MEHMED HAN-IV; Osmanlı sultanlarının on dokuzuncusu,
İslâm halifelerinin seksen dördüncüsü.
Babası Sultan İbrahim Han olup, annesi Hadice
Turhan Sultandır. 1642’de 1/2 Ocak gecesi, İstanbul’da
doğdu. Doğumuna çok sevinilip donanma
şenlikleri yapıldı. Şehzâdeliğinde, İmâm-ı Şâmi Yûsuf
Efendi, Şâmi Hüseyin Efendi ve diğer kıymetli
hocalardan ders alarak yetiştirilmeye başlandı. Tahsil,
terbiye ve talimini, 7 yaşındayken (8 Ağustos
1648) sultan olduktan sonra da devam ettirdi.
Sultan Dördüncü Mehmed Hanın çocukluğundan,
devlet kademelerindeki nüfuz sâhipleri istifâde
etti. Bunlardan bâzılannın kötü idâreleri ve ehil
olmayanların işbaşına getirilmeleri neticesi devletin
mâlî, mülkî ve askerî durumu sarsıldı. Saltanatının
ilk yıllarındaki iç ve dış hâdiseler, 15 Haziran
1656 târihinde Köprülü âilesinden Mehmed Paşanın
sadrâzamlığa tâyinine kadar devam etti. Köprülü
Mehmed Paşanın sadârete (başbakanlığa) gelmesiyle,
Dördüncü Mehmed Han devrinde esaslı ıslâhâtlar yapılıp, İstanbul’da ve ülke içinde asâyiş sağlandı.
Ordu ve donanma kuvvetlendirildi. Çanakkale
Boğazı girişine kadar gelen Venedik ve diğer Hıristiyan
devletlerin gemileri, 19 Temmuz 1657’de
kaçırıldı. Bozcaada ve Limni düşman işgalinden
kurtarıldı. Asi Erdel prensi üzerine sefere çıkılarak,
1 Eylül 1658’de Yanova Kalesi ele geçirildi. Erdel,
harp tazminâtı vermeyi ve on beş bin altınlık haracı,
kırk bin altına çıkarmayı kabul etti. Kırım Hanı
Mehmed Giray, Rusları 12 Temmuz 1659’da Konotop’ta
mağlûb ederek, elli bin esir alıp, yüz yirmi
bin Rusu imhâ etti.
Dördüncü Mehmed Han, Köprülü Mehmed
Paşanın iç ve dış işlerindeki başarılı icraatlarını
takdir ederek, onun vefâtından sonra oğlu Köprülüzâde
Fâzıl Ahmed Paşayı, 30 Ekim 166l’de Sadrazamlığa
tâyin etti. Osmanlı hududunu ihlal eden
AvusturyalIlar üzerine 12 Nisan 1663’te sefer açılarak,
Serdar-ı ekremliğine Fâzıl Ahmed Paşa getirildi.
1663’te bağlayan Avusturya harpleri, 10
Ağustos 1664 Vasvar Antlaşmasıyla neticelendi.
Arâzi bakımında olduğu gibi askerî ve siyâsî yönden
de kârlı çıkılan Avusturya Seferinden sonra,
1666 yılında Girid Seferine çıkıldı. Fâzıl Ahmed
Paşa, Girid Adasının Kandiye Kalesini kuşatırken,
fethin gecikmesi üzerine, Sultan Dördüncü
Mehmed Han, 18 Ağustos 1668’de sefere çıktı.
Sultan Mehmed Han Girid’e geçmek üzere Eğriboz’a
giderken, Kandiye’nin fethi haberi verilince
geriye döndü. Lehistan Kralının, Osmanlı himâyesini
kabul eden Ukrayna Kazaklarına saldırması üzerine, Lehistan’a sefer açıldı. 4 Haziran 1672
târihinde Birinci Lehistan Seferine çıkan Dördüncü
Mehmed Han, 27 Ağustos’da Kamaniçe’nin
teslim alınması neticesinde Osmanlı ordusuyla
birlikte süratle Podolya’ya girdi. Lehistan Kralı
anlaşma istedi. 18 Ekim 1672 Bucaş Antlaşmasına
göre; Podolya Osmanlı Devletine, Ukrayna
Türk himâyesini kabul eden Kazak Beyine verilecekti.
Lehistan, yıllık 220.000 altın haraç vermeyi
kabul etti. Papa ile Almanya’nın yardım teklifi
üzerine tesir altında kalan Lehistanlılar, Bucaş
Antlaşmasını ihlâl ettiler. 7 Ağustos 1673’te İkinci
Lehistan Seferine çıkan Dördüncü Mehmed Hanın
Ukrayna’ya girmesiyle Lehliler, tekrar anlaşma
istediler. 27 Ekim 1676 Zorawno Antlaşmasıyla
Podolya ile Ukrayna Osmanlı Devletine bırakıldı.
Sultan Dördüncü Mehmed Han, Köprülüzâde
Fâzıl Ahmed Paşanın 1676 Kasım ayı başında vefâtıyla
Merzifonlu Kara Mustafa Paşayı sadrazamlığa
getirdi. 1677’de Ukrayna’nın Rus istilâsına
uğramasıyla, Lehistan serdârı İbrahim Paşa ile
Kırım Hanı Selim Giray, Kazakların merkezi olan
Cehrin Kalesini kuşattılar. 1678 baharında Rusya
Seferine çıkan Dördüncü Mehmed Han, yol üzerindeki
Silistre’den sonra yerine sadrıâzam Mustafa
Paşayı gönderdi. İki yüz bin Rus, Alman, Kazak ve
diğer milletlerden meydana gelen müttefik düşman
kuvvetlerinin müdâfaa ettiği Çehrin Kalesi, Osmanlı
ordusunun yaptığı şiddetli taarruzlara dayanamayarak,
1677 yılı Ağustos ayının 20/21. günü
gecesi düştü. Şiddetli topçu ateşi sebebiyle kalede
çıkan yangında düşman ordusu, yanarak veya can
havliyle atıldıkları, nehirde boğularak yok oldu.
1680 yılında Rusların harp hazırlıkları haberi
alındığında Dördüncü Mehmed Han 29 Ekim
1680’de İkinci Rus Seferine çıktı. Osmanlı seferinden
çok korkan Ruslar, Sultân’ın Edirne’ye gelmesiyle,
Kırım Hanı Murâd Giray vâsıtasıyla anlaşma
istediler. 11 Şubat 168 l’de imzâlanan Osmanlı-RusAntlaşmasına göre; iki devlet arasında Özi Nehri hudut
kesildi. Avusturya Kralının Macar milliyetçilerini
imhâ hareketine karşı, Macarlar, OsmanlIlardan
yardım istedi. Sultan Mehmed Han, 9 Ocak 1682’de
Macar milliyetçilerinin lideri Tökeli İmre’yi Orta
Macaristan Kralı tanıdı. Mehmed Han Tökeli İmre’ye
mücevher bir topuz, Budin Beylerbeyliğine de Hattı
Hümâyun göndererek yardım edilmesini ve yeni
krallığın AvusturyalIlardan kurtarılmasını emretti.
Budin Beylerbeyi İbrahim Paşa, Tökeli İmre’nin
yardım istemesiyle, 27 Temmuz 1682’de, Orta Macar
Seferine çıktı. 15 Ağustos 1682’de Orta Macaristan’ın
merkezi olan Kaşa Kalesi fethedilerek, Tökeli
imre, Macar milliyetçilerinden on iki bin gönüllü
askeriyle krallık tahtına oturtuldu.
Yabancı devletlere karşı tavizsiz bir siyâset tâkip
eden Vezir-i âzam Kara Mustafa Paşa, Fransız
gemilerinin Sakız Adasında küstahça davranmasını
protesto ederek, Fransa Kralından tazminât aldı.
Avusturya’nın tekrar tekrar antlaşma istemesine
rağmen, devamlı tecavüzkâr bir siyaset takip etmesi
üzerine, Dördüncü Mehmed Han, 12 Ekim
1682’de sefere çıktı. Avusturya Seferinde Sultan’ın
Belgrad’da kalmasıyla, Sadrâzam Kara Mustafa
Paşaya Serdar-ı ekremlik vazifesi verildi. Papalığın
Avusturya’ya yardım ederek Lehistan’la
ittifak kurması üzerine, 27 Haziran 1683 târihindeki
Harp meclisinde Viyana’nın fethine karar verildi.
14 Temmuz 1683’te Avusturya’nın merkezi
Viyana Osmanlılarca ikinci defa kuşatıldı (Bkz. Viyana
Kuşatmaları). Serdar-ı ekrem Kara Mustafa
Paşanın Viyana kuşatmasını kaldırıp, geri çekilmesiyle,
15 Aralık 1683’te sadrazamlığa Kara İbrahim
Paşa tâyin edildi. Dördüncü Mehmed Han,Osmanlı Devletini en geniş hudutlara kavuşturmasından
sonra, 1683 geri çekilişiyle mevziî harpler
kazanılmasına rağmen Macaristan elden çıktı.
Dalmaçya kıyılan ve Yunanistan, Venediklilerin tecâvüzüne
uğradı. Avrupa devletleriyle muhârebeler,
26 Ocak 1699 târihinde imzâlanan Karlofça
Antlaşmasına kadar devam etti. Antlaşmadan on iki
yıl önce 8 Kasım 1687 târihinde Dördüncü Mehmed
Han tahttan indirilmişti. Otuz dokuz yıl OsmanlI
sultanlığı yapan Dördüncü Mehmed Han, 6
Ocak 1693 târihinde, vefâtına kadar Edirne’de
oturdu. Vefât edince İstanbul’a getirildi ve Yeni Câmi
yanındaki annesi Turhan Vâlide Sultanın türbesine
defnedildi.
Osmanlı Devletinde Kânûnî Sultan Süleyman
Handan sonra en fazla tahtta kalan pâdişâh Dördüncü
Mehmed Handır. Yaratılışı icâbı mutedil, kadirşinas,
vefâkâr olup, verdiği söze sâdık bir şahsiyete
sâhipti. Ava, edebiyata, târihe merakı olup,
sohbet dinlemeyi severdi. Dindardı, beş vakit namazını
cemaatla kılardı. İçkiyi ve imâlatını yasakladı.
Dîne sonradan karıştırılan bütün hususların
kaldırılması için uğraştı. Kahvehâneleri kapattırıp,
oyuncu ve çalgıcıları İstanbul’dan uzaklaştırdı.
Sadrâzamlığı Köprülü âilesine verip, idârede serbest
bıraktı. Kendisi de, savaşlardan zaman kaldıkça
çok sevdiği sürek avlarına devam etti. Ava
merakından dolayı “Avcı” lakabı verildi. Zamanında
Osmanlı Devleti en geniş hudutlarına kavuşarak,
dünyâ siyâsetinde faal rol oynadı.
Dördüncü Mehmed Han devrinde, kıymetli
ilim adamları ve sanatkârlar yetişti. Her sâhada kıymetli
eserler yazıldı. Mehmed Bahaî, Abdülaziz,
Tulumcuzâde Abdurrahman, Memikzâde Mustafa,
Hocazâde Mes’ud, Hanefî, Balizâde Mustafa, Bolevî
Mustafa, Mehmed Esirî, Sunizâde Mehmed
Emin, Minkarîzâde Yahya, Çatalcalı Ali, AnkaralI
Mehmed Emin, Debbağzâde Mehmed Efendiler
şeyhülislâmlık yaptılar. İçlerinde kıymetli eserler
yazıp, talebeler yetiştiren şahsiyetler vardır.
Seyyid Feyzullah, Ayşî Mehmed, Hıbrî Ali efendiler,
fıkıh, edebiyat, lügat ve diğer ilimlere âit
eserler yazdılar. Peçevî İbrahim, Kâtib Çelebi,
Karaçelebizâde Abdülaziz, Vecihî, Hezarfen Hüseyin,
Ebû Bekr bin Behram Dımışkî, Ömer Avni,
Rodosizâde Abdullah efendiler: Târih, teşkilât,
coğrafya ve seyahatnâme sahasında; Kavalalı Abdulhalim
bin Abdullah, Cerrah Mehmed bin Murâd,
Mehmed bin Ali, Talatî Çelebi, Sâlih bin Nasrullah,
Ebî Bekr-i Rasî, Hayâtizâde Mustafa Feyzi,
Abdullah Ahmed bin Beşir efendiler tıbba dâir;
Molla Mehmed, Mustafa bin Yusuf, Kâtibzâde
Mustafa bin Mehmed matematik sâhasında; Cevrî
İbrahim, Nâilî-i Kadim, Neşatî Ahmed Dede, Fasih
Ahmed, Mezakî Süleyman efendiler edebiyata
dâir; Derviş Ali, Tenekecizâde İbrahim, HâfızOsman, Beyazizâde Ahmed, Dukakinzâde Derviş
Mehmed, Şeyh Sunullah, Nefeszâde Seyyid İbrahim
ve Tokatlı Ahmed efendiler hattatlıkta kıymetli
eserler meydana getirdiler. Dördüncü Mehmed
devrinde inşâası tamamlanıp, ibâdete açılan
Yeni Câmi, Osmanlı mîmârîsinin şaheserlerindendir.
Yeni Câmi yanındaki Mısır Çarşısı, bu câmiye
vakıf olarak yapılmıştı.
MEHMED HAN-IV
26
Eki