Osmanlı’da Bir Padişah Nasıl Yetişir?
Bir devleti yönetmek , üstelik sınırları milyonlarca kilom etreye ulaşan ve bünyesinde birçok din, dil, ırk ve farklı mezhepleri banrındıran Osmanlı Devleti’ni yönetmek herkesin başarabileceği bir iş değildir. Sınırlar genişledikçe zorluklar başlar, sıkıntılar artar, devlet yönetiminde çatlaklar ortaya çıkar, uzak mesafeleri kontrol etmek güçleşir, isyanlarla uğraşm ak ve isyancıları zaptetmek uzun zaman alabilir. Peki, bu işleri bir düzene koymak ve yerli yerinde yapmak nasıl olur? Bir devlet başkanı, bir hükümdar nasıl yetişirse devleti iyi idare eder, devleti âbâd eder ve sıkıntılarla kolayca baş edebilir? Konumuz herhangi bir devlet değil elbette;yazımızın başında da söylediğimiz gibi sınırları milyonlarca kilometreye ulaşan Osmanlı Devleti. Küçük bir beylikten koca bir devlet olmay olunda hangi adımlar atılmtştı? Peki, adişahlar nasıl yetişiyordu? Nasıl bir eğitimden geçmişlerdi? Gerçekten padişahlık görevi alelade bir vazifemiydi yoksa onlar, yaptıkları işin mesuliyetini omuzlarında hisseden kişilermiydi? Devletin başındaki en yetkili kişi olan hükümdarın ve hükümdarlık makamının nasıl bir arkaplanı vardı? Bu ve benzeri sonlara cevaplar arayarak devlet gemisinin kaptanı olan hükümdarların doğumlarından tahta çıkarılana kadarki devreleri yani çocukluk ve şehzadelik dönemleri ve bu dönemde nasıl yetiştikleri mevzuu , yazımızın ana temasını teşkil edecektir.
Şehzadelerin Eğitimleri
Osmanlı, nice şahsiyetli hükümdarlar çıkarmıştır. Bunda şüphesiz yetiştikleri devrin şartlarının, anbabalarının,lalalarının, hocalarının,tecrübeli, iyi huylu,zeki dadılarının ve yakın çevrelerinin gayret ve çabaları mühim yer tutmaktadır. Büyük şahsiyetlerin, kökleri kadar çevreleriyle birlikte değerlendirilmesi gerektiği izahtan varestedir. Böyle büyük şahsiyetler geçmişleriyle, yetiştikleri muhitle, kendilerini yetiştirilenlerle yani onları hayata hazırlayan, hertürlü bilgi ve b eceriyi aşılayan arka plandaki büyük bir eğitim ve öğretim ordusuyla değerlendirilmek durumundadırlar.Şehzadelerin aldıkları eğitim ve daha sonra devlet yönetimind e gösterdikleri başarılar bunun en güzel kanıtıdır.
Padişahın oğlu ve gelecekte hükümdar adayı olmasından dolayı şehzadelerin saray içi eğitimlerine büyük önem verilmişti. Ülkenin ve hanedanın geleceği göz önüne alındığında bu eğitime verilen önemin haklılığı daha net anlaşılabilir.
Osmanlı şehzadelerinin eğitimlerini iki kısım da incelemek mümkündür: Teorik ve uygulamalı eğitim . Şehzade eğitiminin birinci kısmı, yani teorik eğitim henüz sancağa çıkmadıkiarı dönemlerde saray içinde verilen eğitimdi.
Şehzadeler, ileride yüklenecekleri vazife dikkate alınarak yetişitilirdi. İlk eğitimleri tabikide anneden aldıkları eğitimdir.Eğitimde annenin rolü, sevgi temeline oturan bir ilişki içinde çocuğa doğruları, kuralları, saraya uygun davranışları öğretmek ve öğretilenleri kontrol etmekti. Beş yaşına kadar devam eden bu eğitim, şehzadeler beş yaşına geldiklerinde kendilerine tutulan devrin ileri g elen hocaları eşliğinde“ bed-i besmele”töreniyle başlayan Kur’ân-ı K erim öğretimiyle devam ederdi. Sonra Kur’ân -1Kemire hatmederler ve okudukları hatmin duası yapılırdı. Padişahlar, şehzadelerinin kur’ân’ı öğrenmesine çok önem verirlerdi.
Şehzadelerin eğitimlerini veren hocalar muhakkak devrin en ileri seviyedeki hocaları idiler ve bundan dolayı şehzadeler çok iyi bir eğitim alıyorlardı. Bu eğitimlerinin devamı olarak sarayın üçüncü avlusunda iç oğlanlarla birlikte fizikî eğitim gelinekteydi. Özellikle binicilik ve dövüş sanatlarını burada, iç oğlanlarla birlikte öğrenirlerdi, iç oğlanların aldıkları eğitimler arasında Türkçe okuma yazma ile Arapça ve Farsça dersleri, İslâm î bilgiler, askerlik (savaş teknikleri ve kumandanlık ), yönetim usulleri ve hukuku sayılabilir.Binicilik ve dövüş dersleri aldıklarından dolayı hemen her şehzade çok iyi at biner, avcılık yapar ve en az kendisini koruyabilecek kadar dövüş sanatlarını bilir. Bunun yanı sıra şehzadelerin terbiyeli olmasına ve yöneticilik sıfatlarını kazan malarına daönem gösteriliyordu . Şehzadeler, eğitimleri sırasında Arapça ve Farsça dersler alıyorlardı. Fler şeyden önce yukarıdada zikrettiğimiz gibi şehzadelere Kur’an-ı K erim eğ itim i veriliyordu. Diğer taraftan milletler ve medeniyetler tarihi ile devlet yönetimi hususunda bilgi ve tecrübeler aktarılıyordu.Mesela; İkinci Mehmed Han’ın şehzadeliği sırasında aldığı dersler arasında Felsefe,Coğrafya, İslam Tarihi ve Ede biyatı vardı. Bunun yanısıra Yunan,Latin Tarihi ve Edebiyatı okuduğunu ve Avrupalı ve Asyalı hocalardan dersler aldığını da kaynaklar yazmaktadır.Yine, Yavuz Sultan Selim şehzadeliğinde çok iyi bir eğitim almıştır.Aldığı bu eğitim le bütünülkeler ve bu ralarla ilgili ne var ne yoksa hepsinden haberdar olmuş, ayrıca dünya devletlerin in siyasetlerini ve dünya halkını da tanım ıştır.Görüldüğü gibi şehzadeler, aldıkları eğitim sebebiyle gerek komşu devletler, gerekse diğer devlet ve milletler ile ilgili bilgilere sahip bulunuyorlardı.
dersleri, İslâm î bilgiler, askerlik (savaş teknikleri ve kumandanlık),yönetim usulleri ve hukuku sayılabilir.Binicilik ve dövüş dersleri aldıklarından dolayı hemen her şehzade çok iyi at bin er,avcılık yapar ve en az kendisini koruyabilecek kadar dövü ş sanatlarını bilir.Bunun yanı sıra şehzadelerin terbiyeli olmasına ve yöneticilik sıfatlarını kazanmalarına da önem gösteriliyodu.Şehzadeler,eğitimleri sırasında Arapça ve Farsça dersler alıyorlardı.Her şeyden önce yukarıda da zikrettiğimiz gibi şehzadelere Kur’an-ı Kerim eğitimi veriliyordu. D iğ e r taraftan milletler ve medeniyetler tarihi ile devlet yönetimi hususunda bilgi ve tecrübeler aktarılıyordu.Mesela; İkinci Mehmed Han’ın şehzadeliği sırasında aldığı dersler arasında Felsefe, Coğrafya, İslam Tarih i ve Edebiyatı vardı. Bunun yanı sıra Yunan,Latin Tarihi ve Edebiyatı okuduğunu ve Avrupalı ve Asyalı hocalardan dersler aldığını da kaynaklar yazmaktadır. Y ine, Yavuz Sultan Selim şehzadeliğin de çok iyi bir eğitim almıştır. Aldığı bu eğitim le bütün ülkeler ve buralarla ilgili ne var ne yoksa hepsinden haberdar olmuş, ayrıca dünya devletlerin in siyasetlerini ve dünya halkını da tanımıştır. Görüldüğü gibi şehzadeler, aldıkları eğitim sebebiyle gerek komşu devletler, gerekse diğer devlet ve m illetler ile ilgili bilgilere sahip bulunuyorlardı.
Ayrıca şehzadelere edebiyat,fen,matematik, astronomi,tarih gibi dersler okutulmuştur.Nitekim Şehzade Selim, tarih, edebiyat,fen bilgisi ve hat(güzel yazı) gibi derslerin yanında binicilik, kılıç kullanma ve ok ile yay kullanma gibi uygulamalı eğitimlerde almıştı.Bilgi,marifet, fazilet ve irfan sahibi olm ak için büyük arzu duyan şehzade,bütün vaktini ilim ve irfan sahipleri ile beraber olmaya ayırm ış, bütün zamanını tarihçiler ve bilgi sahibi olanlarla geçirmişti. İkinci Mehmed’in oğlu Şehzade Mustafa âlim ve şair idi. Birinci Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’nın tarihe çok meraklı olduğu ,okuduğu kitapların çoğunluğunu tarih ve savaş hatıraları oluşturduğuda bilinmektedir.Şehzade Cem’in ve Şehzade Korkut’un edebi yönlerinin ne kadar güçlü olduğu,kendilerine ait divanları bulunduğu bilinmektedir.
Şehzade Terbiyesi
Şehzadelerin terbiyeli olmasına ve yöneticilik sıfatlarını kazanmalarına da önem gösteriliyordu. İkinci Bayezid, oğlu Şehzade Âlem şah öldüğünde torunu Şehzade Osman’ı yanına aldı ve b irkaç yıl yanında tuttu.Genç şehzade Osman’ı ancak terbiye iksirinin gücüyle terbiye edildikten ve emirlik yapm a kabiliyet ve salahiyeti kazandıktan sonra Çankırı sancağına sancakbeyi tayin etmiştir.