Genel

Kurban Bayramı ne zaman? 2015 Kurban bayramı tatili kaç gün? – Eğitim Haberleri

Kurban Bayramı ne zaman? 2015 Kurban bayramı tatili kaç gün? – Eğitim Haberlerikurban_bayrami_ne_zaman_2015_kurban_bayrami_tatili_kac_gun_h16081_a6ca4

kurban bayramı nedir, kurban bayramı, kurban bayramı tatili, kurban bayramı resimleri, kurban bayramı mesajları, kurban bayramı 2015, kurban bayramı tatili ne zaman, kurban bayramı tatili ne zaman 2015, kurban bayramı tatili kaç gün 2015, kurban bayramı tatili kaç gün olacak

Kurban Bayramı ,yüce Allah’ın, başta müslümanlar olmak üzere insanlık camiasına büyük bir lütfu ve rahmetidir hiç şüphesiz. Müslümanlar için büyük bir lütuf ve rahmettir, çünkü “Allah’a yaklaşmak” anlamına gelen Kurban ibadeti sayesinde Allah’a kulluk veteslimiyeti öğrenmektedirler. Hz.Adem’den itibaren sürüp gelen kurban ibadeti hem dînî hem de dünyevî fayda ve hikmetleri içeren bir ibadettir.
2015 Kurban Bayramı ne zaman tarihi
Kurban Bayramı bu sene 24 Eylül 2015 Perşembe gününe denk geliyor. 23 Eylül Çarşamba günü yarım olmak üzere toplamda 4.5 gün tatil olacak. Kurban Bayramında da son iki gün Cumartesi ve Pazara denk geliyor.
Şöyleki : Kurban insana Allah’a tamamen teslim olmayı öğretmektedir. Önemli peygamberlerden Hz.İbrahim’in vahiy vasıtalarından biri olan sadık rüyada oğlu İsmail’i kuban ettiğini görünce bunu ilahî bir emir telakki edip oğlunu Allah adına kurban etmeye girişmesi, oğlu İsmail’in de bunu teslimiyetle karşılaması aslında müslümanın Allah’a bütün varlığıyla teslim olması gerektiğini fiilen anlatan bir olaydır. Müşfik bir babanın oğlunu kendi eliyle boğazlamayı kabul edecek kadar ileri derecede bir teslimiyet örneğidir bu hadise.

Gencecik, hayat dolu bir yüreğin henüz hayatının baharında canını Allah için feda edecek kadar yüksek bir teslimiyet sembolüdür bu kurban kıssası. Yoksa Allah, kendisi için insanın boğazlanmasını hiç bir zaman kastetmemiş ve insanlara böyle bir ibadeti farz kılmamıştır. Her ne kadar Allah’ın gerçek dininden sapmak suretiyle Allah’ın hoşnutluğunu kazanmayı insanın kurban edilmesi gibi yanlış bir inanca bağlayan zümreler çıkmışsa da bu, hakdinin değil, tamamen insanın uydrduğu kuruntulardan ibaret batıl bir dinin ürünüdür.

Mısır halkının Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla her yıl Nil nehrine genç bir kızı kurban olarak atmaları böyle bir batıl inancın sonucudur. Yüca Allah böyle bir batıl inancı ve uygulamayı ortadan kaldırarak ve belli niteliklere sahip küçük veya büyükbaş hayvanların kurban edilmesini emrederek Allah rızası için dotların yanı sıra fakirlere dağıtılmasını dînî bir vecibe haline getirmiştir. Bu sayede yıl boyu ağızına et girmemiş bulunan fakir insanlar protein kaynaklarından biri olan olan et yeme imkanına kavuşmaktadır.

Allah Taala kurban kesmeyi emretmek suretiyle fakir olan köylülerin ekonomik imkanlar elde etmesini mümkün kılmaktadır. Her yıl üç-beş tane hayvan besleyip kurban bayramında satan insan yıllık geçimini kolaylıkla temin edebilir. Ayrıca et üretimine katkı yapmış ve fiyat artışının da gerçeklemesinin önü bu yolla sağlanmış olur. Kurban bayramı müslüman olmayan insanlar için de büyük bir lütuf ve rahmrettir.

Çünkü kurban bayramının idrak edilmesiyle müslüman olmayan insanlar da ekonomik yönden bu sirkülasyondan yararlanmaktadır. Bundan da önemlisi kurban bayramı sayesinde,müslüman olmayan insanlar hayatın anlamı ve yorumu konusunda düşünmek için yeni bir fırsatla karşılaşmaktadır.

“Ben kimim, nereden geldim, niçin varım, beni kim var etti, nereye gidiyorum,var olmamın amacı nedir ?” gibi temel soruları kendisine sormasını sağlayabilir ve bir cevap bulmaya çalışabilir.

Zira herkes müslüman bir ebeveynin kucağında dünyaya gelmemektedir. Dünyanın her tarafına yayılmış bulunan müslümanların kesecekleri kurbandan müslüman olmayanların haberdar olmaması hemen hemen imkansız gibidir. Bizi hicri 1432. yılı kurban bayramına kavuşturan yüce Allah’a hamd ediyor, başta dostlarımız olmak üzere bütün müslümanların bayramını tebrik ediyor hayırlara vesile olmasını yüce Rabbimden niyaz ediyoruz……

Teslimiyetin sembolü: Kurban

Kurban Bayramı, Hazreti İbrahim ve İsmâil’den günümüze kadar, hep bir kahramanlık, fedâkarlık, hasbîlik ve teslimiyet sembolü olarak gelmiştir. O, gürül gürül tekbirlerle gelir ve bir velvele olur, her yanda yankılanır.

Kurban Bayramı, Hazreti İbrahim ve İsmâil’den günümüze kadar, hep bir kahramanlık, bir fedâkarlık, bir hasbîlik ve bir teslimiyet sembolü olagelmiştir. Kurban Bayramı, tıpkı orduların savaşa gidişi gibi gürül gürül tekbirlerle gelir ve bir velvele olur, her yanda yankılanır. Onda hem bir mûsiki ve şiir hem de muharebelerin bin tarraka ile gürleyen hakkı ilan sesleri iç içedir.

Kurban Bayramı’nda evler, sokaklar, mabetler, dağlar, taşlar tekbirlerle lerzeye gelir inler. Minarelerden yükselen temcidler en bayıltıcı nağmelerle, dalga dalga tâ evlerimizin içine kadar gelip yayılırken, köy-kent, şehir-kasaba, ova-oba koyun-kuzu meleyişleriyle sarsılır. O kutlu zaman diliminde hemen herkes, her şey ve her yer âdeta dile gelir ve konuşur. Arafat bir mahşer gibi kaynar ve köpürür, bir hesap meydanı gibi endişe ve ümit soluklar.. Müzdelife, Mîna yoldakilerin telaş ve tedarikiyle uğuldar.. Kâbe, sinesi hasretle yanan gufrana susamışların nabzı gibi atar.. ve bütün bu sesler, soluklar Hakk karşısında divan durmuş inleyen en mükerrem kulların çığlıkları gibi gider verâların kapılarına dayanır. Sanki ebediyet gamzeden bu seslerle, hislerimizin sınırsızlığını, hülyalarımızın sonsuzluğunu edâ ediyormuşuz gibi, duygularımızın bütün hazineleri açılır.. ve bütün mahrem hislerimiz bağı kopmuş tesbih taneleri gibi dört bir yana saçılır. Her yanda köpürüp köpürüp Hak katına yükselen bu sihirli sesleri duyup gönüllerimizde cennetler gibi esen şevk ü tarâbı yaşadıkça, aşktan, şevkten ve bayramın büyüsünden süzülmüş diriltici bir iksiri içiyor gibi oluruz.

İmana mazhariyetin, Hakk’a kulluğun, kullukta şuûrun gönüllerimizi yükseltmiş bulunduğu zirvelerden yürüdüğümüz yolu seyreder, kader kitabımızı okur “İşte kitap bu!” der ve talihimize tebessümler yağdırırız. Bu mazhariyet ve mevhibelerin tadı, lezzeti ruhlarımızı o kadar yumuşakça sarar ki, gözlerimiz şükranla açılır-kapanır, duygularımız baharlar gibi yeşerir.. derken ruhlarımıza gelip vâsıl olan ilham ve ruhlarımızdan ötelere yükselen inâyet kanatlı duâlar, münâcâtlar, sızlanışlar, âdetâ tabiatlarımızı aşan semâvî bir mana, bir hâl ve bir te’sire ulaşır. Öyle ki, her yeni saat, her yeni dakika, her yeni iş, her yeni imkan daha derince yaşanmaya, daha şuurluca değerlendirilmeye layık birer kıymet alır; alır da, rûhânî zevklerle coşmuş vicdanlar “lûtfunu artır Allah’ım!” der daha da mest olmak isterler.

Bayramda apayrı bir his tufanı yaşarız

Bayram günleri, din ve meşrû âdetlerin ferah-fezâ ikliminde ibadetlerle hazza ve rûhânî hazlarla ibadet neşvesine büründükçe, yepyeni bir varlığa erdiğimizi, ebedîleştiğimizi, sinelerimizin kevn ü mekânlar kadar genişlediğini ve şuurlarımızın ilâhî vâridatla aydınlandığını daha açık-seçik duyar.. ve maddiyatımızın bütün bütün çözüldüğünü, tamamen manevîleştiğimizi sanırız.. sanırız da, hep imanın gönüllerimize saldığı ezelî vaadlere doğru akarız.

Bazen bütün bütün rikkate gömülür ve duyduğumuz her tekbir, her tehlil, her uhrevî ses ve sözle kendimizi öyle bir ağlamaya salarız ki, tepeden tırnağa sırılsıklam oluruz. Bazen pür-neşe kesilir ve kendimizi havâî fişeklere binmiş ışık ışık gökyüzünde dolaşıyor sanırız.. bazen de sihirli bir seccâde üzerinde yıldızlar arası seyahat ediyor gibi oluruz. Bazen koyun-kuzu meleyişiyle rikkate gelir, duygulanır ve bir kısım tuhaf hislerin te’siriyle içten içe mumlar gibi eririz.. bazen de bunları o kadar tabiî, yerli yerinde ve baş döndürücü bir ahenk içinde görürüz ki, “böylesinden daha mükemmeli olamaz” der, kaderin sırlı nakışları karşısında büyüleniriz.

Bazen minarelerden yükselen temcidler, ezanlar, câmilerden taşıp dört bir yanda yankılanan tekbirler, Kur’an’lar ve bunların vicdanlarda meydana getirdiği aks-i sadâlar öyle şiirleşir, öyle insanların içine akar ve onları büyüler ki; zannediyorum gönül dünyamızda hiçbir zevk ne bu derinliğe ulaşabilir ne de bu müessiriyete. Hele bu ses ve bu sözlere bir fon müziği gibi seher yeli de karışıp esince heyecanlarımız tarif edilmez bir noktaya ulaşır, hislerimiz de bir tûfan halini alır.

Husûsiyle hacc esnasında hemen her yerin umûmî lisanı ve umûmî şîvesi olan “tekbir”ler ve “telbiye”lerle en gizli düşüncelerimizi, en muhterem kanaatlerimizi en yüksek bir âvâz ile ilân ederek ve en mahrem hislerimizi en yakıcı nağmelerle dile getirerek âdeta bir mahşer provası yaparız. Bu çok mûnis ve o kadar da ürperten tablolar karşısında, bu alabildiğine derin ve o kadar da fıtrî sözlerle hep ayrı ayrı yerlerde dolaşır, ayrı ayrı vazifeler yaparız ama, her zaman arkamız cehennemlere dönük, gözlerimiz cennetlerin tüllenen şafaklarıyla mest, kalblerimiz de ilâhî rıdvân avında olarak…

İşte bu duygularla bütün bütün hudutlarımızı aşarak, bitevî hodgâmlıklarımızdan sıyrılarak, tahtlarımızı kalb ve ruhun ufkuna kurar; dünyaya bakan yönleriyle beden ve cismâniyetin küllerini sağa-sola savurur; vicdanın bir köşesinde muhâfaza ettiğimiz cennetten getirilmiş kıvılcımları bir kere daha tutuşturur.. ve o alev, o harâret, o ışık altında bu yeni varlığımızı yürekten selamlar, bahtımıza tebessümler yağdırırız.

Çocuklara kurban nasıl anlatılmalı?

Bayramlar, çocukların en mutlu olduğu günlerdir. Bayramlıklar giyilir, büyüklerin elleri öpülür, duası alınır ve harçlık toplanır… Ramazan bayramı’ndan farklı olarak bu bayram bir de günler öncesinden alınan kurbanlar kesilir. Peki insanlığın sevgi ve yardımlaşma ile birbirine yaklaştığı Kurban bayramı, çocuklara nasıl anlatılabilir?

Birlik, beraberlik, sevgi ve yardımlaşmayla kalplerin birbirine yaklaştığı bir Kurban Bayramı daha geliyor. Bu bayramda yapılacak en büyük ibadetin kurban kesmek olduğunu Peygamber Efendimiz (sas) ‘İnsanoğlu, Kurban Bayramı günü Allah için kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmış olamaz.’ sözleriyle anlatıyor. Anne-babaların kurbanda aklına takılan soru ise şu: “Çocuğuma kurban kavramını nasıl anlatırım?” İlahiyatçı Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in güzel bir hikâye üslubu ile anlatılmasının doğru olacağını belirtirken, uzman psikolog Farika Teymur Artır, çocuklara yaşına uygun ve programlı verilen dini eğitimin bu soruyu cevaplandıracağı görüşünde.

Prof. Ay, eğitimci ve ebeveynlerin çocuklara kurban ibadetinden bahsetmeden önce konu hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olmaları gerektiğini vurguluyor. “Yaşanan bu hadiseyi tatlı bir üslupla, hikâyeleştirerek anlatmak bile çocuklar için ‘Neden kurban kesiyoruz?’ sorusuna cevap olmaya yeter.” diyen Prof. Ay, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve diğer peygamberlerin isimleri ve hayat hikâyeleri ne kadar bilinirse, kurban kavramının da çocuğa o kadar yakın olacağını aktarıyor. İlahiyatçı Mehmet Emin Ay, “Zira çocuk, kurbanı çok sevdiği peygamber Hz. İsmail’in hayatına karşılık cennetten gönderilmiş bir hediye olarak görüyor ve sevgi, minnet duyabiliyor. Böylece çocuğun canlılara merhamet duygusu da kaybolmuyor. Allah’ın emri olduğunu düşünüyor ve kabul etmesi kolay oluyor.” şeklinde konuşuyor.

Uzman psikolog Farika Teymur Artır ise kurbanın çocuklara anlatılmasında doğru din eğitiminin önemini vurguluyor. Artır, aile içi din eğitiminde ebeveynin çocukla birlikte ibadet etmesi ve manevi ortamlarda birlikte olmasının etkili olduğunu kaydediyor. “Sahip olduğu nimetlerin devamı için Allah’a şükretmeye ve dua etmeye alışmış çocuk, kurban ibadetini anlayacaktır. Kurbanı bir canlıyı öldürmek olarak anlamayacaktır.” diyen uzman psikolog, çocuğun kurbanı bir canlının öldürülmesi olarak algılamaması için gördüğü bütün güzelliklerin Allah’tan geldiğinin farkında olması gerektiğini aktarıyor. Farika Artır, bu noktada anne-baba ve yetişkinlere de büyük sorumluluklar düştüğünü söylüyor. Çocukların duyduklarını ve gördüklerini doğru yorumlayabileceği altyapı oluşmadan, kurban, ölüm gibi açıklanması güç kavramların anlatılmasının olumsuz etkiler bırakabileceğini dile getiren Artır, “Ebeveyn öncelikle çocuğun sorduğu sorulara yaşına ve kişisel özelliklerine uygun cevaplar vermeli. Onların anlayacağı somut ve net açıklamalar yapmalı.” diyor.

Çocukta Allah inancının temeli 3 yaşında atılıyor!

0-3 yaşçocuklarda kavramların yerleştiği bir dönem. Kurban Bayramı kavramının yerleşmesi de diğer kavramlar gibi anne, babanın tutumlarını izlemesi sonucu oluşacağından bayram ziyaretlerine önem verilmeli. Bayramda anne-baba ve akrabaların mutluluğunu gören çocuk, bayram sevincini paylaşırken birlik ve beraberlik duygusunu yaşar. Çocuk küçük hediyelerle sevindirilmeli. Çocukta Allah inancının temeli 3 yaşında sorulan sorulara verilen cevaplarla atılır. Böylece ileriki yıllarda Allah için kurban kesildiği söylendiğinde, bunu anlaması Allah’a iman duygusu ile mümkün olacaktır.

3-6 yaşarası çocuğa, paylaşma ve yardımlaşma duygusunu anlatmak için Kurban Bayramı bir fırsat. Bayramın sosyal boyutu anlatılırken Kurban Bayramı’nda koyun, inek gibi hayvanların kesilerek yardıma muhtaç insanlara dağıtılıp yardım edildiği ifade edilmeli. Bu yaştaki çocuk yararlı gıdaları öğrenmeye başlıyor. Et yemenin insan sağlığı için önemli olduğu, bazı hayvanların insanların besin ihtiyacını karşılamak için yaratıldıkları ve kesim esnasında canlarının yanmadığı anlatılabilir. Koyun keçi gibi kurban edilen bu hayvanların kendilerini besleyen ve kurban eden insanlara sağlık kazandırdıkları için mutlu oldukları söylenebilir.

7-12 yaşdöneminde çocuk, hayat ve ölüm kavramını kazanmaya başlıyor. Bu dönemde çocuğa Allah’ın emriyle koç, koyun gibi hayvanların kurban edilerek etlerinin ihtiyaç sahibi kişilere dağıtılacağı uygun bir dilde anlatılmalı. Müslümanların kurban ibadetiyle sevap kazandığı söylenmeli. Bu yaşlarda kurbanın hayat nimetine şükür için kesildiği, Hz. İbrahim’e kurban etmesi için koç gönderildiği uygun bir dille anlatılabilir. Hikâyeler çocukların bazı kavramları daha iyi öğrenmesini sağlar. Bu hususta çocuğun kişisel özellikleri ile birlikte duygusal gelişimi de dikkate alınmalı. Bu yaştaki çocuklardan kurban eti dağıtma konusunda yardım istenebilir. Kurban kesimi küçük yaşta çocuklara izletmek doğru değildir. 9 yaşından sonra isterse izletilebilir.

Anne-baba çocuğun gelişim düzeyine uygun olarak kurban kesimi hakkında açıklama yapmamış ve çocuk beklemediği bir anda kesime tanık olmuşsa bu, çocukta psikolojik travma etkisi yapabilir. Hassas, ürkek, duygusal yapıda olan çocuklara özellikle dikkat edilmeli. Yaşı kaç olursa olsun kurban kesimi zorla izletilmemeli. Anne-babanın çocuğun duygularını hafife alarak “Zaten ölecekti, ne var bunda büyütülecek?” demesi, çocuğu ihmal ederek hiç açıklama yapmaması çocuk üzerinde olumsuz izler bırakır.

Kurban Bayramı’nda sağlıklı beslenmeye dikkat!
Diyetisyen Sevil Ürer, Kurban Bayramı’nda sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çekti. Ürer, birbirinden lezzetli yemeklerle hazırlanan aile sofraları ve ikramlarda et tüketiminin arttığını söyledi.

Memorial Suadiye Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden diyetisyen Sevil Ürer, “Kontrolsüz ve düzensiz beslenilerek geçirilen bu keyifli günler; kolesterol, kalp-damar hastalıkları, karaciğer yağlanması gibi rahatsızlıklara neden olabileceği gibi var olan sağlık problemlerinin ilerlemesine neden olabilir. Bunun için özellikle kronik hastalıkları olan kişiler porsiyon kontrolü, yiyecek seçimi ve pişirme yöntemlerinde daha dikkatli davranmalıdır.” dedi.

Diyetisyen Ürer, Kurban Bayramı’nda sağlıklı beslenme önerilerinde bulundu. Kurban Bayramı’nda tek tip beslenmemek gerektiğine değinen tecrübeli diyetisyen, demir emilimi ve besin çeşitliliğinin sağlanması açısından ana öğünlerde tabağın yarısının sebze ve salatayla doldurulması gerektiğini belirtti. Ara öğünlerde bağırsak hareketlerini düzenlemek adına meyve tüketimine özen gösterilmesine, etleri pişirirken doğru pişirme yöntemleri tercih edilmesine (kızartma ve kavurma yerine, haşlama, ızgara veya fırında) dikkat çeken Ürer, etlerin çok yağlı kısımlarının tüketilmemesi ve et ile yapılan yemeklere yağ eklenmemesi gerektiğini dile getirdi. “Özellikle kalp damar ve kolesterol hastalığı bulunan kişiler sakatat tüketiminden kaçınmalıdır” dedi.

KURBAN BAYRAMI’NDA NASIL BESLENMELİYİZ?

Sevil Ürer, Kurban Bayramı’nda dikkat edilecek husulsarı şöyle sıraladı:

* Güne hafif bir kahvaltıyla başlanmalı ve kahvaltı her besin ögesini içerir nitelikte olmalıdır.

* Etlerin yanında kan şekerini hızlı yükselten beyaz ekmek, pilav, makarna yerine tam buğday ekmeği ve bulgur pilavı tercih edilmelidir.

* Ağır hamurlu tatlılar ve çikolatalar yerine, sütlü tatlıları veya meyve tatlıları tercih edilmelidir.

* Günde 1 porsiyondan fazla tatlı tüketmemeye özen gösterilmelidir.

* Bayram süresince günde 10-12 bardak su içilmelidir.

* Meyve suları, asitli/gazlı içecekler yerine açık çay, bitki çayları veya ayran tüketilmelidir. Fazla çay ve kahve tüketimi yerine bitki çayları tercih edilmelidir.

* Gaz, hazımsızlık ve şişkinlik şikayetleri için rezene, anason, kimyon, tarçın, papatya ve melisa bitkilerinden yardım alınabilir.

* Fiziksel aktivitelere bayram boyunca da dikkat edilmeli, günlük tempolu yürüyüşlere devam edilmelidir.

* Tuz tüketimi sınırlandırılmalıdır.

ETİ HEMEN KAHVALTIDA TÜKETMEYİN

Kurban Bayramı’nda görülen yanlış alışkanlıkların başında kurban etlerinin kesildikten hemen sonra kahvaltıda tüketilmesidir. Etler sindirimi zor besinlerdir ve yeni kesilmiş hayvanların etlerindeki sertlik, hem pişirmede, hem de sindirimde zorluğa sebep olur. Özellikle mide-bağırsak hastalığı olan kişiler kurban etlerini buzdolabında birkaç gün beklettikten sonra kavurma veya kızartma yerine haşlama, ızgara veya fırında pişirerek tüketmelidir.

SOFRALARI SEBZE YEMEKLERİ İLE ÇEŞİTLENDİRİN

Sebze yemekleri ile sofraların çeşitlendirilmesinin faydalı olacağını ifade eden Diyetisyen Sevil Ürer, “Sağlıklı bir bayram geçirmek için yüksek tansiyon, obezite, kalp-damar, mide-bağırsak ve şeker hastalığı olan kişilerin doğru beslenmesi çok önemlidir. Kırmızı et, iyi kalitede hayvansal proteinin yanı sıra; demir, çinko, fosfor, magnezyum mineralleri ile B ve A vitaminleri içermektedir. Fakat C ve E vitamini içermemektedir. Bu nedenle etlerin tek başına değil, C vitamininden zengin sebzelerle beraber pişirilmesi veya tüketilmesi besin çeşitliliğinin sağlanması açısından sağlıklı bir yöntemdir. Aynı zamanda sebzelerde bulunan C vitamini, demir emilimini de artıracaktır.

“KİREMİTTE ET SOTE” ÖNERİSİ

Kurban Bayramı’nda hem sağlıklı hem de lezzetli bir yemek olan “kiremitte et sote” yapılabilir.

* Küçük küçük doğranmış kuşbaşı etler, önce yüksek ateşteki tencereye konulur ve suyunu çekinceye kadar pişirilir.

* Daha sonra 1 çay bardağı sıcak su ilave edilip, kısık ateşte iyice yumuşayıncaya kadar pişirilir.

* Kayık şeklindeki toprak kaba alınır.

* Üzerine kabukları soyulmuş ve küp şeklinde doğranmış domatesler konulur. Sivri biberler doğranır.

* Az olacak şekilde tuz, karabiber ve zeytinyağı konulur.

* 200 C’deki fırında 15-20 dakika pişirilir.

Din adamları: Kurbansız kurban ibadeti olmaz
Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV), Kurban Bayramı’nda ‘kurbansız bağış yapın’ çağrısı din görevlileri ve vatandaşların tepkisini çekti.

İzmir’de şehrin muhtelif yerlerine asılan LÖSEV ve Büyükşehir Belediyesi amblemi taşıyan afişler ile hasta çocukların fotoğrafının yer aldığı vakfın resmî internet sitesinde ‘Kurban kesmiyoruz ama hayat kurtarmaya devam ediyoruz’ sloganıyla bağış toplanıyor. LÖSEV’in tutumunu ‘haddi aşan çalışma’ şeklinde değerlendiren Bağımsız Diyanet-Sen Genel Başkanı Ömer Labçin, kurban ibadetinin yerine gelmesi için hayvanın kesilmesinin şart olduğunu vurguladı. Yaşanan tartışmalar üzerine açıklama yapan Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı da benzer uyarıda bulunmuştu: “Kurban bedelini bağışlamak suretiyle ibadet ifa edilmiş olmaz.”

LÖSEV’in astığı afişler ve ‘www.losev.org.tr’ adlı resmi sitesinde yaptığı bağış çağrısı, din görevlilerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların tepkisini çekti. Sitede, hasta çocukların fotoğrafının yer aldığı, ‘Kurban kesmiyoruz ama hayat kurtarmaya devam ediyoruz. Kurban bağışlarınızı ne yapıyorsunuz diye neden bize sormuyorsunuz?’ şıkkının seçilmesi isteniyor. Burada ise, “Bu bonfileleri, kuşbaşını, kıymayı, sucuğu biz yedik, bu etler sayesinde iyileştik.” deniyor. Yazının devamında da, “Eğer yüce dinimiz yoksulun, elinde avucunda olmayanın, hastanın ve yetimin et yemesini emrediyorsa, bunu neden yapmıyorsunuz? Hayırseverlerin inançları gereği dinî vecibelerini, niyetlerini yerine getirip yardım ibadetlerini yapmalarını sağlayan LÖSEV’imizin her zaman yanındayız.” denerek, yapılacak hayırların kurban kesmeyle eşdeğerde olduğu savunuluyor.

Din otoriteleri ise kurban ibadetinin kurban kesmeden olmayacağını belirtiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu konudaki görüşü şöyle: “Fıkhi hükmü ister vacip ister sünnet olsun kurban ibadeti, belirli şartları taşıyan hayvanların usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilir. Kurban bedelini yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle ifa edilmiş olmaz. Şüphesiz Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir ancak bu iki ibadetten birini diğerinin seçeneği olarak algılamak, dinî açıdan doğru değildir.”

Bağımsız Diyanet Vakfı Sendikası Çalışanları Genel Başkanı Ömer Lapçin, “LÖSEV, kendi alanında güzel bir çalışma yapıyor ancak din adına konuşurken bağış toplamak için haddini aşmamalı. Bu din hepimizin, herkes kendi ihtisas alanında konuşmalı. Yoksa halkımızı yanlış yönlendirerek günaha girmelerine sebep olabilirler.” dedi. İzmirli vatandaşlar da LÖSEV ve uygulamayı destekleyen büyükşehir belediyesine tepki gösteriyor. Belediyenin, sosyal amaçla faaliyet gösteren bir kuruma destek vermesinin doğru olduğunu, ancak söz konusu afişleri kontrol etmesi gerektiğini savunan Halil Demir, “Yapılan son derece yanlış. İnanmayabilirsiniz ama bundan rant elde etme yoluna da gitmemelisiniz. Hele hele bunu belediyenin desteğiyle yapmak çok kötü. Belediye yetkilileri, derhal bu afişleri kaldırmalıdır.” diye konuştu. LÖSEV ve belediyenin, insanları bu şekilde yönlendirmesini doğru bulmayan Füsun Çabuk da, “Bu afişleri, açıkçası dinî bir sömürü olarak görüyorum. İnsanlarla alay eder gibi bir yaklaşım var. Oysa bize, ‘bağışla, destekle’ dense daha doğru olacaktı.” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ise afişlerdeki belediye ambleminin kendi bilgileri dışında konulduğunu iddia etti. LÖSEV İzmir Şubesi İdari İşler Sorumlusu Hüseyin Kıbıcı ise sosyal faaliyetler kapsamında afişlerin hazırlandığını ve belediyenin bilgisi dahilinde şehrin muhtelif yerlerine asıldığını söyledi.

kurban bayramı nedir, kurban bayramı, kurban bayramı tatili, kurban bayramı resimleri, kurban bayramı mesajları, kurban bayramı 2015, kurban bayramı tatili ne zaman, kurban bayramı tatili ne zaman 2015, kurban bayramı tatili kaç gün 2015, kurban bayramı tatili kaç gün olacak

meydangazetesi.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir