Genel

ÖRNEK i. (örmek > ör-enek, nakış mo-deli’nden)

ÖRNEK i. (örmek > ör-enek, nakış mo-deli’nden). Benzetilmek istenen veya sözü edilen şeye oranla daha önce yapılmış, model olarak alınan, taklit edilen şey: Yeni başlayan bir milli edebiyat için en güzel örnekler klasik edebiyatın be-dialarıdır (Ziya Gökalp), Sanatın geçirdiği evrimi kavramak için klasik örnekleri incelemekle işe başlamalıdır. || Davranışları ve nitelikleri başkaları tarafından benimsenen kimse: Ali, Osmangil-in oğlu ile Ahmet Dayıların damadını örnek tutmuyor mu? (H. Z. Uşaklıgil). ||
Bir düşünceyi, kuralı, gözlemi veya iddiayı desteklemek ve açıklamak amacıyle ileri sürülen SÖZ veya yapılan hareket, tanıt: Mahir, bu tavsiyesine İlk örneği kendi göstermek için bir su bardağını yandan ziyade «düz»le doldurdu (H.R. Gürpınar). Size bir örnek vereyim, fikir, sanat, politika hayatımızı kontrol eden bu kafadan… (Y.Z. Ortaç). [Eşanl. MİSAL,] || Bir bütünün nitelikleri hakkında fikir vermek üzere o bütünden ayrılarak verilen küçük parça, göstermelik: Satın almak istediğiniz kumaşın hangisi olduğunu bu kâğıda iliştirilmif örneklere bakarak gösterebilirsiniz. (Eşanl. NüMUNE.) || Bir şeyin eşi, benzeri: Bu yapının bir örneği daha yoktur (Şcmseddin Sami). [Eşanl. MİSİL.] || Biçim, şekil, model: Bu dantelin örneği pek süslü. || Çeşit, cins: Onun bizde birkaç örneği vardır (Semseddin Sami). || örnek olmak. ıyı nitelikleri ve davranışlarıyle çevresini etkilemek: Muhitime örnek olsun maksadım t Sevinir evlâdım, söylenir adım (Asık Veysel).
— ÇEŞ. DEY. örnek almak, örnek olarak benimsemek: Kocakarılar Zeynep kadından örnek alıp mütemadiyen sövüp sayıyorlar (Y. K. Karaosmanoğlu). Bir şeyden kendisi ıçm ders çıkarmak: Karıncadan örnek al, yazdan kışı hazırla (Atasözü). || (Bir şeyin)
örneğini almak, o şeyin biçimini çizmek. II (Sır şeyin) örneğini çıkarmak, o şeyin tıpkısını yapmak. |J Bir örnek. Bk. BtR
— Istat. Bir ana kütle veya istatistik olayının temsil edici kısmı: örnek seçimi sondajın esas işlemini meydana getirir. f| örnek almak, bir ana kütleye dahi bütün birimler hakkında temsil edici bir sonuç edinmek üzere, sondaj yoluyle yapılacak ankete tabi tutulacak birimleri seçmek.
— Petr. örnek derleyici, bir petrol ürününden otomatik olarak örnek derleyen cihaz: petro rafinerilerinde, ürünlerin kalitesini sürekli olarak kontrol etmekte kullanılır.
— Psikol. Bk. ANS1KL.
~ Tab. bil. örnek ayırmak, bir insan topluluğundan belli sayıda bireyler (örnek) ayırmak ve onlara biyometri metodunu uygulamak. (Bu metodun amacı, bütün bireyle™ tek tek araştırmaya tabi tutulmasıyla ortaya çıkacak sonucun benzerini temsilî olarak elde etmektir.)
— ANSİKL. Bir anlam veya anlatım uyumluluğu belirttiğini düşündükleri ömekseme kavramını eski gramerciler dil ile düşüncc arasmda yyum bulunduğunu savunan genel düşünceye uyguladılar. Günümüzde, mevcut örneklere uygun olarak, bir dilde yeni kelimelerin yapımını belirleyen olaya örnekseme denir. Başka biçimlerin etkisiyle bazı biçimlerde (bu biçimler, dili konuşanların kafasında, kendilerini etkileyen biçimlere sıkı sıkıya bağlıdır) görülen değişikler genellikle ömekseme olayıyle açıklanır. Bununla birlikte bulaşma (tek tek küçük çağrışımlara giren kelimeleri etkiler) ile gramer kategorilerinin anlatım araçlarını birleştirmeğe çabalayan ömekseme ayırt edilir. Örnekseme, dillerin düzenlenişini etkileyen kısa ve özlü olma genel ilkesinden yararlanır, ömekseme olayına özellikle çocuklar arasında sık rastlanır.
— ANSIKL. Psikol, Bir anket veya sondajın kapsadığı deneyler (meselâ, belli bir som cetvelindeki her «item»le ilgili davranışın ölçülmesi) sınırlı sayıda birtakım unsurlarla ilgilidir. Bu unsurlar, bir ana kütleden alınmıştır. Ana kütle ise, davranışları teorik olarak aynı tarzda Ölçülebilen denek yığınının tümünden meydana gelir. İncelenen unsurlar böylece, bir örnek meydana getirir. Bu ömek, ana kütleden elde edilmiştir; yani, tam anlamıyle bir örneklemedir. örneğin incelenmesi sırasında elde edilen sonuçlar, ana kütlenin bütün unsurlarının incelenmesinden elde edilecek sonuçlardan çok farklı değilse, bu örneğin, ana kütleyi temsil ettiği söylenebilir, örnekleme metotları, bu temsil edici örneklerin seçilmelerini mümkün kılar.
♦ Sıf. Üstün nitelikleriyle benzerlerinden ayrılan, iyi tipte olan: ömek öğrenci, örnek çalışma, örnek köy.
— Bot. Örnek tip, bir hayvan veya bitki cinsinin ömek türü. |¡ ömek alan, üzerindeki flora tam olarak tespit edilmiş alan.
Mant. ömek fikir, herhangi bir şeyin en yetkin şeyi ve modeli. (Meselâ, Eflatun un idealan.) rBk. EK CİLT] (MLj
örnek Alınacak Hikâyeler (Novelas E-ÎİESrV^ Cffyantes’in hikâye kitabı U613). Eser on iki hikâyeden meydana gelir: Küçük Çingene Kızı (La Gitanilla), Cömert Âşık (El Amante Liberal), Rinco-nete ve Cortadillo (Rinconete y Cortadillo), Ingiliz Asıllı İspanyol Kadın (La Española Inglesa), Camdan Adam (El Lican-cıado Vidriera), Kanın Gücü (La Fuerza de la Sangre), Extremadurah Kıskanç Adam (El Celoso Extremeño), Ünlü Hizmetçi (La Ilustre Fregona), İki Genç Kız (Las dos Doncellas), Bayan Cornelia (La Señora Cornelia), Aldatıcı Evlenme (El Casamiento Enganoso), Köpeklerin Sohbeti (El Coloquio de los Perros). Bu on iki hikâyenin ve Don Kişot’ta yer alan iki tanesinin dışında, ancak 1814’te yayımlanan Sahte Teyze (La Tia Fingida) adlı başka bir hikâye de genellikle Cervantes’e mal edilir. İster Küçük Çingene Kızı veya Ünlü Hizmetçi gibi entrikalı, ister Aldatıcı Evlenme veya Köpeklerin Sohbeti gibi gerçekçi, ister Cömert Aşık veya iki Genç Kız gibi idealist olsun, bu hikâyelerin hepsinde, iyilik mükâfatını, kötülük de cezasını görür. (L) ÖRNEKLEME i. (örneklemek’ten örnekleme). örneklemek eylemi, ömek verme.
Dil bil. Bir kelime ömek alınarak başka kelimelerin türetilmesi: Sağlam ile toplam v.b. (M)
ÖRNEKLEMEK geçi. f. (örnek’ttn örnekle-mek). ömek olarak göstermek. (M) ÖRNEKLİK sıf. (ömek*ten ömek-lik). Örnek olarak ayrılmış veya Ömek olarak gösterilebilecek nitelikte olan. (M)
ÖRNEKSEME i. (ömek > örnekse mek’ten ornekse-me). Dildeki bazı biçimlerin çağrışım yoluyle bağlandıkları başka biçimlerin etkisiyle değişmesini ve mevcut örneklere uygun yem biçimler yaratılmasını sağlayan veya eylcmi; Görsel, işitsel gibi fiil kokune -sel (-sal) getirilerek yapılan kelimeler aynı eklerin isimlere eklenmesiyle yapılan kelimelerden hareket edilerek yaratılmış, ömekseme ürünü biçimlerdir.ömekseme yoluyle yeni kelimeler ve yeni gramer biçimleri yaratılır. F. de Saussure, karmaşık çağrışımların ve mevcut örneklerin etkisinden doğan bütün yenilikleri örnekse meyle açıklamağa çalışmıştır. (L) ÖRNEKSEMECİLER çoğl. i. (örnekseme-ci’den > örneksemeci-lik). Leng. Eski gramer tarihinde, fiil ve isim çekiminde ve kelime yapımında yalnız ömeksemeyi kabul eden ve bütün istisnaları reddeden filozoflara, gramercilere ve yazarlara verilen ad. (L)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir