrı Yeho-va ile yaptığı sözleşmenin tanığı olan bu sandığı barındırmak için, Moriah Tepesi’nde bir tapınak inşa ettirdi. Süleyman’ın ölümünden sonra krallık ikiye ayrılınca (931), Kudüs, Yahuda Kral-lığı’nın merkezi olarak kaldı. Süleyman Tapmağı’mn hâzineleri, hırslı insanları Kudüs’e çekti, Kudüs’e akın etmelerine yol açtı, şehir bu sayede büyüdü ve gelişti. Kral Ezehyas (MÖ 715-687), Kudüs’ü, Silo kaynağının suyunun taşmasını önlemek için, bir yeraltı sukemeriyle donattı.

Asur kralı Sanherib, MÖ 701’de, Kudüs’ü ele geçirmeye muvaffak olamadıysa da, Babil kralı II. Nabukodonosor, MÖ 586’da
şehri alarak yakıp yıktı. Bu arada, Süleyman Tapınağı hj du ve Yahudalılar Babil’e sürüldüler. Elli yıl sonra, Pers k: yük Keyhüsrev, Babil’i fethederek Yahudilerin Kudüs’e c lerine izin verdi. Yurtlarına dönen Yahudiler, tapınaklarır dılar; şehrin restorasyonu Nehemya’nın yönetimi dönemi marnlandı. Pers egemenliği, Büyük İskender’in Filistin’i iı torluğuna katmasına kadar sürdü (MÖ 332).

Roma egemenliği

Romalılar, Kudüs’te yerel bir hanedan kurarak Herodes tidara getirdiler. Herodesler, Filistin’in büyük bölümünde 1 sürdüler. Büyük Herodes (MÖ 40-MS 4), Kudüs’ü mut anıtlarla süsledi (bunlardan birçok kalıntılar bugün hâlâ a dır) ve muhteşem bir tapınak inşa ettirdi. Ancak, en yükse riteyi yine de Roma valileri temsil ediyordu. Bu valilerin lüsü Pontius Pilatus, havarîleri ve yandaşlarıyla birlikte Y, leri Roma İmparatorluğu’na karşı ayaklanmaya kışkırt suçlanan İsa’nın çarmıha gerilerek idam edilmesine izin En önemli Yahudi ayaklanmalarından biri sırasında, Ron İkinci Tapmak’ı da (Herodes Tapmağı) yerle bir ettiler (M!

MS 135’te, Bar-Kohba tarafından yönetilen ayaklanı bastırılmasından sonra, Yahudiler, Kudüs’ten sürgün edj İmparator Hadrianus, Kudüs’ü Aelia Cap>itolina adı altında fc ma şehri haline getirdi. Baskı altındaki Yahudilerden ayır mek isteyen küçük bir Hıristiyan cemaati o sırada ortaya çı yavaş yavaş gelişmeye başladı.

IV. yy’ın başında, Hıristiyanlık, Roma İmparatorluğu ta dan resmî din olarak kabul edildiği zaman, Kudüs yine esi nı aldı ve Hıristiyanların hac merkezi oldu. Kutsal Kabir (V. di İsa) Kilisesi ve daha birçok Hıristiyan tapınağı o dönemi şa edildi. Yüzyıl sonra, Imparatoriçe Eudoksia tarafından j letilen kutsal alan, Sion (Sihveyn) Tepesi’ni de içine aldı. Kı: reli bir Pers işgali (614-628) yüzünden kesintiye uğrayan B egemenliği, 638’e kadar devam etti ve bu tarihte Halife C kan dökmeden şehri ele geçirdi. Kubbetûssahra yanlışlıkla ( Camii diye onun ismiyle de anılır.

Emevîler, Abbasîler, Fatımîler ve Türkler

Şehre saygı gösteren Müslümanlar, tapınak alanında I<x tüssahra’yı (688-691) ve karşısına da Mescidi Aksa’yı inşa e (705-715). Hıristiyanlara ve Yahudilere hoşgörüyle bak: Emevîler ve Abbasîler döneminden sonra, Fatımî halifesi e] kim döneminde (996-1021), sinagoglar, kiliseler ve hatta, K Kabir yıkıldı. Arapların hâkimiyetine son veren Büyük Selç komutam Atsız, şehri ele geçirdi (1070); 1077’de çıkan ayal mayı bastırdı. Haçlı Seferleri’ni hazırlayan vaazlar, İsa’nın k ni Müslümanların elinden kurtarmak amacıyla düzenlendi.

Latin Krallığı

I. Haçlı Seferi’nin askerleri temmuz 1099’da Kudüs’ü «kı rmca», Godefroi de Bouillon (Kutsal Kabrin muhafızı gibi m vazı bir unvan altında), yeni Kudüs Latin Krallığı’nın başına tirildi ve önce bir patrik tarafından temsil edilen Papalık’m b miyetine girdi. Ölümünden sonra kardeşi Baudoin, patriğin < den taç giydi. Kudüs Latin Krallığı bunun üzerine, Batı mc bir feodal düzene göre teşkilatlandı ve Edessa (Urfa) ve Tra kontluklarıyla Antakya ve Taberiye prensliklerini egemenliğ tına aldı. Kudüs, üç askerî tarikatın merkezi oldu: Templier valyeleri, Saint-Jean şövalyeleri ve Toton şövalyeleri. Şehre ; etmeye başlayan hacılar ve Hıristiyan halk için roman üslufc da birçok kilise inşa edildi. Frank krallarıyla (I. Baudoin’in kı ni II. Baudouin [1118-1131], II. Baudouin’in damadı Foulque d’Anjou [1131-1143] ve oğulları III. Baudouin [1143-11 I. Amaury [1163-1174]) dönemlerinde, krallık büyük ölçüde nişledi; ancak zaman zaman da Salaheddin Eyyubî’nin fetih yüzünden toprak kaybetti.
A
Tarih ve yenilik bir arada.

Tarihi Tapınak’ın yerinde inşa edilen Kubbetûssahra Camii’nin altın yaldızlı kubbesi. Kanuni Sultan Süleyman’ın surlarıyla modern yapılar arasında ışıldar.
«rtf/itffEPöYfAAHM
«Madaba Haritası»

(VI. yy’dan kalma mozaik). Hıristiyan nüfusun baskın olduğu dönemdeki Kudüs’ü temsil etmektedir.
Kitabı Mukaddes Okulu Kütüphanesi,

Ûlü Deniz veya Lut Gölü elyazmalarını barındırır.

JDUS

H Başlıca anıtlar m ve eski şehrin dinî yapıları
Herodes

Kapısı

X S. ,s, I

..^ŞöteymâJftrv v
1 ‘ jMtv^ıoqi]rııı«ıu<fM’

ŞamKap,*/,^*-*^
Nmziırı i

SMpharıus
MÜSLÜMAN MAHALLESİ
Süleyman’ın Taht’ HaJdızİJ
HIRİSTİYAN Akra M«n i «■ „

MAHALLESİ

l 7 ‘ ‘

OmlMnl

K«r’
t
Kubbetü’a

Sahra
ERMEtlf
* Moriad.
■’ i ——–

i \ Tapınak Tepesi

. Sikil*» «*■______
Silsile soieyman’ırl i Kapı ahırları
: ‘İMp.

„ „ vMmt.

, ………… (l , . ……… ■ «

Hero*»’b ^ g

*• ■ MVMUfSJ

jf: ‘( >!»■
Memluklar ve Osmanlılar

249’da, bir kez daha Suriye’nin hâkimiyeti altına giren ve ğollar tarafından tehdit edilen Kudüs, 1260’ta, Memluklar tamdan ele geçirildi. Memluklar, şehre birçok güzel eser kazan-lılar, ama Müslüman olmayan halkı vergilerle bunalttılar. Git-e sönmeye başlayan Kudüs’ün yıldızı, 1517’de, Osmanlı İm-itorluğu’na katılmasıyla yeniden parladı. Kanunî Sultan Sü-nan, bugün hâlâ görülebilen surları yükseltti, Şam Kapısı’m Cale’yi restore ettirdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun bu en par-döneminden sonra, Kanunî’nin halefleri, Kudüs ile ilgilenme-r ve şehri kendi kaderiyle baş başa bıraktılar.

‘IX. yy boyunca, Osmanlı imparatorluğu hızla çöktü ve Batı leri Filistin’e ayak bastılar. Kudüs’ün nüfusu 10 000’den 00’i Yahudi) 80 000’e (50 000’i Yahudi) çıktı. 1852 tarihli bir e, çeşitli dinleri kutsal yerler konusunda birbirine düşüren ışmazlıkları çözmeye çalıştı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, ıanlarm müttefiki olan Türkler, tngilizlere yenildi ve General :nby, 1917’nin aralık ayında bir fatih gibi Kudüs’e girdi.

ngiliz mandası

dilletler Cemiyeti (Cemiyeti Akvam), 1923’te, Filistin’de İngiliz ıdasını kabul etti. Başkent olarak seçilen Kudüs ekonomik bir m gerçekleştirdi ve tarihî anıdan uluslararası bir restorasyon ıpanyasına konu oldu. 1925’te açılışı yapılan İbranî Üniversite-‘n ilk taşı, Hazofim Tepesi’ne yerleştirildi. Balfour Bildirisi’nin ndirdiği Yahudi göçü günden güne önem kazandı. «Gelecek yıl lüs’teyiz» parolasında ifadesini bulan dileği gerçekleştirmek Filistin’e akın eden Siyonistlerin sayısı günden güne arttı. Bun-kaygılanan Araplar, 1929’dan itibaren, ayaklanmaya başlayın-!ngilizler siyasederini yumuşattılar.

dnci Dünya Savaşı’nın sonunda, Yahudilerin ve Arapların tavrı [eşti. Birleşmiş Milletler, 1947’de, Filistin’in taksimi için bir plan ul etti ve Kudüs şehrine uluslararası bir nitelik verilmesini ve bir ıl Devleti’nin kurulmasını öngören bir karar aldı. Araplar bu ka-reddettiler ve 1949’da Kudüs, ateşkes hattı esas alınarak, doğu-iski Şehir’i içine alan bir Ürdün kesimi ve Batıda bir İsrail kesimi ak üzere ikiye aynldı. Altı Gün Savaşı’ndan sonra, İsrail Hükü-i, şehrin yeniden birleştirilmesine karar verdi ve din özgürlüğüy-utsal Yerler’in himayesini garanti etti. 1980’de, Kudüs tek taratarak İsrail Devleti’nin başkenti ilan edildi. Arap ülkeleri bu oldu yi zorla benimsemelerine karşın, Araplar gibi birçok ülke, şeh-:ümü üzerinde İsrail hâkimiyetini tanımayı kesinlikle reddettiler lüyükelçiliklerini Tel Aviv’den Kudüs’e nakletmediler.
Isa’nın Kudüs’e Girişi (Moskova Okulu’ndan bir ressamın yaptığı ikona, XV. yy). İsa’nın hayat hikâyesi, Ölü Deniz elyazmalanyla aydınlığa kavuşmuştur. Bunlar, aynı zamanda, Yahudilik ve Hıristiyanlığın kaynaklarıyla ilgili yaklaşımlara yenilik getirmiştir.
Sion Kapısı
MODERN ŞEHİR

1876’dan beri, Kudüs’te çoğunluğu oluşturan Yahudiler, bugün nüfusun yüzde 75’e yakınını, Araplarsa yaklaşık yüzde 20’sini temsil ederler. Kudüs üç bölüme ayrılmıştır: Eski Şehir, Yeni Şehir (Batı Kudüs) ve Doğu Kudüs.

Surlarla çevrili olan ve kutsal yerlerin çoğunu barındıran Eski Şehir, dört mahalleye ayrılır: Müslüman, Yahudi, Hıristiyan ve Ermeni mahalleleri. 1949 – 1967 arasında, Ürdün denetimi döneminde yıkılan Yahudi mahallesi bugün bayındır duruma getirilmiştir. Yahudiliğin en kutsal yeri olan Ağlama Duvarı, Hero-des’in yaptırdığı tapınağın (İkinci Tapınak veya Herodes Tapmağı) anıtsal platformunu destekleyen payandalardan biridir. Kub-betüssahra Camii’nin yaldızlı ve Mescidi Aksa’nın gümüş kubbeleri, Moria Tepesi’ne bakar. Via Dolorasa (Acılı Yol), efsaneye göre, İsa’nın çarmıha gerildiği yere yolculuğunun güzergâhıdır (Haç Yolu diye de bilinir). Kutsal Kabir Kilisesi ise, İsa’nın mezarının bulunduğu yere inşa edilmiştir. Eski Şehir’in sokaklarının iki tarafında «suk» diye bilinen küçük dükkânlar sıralanmıştır. Evlerse, yüksek duvarlarla çevrili avluların etrafında yer alır.

Hemen hemen tümüyle Yahudiler tarafından inşa edilmiş olan Yeni Şehir, XIX. yy’dan başlayarak genişlemiştir. Hükümet binalarının çoğu, taksim döneminde, İsrail denetimi altında bulunan bu bölgede yer alır. Sanat ve arkeoloji eserlerini barındıran İsrail Müzesi, Ölü Deniz (Lut Gölü) elyazmalarının muhafaza edildiği Kütüphane ile birlikte güneydedir. Daha batıya doğru, konut olarak kullanılan yüksek binalar bulunur. Doğu Kudüs, Eski Şehir’in tam kuzeyinde-dir ve modem Arap kesimini oluşturur. Burası, özellikle, Rockefeller Arkeoloji Müzesi’nin de yer aldığı bir konut alanıdır. Ülkenin belli başlı yükseköğretim kuramlarından biri olan İbranî Üniversitesi’nin Hazofim Dağı’nda ve Yeni Şehir’de kampüsleri vardır.

Turizm, Kudüs için önemli bir ekonomik etmen ve gelir kaynağıdır. Başlıca ekonomik etkinlikler, elmas sanayii, elektrikli ev eşyası, mobilya, eczacılık ve kimyevî maddeler, plastik ve giyim eşyası imalatı, dokumacılık, basm-yaymdır. Kudüs, dört yılda bir nispî temsil usulüyle seçilen bir belediye başkanı ve 31 üyeden oluşan bir belediye meclisi tarafından yönetilir. □
KUDÜS: ÜÇ KAT KUTSAL ŞEHİR

Üç tektanrılı din de Hazreti İbrahim’den bahseder ve oğlunu Allah’a kurban etmeye hazırlandığı yerin Moria Tepesi olduğu rivayet edilir. Yahudilerin büyük tapınağı da (Süleyman Tapınağı) buraya inşa edilmiştir.

Yahudiler için, Davud ve Süleyman peygamberlerin krallığının başkenti olan dünyevî Kudüs, tapınağın inşa edildiği ve içinde Musa Yasaları’nm ve Tanrı ile yapılan sözleşmenin saklandığı sandığı barındıran (sandık MÖ 587’de kaybolmuştur). Arzı Mevut (vaat edilmiş toprak), semavî Kudüs’ün simgesidir.

Hıristiyanlar için, Kudüs, Hazreti İsa’nın şehridir, o orada çarmıha gerilmiştir. Rivayete göre, imparator Constanti-nus’un annesi Helena 326’da Kudüs’ü ziyaret ettiğinde gerçek çarmıhı bulmuş ve Isa’nın hayatını geçirdiği yerlerin birçoğunu teşhis etmişti.

Müslümanlar için, Kudüs (el-Kuds = «Kutsal Yer») İslam’ın Mekke ve Medine’den sonra üçüncü kutsal şehridir. Yine rivayete ve geleneğe göre, Tapı-nak’ın önündeki büyük meydan, mahşer veya kıyamet gününde bütün insanların toplanacağı yerdir ve Hazreti Mu-hammed, Miraç gecesi buradan Burak isimli efsanevî hayvana binerek göğe çıkmış ve oradas Cebrail ile karşılaşmıştır, işte, bütün bu sebeplerden ve VII. yy’dan beri, üç dine ait kutsal yerlerin, kurumların ve yapıların Kudüs’te yer almış olması yüzünden, bütün müminler ruhanî bağlılıklarını bu kutsal şehre yöneltmişlerdir.
AYRICA BAKINIZ

—► imnsu Akdeniz —► ib.ansli coğrafya —► Ib.anslI Haçlı Seferleri —► KM Hıristiyanlık —► ib.ansli İbranîler —► [b-anşli İslam —► ib.ansli İsrail —*- ib.ansli Musevilik

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*