Günahlarına aldırış etmeksizin, Cennete gireceğinden emin bir halde yaşamak, büyük bir gaflet olduğu gibi, isyanlarına bakarak ‘ben artık mağfiret olunmam’ demek de büyük bir hatadır.
Birinci hal Allah’ın gazabından emin olmak, İkincisi ise rahmetinden ümit kesmekle yeise düşmektir.
İşte Gaffar ismi, insanı yeisten kurtaran en büyük bir ümit kaynağıdır.
İmam Gazâlî Hazretleri, Gaffar isminin ‘kötüyü, çirkini örten’ mânâsına geldiğini zikrettikten sonra, önemli bir noktaya dikkatimizi çeker:
“Allah, insanın yüzünü, gözünü, elini açığa çıkardığı halde, midesini, bağırsaklarını ve sair görünmesi hoş olmayan organlarını içeride yaratmıştır. Onları böylece örten Allah, kulunun günahlarını da örter”
Yine o büyük İmam, Gaffar ismine, ‘tekrar tekrar affeden’ mânâsı vermiştir.
Bu mânâyı düşünürken, Hazreti Mevlana’nın, bazı haddini bilmezlerce tenkit konusu yapılan bir mısra hatırıma geldi:
“Bin defa tövbe şişesini kırmış olsan yine gel!”
‘Tövbe şişesini kırmak,’ günahkar Müslümanlar için söz konusudur. Bu söz, o büyük insanın Gaffar isminin inceliklerini çok iyi kavradığının işareti iken, maalesef çok yanlış şekilde ele almdı ve o muhterem zâta cahilce hücum edildi.
Tövbesini defalarca bozan bir kul, pişman olarak Allah’ın dergahına sığınsa ve affını dilese, Gaffar ismi gereği, Allah bu kulu affeder.
Allah’ın affettiğini kulların etmemesi, işin içine nefsin, hissin ve dar görüşlülüğün girdiğini gösterir.
Kendisine yapılan bir kötülüğü yıllarca unutamayıp, mümin kardeşini affetmeye yanaşmayan bir insanın, Hazreti Mevlana’nın bu sözünü kavraması oldukça zordur.
Gaffar isminden nasiplenmenin birinci şartı, pişmanlık duymak, tövbe ve istiğfar ile mağfiret kapısını çalmaktır.
Bir diğer şartı da, başkalarını affetmek, kusurlarını örtmektir. Affedenin, mağfiret olunması kuvvetle umulur.