Meteoroloji
Günden güne değişen hava koşullarını, ısı ve nem özelliklerini üzerinde bulundukları kara yada denizlerden alan ve dünya yüzeyinde ağır ağır yer değiştiren büyük hava kütlelerinin hareketleri belirler. Bunlardan bazıları zaman zaman durağandır (statik) ve bulundukları bölgede günler, hatta haftalarca değişmeyen hava koşullarına yolaçar. Bu tür sürekli ve tahmin edilebilir hava koşullarına en çok tropikal çöller, okyanuslar ve büyük kıtaların iç kısımlarında rastlanır. Diğer bazı hava kütleleri, dünyanın dönüşünden etkilenir; bunun sonucu olarak da, hızla ve sarmal hareketlerle yer değiştirirken, çevrelerinde bulunan hava kütleleriyle karşılıklı etkileşim içine girerler. Nitekim, doğru bir biçimde tahmin edilebilmeleri oldukça güç olan ılıman enlem kuşaklarının değişken hava koşulları, bu gibi durumlarda ortaya çıkar.
Hava Koşullarını Etkileyen Faktörler
Meteoroloji uzmanlarının belirli bir alan üzerindeki hava koşullarını önceden tahmin edebilmeleri için herşeyden önce, o alanı kaplayan hava kütlelerinin durumunu çok iyi bilmeleri gerekir. Bundan sonra ya-
pılacak iş, geçmişteki benzer durumlara ilişkin gözlemlerinden de yararlanarak, belirli bir süre için (genellikle bir kaç saat, yada gün) hava kütlelerinin durumlarında ne gibi değişikliklerin meydana geleceğine ilişkin tahminde bulunmaktır.
Hava koşullarını önceden bile-bilme gereksemesi, hava durumunu yakından izlemek ve kestirmek zorunda olan çiftçilerin ve gemicilerin gözlemlerinden kaynaklanır. Ilıman bölgelerde daha, bu, ilk bakışta görüldüğü kadar zor bir iş değildir. Örneğin, Batı Avrupa hava koşullarının önemli bir kesimi, alçak basınç alanlarının batıdan doğuya hareketleri ile «sınır bölgelerinin (ki bunlar, değişik ısı ve nemlilikte komşu hava kütlelerinin birbirleriyle temas ettikleri alanlardır) durumlarına bağlı olarak belirlenir. En kötü hava koşullarına neden olan sınır bölgeleri, genellikle alçak basınç alanlarının güney kısmında bulunur. Gözlemcinin, barometrenin düşüşünü ve rüzgarın yön değiştirmesini farketmesi, onun alçak basınç alanının ve sıcak bölgenin hareketlerinin izini bulduğunu gösterir (rüzgarın Batı Avrupa’da yön değiştirmesi, bulutların yüksek sirrüs’lerden sirro-
stratus, altostratus ve nimbostra-tus’lara doğru yoğunlaşması ve alçalması ile birlikte ve çoğunlukla güneybatiya dönmesi şeklinde olur). Gözlemci bu bilgilerin ışığında, hava koşullarının sırasıyla alacağı biçimleri ve hatta değişikliklerin ne gibi bir hızla ortaya çıkacağını kestirebilir. Benzer bir biçimde, yükselen yada sürekli yüksek basınç gösteren bir barometre, açık gökyüzü ve hafif meltem, genellikle bir yüksek basınç alanının oluştuğunu gösterir. Bu durum, birkaç gün için yeni bir alçak basınç alanı ortaya çıkana kadar açık ve kalıcı hava koşullarına yolaçar.
Tahminci İş Başında
Profesyonel tahminci, işe, bir hava haritası («Sinoptik harita»)
(3) bir başka deyişle, belirli bir anda kendisini çevreleyen geniş alana egemen olan hava koşullarını tam olarak gösteren bir harita hazırlayarak başlar. Haritayı hazırlarken, kendisine teleks yada radyo ile ulaşan birçok meteoroloji istasyonunun gözlemlerinden yararlanır.
Bugün, dünyada bu amaçla kurulmuş 8000’in üzerinde gözlemevi bulunmaktadır; bu rakam, düzenli aralıklarla hava koşullarını sapta-
rüzgar -w
güneş ışığı -c£) T
yağmur ® „
1) Çobanların eskiden
beri bildikleri gibi, geceleri kızıl bir gökyüzü, ertesi gün İçin iyi bir havaya işaret ederken; şafak vakti gökyüzünün kızıl olması, gün bitmeden havanın boza-
cağını gösterir. Her ne kadar bu gözlemler yanılma payı taşırlarsa da. genellikle meteorolojik acıdan anlamları vardır. Aksam vaktinin kızıl göğü, atmosferdeki toz zer-
reciklerinin ışığı kırması ve dağıtması sonucu oluşur ve sakin ve kalıcı hava koşullarının görüldüğü yüksek basınç alanlarında ortaya çıkar. Gece toz zerrecikleri
çökelir ve şafak vaktinin göğü, alçak düzeylerdeki nemli atmosferde bulunan su damlacıklarının ışığı kırması sonucu kızıl renk alır.
3) Bir hava haritası
(sinoptik harita) geniş bir alanda toplanan bilgilerle hazırlanır. Daireler hava gözlem İstasyonlarını, semboller ise belirli bir anda (sinoptik saatte) hava koşullarını gösterirler. Bulut sembolleri, sekiz şekilde, her istasyon tarafından gözlenen gökyüzünün bulutluluk durumunu gösterir. Sembollerin yanındaki rakamlar, santigrad derece olarak havanın ısısını gösterirler; rüzgar yönü ve hızı ise sembollerin yanındaki rüzgar işaretleriyle gösterilir. Tahlilci, basınç ve rüzgar ölçümlerinden, yüzey rüzgarlarının yatay akımlarının tam bir görünümünü veren izobar’ları (eşit basınç noktalarını birleştiren eğrileri) çizer.
0 BULUT
HAVA-
8,8 KOŞULLARI çisenti
yoğmur ve çisenti yağmur yağmur ve Kar kar
yoğmur sağnağı yağmur ve kor sağnağı kor sağnağı dolu sağnağı fırtına
8-12
13-17
soğuk cephe sıcak cephe –
2) Analiz ve tahmin iç
çeşitli istasyonlarda yapılan standart, düzenli ve anında gözleme gerek duyurur. Uluslararası nitelikte standartlaştırılmış gözlem istasyonlarında. bir dizi önemli araç ve gereç bulunur. Stevenson perdesi (1], termometre ve diğer bazı araç ve gereci güneş ışığından koruyan bir kutudur; bu araç ve gereçler, sıvı ve yaylı termometreler ve bazı kayıt araçlarıdır. Açık alan [2], yerin (toprağın) durumunun saptanmasına yarar. Bir «grass minimum» termometresi [3], son 24 saatte toprağın en düşük ısısını ölçer. Anemometre ve rüzgar oku [41. rüzgarın hız ve yönünü ölçer Campbell-Stokes güneş ışığı ölçeği veya radyometresi (51, güneşli saatleri kaydeder. Radyosonda balo nu [6] ve teodolit (7), yüksek düzeylerdeki rüzgar hız ve yönleriyle diğer bilgileri toplamaya yararlar. Bir yağmur ölçeği (8J. yağış miktarının ölçümünde kullanılır.
jıp bilgi ileten gemileri, dağ ve kutup üslerini ve otomatik (insansız çalışan) meteoroloji birimlerini de içermektedir.
Hava tahmincisi, hava haritasında basınç, rüzgar, ısı, bulut türleri nem ve basınç durumlarını, geçmişte ve o anda varolan hava koşullarını gösterir. Bu ona izobar’ bun (atmosferdeki eşit basınç noktalarını birleştiren eğriler, çizebilme to sınır bölgelerini gösterebilme olanağını verir. Sonuçta, hava koşullarını ve onların değişim hızlarını kestirebilen tahminci, haritasındaki herhangi bir noktada, koşulların yakın gelecekte nasıl olacağını tahmin edebilir. Günümüzde hava tahmincilerinin işi, (radyosonda gereçleriyle donatılmış hava balonlarıyla yapılan) yüksek atmosfer gözlemleri ve yapay uydulardan alınan fotoğraflarla (6) daha da kolaylaşmıştır. Tahmincinin harita hazırlama ve analiz işlemleri giderek otomatikleşmiş; öte yandan atmosferin her katından daha doğru bilgi elde etmenin olanaklı kılınmasıyla, matematik analiz hava koşullarının tahmininde daha fazla rol oynamaya başlamıştır.
Kısa ve Uzun Vadeli Tahmin
Kısa vadeli tahminler, çiftçi ve
gemiciler açısından hâlâ önemini korurken, milyonlarca uçak yolcusunun güvenliği de bu tahminlere bağlıdır. Bu arada, daha uzun vadeli (5 günden 6 aya kadar uzanan zaman süreleri için) tahminler de gittikçe önem kazanmaktadır. Ama bu tür tahminler için değişik analiz teknikleri gerekmektedir.
Dünyanın, iklimleri yıldan yıla önemsiz değişiklikler gösteren bölgelerine ilişkin tahminlerde, bir mevsimin karakterini ötekiyle karşılaştırmak için basit istatistik yöntemler kullanılır ve bunların sonuçları, tahmin için temel alınır. Daha değişken iklim için daha karmaşık yöntemler ve hava kütlelerinin nitelikleri, kaynakları ve hareketlerine ilişkin ayrıntılı araştırma gerekmektedir. Son zamanlarda atmosferle okyanusların ilişkisini inceleyen çalışmalar, uzun vadeli tahminler, için son derece yararlı olmuştur.
Britanya Adaları’nda egemen olan deniz iklimi, okyanusu aşan hava kütleleri tarafından belirlenmektedir; bu yüzden de okyanusların anormal sıcak ve soğuk bölgelerinin bu hava kütleleri dolayısıyla gelecek hava koşulları üzerinde belirleyici etkisi olduğu söylenebilir.
ayrıca bak:
54 Rüzgar ve hava sistemleri 56 Hava koşulları 52 Atmosfer 60 İklimler
Televizyon, günlük
hava tahminlerini, izeyicinin evine kadar getirmektedir. Uluslararası düzeyde toplanan bilgilerle,
sonucu basitleştirilmiş bir hava haritası hazırlanır. Harita üzerinde, basınç durumu sınır bölgelerinin durumları ve hareket-
4) Bir basınç yüzeyi-■in [genellikle 500 veya 600 milibar (mb)] yüksekliğini tahmin «debilmek için basit Matematiksel modeller kurulur. Bunlardan o düzeydeki hava «ricunları çıkarılarak alçak ve yüksek basınç alanlarının gelecekte
alacağı durumlar gösterilebilir. Basınç yüzeyleri, aynen yer haritalarında olduğu gibi yükseklik eğrileri ile gösterilirler; yüzey yükseklikleri küçük koreler yoluyla hesaplanarak çizilir. Bu yöntem, genellikle kenarı 250 km olarak
kabul edilen karelerle, büyük ölçekli tahminler için son derece uygundur. Tek düzeyli modeller yerine aynı karelerin esas alınmasıyla, iki basınç seviyesi için iki düzeyli modeller de kullanılabilir.
leri açıklanır ve gelecek birkaç saat içinde ne gibi hava koşullarının beklendiği konusunda tahminler yürütülür.
5) Doğru hava tahml-
ni. hava tahmin merkezlerine günde birkaç kez gelen yoğun bilgilerin değerlendirilmesini gerektirir. Bilgisayarlar ve çizim makinaları. hava tahmincilerinin bilgileri daha süratli değerlendirmelerine yardımcı olur. Çizim makinala-bilgilerın bir eğri çizici veya noktolama tablosu aracıyla harita üzerinde gösterilmesini olanaklı kılmıştır. Yandaki harita her iki türü de göstermektedir. İzobarlar (solda) lekeli alanların sınırlarıyla belirlenmekte veya hesaplanarak otomatik olarak çizilmektedir (sağda). Bu tekniklerle çizimi saatler aıan haritalar birkaç saniyede çizilebil-mektedir.
PPG
6) Hava gözlem uyduları, 1960 yılından beri, fotoğraf kalitesini ve kapsamını gittikçe geliştirerek bulut fotoğrafları çekmektedirler. Bulut sistemlerinin oluşumunu gösteren fotoğraf dizileri, tahmincinin işini büyük ölçüde kolaylaştırır.
MYG
7) Radarlardan yağ*
mur bulutlarının yerlerinin belirlenmesin de de yararlanılmaktadır. Sinyaller yağmur damlaları veya buz parçacıkları tarafından yansıtılır ve belirli bir alandaki biçimlenmeleri
gösteren Plan Pozisyon Göstergesi (PPG)’ne ve dikey dağılımı gösteren Mesafe Yükseklik Göstergesi (MYG)’ne kaydedilir. Yansımanın parlaklığı yağışın yoğunluğunu gösterir.
; —o—- ütlimi, uzıın dö-
nemde o bölgede egemen olan karakteristik hava koşullandır. İklim, herşeyden önce, bir bölgenin hava sıcaklığını ve mevsimlerini belirleyen o bölgenin bulunduğu enlem dairelerine bağlıdır. İklim, ayrıca o bölgede varolan hava kütlelerinin hareketleriyle de belirlenir. Bu hava hareketleri bütünüyle yerel nitelikte olabileceği gibi, yüzlerce kilometre uzaktan gelen, sıcak yada soğuk, kuru yada nemli hava akımlarıyla meydana gelmiş olabilir. İklimlerin ortaya çıkmasında rol oynayan öteki etkenler ise, kara ve denizlerin dağılımı, yüksek yada alçak kara parçalan ve orman, göl, vadi, buzul gibi yerlerdir.
Dünya ölçeğinde, makro-iklim-ler, temel olarak sahib oldukları ısı ve yağış niteliklerine göre ayrılır ve buna göre dünyamız, geniş iklim kuşaklarına bölünebilir. Daha dar açıdan bakıldığında, nem, r,üzgar gücü, güneşin durumu ve öteki yerel özellikler, yerel iklim koşullarını belirler. Ölçek daha da küçültülerek (mikro-iklim), belli bir ormanda, hattâ bir kaya dibinde egemen olan hava koşullarının tanımlanmasına yarayan bir yaklaşım getirilebilir.
İklim türleri enlem dairelerine
gSn, kabaca âç hamlık altında gruplandın labi lir. Tropikal iklimler, sıcak iklimlerdir ve bütün yıl boyunca ekvator hava kütlelerinin etkisi altındadırlar. Orta-enlemlerin ılıman iklimleri ise, hem yarı-tropi-kal, hem de yarı-kutupsal hava kütlelerinin değişen etkileri altındadır ve genellikle mevsimsel ve değişken olan iklimlerdir. Yukarı enlemlerin kutup iklimleri, yan-kutupsal ve kutupsal hava kütlelerinin sürekli etkisi altında olan, mevsimden mevsime değişen soğuk iklimlerdir.
Tropikal İklimlerin Özellikleri
Günboyu süren güneş ışığı dolayısıyla, bütün yıl boyunca, hem ekvatoral ve tropikal bölgeler, hem de bu bölgeleri etkileri altında tutan hareketli hava kütleleri sıcaktır (6,7). En nemli bölgeler, yüzeysel alçak basınç alanlarından oluşan bir kuşakta yer alır ve alizelerin bu kuşakla buluştukları noktalarda taşıyıcı akımlar oluşur. Bu kuşak, ekvatorun her iki yanında, mevsimlere göre kuzeye ve güneye kayar. Ancak bütün yıl boyunca ısı çok az değişir ve yağış oldukça süreklidir. Mevsimlere göre rüzgarların hemen bütünüyle ters yönlerden estikleri durumlarda, Hindis-
tan Güneydoğu Asya ve Çin’de muson iklimleri egemendir. Buralarda sıcak ve nemli rüzgarlar, yerlerini sıcak ve kuru alanlara bırakarak, yağışlı yazlara ve kuru kış mevsimlerine yolaçarlar. Kuru tropikal iklimler, ekvatorun her iki yanında 15° ve 30° enlem daireleri arasında bulunur. Bunlar, kuru ve sıcak havalı, güçlü güneş ışıklı ve şiddetli fırtınalar dışında, çok az yağış alan, yüksek basınç alanlarıdır.
Ilıman İklimler ve Özellikleri
Her iki yarımkürenin orta enlem daireleri, sıcak, yarı-tropikal ve serin, yarı- kutupsal hava kütlelerinin birbirlerinin yerini almaya çalıştığı alanlardır. Geniş cephe alanları boyunca sıcak ve soğuk cepheler meydana gelir. Bu alanların Ekvator tarafında çoğu zaman sıcak hava bulunur. Mevsimlere göre bu alanlar kuzeye ve güneye kayar ve örneğin, Fransa’nın güneyi gibi bir bölge, yaz boyunca yan tropikal hava kütleleriyle ısınıp ancak kış mevsiminde, zaman zaman soğuk, yarı-kutupsal havanın etkisinde kalır. Kıtaların batı kanatlarındaki daha sıcak alanlarda hava kurudur. Yazların sıcak ve kuru, kışlarınsa ılık
1) Geçen yüzyıldan bu
yana, pek cok kişi çeşitli iklimleri sınıflandırmaya çalışmıştır. Çeşitli çalışmalar içinde en çok, bitki ■Ğftüsü ile iklim arasındaki ilişkiyi yansı-, tan sınıflandırmalar benimsenmiştir. Bugün
yaygın olarak kullanılan sistemlerden biri. Alman biyoloji uzmanına, W. Köppen’e (1846-1940) aittir. Köppen’ in sınıflandırma sistemi. birbirinden oldukça ayrı, beş değişik ana iklim sınıfını kabul eder.
Bunlar, ekvatoral ve yağmurlu tropikal iklimler, kuru iklimler, geniş yapraklı orman kuşağının ılıman iklimleri, soğuk nemli iklimler ve kutup iklimleridir. Bu sınıfların herbiri, ısılarına ve yağış miktarlarına
göre de tanımlanmıştır. Köppen ayrıca, bitki örtüsüne yolacan yağışlı günler ve öteki iklimsel özelliklerle ilgili ek simgeler de geliştirmiştir. Ostteki haritada, Güney Amerika, Afrika ve Uzak Doğu’nun sı-
cak ve nemli tropikal ormanları görülmektedir. Ekvator’dan uzaklaştıkça, yarı-tro-pikal enlemlerde sürekli egemen olan yüksek basıncın yolaçtığı, büyük çöller yeralır. Bunlar arasında en geniş alanı kaplayan çöl.
Büyük Sahra’dır. Güneyin büyük okyanusları dolayısıyla çöller, Güney Yarıküre’ye göre Kuzey Yarıkürede cok daha belirgindir. Kutuplara yaklaştıkça, orta kuşak iklimlerinin karmaşık görüntüsüyle karşılaşırız. Sibirya
ve Kuzey Amerika’nın geniş kara ve kuzey bölgelerinde iklim daha basittir. Kutup bölgelerinin ve yüksek yaylaların iklimleri (aynı değillerse de ortak özellikler gösterirler) daha küçük alanlar kaplar.
ve hafif nemli olmasına yolaçar. Kaliforniya, Güneybatı Avusturalya ve Doğu Akdeniz’in «Akdeniz» iklimleri bu türdendir. Kıtaların doğu kanatlan ise, denizden ıslak ve hareketli havayı çeker. Bu nedenle de, bütün yıl boyunca sıcak (yaz mevsiminde fırtınalı) bir iklime sahiptir.
Tropikal etkilerden uzak kutup enlemlerinde, yarı-kutupsal, serin hava kütleleri egemendir. Dünyanın çevresinde doğuya doğru kayan bir dizi alçak ve yüksek basınç alanı. Kuzey Amerika ve Avrupa’nın batı bölgelerine nemli deniz havası getirir. Britanya Adaları ve Batı Kanada, yaz ve kış boyunca ılık, bulutlu ve hafif nemli hava koşullarına yolaçan, güneybatı rüzgarlarının etkisi altındadır. Doğu kıtalarından gelen değişken hava türleri, kışın soğuk ve açık, yaz mevsi-mininse sıcak ve kuru olmasına neden olur. Kuzeyden gelen hava ise genellikle soğuktur ve dona yolaçar. Kıtaların orta ve doğu bölgeleri, daha soğuk kış ve daha sıcak ya2; mevsimlerinin egemen olduğu, ku ru iklimlere sahiptir.
Soğuk ve Kuru Kutup İklimleri
Kutup noktalan yakınında, kutupsal hava kütlelerinin denetimi
altında olan iklimler egemendir (2). Kısa, güneşli yaz mevsimleri yanında, bu alanlar bütün yıl boyunca soğuk ve kurudur. Geniş kuzey (boreal) bölgesi ormanlıktır; tundra bölgesi ise çalılar, otlaklar ve yo-sunluklarla kaplıdır. Kanada, Avrupa ve Asya’nın kuzey bölgelerini ve tüm Antarktika kıtasını kaplayan gerçek kutup iklimi, en dayanıklı ve kuru bitki örtüsünden başkasına olanak tanımayacak derecede aşın soğuk ve kurudur. Kuzey Yarıküre’nin en soğuk bölgeleri, kış aylarında ısının —30°C’ın çok altına düştüğü Kuzey Kanada ve Kuzeydoğu Sibirya’nın iç kesimleridir. Antarktika’nın yüksek kutup platosunda yaz ısısı —30°C yöresinde iken, kış ayları ortalaması —70°C yada daha düşüktür.
Yerbilimsel bulgular, yerkürenin değişik bölgelerinde belirli iklimlerin egemen olduğu günümüz koşullarının olağan olmadığını göstermektedir. Geçmiş çağlarda, dünya yüzeyinin büyük bir bölümünün iklimi aynıydı. Örneğin, 280 milyon yıl önce, yani Permiyfen devrinde tüm kıtalarda geniş çöller bulunmaktaydı. 195 milyon yıl öncesine (Jura devri) ait veriler ise, geniş alanlarda sıcak ve nemli iklim koşullarının varlığına işaret etmektedir.
ayrıca bak; 56 Hava koşulları
54 Rüzgar ve hava
sistemleri
58 Hava tahmini
64 Okyanus akıntıları
152 Yaşayan toprak
Mevsimler, temel
olarak, dünyanın güneş çevresinde dönmesi ve dünya ekseninin dönüş düzlemine olan eğimi ile belirlenir. 23,5° eğim, güneş ışınlarının 22 Haziran’da
2) Kutup iklimleri,
Arctic Körfez’de [A] olduğu gibi, çok soğuk ve kurudur. Yalnızca yazın üc ayında buzlar çözülür [B], Yağışların az olmasına karşın, akaçlamanın ve buharlaşma düzeyinin düşük oluşu nedeniyle yüzey suları boldur.
3) Kıtasal iklimin bir
örneği, Kanada’nın Calgary yöresinde görülür. Isı yazın yüksek, kışın düşüktür; yıllık yağış miktarı da oldukça azdır.
23 Eylül
Yengeç Dönencesi’ne (23,5° Kuzey) ve 22 Aralık’ta Oğlak Dö-nencesi’ne (23,5° Güney) dik olarak gelmesine neden olur. Gündüz ve gecenin eşit olduğu
“C
40
35 ————————————
30 …….
21 Mart ve 23 Eylül günlerinde, güneş ışınları Ekvator’a diktir. Güneş ışınlarının bu hareketiyle birlikte, basınç ve rüzgar kuşakları kayar.
°F
104
______________________________ 95
…… ……..-……….86
Timbuktu, ddy 301 metre
6) Timbuktu [A] yakı- 7 40
nındaki sıcak çöllerde, 35 yıllık ısı değişikliklerinin az olmasına karşın kısa süreli farklılıklar büyüktür [B]. Yağışlar ancak yaz fırtınalarına bağlı olarak düşer.
7) Merkezi Amazon’da
bulunan Manaus’daki aibi ekvatoral iklimlerin özellikleri bütün yıl boyunca sabit yüksek ısı ve cok şiddetli yağışlardır. Yağış miktarının aylara göre değişmesiyle birlikte, kuru mevsim yoktur.
°F
-104
..,96
Manaus, ddy 44 metre
61
Dünya yüzeyinin yüzde 70,8’i sularla kaplıdır. Başlıca üç okyanus vardır: Büyük Okyanus, Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusu. Kuzey ve Güney Kutbu bölgelerindeki sular da «okyanus» olarak tanımlanır. Bu beş okya us birbirinden kesin kara parçalan ile ayrılmış değildir, hattâ bunları tek bir su kütlesi olarak düşünmek mümkündür. Aralarındaki sınırlar kolaylık sağlama amacıyla insanlar tarafından haritalar üzerinde çizilmiştir.
Okyanusların İncelenmesi
Birbirine bağlı bu geniş okyanuslardaki su miktarı, dünya su kaynakları toplamının yüzde 97,2’ sine eşittir. İnsanoğlunun gelecekteki yaşamı, okyanuslarda elde edilecek besin, maden ve güç kaynaklarına bağlı olabilir. Bu yüzden, okyanusların incelenmesi (biyolojik, kimyasal, yerbilimsel ve fiziksel açıdan) , ivedilikle ele alınması gereken bir konudur.
Okyanuslardaki kaynakların en bol olanı sudur. Ancak deniz suyu tuzludur. İçinde sodyumklorür
(sofra tuzu) bulunduğundan içile-mez ve tarım alanında kullanılamaz. Bir kilogram deniz suyunda yaklaşık 35 gram çözünmüş madde vardır. Bu 35 gr.’ın 30 gramı yada yüzde 85’i klor ve sodyumdan oluşur. Denizlerde çok büyük miktarlarda sodyumklorür bulunur. Başka bir deyişle, deniz suyunun ortalama %2,5’u sodyumklorürdür.
Deniz suyu, içinde 93 doğal elementten 73’ü bulunan, oldukça karmaşık bir maddedir (1). Klor ve sodyum dışında deniz suyu, önemli ölçülerde sülfat, magnezyum, potasyum ve kalsiyum içerir. Bütün bu maddeler, toplam deniz suyunun yüzde 13’ünü aşar. Geriye kalan yüzde 1, bikarbonat, bromür, bo-rikasit, stronsiyum, flüorür, silisyum ve eser miktardaki başka elementlerden meydana gelir. Ancak, okyanus hacminin çok büyük olmasından dolayı, öteki maddelere göre eser miktarda olduğu belirtilen maddelerin bazıları da önemli tutarlara ulaşır. Sözgelimi, deniz suyunda, karada olduğundan daha fazla altın vardır. Ancak sudaki altın yoğunluğu, milyonda 0,000004 kadardır (3).
Deniz suyunda ayrıca, azot, oksijen ve karbondioksit gibi, atmosfer gazları da bulunur. Bunlar arasında oksijen, denizdeki canlılar açısından büyük önem taşır. Sudaki oksijen miktarı sıcaklığa göre değişir. Soğuk suda, sıcak sudan daha fazla oksijen bulunur. Bununla birlikte, okyanus derinliklerindeki soğuk suda, atmosferle temas etmediği için, yüzey sularından daha az oksijen vardır.
Denizdeki canlılar için önem taşıyan öteki kimyasal maddeler kalsiyum, silisyum ve fosfattır. Deniz yaratıklarının kabuk ve iskeletleri bunlardan oluşur. Hücrelerinin ve dokularının büyümesi için suda yaşayan organizmalar, fosfat, bazı azot bileşikleri, demir ve silisyum gibi kimyasal maddeleri özütlerler. Bu organizmalar deniz suyunu oluşturan başlıca maddelerden, yani klor, sodyum, magnezyum ve kükürtten hemen hemen hiç yararlanmazlar.
Okyanuslardaki Tuz Miktarı
Deniz suyunun ortalama tuzluluğu, yani sudaki çözünmüş madde
Eser miktorda buiunon elementler %0.01 1
Flüorür F— %0.003 Stronsiyum Sr* * %0,04 Borik asit Hj BO3 %0.07 Bromür Br — %0,19 ■Bikorbonat HCO3- %0.41 Potasyum Kk % 1.10 Kalsiyum Ca4+ %1,16
Magnezyum Mgf + %3,69
Sülfat SO — %7,6l
Sodyum Na* %30,61
Klorür Ct — %55,04
1) Deniz suyunda hemen hemen bütün elementler bulunur. Sodyum ve klorür (tuz) sudaki maddelerin %85’ini oluştururlar. Eser miktarda bulunan maddeler arasında alüminyum, manganez, bakır ve altın da vardır. Okyanuslardaki bütün tuz alınabilseydi, ortaya tüm karaların üstüne serildiğinde kalınlığı 153 m’yi bulan bir tabaka çıkardı.
3) Deniz suyunda
bulunan elementlerden biri de altındır. Sudaki altının sadece milyonda 0,000004’lük bir kısmı oluşturmasına karşm, okyanuslardaki toplam altın miktarı (büyük küp), yak-
laşık 6×109 kg. yani insanların sahip olduğu 6x 107 kg’lık altının (küçük küp) yaklaşık 100 katı kadardır. Almanlar savaş borçlarını ödemek için deniz suyundan altın özütlemeyi denemişler.
2) Karalardaki tuz
madenleri ya okyanus suyundan yada tuzlu içdenizlerden oluşmuştur. Buharlaşma sonucu tuzun sudan ayrıldığı havzalarda, çok uzun sürede tuz tabakaları oluşmuştur.
Polonya’daki Wieliczka tuz madenlerinde 366 m kalınlığında bir tabaka vardır. Texas madenindeki tabakaların kalınlığı işe, 3658 m’yi bulur. 305 m derinliğinde deniz suyundan çıkacak
tuzun kalınlığı I 50
sadece 4,6 m’dir. Onun için, çok kaim tuz tabakalarının oluşumunu açıklamak kolay değildir. 4 no’lu resimde tuz ve maden-tuzu yataklarının oluşumu görülmektedir.