OSMANLI DEVLETiNDE SATICILAR

OSMANLI DEVLETiNDE SATICILAR

 

Kanlıca İskelesi

 

Osmanlı esnafı içinde sokak sancılarının ayrı bir yeri vardı. Sokak aralarında ya da mey­danlarda gün doğumuyla başlayan bu satış, gecenin ilerleyen saatlerine dek devam ederdi. İstanbul’un dar ve yokuşlu sokakları gün bo­yunca geçen esnafın tatlı nameleriyle inlerdi. Seyyar satıcıların çoğunun loncası yoktu, ama hem kendi aralarında hem de müşteriyle olan ilişkilerinde yazılı olmayan bir kuralı uygular­lardı. Aynı malı satan hiçbir satıcı diğerinin sokağına ve bölgesine girmez, aynı sokakta satış yapan farklı satıcılar birbirlerinin yolunu ve sesini kesmezdi. Seyyar sancıların çoğu, köylerden büyük şehirlere gelmiş yoksul in­sanlardı. Fakat hiçbirinin terazisi, kendisin­den yana ağırlık basmaz, terazinin ağırlığı hep müşteriden yana olurdu.

Fotoğrafta Kanlıca iskelesi, iskele meyda­nının ucu ve iskele kahvesi görülüyor. Bir yelkenli ve bir balıkçı kayığı, rıhtımda dizili,bazılarının tepesi kırık mermer dubalardan birine halatla bağlanmış bekliyorlar. Mevsim yaz, güneş tepeye doğru hayli yol almış. Kah­venin önünde peykeler, arkalıksız iskemleler ve serin Boğaz rüzgârlarına karşı soluklanan birkaç kişi var. Bir satıcı, meydan kahvesinin önüne mütevazı tezgâhını kurmuş karpuz sa­tıyor, yolcu vapurlarının getireceği müşteri­lerini bekliyor. Karşıda da Rumeli Hisarı !na doğru sahil boyunca uzanıp giden yalılar gö­rülüyor. Hisar önlerinde akıntıya kaptırmış giden yandan çarklı bir “Şirket-i Hayriye” vapuru olmalı…

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*