ÖLMEZ sýf. (ölmek’ten öl-mez). Ebedî, ö-
lümsüz olduðuna inanýlan, kalýcý olan: Sonradan iki büyük tarikata iki ölmez alem olan bu velilere türk kültürü ve düþüncesi adýna çok þey borçlu olduðumuzu […] bildirmemiz gerek (N. Araz). Her kim ki olursa bu sýrra mazhar / Dünyaya býrakýr ölmez bir eser (Âþýk Veysel). || Dayanýklý, saðlam, uzun süre eskimeyen: On sene kullansanýz gene bir þey olmaz, ölmez bir kumaþtýr bu. Z,t. FANÎ. Eþanl. BAKÎ. Esk. Lâ-yemut.
— DEY. ölmez oðlu. Bk. ÖLMEZOÐLU.331
— Bot. ölmez dikeni, tavþanmemesi (Ruscus) denilen bitkinin bir türü (Ruscus ac-culeatus). || ölmez otu. Bk. öLMEZOTU. (M) ÖLMEZLEÞTÝRMEK ettrg. i. (ölmez’den ölmez-le-þ-tir-mek). ölümsüzleþtirmek. (M)
ÖLMEZLÝK i. (ölmez’den ölmez-lik). ölmez olanýn niteliði, ölümsüzlük: Edebiyat âleminde ölmezlik dediðimiz budur iþte (N. Ataç). Esk. Lâyemutiyet. (M)
ÖLMEZOÐLU blþ. sýf. Halk dili. Çok dayanýklý, saðlam þeyler için kullanýlýr. (M)
ÖLMEZOTU blþ. i. Firfiri, mor veya beyaz çiçekli otsu bitki. (Ýlmî adý xeranthemum. Bileþikgillerden.) [L]
ÖLMÜÞ sýf. (ölmek’ten öl-müþ). ölen, ölü olan: ölmüþ eþek kurttan korkmaz (Atasözü). || 1. ölmüþ olan kimse. (M)
ÖLÜ i. (esk. türk. ö/üg’den). ölmüþ insan: Boþ ver diyordu uykumda ölüler, / Boþ ver kardeþim dünya iþlerine (C. S. Tarancý). N’olursa olsun, Pavli dayýnýn ölüsünü görmeliydim. Gördüm de … Üstünü bir çulla örtmüþlerdi (Oýhan Kemal). || [îsim tam” lamalarýnda] Hayvan leþi: Kedi ölüsü. ||
— Argo. Civah zar. || Ýþaretli iskambil kâðýdý. II Hileli kumar âleti.
— ÇE§. DEY. ölü benzi, solgun ve cansýz gibi görünen yüz. || ölü fiyatýna, pek ucuz.
|| ölü gibi, cansýz, hareketsiz: Sabahleyin ölü gibi yatan Latinlerin kamaralarýna garson geliyor (F. R. Atay). ¡| ölü gözü gibi, [ýþýk için] sönük, fersiz, zayýf. || ölu salý, teneþir. || ölü soyucu, bir kimsenin güç durumda bulunmasýndan yararlanarak kendine âdi çýkarlar saðlayan: Nazilli’yi düþman boþaltýnca görmüþtüm. Çok_ umutsuzdu. «Bunlar çarýk hýrsýzý bile deðil» de-diydi. ölü soyucu bunlar! Nazilli’yi boþalttýk çekiliyoruz. (Kemal Tahir). [| ölüsü dirisi para etmek, hiç bir zaman deðerini kaybetmemek. || ölüsü dirisine binmek, tehlikeli bir durumun ortaya çýkardýðý karýþýklýðý belirtmek için kullanýlýr. || ölüsü kandilli (veya kýnalý), sövgü sözü olarak kullanýlýr: — ölüsü kandilli… Elime diri geçse, on beþ seneyi göze aldým (H. E. A-dývar). || ölüsü ortada kalmak, cenazesini kaldýracak kimse bulunmamak. || (Birinin) ölüsünü öpmek (veya görmek), yemin sözü olarak kullanýlýr. || ölüyü güldürür, pek güldürücü. || Gâvur ölüsü gibi, çok aðýr, hantal, yerinden güçlükle kaldýrýlabilen þeyler için kullanýlýr. || Üstüne ölü topraðý serpilmiþ gibi, hiç bir þey yapmak isteði duymayan uyuþuk kimseler için kullanýlýr. || Yaþayan ölü, yaþama zevkini, canlýlýðýný yitirmiþ kimseler için kullanýlýr.
— DÝN. TELM. ölülerinizi hayýrla anýnýz (nUzkûru mevtaküm bil hayr»), bu hadis «ölülerinizi iyilikle anýnýz, onlardan iyi bir
ölübaþ kelebek týrtýlý
«ölü Kralife» Mony Daim« ve jean Yonnel oyunda (1948)
ÖLÜ
332~
«ölüler»
dille bahsediniz» anlamýnda kullanýlagel-miþtir.
— Arkeol. ölü eþyasý, pek eski çaðlara ait mezarlarda (mýsýr, girit) tunç veya demir çaðý mezarlarýnda, barbar hükümdarlarýn veya askerlerinin mezarlarýnda bulunmuþ ev eþyasý, silâhlar, mücevher v.b.
— Ask. ölü bölge, bir silâhýn, en büyük
2SS
Meryem’in ölümü OHo lll’ün Ýncilinin muhafazasý
menzili içinde, belli bir ateþ mevziinden yaptýðý ateþ sýrasýnda; aradaki çeþitli arazi engelleri, mermi yolu özellikleri veya namlunun alçalýþ ve yükseliþindeki mekanik yetersizlikler yüzünden ateþ altýna alýnamayan bölgeye verilen ad. Bk. ANSÝKL.
— Din. Bk. ANSÝKL. |[ ölü yýkayýcýsý, ölüyü, gömülmeden önce, belli usullere göre yýkayan kimse.
— Etnogr. ve Tar. ölü yakma. Bk. ANSÝKL.
— Huk. ölü gömme. Bk. GÖMME. || .ölülere hakaret ve sövme. Bk. ANSÝKL, (| ölünün muayenesi, ceza muhakemesinin amacýna ulaþabilmesi için hâkim tarafýndan yapýlan iþlemlerden biri, hâkimin yaptýðý keþif. Bk. ANSÝKL.
— Psikiyatr, ölü korkusu, ölU ile karþýlaþan Ürkek mizaçlý ve endiþeli kimselerde görülen marazý korku. (olu korkusunu ölüm korkusu ile karýþtýrmamalýdýr.)
— Tar. ölü yakma fýrýný. Bk. ANSÝKL. ANSÝKL. Ask. ölü bölgeler, topoðrafik
haritalar yardýmýyle tespit edilebilir. Bu amaçla, ölü bölgenin hesaplanmasýnda, alt ve üst açý durumuyle o silâhýn bütün barut haklarýna ait mermi yollarý dikkate alýnýr. Genellikle, silâhýn mermi yollarýnýn büküklük veya diklik durumu ölü bölgenin büyüklük derecesine önemli ölçüde etki yapar. Meselâ, genellikle yatýk mermi yoluna sahip olan sahra toplarýna oranla daha büyük ve dik mermi yollarýyle ateþ eden ler bulundurulur, ölü yýkanmadan, sesli obüs ve havan toplarýnýn ölü bölgeleri daha küçük olur.
— Din. Ýslâm inaçlarýna göre bir Tanrý emaneti olan ruhun bedenden ayrýlmasý sonunda, cansýz kalan gövdeye ölü denir. Böyle bil durumda ölünün göz kapaklarý indirilir, aðzý açýksa çenesi bir bezle bað-
^,se ™ çamaþýrlarý çýkartýlarak üstü örtülür, ellen yanýna uzatýlýr. Genellikle baþý, kýble yönüne gelecek durumda býrakýlýr, ölünün yanýnda güzel kokulu þeyler bulundurulur. ÖlU yýkanmadan, sesli olarak yanýnda Kur’an okunmaz. Yýkanarak evden çýkýncaya kadar, baþýnda biri bekler. Ýslâm dinine göre, ölünün baþýnda baðýrarak aðlamak, dövünmek gereksiz ve uygunsuzdur; Tanrý takdirine karþý gelmektir. ölünün arkasýndan kötü söz söylemek onu küçük düþürecek açýklamalarda bulunmak doðru deðildir; «ölülerinizi hayýrla anýnýz» hükmüne göre davranýlmasý gereklidir.
— Etnogr. ve Tar. Afrika’da hemen hemen bilinmeyen olü yakma Pasifik’te (Tasman-ya, Güney Pasifik) ve Hindistan’da çok yaygýndýr. Baþka yerlerde ancak belirli durumlarda ölü yakýlýr (savaþta ölen savaþçýlar ve doðururken ölen kadýnlar gibi). Ba-zî .ülkelerde ise, ölünün bütün mallarý ve ekinleriyle birlikte (Yeni Britanya ve eskiden Kuzey Kaliforniya) yakýldýðý da görülmüþtür.
ölü yakma âyini (atalarýnýn kemiklerini kendileriyle beraber götürmek zorunda olan göçebe kavimlerin yaptýðý âyin; ölü yakmada, ruhun ateþle temizlenerek vücuttan kurtulacaðý ve Ýlâhi mekâna ulaþacaðý inancý vardýr) hakkýnda birçok açýklama yapýlýþtýr, fakat gözlenen durumlarýn çeþitliliði bu olayla ilgili genel bir açýklamada bulunmaða imkân vermez. Yunanistan’da hem ölü yakma, hem de gömme iþinin Prehelenýstik çaðda uygulandýðý kaydedilir. Daha sonra Homeros çaðýndan itibaren (Ilyada da Patrokles’in yakýlmasý) ölü yakma bir kural oldu. Ýtalya’da Tarihöncesinde ortaya çýktý, Cumhuriyet ve Ýmparatorluðun ilk ýký yüzyýlýndaki dönemde gitgide yaygýnlaþtý. Doðu dinlerinin etkisiyle bu âyin yavaþ yavaþ terk edildi ve M. S. IV. yy da yok oldu.
— Huk. ölülere hakaret ve sövme, Cz. kn. md. 178 fýkra l’e göre, bir kimse, bir ölünün ceset ve kemiklerine hakaret eder, yahut hakaret veya baþka gayrimeþru bir amaç için tamamen veya kýsmen bir cesedi veya kemiklerini alýrsa cezalandýrýlýr. Ceza kanunu ölülere hakaret suçunu düzenlerken iki ayrý durumu göz önünde tutmuþtur: 1. bir ölünün ceset ve kemiklerine hakaret etmek; 2. tahkir amacýyle bir kimsenin ceset veya kemiklerini kýsmen veya tamamen almak. Kanunun «ölülere hakaret etmek» olarak düzenlediði suç, ölüler üzerinde giriþilen maddî hareketlerdir. Sözle hakaret bu maddedeki suça girmez. Çünkü bu tip fiilleri kanun ayrý bir maddede (Cz. kn. md. 488) düzenlemiþtir, ölüye hakaret suçunun gerçekleþmesi için failde hakaret saikinin varlýðý þart deðildir, çünkü fail, bu saikle hareket etmemiþ olsa bile fiil, hakaret olabilir; ceset üzerinde bictakým cinsî fiilleri iþlemek gibi, ölülere hakaretin ikinci þeklinde, bir kimsenin hakký olmadýðý halde bir cesedin tamamýný veya kemiklerini bulunduðu yerden almasý söz konusu olur. Burada kanunun kullandýðý «almak» terimi hýrsýzlýk yapmak anlamýnda deðildir. Bu durumda ceset, mülkiyet konusu olarak korunmadýðý gibi, fiilde ayrýca faydalanma kastý aranmaz; tahkir kastý ye-terlidir. Ceza kanunu, bu suçun cezasýný, iki aydan iki yýla kadar hapis ve otuz liradan iki yüz liraya kadar aðýr para cezasý olarak göstermiþtir. Kanunda ölülere hakaret ve sövmeyle ilgili baþka bir hükme (md. 488, fýkra 2) göre de hakaret veya sövme suçu, ölmüþ bir kimsenin hatýrasýna karþý iþlenmiþse cezalandýrýlýr. 178. Maddeye sayýlanlarýn dýþýnda kalan fiil ve hareketler bu maddenin kapsamýna girer: msl. bir kadýnýn ölmüþ kocasýnýn hatýrasýný tahkir edici sözlerin söylenmesi. Bu maddenin bir baþka özelliði, suçun þikâyete baðlý olmasýdýr. Kanun bu þikâyet hakkýnýn kullanýlmasýný ölünün yakýnlarýna vermiþtir.
• ölünün muayenesi. Aksine bir kural olmadýkça keþif hakkýndaki kurallar ölünün muayenesi hakkýnda da uygulanýr. Ceza Muhakemeleri Usulü kanunu, ölünün muayenesini 79. maddesiyle düzenlemiþtir, ölü-
Foto. Histoire de l’Humanite; MEYDAN