Mahmûd Han devrinde türbenin kubbesi yeniden inşa olunmuştur. Bu türbelere Sultan Abdülmecîd Han’ın üçüncü kadını tarafından da kıymetli selimi şallarla bir de avize takdim edilmiştir.
Sultan İkinci Abdülhamîd Han; Peygamberimiz’in validesi Hz. Amine ve Hazret-i Hatice-i Küb- râ’nın Cennetü’l-Muallâ’daki türbelerini tamir ettirmiş, sandukalarını ve bunların üzerlerindeki örtüleri yenilettirmiş ve bu türbeler için mükellef halılar, perdeler ve gümüş
’ye, Peygamber Efendimi- V z’in ashabının büyüklerinden bazılarının medfun bulunduğu Cennetü’l-Muallâ kabristanına götürüyor. Mekke-i Mükerreme’nin günümüze kadar kullanılan en eski mezarlığı olan ve Harem-i Şerifin yaklaşık 2 km. kuzeyinde Mescidü’l- Cin yakınında bulunan Cennetü’l- Muallâ, önceleri Hacûn, sonraları Makberetü’l-Ma’lât diye isimlendirildi. Osmanlılar arasında Medine-i Münevvere’deki Bakî‘ kabristanına Cennetü’l-Bakî‘ denilmesinden dolayı buraya da Cennetü’l-Muallâ denilmiştir. Peygamber Efendimiz bu kabristan için: “Bu kabristan ne güzeldir!” buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz’in dedelerinden Kusay ile Abdülmuttalib, amcası Ebû Tâlib, annesi Hazret-i Amine ve müminlerin annesi Hazret-i Hatice (r.anhâ), Cennetü’l- Muallâ’ya defnedilmişlerdir.
Hz. Hatice’nin Cennetü’l-Mu- allâ’daki kabrinin üzerine, miladî 1328’de bir türbe Cennetü’l-Muallâ’da: 1- Peygamber Efendimiz’in annesi Hz. Amine’nin kabri.
(H. 1297/ M. 1880) 2- Peygamber Efendimiz’in hanımı Hz. Hatice’nin (r.anha) kabri.
3) Peygamber Efendimiz’in amcası Ebû Talib’in kabri.
4) Peygamber Efendimiz’in dedelerinin kabri.
şamdaıılar hediye etmiştir. Hz. Hatice’nin (r.anhâ) türbesinin 1879’cia tamir edildiğini yazan Eyüp Sabri Paşa, Mekke-i Mü- kerreme halkının her ay Cenne- tü’l-Muallâ’ya giderek hatm-i şerif ve mevlid-i nebevi okuduğunu söyler. Osmanlı Devleti’nden sonra 1926’da Cennetü’l-Mual- lâ’daki bütün türbeler yıktırılmış ve mezar taşları da kaldırılmıştır.
Cennetü’l-Muallâ’da yetmiş beş adet kubbeli kabir, Peygamber Efendimiz’in dedesiyle amcasının kabirlerinde de kubbe bulunduğunu söyleyen Evliya Çelebi “Mekke’deki Bâb-ı Muallâ Vadisindeki Ashâb-ı Kirâm ve Şe- hîdlerin Kabirlerini Ziyâret” başlığı altında şunları yazmıştır: “Cennetü’l-Muallâ’da yetmiş beş adet kubbe vardır. Bu kubbelerde geçmiş sultanlar ve hilâfet makamında bulunmuş şerif ve Mekke âyânlan medfûndur. Amma en yeni bina olunanı 1600’de vefat eden Şerif Zeyd’in kubbesi olup pek sanatkârâne işlenmiştir. Mekke ahalisi onu hayırla yâd eder. Bunun yakınındaki kubbe ise Şerif Abdullah’a aittir. Ona yakın, Peygamber Efendimiz’in dedesi Abdülmuttalib’in kubbesidir. Peygamberimiz yedi yaşında iken yüz yirmi yaşında vefat etmiştir. Abdülmuttalib vasiyetinde Fahr-i Kâinât’ı oğullarına ısmarlamış; ‘Size Allah emâneti verdim; göreyim sizi, hatır hoşluğu ile ona sahip çıkın.’ demiştir.
“Onun yakınındaki kubbe, Peygamber Efendimiz’in amcası ve aynı zamanda Hazret-i Ali’nin (k.v.) babası Ebû Tâlib’e aittir. Ebû Tâlib, Peygamber Efendimiz’in peygamberliğinin onuncu senesinde Ebû Kubeys Dağı üzerinde şakk-ı kamer (ayın ikiye bölünmesi) mucizesinin zuhur ettiği gece vefat etmiştir. Cenazesinde Peygamber Efendimiz hazır bulunmuşlar ve Muallâ kabristanına defnetmişlerdir. Fakat diğer kubbeler gibi süslü değildir. Amma hareminde gül ü gülistan ve birkaç hurmalık olup hurması gayet leziz olur.
Müminlerin Annesi: Haticetü’l-Kübrâ
“Onun kuzey tarafında kayalar dibinde, Hz. Hatice (r.anhâ) validemizin kubbesi vardır. Hz. Hatice 65 yaşında Mekke-i Mükerreme’de vefat etmiş ve Muallâ’ya defnolunmuşlardır. Peygamberimiz’e ilk iman eden Hatice-i Kübrâ (r.anhâ) validemizdir. Kendisi müminlerin annesidir (ümmü’l-müminîn). Bazı tarihler, peygamberimizin annesi Hazret-i Amine’nin de bu kubbede medfun olduğunu bildirir.
“1543’te Kanunî Sultan Süleyman Han, Hatice-i Kübrâ’nın (r.anhâ) kabri üstüne büyük bir kubbe yaptırıp bir de türbedâr tayin etti. Bu kubbe beyaz kireç ile kaplanmış olup sandukaları kubbenin tam ortasındadır. Türbe kapısı doğuya açılır. Bu türbeyi ekseriya hanımlar ziyaret eder. Türbe içinde amber ve kâfur buhurları yakılıp müsafırler güzel kokular ile karşılanır. Kubbenin iç yüzünde, celi hat ile; ‘Tarafımızdan kendilerine güzel âkıbet takdir edilmiş olanlara gelince, işte bunlar cehennemden uzak tutulurlar.’ mealindeki, Enbiyâ Su- resi’nin 101. âyeti yazılıdır.
“Yine bu kubbe altında, dört köşeli bir kafes içinde Şerif Mes‘ud medfundur.
“Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ve Hazret-i Osman’ın (r.a.) kızları birer küçük kubbe içinde yan ya- nadırlar. Bunlara yakın olan türbede Şeyh Osman Herâvün ve Şeyh Kennâs medfûndur. Onun yakınında cennetle müjdelenen on sahabeden biri olan Hazret-i Sa’d bin Ebî Vakkâs (r.a.) med- fundur. Hazret-i Sa’d, Hazret-i Risâlet’e peygamberlik geldiği gün İslâm ile müşerref oldu. Ayrıca bu mübârek sahabinin yedi
“Hz. Hatice 65 yaşında Mekke-i Mükerreme’de vefat etmiş ve Muallâ’ya defnolunmuşlardır. Peygamberimiz’e ilk iman eden Hatice-i Kübrâ (r.anhâ) validemizdir. Kendisi ümmü’l-müminîn: müminlerin annesidir.”
yerde daha makamı vardır.
“©nun yakııııııdaki türbe As- hâb’dan Hz. Hamza’nın (r.a.) ya- kın dostu Hazret-i Ma’dî-Kerib’e aittir. Sonra bütün miifessir ve mu- haddislerin ؛■)؛١؛ ve bizzat peygam- berimizden >١٦٦؛؛ ve icâzet almış olan Abdullah ibn-i Abbâs’ın kabri vardır. Sonra pederleri gibi müfes- sir ve muhaddis olan mübarek sahabi Hazret-i Fudayl ibn-i Ab bâs’ııı kabri vardır. Sonra imâm Abdülkerîm bin Hevâzi’nin; tâbi- înden Süfyân ibn Uyeyne’nin; Ebû Haşan Şevvelî’nin de kabri bulun- maktadır. Bu ırıübârek kabristanda ismini bilmediğimiz daha nice As- hâb medfitndur. Burası herkesin umumî ziyaretgâhı olup duanın kabul olduğu yerlerdendir.
“Ayrıca burada birçok eseri bulunan Şeyh Alâ’üddîn-i Nakşi- bendî Hazretleri ile ismi Ahdili- lah bin Kays olan ve hicretin 44. senesinde 61 yaşında vefât eden Mûsâ Eş’arî’nin kabri vardır. Sonra Şâın’da halîfe iken Beyt-i Şerife gelip Harem-i Şerife bir büyük minare inşa edip nice ha- yırlarda bulunurken, H. 581 se- nesinde, 62 yaşında vefat eden
Emevî hanedanından Mansûr-ı Devânıkî’nin kabri vardır. Malatya Kalesi’ni o bina etmiştir. Bir kuruşun bile hesabım tuttuğu için “Devânikî” denirdi.
“Sonra ümmü’l-müminın Meymûne bint-i Hâris’in kabri vardır. Kendisi Abdullah bin Ab- bas’ın teyzesidir. Hicretin 8. senesinde peygamberimizle evlenmiş ve hakkında ayet nazil olmuştur. Hicretin 61. senesinde vefat etmiştir. Sonra Abdullah ibn-i Ömer ibnü’l-Hattâb’ın kabri vardır. Hazret-i Ömer, nübüvvetin ikinci senesinde İslâm ile müşerref olduklarında oğlu Abdullah beş yaşında idi. Pederlerinin ardından ona uyarak İslâm ile müşerref oldular. Peygamberimiz’in zevcesi Hafsa bint-i Ömer ibnü’l-Hattâ- b’ın ana-baba bir kardeşidir. 2630 hadîs rivayet etmiştir. Çok sadaka verirdi, bin köle azat etmiş idi. 83 yaşında, Abdülmelik bin Mervâ- n’ın hilâfetinde, miladî 703’te vefat ettiler. (Radiyallahü anhüm)
“Sonra Muktedir-Billâh zamanında vefat etmiş olan, ‘Kitâ- bü’s-Sünen’ müellifi İmam Ab- durrahmân bin Şu’ayb bin Alî bin Mecr bin Sinânü’n-Nesâ’î’nin kabri vardır. Sonra Zeyrekzâde Şemseddîn Ahmed Efendi’nin kabri vardır. Kendisi, Süleyman Han şehzade iken hocası olup bu sırada Beyt-i Şerife gelip tavaftan sonra vefat etmiştir. Mezar taşında vefat tarihi yazılıdır.
Cenaze Namazını 70 Bin Kişinin Kıldığı Velî
“Sonra Muhammed Şâh bin Hızır Şâh bin Muhammed’in kabri vardır. Eski Medine kadısı olup iki sene de Mekke kadılığı yapmış ve sonra burada vefat etmiştir. Bunlardan evvel Medineli
Mekke mollası olmadığından, bunlar hakkında Mekke âlimleri, Kâdıyü’l-Haremeyn (Mekke ve Medine’nin Kadısı) dediler. Cenazesine yetmiş bin hacı hazır olup o gece kabr-i şerifi üzre yedi kere nûr nazil olduğunu bütün Mekkeliler gördüğünden, Arab kabileleri arasında Rûm velisi diye meşhur olmuştur. Kabri herkesin ziyaretine açıktır. Mezar taşında vefat tarihi yazılıdır.
“Sonra Mekke mollası iken vefat eden ve Bağdâdîzâde diye meşhur olan Mevlânâ Şemseddîn Ahmedü’l-Hüseynî’nin kabri de Ebû Tâlib’in kabri yakınlarındadır. Şeyh Abdurrahmân Karabaş’- ın kabri de buradadır. Kendisi sultan muallimi olan Ömer Efen- di’nin kardeşidir. Amasyalıdır. Mekke-i Mükerreme payesiyle mütekâ’id iken vefât etmiş olup burada Mevlevihane hazîresinde medfundur. Bağlıları, kabri yanına bir sebil inşâ etmişler. Kendisi hitâbetinin kuvveti ile meşhûrdu.
“Mekke mollası iken vefat eden Manastırlı Mevlânâ Mah- mûd Efendi’nin kabri de buradadır. Şeyh Cinân Efendi hazretleri yanına defnedilmiştir. Mevlânâ Pervîz Efendi’nin kabri de buradadır. Nişancı Paşa Abdi Beğ’in hizmetinde yetişip bazı medreselerde idarecilik yaptıktan sonra kendisine Mekke mollalığı verilmiştir. Vazifesi esnasında vefat edince Hatîce-i Kübrâ validemizin türbesi civarına defnolunmuştur.
“Ispartalı Mevlânâ Hüsâm Efendi’nin kabri de buradadır. Mekke mollası iken ‘Fülân gün ölürüm, bizi hayır du’âdan uzak tutmayın.’ diye vasiyet edip hik- met-i Huda o gün vefat etmiştir. Zübeyr hazretleri yakınlarında medfundur. “Fâzılu’r-Rûm” adıyla Mekke-i Mükerreme halkı tara fından ziyaret edilir.
Mekke-i Mükerreme’deki Süleymaniye Medresesi
“Mevlânâ Muhammed bin Alâ’üddîn el-Mekkî en-Nehrevânî el-Kâdirî de burada medfundur. Kendisi Mekkelidir. Anadolu’ya iki defa gelmiş ve bütün ulema ile mübâhase edip hepsine cevap verdiğinden kendisine Mekke-i Mükerreme Kadılığı ve Mekke-i Mükerreme’deki Süleymaniye Medresesi müderrisliği verilmiştir. Asrının İmâm Gazâlîsi idi. İlim yolunda çok seyahatler edip her sahada kudret sahibi olmuştu.
“Hazret-i Kutb-ı Mekkî kabri umumî ziyaretgâhlardandır. Bunun yanında Mevlânâ Hüseyin el- Mâlikî kabri vardır. Zamanının faziletlisi idi. Sultan Üçüncü Murâd Han Mekke-i Mükerreme’de Süleymaniye medresesine tayin etmiş ve burada inzivaya çekilmiştir.
“Lebbeyk Allâhümme Lebbeyk”
“Mevlânâ Mîrzâ Mahdum Arafat günü hacılar “Lebbeyk Allâhümme lebbeyk” (Emrine amadeyim Allah’ım) derken kendisi bir kerre “Lebbeyk” deyip ruhunu teslim etmiştir. Meş’ari’l-Ha- râm’da bir sofa üzeredir. Mezar taşında vefat tarihi yazılıdır. Burada medfun Vankulu Mehmed Efendi de Mekke mollası iken vefat etmiştir.
“Akşehirli Şeyh Gubârî Efendi de Mekke mollası iken vefat etmiş olup kabri Muallâ’nın Ebtah mevkiine yakındır. Mevlânâ Ömer bin Mehmed, Sultan İkinci Osman’ın hocası iken Mekke mollası olup 1620’de İstanbul’da deniz donduğu gün ölüm haberi gelmişti. Merhum gayet zühd ve takva sahibi idi. Mevlânâ Abdül- vâsi’ bin Hızır, Sultan Birinci Selim devri ulemasındandır. Mekke mollası iken 1539’da merhum olup Muallâ’da Şerif Sa’d civarında medfundur. Kabr-i Vâsi’ demekle şöhret bulmuştur. Mevlânâ Rûşenîzâde ise Zübeyr hazretleri civarında medfundur.
“Hamdolsun ki yukarıda isimleri yazılı İslam büyüklerinin hepsinin kabrini ziyaret edip Allâh rızası için ldmine Yâsîn-i Şerif, kimine Tebâreke, Tekâsür ve Fâti- ha suresi okuyup ruhlarının makamlarına hediye edip şefaatlerini talep ettik. Hazâ min fazlı Rabbî. Rahmetullâhi aleyhim ecma’în ve selleme teslîmen kesîrâ.” ؛٤؛
Kaynaklar: Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zıllî, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C. 9, İstanbul 2005 s. 403-406; Ilhan Ovalıoğlu, Dr. Raşit Gündoğdu, Cevat Ekici, Ebul Faruk Önal, Hicaz, C. 1, İstanbul 2008, Çamlıca Basım Yayın; Muhammed el-Emîn el-Mekki, Osmanlı Pâdişâhlarının Haremeyn Hizmetleri (Haz. İbrahim Coşkun) İstanbul 2009, Çamlıca Basım Yayın; Mustafa Fayda, “Cennetü- ‘l-Mualla” DİA, C. 7 (İstanbul 1993) s. 387-388; Adem Fidan, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere (Mübarek Mekânlar – Ziyaret Yerleri), İstanbul 2009, Çamlıca Basım Yayın; Selman Soydemir, Kemal Erkan, Osman Doğan, Hicaz Vilayet Salnâmesi, İstanbul 2008, Çamlıca Basım Yayın.
yapılmıştır. Ayrıca Kanunî Sultan Süleyman, 1543’te Hz. Hatice’nin (r.anhâ) kabrinin üstüne yüksek kubbeli bir türbe yaptırmış ve bir de türbedar vazifelen- dirmiştir. 1816’da da Sultan İkinci
Cennetü’l Muallâ, Peygamber Efendimiz’in dedelerinden Kusay ile Abdülmuttalib, amcası Ebû Tâlib, annesi Hazret-i Âmine ve müminlerin annesi Hazret-i Hatice’nin (r.anhâ) medfun bulunduğu, Mekke-i Mükerreme’nin en eski kabristanıdır.
Mekke-i Mükerreme’de Muallâ mevkiinde Peygamber Efendimiz’in akrabalan- nm ve birçok Sahabe-i Kiram’m bulunduğu Cennetü’l-Muallâ Kabristanı (1901)