Genel

KÜLTÜREL YAŞAM

KÜLTÜREL YAŞAM

Fransa’nın Kelt, Yunan-Roma ve Germen öğelerini uyumlu bir biçimde kaynaştıran köklü bir kültürel mirası vardır. Manastır ve üniversitelerin geliştirdiği zengin ortaçağ kültürü, 15. yüzyıl sonlarında bilimsel ve teknik gelişmenin önünü açan güçlü bir hümanizm geleneğine kaynaklık etmiştir. Bununla birlikte uzun yıllar dar bir çevre içinde kalan Fransız kültürünün geniş kitlelere açılması II. Dünya Savaşı sonlarına rastlar. Bu dönemde eğitim olanaklarının genişlemesi ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması kültür kaynaklarına ilgiyi de canlandırmıştır. Bu sürece Fransız halkının güncel olayları ve dünyadaki gelişmeleri daha yakından izlemesi de eşlik etmiştir.
Çağdaş Fransız kültürünün en önemli öğelerinden biri olan edebiyat alanında, geçmişin düşünsel ve hümanist mirası etkisini yitirmemiştir. Deneme türünün babası Montaigne, 17. yüzyıl oyun yazarları P. Corneille, Molière, J. Racine, fabl şairi La Fontaine, Voltaire, D. Diderot, V. Hugo,
C. Baudelaire, G. Flaubert ve E. Zola gibi dünya çapında ün yapmış ustaların etkisi günümüz yazarları üzerinde bile sürmektedir. Bunlara P. Valéry, S.-J. Perse, Colette, A. Gide, F. Mauriac, H. de Montherlant ve M. Proust gibi yakın dönemin parlak adları da eklenebilir. II. Dünya Savaşı sonrasında da birçok etkili edebiyatçı ortaya çıkmıştır.
Resim alanında Fransa’yı temsil eden seçkin sanatçıların başında J.-L. David, E. Delacroix, G. Courbet, P.-A. Renoir, C. Monet, E. Manet, E. Degas, P. Cézanne,
H. Matisse, M. Duchamp, Y. Tanguy ve G. Braque gelir. Bu arada J. Duvivieur, J. Renoir, J. Delanoy, F. Truffaut, J.-L. Godard, E. Rohmer ve C.. Lelouch gibi yönetmenlerle sayısız oyuncu sinemanın bir
sanat olarak gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur.
Fransa’da güzel sanatlar eğitimi devletten geniş bir destek görmektedir. Paris ressam, heykelci ve müzikçilerin çalışma ve gelişme olanağı bulduğu bir merkezdir. Büyük özen gösterilen müzeler çok sayıda değerli yapıtı barındırmaktadır. Tarihsel anıtların çoğu onarılarak koruma altına alınmıştır. Son yıllarda yerel halk geleneklerini canlandırmaya yönelik çabalar artmıştır.
Kültürel etkinlik gösteren kurumlar çeşitli bakanlıklara bağlıdır. Bütün önemli kentlerde bulunan kültür merkezlerinde değişik gösteriler ve etkinlikler yürütülür. Başka ülkelerle kültürel alışverişe büyük önem veren Fransa, başta Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) olmak üzere birçok uluslararası kültür kuruluşunun da merkezidir.
Basın ve yayın dünyası kültürel zenginliği yansıtan canlı bir yapı gösterir. Sosyalist hükümet 1989’da radyo ve televizyon yayımlarını denetlemek üzere bir yüksek kurul oluşturmuştur. Kamu ve özel radyo ve televizyon istasyonları vardır. Gazete yayımcılığının eski ve köklü bir geçmişi vardır. Başlıca gazeteler arasında Le Monde, Le Figaro ve France-Soir sayılabilir.
TARİH
Fransa, Avrupa’da insanlığın evrimini yansıtan en kapsamlı kalıntıları barındıran birkaç ülkeden biridir. Arkeolojik kazılarda 100 bin yıl öncesine tarihlenen aletler bulunmuştur. Tarihsel bakımdan bu aletleri izleyen buluntular, ülkede Paleolitik Çağdan beri sürekli yerleşme olduğunu göstermektedir.
GALYA. Romalıların Galli adını verdiği Kelt kökenli halklar İÖ 1500’lerde Ren Vadisinden güneye ve batıya doğru göç ederek bugünkü Fransa ve Kuzey İtalya topraklarına girmeye başladılar. İÖ 5. yüz-
yılda Akdeniz kıyılarına, İÖ 4. yüzyılda daı Po Vadisine kadar ulaştılar. Bu arada İonyalılann İÖ 625’te kurduğu Massilia-(bugün Marsilya) gibi canlı ticaret kolonileriyle ilişkiye girdiler. Galya kabilelerinin; Kuzey İtalya’daki ilerleyişini durduran Romalılar, bir dizi savaş sonunda İÖ 2. yüzyıl başlarında Gallia Cisalpina adını verdikleri toprakları denetim altına aldılar. Ardından İÖ 123’ten başlayarak Alpler’in ötesindeki, Galya kabilelerine boyun eğdirmek için savaşlara giriştiler. Galya’nın fethi Juliiıs Caesar’ın yönettiği, İÖ 57-54 arasındaki seferlerle tamamlandı. Galyalıların İÖ 52’de başlattığı genel ayaklanma sert bir biçimde bastırıldıktan sonra, dört eyalete ayrılan bölge adım adım Roma uygarlığının etkisi altına girdi.
Romalıların kurduğu koloniler ve yaygın yol ağı tarım, ticaret ve el sanatlarının gelişmesini sağladı. İS 1. yüzyıl sonlarında otoriter yönetime karşı çıkan sivil aristokrasi ile askeri çevreler arasında baş gösteren’ çekişmeler, sık sık karışıklıklara neden oldu. 2. yüzyıl başlarında Hıristiyanlığın yayılmasıyla Galya yeni dinin Batı Avrupa’daki önemli bir merkezi durumuna geldi.
3. yüzyılda Roma yönetiminde başlayan i genel çözülme, çok geçmeden Galya’da da etkisini gösterdi. Ekonomideki çöküntü sonunda küçük çiftçilerin toprakları aristok-: ratların elinde toplandı. Orta Ren’in doğu yakasındaki Alamanlar ile Frankların 235’ten sonra Galya içlerine düzenledikleri akınlar, Roma ile bağların bir süre kopmasına yol açtı. Bu dönemde Barbar saldırılarına karşı oluşturulan, Galya, İspanya ve Britanya’yı içine alan bağımsız devletin merkezi Augusta Treverorum’du (Trier). Roma’nın 273’te denetimi sağlamasından ; sonra alınan önlemler, Germen istilalarını durdurdu. Ama 350’de patlak veren iç savaş yeni akınlara zemin hazırladı. Meuse ve Schelde ırmakları arasına yerleşen Sal Frankları, antlaşma yoluyla foederatus (müttefik) konumunu elde ettiler. Roma; ordusunda görev alan Franklar kısa sürede üst kademelere yükseldiler. 406’da Vandalların ve başka kabilelerin büyük istilaları i başladı. Bu halklara karşı başarılı savaşlar j yürüten Romalı komutan Aetius, 451’de ; Vizigotların ve Frankların desteğiyle Hun ¡ ordularını durdurdu.
MF.ROVENJLER. 5. yüzyılın ikinci yarısında Loire Irmağının kuzeyindeki Galya toprakları Frankların eline geçti. Bu sırada Vizi-gotlar Akitanya ve Provence’a, Burgonlar da Rhöne Vadisine yerleşmiş bulunuyordu. Armorica Yarımadasında Britanya’dan gelen Bretonlar, Alsace’ta da Alamanlar oturuyordu. Yönetsel kuramlarının çoğunun« çökmesine karşın ayakta kalan Roma uy- ‘ garlığı, bu halkları değişen ölçülerde özümlemeyi başardı.
Kuzey kıyılarındaki çok sayıda küçük Frank krallığından birinin başında bulunan I. Clovis (hd 481-511), Soissons’da (Augusta Suessionum) bulunan Roma yöneticisi Syagrius’u 486’da yendikten sonra topraklarını güneye doğru genişletti. Bu arada öteki’ Frank krallıklarını ortadan kaldırdı. 496’da Hıristiyanlığı benimseyerek, Ariusçu ya da pagan olan öteki Germen halklara karşı Katolik kilisesinin desteğini kazandı. Ren bölgesinde giriştiği birkaç sefer sonunda; 506’da Alamanlara ve Thüringenlilere boyun eğdirdi. Ertesi yıl Burgonların desteğiyle Vizigotları yenerek Akitanya’nın büyük bölümünü aldı. Ama Ostrogotların müdahalesi yüzünden Akdeniz kıyılarına ineme- . di. Daha sonra başkent seçtiği Paris’e î yerleşerek yönetimini güçlendirmeye ağırlık verdi.
Clovis’in ölümünden sonra krallık dört ■ oğlu arasında paylaştırıldı. Böylece ortaya
Roma Döneminde Galya, İS 1-3. yüzyıllar
Westermann Grosser Atlas zur Weltgeschichte, George Westermann Verlag, Braunschweig
Tuc d’Audoubert Mağarası’nda kilden yapılmış tarihöncesi bizon kabartmaları, iö y. 15.000-10.000, Ariege, Fransa
J. Vertut – Ziolo
i Reims, Soissons, Paris ve Orléans krallıkla-] n çıktı. Bu bölünmeye karşın Frankların
| güney ve doğu yönündeki fetihleri sürdü j (532-534). Burgonya Krallığı’nın yıkılma-I sıyla Septimania dışındaki Akdeniz kıyılan I Frank egemenliğine girdi. I. Clotaıre’in I kanlı iç çekişmeler sonunda 558’de sağladığı i birlik, onun ölümüyle (561) yeniden bozul-1 du. Bu yeni bölünmeyi izleyen çatışmalar-! dan, I. Sigebert’in başında bulunduğu Aust-J rasia ile I. Chilpéric’in başında bulunduğu i Neustria krallıklan doğdu. Bu arada Armo-3 rica’nın batısındaki Bretonlann, güneyde I Vizigotlarm önünden kaçan Gaskonlann, ] İtalya’ya giren Lombardlann ve Tuna kıyı-! lanna yerleşen Avarlann akınlan Frank } yayılmasının durmasına yol açtı.
J Neustria krah II. Clotaire (hd 613-629) I Austrasia ve Burgonya tahtlannın boşalma-! sıyla 613’te bütün Frank topraklanna ege-I men oldu. Kilisenin ve soylulann ayrıcalık-I lanm genişleten Clotaire’in yerine geçen | I. Dagobert (hd 629-639), dış saldınlara karşı j birliği korumaya önem verdi. 631’de Vizi-i gotlan vergiye bağladı; 638’de Bretonlan ve I Gaskonlan egemenlik altına aldı. Ölümün-1 den sonra oğullannın başa geçtiği Neustria j ve Austrasia kralhklannm yönetimi, naiplik ! görevini üstlenen saray nazırlannın eline | geçti. Austrasia naibi II. Pépin 687’de Tertry’de Neustria kuvvetlerini yenilgiye 1 uğrattıktan sonra iki tahtın yeniden birleş-| meşini sağladı. Buna karşılık daha önce düklük konumu kazanan Akitanya’nın ar-1 dından Provence’ın da özerk bir düklük { olması ve Burgonya’nın bölünmesi güneydeki Frank egemenliğini zayıflattı.
KAROLENJLER. II. Pépin’in ölümünden (714) sonra Austrasia çeşitli iç ve dış saldınlarla karşı karşıya geldi. Yönetime egemen olan Pépin’in oğlu Charles Martel, ] Neustrialılan bir dizi savaş sonunda sindir-| di; ardından İspanya’dan gelen Müslüman-j lann ilerleyişini Poıtiers’de (Limonun Picto-num) durdurarak (732) Akitanya ve Pro-j vence’a boyun eğdirdi. Kuzey ve doğu î sınırlanndaki Germen halklan denetim altı-] na aldı. Papanın desteğiyle bu bölgelerde j yaygın misyoner çalışmalan başlattı. Konu-{, mundan yararlanarak geniş araziler elde etti j ve bunlann bir bölümünü yakın çevresine f ve komutanlanna dağıttı. 741’de ölen Char-i les Martel’in yerine iki oğlu geçti. 747’de ; kardeşi Carloman’ın bir manastıra çekilme-, siyle yönetimi tek başına ele geçiren III. Pépin (Kısa), son Merovenj kralı III. Chil-
deric’i tahttan indirerek soylulardan ve din adamlanndan oluşan bir meclise kendisini kral seçtirdi (751). Lombardlara karşı desteklediği papadan patricius Romanorum unvanını aldı. Septimania’daki Müslüman egemenliğine son verdi (752-759). Papanın başvurusu üzerine İtalya’ya yaptığı seferler sırasında papalığın siyasal düzeyde örgütlenmesinin temelini attı.
III. Pepin’in oğullarından Charlemagne (hd 768-814), kardeşi Carloman’ın ölümünden (771) sonra tek başına kral oldu. 774’ te Pavia’yı ele geçirerek kendisini Lombard kralı ilan etti. Babasının girişimini sonuçlandırarak bir papalık devleti kurdu. 778’de İspanya’ya karşı giriştiği
367 Fransa
seferden bir sonuç alamadı. Daha sonra doğuya ağırlık vererek Saksonları, Bavyera-lılan ve Thüringenlileri Karolenj egemenliği altına aldı. Bu halkları acımasız yöntemlerle Hıristiyanlığı benimsemeye zorladı. Bir dizi savaş sonunda Avarlara ve Slavlara boyun eğdirdi. 800’de Roma’da papanın elinden imparatorluk tacı giydi. Bu nedenle Bizans’la baş gösteren çatışma 812’de uzlaşmayla noktalandı. Charlemagne’ın iki büyük oğlu kendisinden önce ölünce, yerine hayatta kalan tek oğlu I. Ludwig (Louis) geçti.
imparatorluğun bölünmesini önlemek isteyen I. Ludwig (hd 814-840), Ordinatio Imperii (imparatorluk yetkilerinin düzenlenmesi) (817) olarak bilinen bir düzenleme yaptı. Buna göre imparatorluk unvanı en büyük oğlu Lothar’da (Lothaire) kalmak üzere toprakları üç oğlu (ötekiler Pépin ve Ludwig) arasında eşit olarak paylaştırılacaktı. Ama, daha sonraki bir evlilikten doğan dördüncü oğlu Karl’a da (Dazlak Kari) pay vermek istemesi, öteki oğullarıyla çatışmaya girmesine yol açtı. Bu durum iç savaşa ve imparatorluğun zayıflamasına neden oldu. Pépin’in ölümü üzerine Karl’a verilen Akitanya’da ayaklanma patlak verdi.
I. Ludwig’in ölümünü izleyen çekişmeye Verdun Antlaşması’yla (843) son verildi. II. Ludwig Doğu Frank; I. Lothar Orta Frank; II. Karl (II. Charles) ise Batı Frank krah oldu. Lothar’ın sembolik olarak imparator unvanını koruması kararlaştınldı. Ama topraklann sürekli bölünmesi ve giderek büyüyen yerel ayaklanmalar imparatorluğun dağılmasını hızlandırdı. Lothar’ın ölümüyle (855) oğulları arasında paylaştınlan topraklann büyük bölümü sonradan iki kardeşinin eline geçti.
Clovis’in 551’de ölümünden sonra Frank Krallığı’mn oğulları arasında bölünüşü
R Grausset ve E Leonard, Hıstoıre Üniverselle
Fransa 368
Uzun süre kuzeydeki Norman saldırılan ve Akitanya’daki kanıklıklarla uğraşan Kari, 875’te papadan imparator unvanım aldıktan sonra 877’de öldü. Onun oğlu II. Louis
doğrudan üstlenmeye başlayan feodal beyler, kraliyet otoritesini zayıflatan yerel güç odakları durumuna geldiler.
Mutlak yetkiler taşıyan Frank kralları, Germenlerin seçim geleneğine son vererek krallığa bir hanedan yapısı kazandırdılar. Kralların piskoposlarca kutsanması, otori-
Kilise örgütlenmesinin temeli geniş topraklara ve nüfuza sahip piskoposluklardı.
7. yüzyılda piskoposlann kral tarafından atanmaya başlaması, papalıkla bağlannm zayıflamasına yol açtı. Karolenj döneminde başpiskopostan bölge kiliselerine uzanan : sıkı bir hiyerarşi oluşturuldu. Bu arada Benedikten manastırlar da gelişti. Azizlere ve kutsal yerlere dayalı kültler toplumda kök saldı. Charlemagne ve I. Ludwig din eğitiminin düzeyini yükseltmeye büyük : önem verdiler.
Merovenj döneminde azizlerin yaşamına § ilişkin yapıtlar yaygınlaşmakla birlikte, ede- I biyatın genel düzeyi giderek düştü. Dinsel S mimaride Erken Hıristiyan üslup sürdü, f Heykelcilik 7. yüzyılda doruğuna çıkarken. | metal işlemeciliği de gelişti. Karolenj döne- * minde kurallara bağlı ve birörnek bir yazı X. biçimi geliştirildi. Düşünsel yaşamın zengin- f. leşmesine paralel olarak edebiyat ve tarih ¡8 yazımı canlandı. Bu arada 9. yüzyıl ortala- j; nnda imparatorluk içindeki çeşitli halklar : | arasında kültürel benliğe dönüş eğilimi ; [ güçlenmeye başladı. Mimarlık alanındaki | f denemeler yeni üsluplann doğuşuna zemin i hazırlarken, süsleme sanatlan daha incelmiş bir yapı kazandı. < !

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir