NUMUNE veya NÜMUNE i. (fars. nümü-ne). Bir bütünün özelliklerini kendinde toplayan parça, örnek: Gelmediği için sözlerimden ve düşündüklerimden ancak hafif bir numune verip geçiyorum (R. H. Karay).
Çünki numuneden aslı tayin edecek kadar zekâya maliktim (Ahmed Rasim). Hünkârım! diyor, insan kâinatın küçük bir numunesidir. Her şey ondadır (N. Araz). || Esk. Numune-i imtisal, örnek alınabilecek şey.
— Huk. Numune üzerine satış, satılan şeyin taşıdığı niteliklerin tespiti için bir numunenin tayin edilmiş olduğu satış. Bk. ANStKL.
— İnş. Bazı malzeme türleri i$in kabul edilmiş belirli tip: Kiremit numunesi.
— Jstat. Bk. öBNEK.
— Malzeme. Bk. DENEME parçası.
— Teknol. Numune alma, analiz amacıy-le bir malzeme veya mamul maddeden az miktarda alma. || Mukaddem numune usulü, sınai bir ürünün büyük miktarlarda imali.
— Tic. Malın kalitesini ve değerini tanıtmak ve beğendirmek amacıyle hazırlanan kü$ük parça veya örnek. (Bk. ANSİKL.) |l Numune çıkarmak, Bir malın numunesini hazırlamak: İpekli mal numunesi çıkarmak.
|j Numune iliştirmek, Müracaat belgesine bir numune eklemek.
— ANStKL. Gümrük. Siparişe esas teşkil etmek üzere dış ülkeden getirilen numune’-lerin vergileri teminata bağlanır. Numuneler geçici olarak Türkiye’ye girmiş sayılır. Zorlayıcı bir sebep olmaksızın süresi içinde yurt dışına çıkarılmayan numuneler için vergi ve resme ek olarak teminatın verildiği tarihten başlamak üzere kanuni faiz ödenir.
— Huk. Numune üzerine satış sözleşmesinde taraflar, satılan şeyin, kararlaştırdıkları numuneye uygun nitelikte olması hususunda anlaşmışlardır. Tarafların üstünde anlaştıkları numunenin alıcıya veya üçüncü kişiye teslim edilmesi gerekir. Satılanın numuneye uygunluğu kanaatine vanlıncaya kadar numunenjn saklanması gerekir. Satılan şeyde bir bozukluğun bulunması halinde numune, mahkemenin emrine hazır bulundurulur. Ayrıca, numunenin, üstünde herhangi bir değişiklik yapılmadan saklanması zorunludur. Numune üzerine yapılan satışın amacı, satılanın kabul edilebilir durumda olup olmadığının ispatını kolaylaştırmaktır. Numune üzerine satış yapıldığının ispatı, bunu iddia eden kimseye, yani genellikle alıcıya aittir. Anlaşmazlık halinde, numunenin, üstünde anlaşılmış numune olduğunun ispatı, bunu elinde bulunduran tarafa göre değişecektir. Numune, bir UçUncü kişiye teslim edilir, alıcı da bu numunenin gerçekliğine itiraz ederse, üçüncü kişi tanık olarak dinlenir. Buna kargılık, numunenin taraflardan birine teslim edilmiş olması halinde (Borçlar kn. md. 218), numuneyi elinde bulunduran tarafın teminatım yeterli görmüştür. Bu durumda karşı taraf, numunenin, üstünde anlaşmaya varılmış numune olmadığını ispat edecektir. Numune, alıcıda bulunduğu sırada, herhangi bir sebeple yok olursa, teslim edilen şeyin numuneye uygun olmadığını ispat yükü alıcıdadır. Numune var olduğu halde, şekli değişmişse, burada iki durum ortaya çıkabilir; satılan şeyin şekli, yapılan muayenenin zorunlu bir sonucu olarak değişmiştir, bu durumda numuneye uygun olduğunu ispat yükü satıcıdadır. Bunun dışındaki durumlarda satılan şeyin numuneye uygun olmadığının ispatı alıcıya düşer.
— Tic. Numune özellikle ihalelerde, toptan veya yarı-toptan ticarette kullanılır. Alıcı, numuneye uygun olması şartıyle malı almak mecburiyetindedir. Bazı ticaret a-lanlannda, numune verilmez. Alım satımlar, ticaret komisyoncuları sendikası veya ticaret odaları sekreterliğinde muhafaza edilen tip veya numunelerin tanınmış ve kontrol edilmiş belirli vasıflarının açıklanması yoluyle yapılır.
+ Numunegâh veya nümunegâh i. Esk. örnek olacak yer: Dersaadet’l bir Islâm medeniyeti nümunegâhı yapacağım (A. H. Müftüoğlu).
+ Numunehane veya nfimunehane blş.
i. Esk. örnek olarak saklanan şeylerin konulduğu yer, müze.
+ Numunelik veya nümunelik sıf. ör-Foto. B<mdct-Lamottc ILAR0U88E)
nek olarak alınacak, göstermelik: Ya belediye reisi numunelik bir iki ecnebi İstiyorsa? (A. H. Tanpınar). [M]