MACRİTt; Endülüs’te yetişen ünlü kimyâ ve
matematik âlimi. İsmi, Mesleme bin Ahmed bin
Kâsım bin Abdullah el-Macritî olup, künyesi
Ebü’l-Kâsım’dır. 950 (H.338) senesinde, şimdi
İspanya’nın başşehri olan Madrid’de doğdu. Bu
yüzden el-Macritî nisbesini aldı. 1007 (H.397)
senesinde Kurtuba’da vefât etti. Endülüs’te yetişen
âlimlerin en meşhûrlarındandır.İlim merkezi olan Kurtuba’ya küçük yaşta giden
Ebü’l-Kâsım, ilim öğrenmek için birçok İslâm
ülkesini dolaştı. Devrinin din ve fen ilimlerinde
mütehassıs âlimlerinden ders aldı. Onlarla İlmî
mütâlâalarda ve istişârelerde bulundu. İlmî gezilerini
tamamladıktan sonra, İspanya’ya dönerek
Kurtuba’ya yerleşti ve birçok ilim ve irfan
âşığının toplandığı bir medrese inşâ ettirdi. Bugünkü
anlamda tam bir ilimler akademisi durumundaki
bu medresede, Ebü’l-Kâsım Gırnatî ve
Ebû Bekr Kirmânî gibi pekçok âlim yetişti.
Ebü’l-Kâsım Macritî, fen ilimlerinin her dalında
söz sâhibiydi. Astronomi, yıldız ve gezegenlerin
hareketleri ile ilgili çok geniş ve esaslı
bilgiye sâhipti. Batlemyüs’ün (M. 85-167) gök
harîtası üzerine ilk defâ tâlikâtta bulunan (notlar
düşen) ve astronomik cetvellerdeki yanlışlıkları
düzeltme yolunda faaliyet gösteren bir âlim olarak
Avrupa’da tanındı.
Macritî, kimyâ ilmiyle de meşgûl oldu ve bu
alanda Rutbet-ül-Hakîm ve Gâyet-ül-Hakîm
adlarında iki eser yazdı. Bu eserler; o devirde doğu
ve batı bilim çevrelerinde tek mürâcaat kaynağı
oldu.
Kimyâ üzerindeki çalışmalarında, gâyet
mantıkî ve hesâba dayanan bir düşünce ve tedkik
kâbiliyetine sâhipti. Maddeler üzerinde yaptığı
deneyleri, eserlerinde uzun uzun anlattı.
Meselâ bir miktâr cıvayı bir cam tüpe koyarak,
bunu kırk gün süreyle sâkin bir ateş üzerinde
tuttu. Bu süre boyunca civada meydana gelen değişiklikleri
dikkatle tâkib etti. Sonunda, cıvanın
oksijen ile reaksiyona girerek kırmızı toz hâline
geldiğini gördü. Bugün buna cıva-oksit denilmektedir.
Deneye tâbi tuttuğu maddenin ağırlığının
deney sonunda değişmediğini tesbit etti.
Hâlbuki, bu reaksiyonda, bir miktar cıvanın buharlaştığını
görmüştü. Oksijenle birleşme doğuran
bir reaksiyon hâsıl olmuş ve cıva ile birleşen
oksijen kadar cıva buharlaşmıştı. Priestley
ve Lavoisier, onun tesbit ettiği bu önemli kimyevî
prensiplerden istifâde edip geliştirerek Kütlenin
(maddenin) korunma kânununu ortaya
koydular.
Macritî, Câbir bin Hayyân ve Râzî’den sonra
üçüncü sırada yer alan bir kimyâ üstâdı idi. Kimyânın
hurâfelerden, sihir ve tılsımât gibi şeylerden
ayıklanıp başlı başına bir ilim hâline gelmesini
sağladı. Metodu, tecrübe ve istikra’ yâni tüme varım
idi. Matematiğin kimyâ için kaçınılmaz bir
ilim olduğunu çok iyi biliyordu. Talebelerine metodunu
öğretiyor ve kimyevî reaksiyonlar üzerinde
dikkatle durmalarını ısrârla tavsiye ediyordu.
Ebü’l-Kâsım Mesleme bin Ahmed Macritî,
bir ara çalışmalarını matematik sâhası üzerindeteksîf etti. Özellikle sayılar teorisi ve Oklid geometrisi
üzerinde çalışarak eserler yazdı. Macritî’nin
hesab hakkındaki eseri o devrin bütün ilim
çevrelerinde el kitabı olarak kullanıldı. Bilim târihçisi
Florian Cojori, History of Mathematics
adlı eserinde, Macritî’den söz ederken, matematik
sâhasında özellikle sayılar teorisini geliştirdiğini
ve “Adâd-ı mütehabbe” veya “Amicable numbers”
(Sevgi sayıları) denilen ve sevgiye sebeb olduğu
sanılan sayılar üzerinde çalışmalar yaptığını
kaydetmektedir.
Macritî, ayrıca biyoloji, zooloji ve ekoloji
dallarında da İlmî çalışmalarda bulundu. Dikkat
çekici çalışma ve tesbitler ortaya koymayı başardı.
İnsanlar arasında olduğu gibi hayvanlar
arasında da, gruplaşma ve başkanlık temâyülü olduğunu,
her bir hayvan grubunun âdetâ bir toplum
teşkil ettiğini, anlaşma için belli dilleri ve
farklı özellikleri bulunduğunu, bu sistemin kâinâtta
son derece muntazam ve âhenkli bir şekilde
mevcut olduğunu söyledi. Bu görüşleriyle
isâbetli ve modern bir tesbit ortaya koydu. Günümüzde
modern biyoloji ve zooloji bunu isbatlamaktadır.
Macritî, ekoloji ve çevre bilimlerinin de kurucusu
sayılabilir.
Macritî’nin kurduğu medresenin yakınlarında,
Endülüs Emevî Devleti tarafından Kurtuba’da
600.000 kitap bulunan bir kütüphâne kurulmuştu.
Avrupalı ilim tâlipleri Kurtuba’ya gelerek, Arapça
öğrenir, Macritî gibi birçok İslâm âliminden
ilim tahsil ederlerdi. Endülüs medreselerinde lüzumlu
kültüre sâhib olan Avrupalı talebeler, İslâm
âlimlerinin yazdığı muhtelif ilim dallarına dâir
el yazması eserleri çeşitli yollardan elde ederek,
o zamanlar henüz teşekkül etmekte olan Avrupa
ilim çevrelerine götürdüler. Eserleri tercüme ederek
kendileri keşf yapmış ve eser yazmış gibi piyasaya
sürüp, bir çok İslâm âliminin isimlerini
unutturdular. Bugün İslâm âlimlerinin yaptığı birçok
keşfler, İlmî ahlâkın aksine olarak, çalınmış
ve batılı ilim adamları tarafından yapılmış gibi insanlığa
tanıtılmıştır.
Macritî, batı İslâm dünyâsında, fen ilimleri dalında
rönesansın ilk temsilcisi olarak değerlendirilmektedir.
O, hayâtını İslâmiyete, ilim yoluyla
hizmet etmeye vakfetmiş, seçkin bilim adamlarındandı.
Bütün ömrünü eser yazma, tercüme ve
İlmî deneyler yapma ve ilim adamı yetiştirmekle
geçiren bu büyük âlim, ne yazık ki, adı unutturulan
İslâm âlimlerinden biridir.
Macritî’nin yazmış olduğu eserlerden bâzıları
şunlardır: 1) Kitâbu Semâr-il-Aded fil-Hisâb,
2) Kitâbu İhtisâri Ta’dîl-il-Kevâkib min Zîcil-
Bettânî: Bettânî’nin Zîcinin hulâsasıdır. 3) Kitâbu
Rütbet-il-Hakîm fil-Kimyâ, 4) Kitâb-ül-Ahcâr: Mâdenlerle ilgilidir. 5) Kitâbu Ravdat-il-
Hadâik, 6) Kitâb fil-Usturlâb, 7) Kitâb Şerh-il-
Macistî li Batlemyüs, 8) Kitâb fit-Târih, 9) Kitâb
fit-Tabîiyyât ve Te’sîr-in-Neş’eti vel-Bîfeti
alel-Kâinât-il-Hey’eti: Ekoloji ve çevre bilimleri,
yâni tabiat ve maddî çevrenin canlılar üzerindeki
etkileri ile ilgilidir. 10) Kitâbu Mefharet-il-Ahcâr-
il-Kerîmeti: Kıymetli taş ve mücevherâtın
tedkîkinden bahseder. 11) Kitâb-ul-îzâh fî İlmis-
Sihr, 12) Kitâb-ur-Risâlet-il-Câmi’a, 13) Kitâbu
Gâyet-il-Hakîm: Kimyâ ve bilim târihi ile
ilgilidir. Eserde sâdece kimyâ üzerinde durmamış,
eski devir ve milletlerden kendisine ulaşan;
astronomi, matematik, mekanik ve tabiat târihi
ilimlerine dâir temel bilgiler hülâsa etmiştir. O dönemde
Kral Alfonso tarafından Latince’ye tercüme
edilen eser, 1252 senesinde Picatrix adı ile
neşredildi. Ayrıca ünlü şarkiyatçı Ritter, 1927 senesinde
eseri Almanca’ya tercüme ederek yayınladı.
MACRİTİ
25
Eki