MÂVERDÎ; meşhur fıkıh ve tefsir âlimi. Adı
Ali bin Muhammed, künyesi Ebü’l-Hasan’dır. Mâverdî
nisbesiyle meşhûr olmuştur. Şâfiî mezhebi fıkıh
âlimlerinden olan Mâverdî, 974 (H.364) senesinde
Basra’da doğdu. 1058 (H.450)de Bağdât’ta
vefât etti. Bâb-ı Harb kabristanına defnedildi.
İlim öğrenmeye Basra’da başlayıp, önce meşhur
nahiv ve hadis âlimlerinden ders aldıktan sonra
Bağdat’a giderek Ebû Hamîd-i İsferâînî’den fıkıh
ilmini öğrendi. Bağdat’ta tefsir, hadis, fıkıh, fıkıh
usûlü ve edebiyat mevzularında zamânının
âlimlerinden ders alan Mâverdî, tahsîlini tamamlayıp
icâzet (diploma) aldıktan sonra kıymetli
eserler yazmış, talebe yetiştirmiş ve bâzı mühim
vazifelerde bulunmuştur.
Mâverdî Kâim bi emrillah zamânında Kâdılkudât
pâyesini almış ve halîfeler yanında büyük
mevki sâhibi olmuş, çok kerre halîfelerle melikler
ve büyük emirler arasındaki gerginlikleri gidermek
için arabulucu olarak hareket etmiştir.
Bağdat ve civârında fetvâ verme, hâkimlik
vazifelerinde bulunup, bu vazifelerini mükemmel
bir şekilde yerine getiren Mâverdî, uzun seneler fıkıh,
hadîs ve tefsir ilimlerini okutup, değerli talebeler
yetiştirmiştir. Yetiştirdiği âlimlerin başında
hadîs ve târih ilminde meşhur El-Hatîbü’l- Bağdâdî
gelir. Bu talebesi, Târih-i Bağdâd adlı eseriyle ve
hadis ilmine dâir yazdığı eserlerle tanınmıştır.
Bundan başka İbnü Hayrun Ebu’l Fadl Ahmed bin
Hasan, Abdulmelik bin İbra, Ebû Fedâil Muhammed
bin Ahmed gibi birçok talebe yetiştirmiştir.
İmâm-ı Mâverdî hazretleri buyurdu ki: “Kul,
geceleri, gündüz yaptığı işlerin muhâsebesini yapmalıdır.
Zîrâ geceleyin, insanın aklı ve fikri daha
topludur. Muhâsebe edince, gündüz yaptığı işi
faydalı bulursa, ona devâm eder. Şâyet kötü bulursa,
onu telâfi etmeye çalışır ve ileride bundan ve
bunun benzerinden sakınır.”
“Konuşmanın bâzı şartları vardır. Konuşan
bunlara riâyet ettiği taktirde, konuşması iyi ve güzel
olur. Bu şartlar şunlardır: İlki; konuşma, onu
gerektiren bir menfaat veya bir zararın defi için olmalıdır.
İkincisi, yerinde konuşmalıdır. Üçüncüsü,
gerektiği kadar konuşup sözü uzatmamalıdır. Dördüncüsü,
söyleyeceği sözleri iyice seçmelidir.”
“Müşâvere yapılacak kişide şu beş şart bulunmalıdır:
1) Tam akıllı ve geçmiş tecrübesi olmalıdır.
2) Dindâr ve takvâ sâhibi olmalıdır. 3) Nasihat
eden bir dost olmalıdır. 4) Fikri dağıtıcı, kaygı ve
meşgûl edici, üzüntüden sâlim olmalıdır. 5) Kendisine
danışılan işte, onu ilgilendiren bir maksadı ve
onu etkileyecek bir arzu olmamalıdır.”
İmâm-ı Mâverdî, yazmış olduğu pek kıymetli
eserleriyle de sonraki nesillere bilgilerin ulaşmasını
temin etmiştir. Bilhassa Kitâb-ün-Nüket
ve’l-Uyûn adlı Kur’ân-ı kerîm tefsiri çok kıymetli
ve meşhûrdur. İmâm-ı Mâverdî, tefsirinde Eshâbı
kirâm ve Tâbiînden tefsir haberlerini nakil ve rivâyet
etmiştir.
İmâm-ı Mâverdî, hadîs ilminde de söz sâhibi
âlimlerdendi. Zamânının meşhur hadis âlimlerinden
ders ve icâzet almıştır. Güvenilir bir âlim olup,
eserlerinde birçok hadîs-i şerif rivâyet etmiş, Edebüd-
Dünyâ ved-Dîn isimli eserinde rivâyet ettiği
hadîs-i şerifleri toplamıştır. İmâm-ı Mâverdî’yi doğuda
ve batıda asıl meşhur eden eseri, Şâfiî mezhebi
hükümlerine göre hazırladığı El-Ahkâm-üs-Sultâniyye
adlı kitabıdır. Bu kitabında; İslâmiyette
devlet reisliği makâmı ve devlet teşkilâtının işleyiş
tarzını, yaşanmış örneklere dayanarak açıklamış, bir
devlet teşkilâtı hukûku kaleme almıştır. Eserde;
vezirlik, emirlik, kâdılık, cezâlar, hadlar, cizye, ihtisâb
ve kontrolle ilgili hususlar açıklanmıştır. Eserin
Arabi aslı defâlarca basılmış, Türkçe ve Fransızcaya
da tercümesi yapılmıştır.
Diğer önemli eserleri şunlardır: El-Hâvî: Fıkıh
ilmine dâir olup, çok kıymetli bir eserdir. Bu
eser de Şâfiî fıkhına göre hazırlanmış olup, Şâfiî
mezhebinde en geniş kaynaklardandır. A’lâmün-
Nübüvve (Peygamberlik Alâmetleri): Yirmi bölümden
meydana gelen bu eserde kelâm ilminin en
önemli konularından olan “Nübüvvet” meselesi
çok veciz bir şekilde anlatılmakta ve buna bağlı diğer
meselelerden bahsedilmektedir. Edeb-ül-Vezir
(Kitab-ül-Vüzerâ): Devlet İdâresinin mühim bir
konusunu üstlenen vezirlerin, taşıması gereken
vasıflardan ve uymak mecburiyetinde oldukları
hususlardan bahsetmektedir. Edeb’ul-Kâdî: Kazâ
(muhâkeme) usûlü ile ilgili bir eserdir. Nasîhat-ül-
Mülûk, Siyâset-üI-Mülûk, El-Emsâl vel-Hikem
gibi daha birçok eseri vardır.
MÂVERDÎ
26
Eki