OSMANLIDA İLAN-I AŞK

 

Rivayet odur ki Osmanlı zamanında külhanbeyi tavırlarıyla öne çıkan bir delikanlı oturduğu muhitteki bir kıza aşık olur. Gel zaman git zaman bir fırsatını bulur ve ilan-ı aşk eder:

“ — Ey dilber-i rana, çehresi müstesna! Gül cemalinizin ihtişamıyla müşerref olunca saika-i aşkınızdan ihya oldum. Naçizane niyetim asla zat-ı alinizi taciz değil, bilakis maksad-ı samimiyemi izhar etmektir. Şayet siz de imtizaç-ı kalp ettiniz ise dest-i izdivacınıza talibim. “

Hanım kızımız cevabı yerleştirir:

“  — O ablak suratına bir sille-i osmanî nakşedersem, Paşa babamın işitmesine mahal kalmaz, şuracıkta sekte-i kalpten terk-i hayat edersiniz!“

***

Vuslat ne demektir bunu hicrana mı sorsam?
Hicran bilemez, belki de canana mı sorsam?
Mecnun bu muamma ile sahralara düşmüş,
Bilmem ki gidip bende o hayrana mı sorsam?
(Rabia Hatun)

Sitem etme ey güzel ben sana üftadeyim
Hicran eyleme sakın emrine amadeyim
(Kilimî)

Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı
Felekler yandı ahımdan muradım şem’i yanmaz mı

Kamu bimarına canan deva-yı derd eder ihsan
Niçin kılmaz bana derman beni bimar sanmaz mı

(Sevgili beni canımdan usandırdı, ama o cefa etmekten usanmıyor. Ahımın ateşinden felekler yandı, fakat dileğimin mumu bir türlü yanmıyor. Şifa elinde olan canan herkese derman oluyor, fakat beni hasta bilmiyor ve yarama merhem olmuyor.)

(Fuzuli)osmanlı aşk

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*