Peygamberimiz, Kubâ’dan Medine’nin içine doğru ilerlediği ve Medine’li Müslümanların «Bize, bize buyur!» diye yalvararak, büyük bir yakınlık gösterdikleri bir sırada, Abdullâh b. Übey, kendisine ineceğini sanarak Peygamberimize : «Git, sen, seni dâvet edenlere in!» demekten çekinmemiş, Sa’d b. Ubâde : «Yâ JResûlallâh! Onun sözünden kendine bir üzüntü gelmesin.
Sen, bize geleceğin sıralarda, Hazrec Kabilesi, onu, kendüerine hükümdar yapmak istiyorlardı!» demiştir (4).
Peygamberimizin Medine’de yerleşmeye ve tutunmağa başladığım gören Kureyş müşriklerinden Ebû Süfyan’la Übey b. Halef, Enaâr’a bir mektup gönderdüer ve bu mektupta şöyle dediler :
«Şu muhakkak ki : Arab kabilelerinden, aramızda düşmanlık bulunan hiç bir kabile bizi, sizin kadar kızdırıcı ve nefret ettirici olmamıştır!
Çünki, siz kavmimizden — en asâletli ve şerefli — bir adama destek oldunuz, kucak açtınız ve O’nu korudunuz.
Bu, sizin için bir ayıp ve eksikliktir.
Siz, onunla bizim aramızdan çıkınız, bizi, onunla başbaşa bırakınız.
Eğer, onun gidişatı hayırlı ise, bundan iftihar duyacak olan, biziz.
Şâyed, âksi ise, onu, bundan çekip çevirmek de, yine herkesten önce, bize düşer!»
Kâ’b b. Mâlik, kendilerini Resülullâh’ın ışıklı ve doğru yolundan saptırmak isteyen Übey’in ve Ebû Süfyan’ın tutumlarını söylediği bir şürle yermiş, Ensâr’m 12 Nakîbini överek, müşriklerin mektuplarını cevaplandırmıştı (5).
Kâ’b b. Mâlik’in bu yoldaki şüri, başka bir münasebetle, îbn-i Hişam’-ın Sîre’sine de aktarılmıştır (6).
Daha sonra, Kureyş müşrikleri, Abdullâh b. Ubeyy’e ve Evs ve Haz-reç’den, onunla birlikte putlara tapanlara da, yazdılar: (ki Resûiullâh o günlerde Medine’de idi ve bu, Bedr vak’asından önce idi) :
«■Siz, adamımıza kucak açtınız.
Tanrıya yemîn ederiz ki, siz, ya onu öldürürsünüz, yahut yurdunuzdan sürüp çıkarırsınız, ya da, hepimiz sizin üzerinize yürür, sizinle çarpışarak hepinizi öldürür, kadınlarınızı mübâh sayarız!»
Bu mektup, Abdullâh b. Übeyy’e ve onunla birlikte puta tapanlara erişince, Resûiullâh üe çarpışmak için toplantı yaptılar.
Onların bu hareketleri, Peygamber aleyhisselâma erişti.
Gidip onları gördü ve : «Kureyş’in sizi tehdidi son dereceye vardı, ama, onlar, size, sizin kendinize yapmak istediğiniz kötülüklerden daha fazlasmı yapacak değillerdir.
Çünki, siz, kendi evlât ve kardeşlerinizle çarpışmak istiyorsunuzdur!»
dedi.
Onlar, Peygamber aleyhisselâmdan bunu işitince, dağıldılar (7).
4) Diyar Bekri – Hamîs, c. 1, s. 383, Semhûdî – Vefâ, c. 1, s. 183.
(5) ibn-i Habîb – Muhabber, s. 271.
(6) ibn-ıi ishak, ibn-i Hişam – Sîre, c. 1, s. 445.