Genel

OSMANLI-ALMAN İTTİFAKINDA NİHAÎ İMZA !ALMAN ÇEŞMESİ

OSMANLI-ALMAN İTTİFAKINDA NİHAÎ İMZA !ALMAN ÇEŞMESİ

Bağdat Demiryolu imtiyazının Alınanlara verilmesinden sonra bir teşekkür hediyesi olan Alman Çeşmesi hâlâ Sultanahmet Meydanında arz-ı endâm ediyor. Ülkemize gelişi, montajı, açılış merasimi ve komplolarıyla Alman Çeşmesinin hikâyesi…

OSMANLI-ALMAN İTTİFAKINDA NİHAÎ İMZA

Sultan Abdülhamid’in siyasetinin temelini teşkil eden ‘kesin tarafsızlık* politikası, malî kaynakları Düyûn’1 Umûmiye kontrolü altında olan Osmanlı Devleti’nin, istediği hamleleri yapıp yeterli büyümeyi gerçekleştiremediği liçin A^upa devletleri ile herhangi bir sürtüşmeyi göze !alamamasından konaklanıyordu. Saltanatının ilk on beş yılı bu politikayı uygulayan sultan, statükonun tıkanan taraflarında yeni menfezler açabilmek için proje arayışına girdi. Bu projelerden biri, devleti demir ؛ağlarla örmekti. Fakat elde, bu projeyi gerçekleştirecek lyerli sermaye yoktu. Haliyle yabancı sermayeye ihtiyaç vardı, öne çıkan üç devletse İngiltere, Fransa ve Almanya idi.

Sultan Abdülhamid; halifelik ve hükümranlık haklarına açıkça saldırı ©larak nitelediği Mısır’ın işgalini, bir türlü içine sindiremiyor ve Mısır Sorunu halledilmeden, babasının ve amcasının cömert dostu (!) İngiltere ile hiçbir anlaşmaya varmayacağını ifade ediyordu. Fransızlara bazı liman ve rıhtım imtiyazları vererek yatırımlarını Osmanlı sınırlarında değerlendirme fırsatı oluşturuldu. Diğer devlet ise ekonomisi, askerî disiplini ve endüstrisi ile göz kamaştıran Almanya idi. 1867 yılında amcası Sultan ^Abdülaziz ile çıktığı Avrupa seyahatinde, ileriki yıllarda izleyeceği Avrupa siyasetinin güzergâhını hafızasına kazıyan sultan, disiplinine hayran olduğu Almanlarla işbirliğine sıcak bakıyordu.

Demiryolu imtiyazı Çeşmeyi GetirdiÇEŞME

Bu girizgâhtan hareketle, Alman kayzeri II. Wilhelm’in 18 Ekim 1898’de Hohenzollern imparatorluk yatı ile İstanbul’a ikinci defa gelişini, sade bir seyahatten öte işbirliği görüşmesi için atılan siyasi bir adım olarak değerlendirmek yanlış olmaz.

Zira tasarlanan anlaşmalar gerçekleşip demiryolu ağı bittiğinde, Osmanlı Devleti asrın en modern nakil vasıtasına sahip olup ticaretini geliştireceği gibi, herhangi bir askerî müdahalede hem Anadolu hem de Arap coğrafyasına kolayca asker sevk edebilecekti. Almanlar içinse bu hat, Süveyş Kanalı geçidine alternatif oluşturacak, İngiltere’ye Mezopotamya ve İran ticaretinde büyük darbe vuracaktı. Ayrıca kayzerın İslam halifesinin yanında yer alması, tüm İslam dünyası ile dost olduğu manasına da geliyordu. Hem halifenin destekçisi idi hem de halifenin nüfuzunu kullanması işten bile değildi. Hâsılı, Wilhelm iyi bir işbirliğine girmişti ve keyfi yerindeydi. Wilhelm’in ziyaretinden yaklaşık bir buçuk sene sonra Bağdat demiryolu imtiyazı Almanlara verildi. Bu ziyaretin ve iki devlet arasında tesis edilen anlaşmanın anısına Alman imparatoru İstanbul halkına kalıcı bir hediye sunmak istiyordu.

Bir çeşme yaptırmaya karar verdi. Bunu sefiri vasıtasıyla sultana iletti. İki devletin yaptığı ittifakın somut bir alâmeti olacağı için fikre Sultan Abdülhamid de sıcak baktı. Çeşmenin Nişantaşı semtinde yapılabileceğini ifade etti. Fakat sefir daha görünür bir mahalde yapılmasını rica etti. Zira Nişantaşı, yüz yıl önce her ne kadar bürokrat konaklarının yer aldığı kalburüstü bir semt olsa da şehrin epey dışında idi.

Bu çeşmenin şehrin civar mahallelerinden birine inşası imparatorun niyetine uymamıştı. Bu sebeple Alman sefiri, bu çeşmenin asıl İstanbul olan Suriçi’ne yapılmasını rica etti. Kastedilen mevki ise başkentin en merkezi yeri olan Sultanahmet Meydanı idi. Osmanlı yetkilileri meydanı daraltır düşüncesiyle işe sıcak bakmadılarsa da Orman,

Maadin ve Ziraat nazırı Selim Melhame Paşa’nın aksi yöndeki raporuyla bu bölgeye izin çıktı. Mevki tam olarak Sultanahmet Meydanı’nm Ayasofya’ya bakan köşesiydi.

Sultan Abdülhamid imparatorun bu jestine, kâbil-i kıyas olmayacak derecede fevkalade bir jestle mukabele etmek istedi. İkinci Wilhelm’in ziyaretlerinde hususiyle ilgilendiği İskender Lahdi’ni imparatora vermek istedi ise de Müzeci Hümâyûn Müdürü Osman Hamdi Bey, lahdi vermenin mümkün olmadığını ifade ederek padişahı razı etti.

Sultanın Cülusu Yerine Krallığın Kuruluşu

Wilhelm çeşmenin planını mimar M. Spitta’ya çizdirdi. Çeşmenin bütün parçaları Almanya’da imal edildi.Gemiyle İstanbul’a taşındı. Burada ince bir işçilikle çeşme inşa edildi. Kubbeyi taşıyan kemerlerin iç tarafında ziyaret yılını gösteren, Mehmed İzzet Efendi’nin sülüs hattıyla Ahmed Muhtar Efendi’nin sekiz beyitlik manzum tarihi bulunmaktadır. Su haznesinin ortasındaki tunç bir levha üzerine kabartma harflerle Almanca, çeşmenin Kayzer II. Wilhelm’in 1898 yılı sonbaharında Osmanlı hükümdarını ziyaretinin şükran hatırası olarak yaptırıldığı ifade edilmektedir. Eser, Türk çeşme mimarisine aykırı bir görünüşte, NeO’Bizans üslubundadır. Sekizgen biçiminde olup sekiz yeşil sütunun taşıdığı sekiz kemerin üstüne bakır kaplı bir kubbe oturtulmuştur.

Sultan Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıldönümü olan 1 Eylül 1900 tarihinde açılışı düşünülen çeşmenin çevre düzenlemeleri bitmediği gerekçesiyle açılış ertelendi. Açılış 27 Ocak 1901 günü gerçekleştirildi,

İçtiğimiz Su Bile Ayrı Gitmiyor WilhelmAlman Çeşmesi'nin açılış merasimini

Açılışa katılamayan kayzere çeşmeden özel bir hediye gönderildi. Sultan Abdülhamid, Alman Çeşmesi’nden doldurulmuş suyu içeren gümüş kupayı merasim fotoğraflarının albümü ile beraber İkinci Wilhelm’e gönderdi. İçtiğimiz su bile ayrı gitmiyor, bu kadar yakınlaştık tarzında bir cemile idi bu aslında.

  • Alman Çeşmesi’nin açılış merasimini icra eden, protokol işlerini yürüten Teşrifat-ı Umûmiye Nazırı İbrahim Bey (Malumat Mecmuası)

Açılış günü büyük bir kalabalık çeşmenin açılışına tanıklık etmişti. Normalde Sultan Abdülhamıd’ın tahta çıkışının 25. yıldönümü olan 1 Eylül 1900 tarihinde açılışı düşünülen çeşmenin çevre düzenlemeleri bitmediği gerekçesiyle açılış ertelendi. Açılış 27 Ocak 1901 günü gerçekleştirildi. 27 Ocak, Wi)helm’in 42. doğum günü ve 1901 yılı da Almanya Krallığı’nın 200.kuruluş yıldönümüydü yani Wilhelm’in 42. doğum günü ve Almanya Krallığı’mn 200. kuruluş yıldönümü.

Açılışta, Bombalı Saldırıdan Korkuluyordu

Açılış programına bir hayli dikkat edildi.Zira Ermeni komitacıların ülkeyi sarsacak bir eyleminden korkuluyordu. Yoğun güvenlik tedbirleri alındı. Osmanlı tarafından Hariciye, Dâhiliye ve Evkaf Nazırı paşalar ile Şehremini İsmail Rıdvan, merkez kumandanı paşalar ve Zaptiye Nazırı Ahmed Şefik Beyler protokole katıldı. Ayrıca Birinci Belediye Dairesi memurları büyük üniforma ve nişanlarını takarak hazır bulundular. Alman elçisi ile Alman imparatorunu temsilen gönderilen, başlarında General Gustav Von Kessel’in bulunduğu beş kişilik heyet ile İstanbul’a gelen Moltke gemisinin talebe, mühendis ve subayları da hazır bulundu.

1

A Çeşmenin parçaları gemiden indirilip, manda arabalarına yüklenirken Alman çeşmesinin inşaatının başladığı ilk günlerde çekilmiş bir fotoğraf. Çeşmenin parçaları Almanya’da hazırlandı, gemiyle getirildi ve burada birleştirildi

Birinci fırkadan bir muallim bando mızıka ile içlerinde süvarilerin de olduğu üç tabur Osmanlı askeri merasime renk kattı. Alman sefirinin nutkunun ardından Osmanlı padişahının marşı çalındı. Asker selama durdu. Hariciye nazırının nutkundan sonra Alman imparatorunun marşı çalındı. Bundan başka mızıka bir şey çalmadı. Çeşmenin Osmanlılar tarafından teslim alındığına dair Dâhiliye ve Evkaf nazırları tarafından kısa birer konuşma yapıldı. Açılış sona ererken uzun yıllar devam edecek olan Osmanlı – Alman ittifakının nihai imzası atılmış oluyordu.

“Bu Yakınlaşma Dilerim ki İlelebet Sürsün”

Osmanlı Hariciye Nazırı Tevfik Paşa’mn açılış irad ettiği nutuk:

Haşmetli Alman imparatoru İkinci Wilhelm hazretleriyle imparatoriçesi

Dersaadet’e ikinci seyahatlerinin bir hatırası olarak bu çeşmeli dilârâ yapılmıştır. Çeşmenin açılışı vesilesiyle iki hükümdar arasındaki samimi؛ hisleri ve bütün Almanların sultanımıza ve Osmanlılara olan iyi his ve yakınlaşmalarını burada anmaktan övünç duyuyoruz. Bugünün Alman imparatorunun doğum gününe isabet etmesi münasebetiyle ve hususiyle Almanya krallığının iki yüzüncü senedi devriyesi olması hasebiyle, devletlerinin ve kendilerinin nice nice mesud seneler idrak etmelerini temenni ederim. Çeşmeden akacak lezzetli sudan içeceklerin bu hayır eserinin yapılma maksadını her yudumd hatırlayıp iyi ilişkilerin devamı dua edeceklerini ümit ederim.

 

Kaynaklar: Mim Kemal ÖKE, Saraydaki Casus Gizli Belgelerle Abdülhamid Devri ve İngiliz Ajanı Yahudi Vambery, İrfan Yayıncılık,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir