wiki

PARANOYA

PARANOYA; Aim. Paranoia, Fr. Paranoia,
İng. Paranoia. Büyüklük, aleyhte olunma,
eziyet edilme gibi hezeyanlarla kendini belli
eden akıl hastalığı. Bu psikozlarda zekâ korunmuştur,
hissî cevaplar mantıklıdır, yanlış idrakler
(halüsinasyonlar) nâdiren görülür. Paranoya
durumları (paranoid psikozlar) üç grup altında
incelenir:
1. Paranoya: Çok nâdirdir, gerçek bir olayın
uygulamasının abartılması veya yanlış anlaşılması
üzerine kurulan bir hezeyan sisteminin yıllar
boyunca yavaş y^vaş gelişmesidir. Bunlar arasında
kendisini mehdî veya peygamber olarak görenler
en çarpıcı örneklerdir.
2. Paranoid durumu: Paranoyadan daha sık
olarak görülmekle beraber, bu da seyrek bir durumdur.
Hastanın düşüncesinin çoğunu kaplayan
hezeyanlar daha az düzenlidir. Kişilik paranoya
durumuna göre daha az zarar görmüş olup,
kişi günlük ihtiyaçlarını az çok yerine getirebilir.
3. Paranoid şizofreni: Düzensiz hezeyanlar,
görme ve işitme halüsinasyonları, düşünce
bozukluğu, kişilik dağılması ile kendini belli
eder.
Paranoya teriminin târihi Hipokrat zamânına
kadar uzanır. Eski Yunanlılar zamânında çeşitli
akıl hastalıklarını târif etmek için kullanılırdı. Bu
terim 1863fte Kahlbaum tarafından tekrar kullanıldı.
Kahlbaum’un paranoya adını verdiği klinik
durum yavaş gelişen iyi düzenlenmemiş hezeyanlar
ile ortaya çıkıp hayat boyu devam eden,
hayâl görmenin olmadığı bir hastalıktı. 1893’te
Kraepelip “Dâhilî sebeplerden meydana gelen,
düzgün düşüncenin davranış ve isteklerin çok iyi
korunduğu, sürekli ve sarsılmaz bir hezeyan sisteminin
gizli bir şekilde gelişmesidir.” diye bir
paranoya tanımı ortaya attı.Paranoid kişilik: Paranoid kişiliğe sâhip kişiler,
birer psikoz hastası değildirler. Bunlar aşırı
derecede hassas ve şüpheci kişilerdir. Bu tip kişiliğin
genel özellikleri arasında, kıskançlık, şüphecilik,
başkalarına karşı genel güvensizlik, kibirlilik,
hırçınlık, geçimsizlik, kincilik sayılabilir.
Paranoid kişi, başkalarını yargılayarak kendisine
düşman oldukları fikrine kapılır. Aldatılmayı çok
kolay hisseder ve karşı çıkar. Güvensizliğini bağımsız
ve kendine yeter olmaya çalışarak sağlamak
ister. Bunun sonucu olarak tecrid edilmiş bir hayat
yaşayan ve çevresiyle haberleşmesi azalan paranoid,
gerçeklerden mahrum kalır. Bu tip kişilerin
idraki dardır ve bencildirler. Kendisini başkasının
yerine koymazlar. Savunma yapısının gereği olarak
hatâlarının aybmı başkalarına yansıtır. Başarısızlığa
tepki gösterir, vazgeçme yerine saldırıyla
cevap verir.
Paranoyamın klinik belirtileri: Paranoya
esas olarak bir muhâkeme bozukluğu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bunun bir sonucu olan hezeyanlar*
hastalığın hemen hemen tek klinik belirtisidir.
Paranoya da hezeyanlar düzenlidir, kendilerine
göre bir mantıkları vardır. Hezeyanlara
esas teşkil eden muhâkeme kusurları ve hatâlı
tefsirler hasta tarafından bir tabu şeklinde kabul
edilir. Hezeyanlar, duygu ve düşüncelerine hâkim
olur. Bunlara kuvvetle inanan ve çevrenin de
inanması için sayısız deliller bulmaya çalışan
hastanın, günlük hayâtı da hezeyanı ile uyum
içindedir. Hasta; mağrur, şüpheci, etrâfını tetkik
edici tavırlar takınır. Çevresindeki her hareketi
şüpheyle incelemeye başlar. Bunu gerçek hezeyanın
ortaya çıkması tâkip eder ki, bu da genellikle
bir büyüklük ve azâmet fikriyle berâberdir.
Çevresindeki insanların kendisine düşman oldukları,
onu istismar ettikleri fikrindedir. “Paranoid
dâvâcı” denilen tipteki hastalar hayatlarını
mahkemelerde geçirirler. Bunda da hezeyan tek
bir konu üzerine kurulmuştur ve hayat boyunca
dâvâ ettikleri şey değişmez. Diğer bir hezeyan
şekli de “keşif hezeyanı”dır. Keşiflerine “ihtira
beratı” alıp, bunları satmaya çalışan, hattâ basında
ve kamuoyunda kendilerinden bahsettiren
paranoyaklar vardır.
Aşırı önem verdikleri bir fikre sâhip olan bâzı
paranoidler de hayatları boyunca yeni bir politik
düzen, devamlı sulh vs. peşindedirler. Garip dîni,
politik akımlar kurarlar veya iştirak ederler.
Bâzen siyâsilere karşı saldırgan davranışları, suikaste
kadar varan aşırılıkları görülür. Bunların kişilik
analizleri, aşağılık komplekslerinin varlığını
ortaya koymuştur. Böyle insanlar kötü niyetli kişiler
tarafından kolaylıkla elde edilip, anarşi, ihtilâl
gibi tertiplerin içine sokulabilirler. Kıskançlık paranoyası,
tehlikeli klinik tablolardan biridir. Şehvet paranoyasında şahıs sıklıkla kendisinden daha
farklı bir sosyal sınıfa sâhip birisinin kendisine âşık
olduğunu iddia eder.
Kendilerine dînî bir önem atfeden, mehdîlik,
peygamberlik iddiasında bulunan “mistik paranoya”
vak’aları, belli bir âileye ve hânedâna mensup
olma hezeyanları târif edilmiştir. Esas olan, düzenli
ve müzmin bir hezeyanın yerleşmesi, hastanın bütün
davranışlarına hâkim olması ve hezeyan dışında
herhangi bir şahsiyet kusuru ve kişilik dağılması
görülmemesidir.
Paranoid psikozların sebep ve oluşu: Bu
durumlara sebep olan faktörler değişiktir ve kişiden
kişiye farklılık gösterir. Paranoid bozukluklar
beyinle ilgili hastalıklarda çok görülürler
ve bunama başlangıcı sayılabilirler. Paranoid bozukluklar,
normal gözüken insanlarda fizikî sebeplerle
tecrid olma, sağırlık gibi hissî bozukluklar
sonucu meydana gelebilirler. Yabancı bir
ülkeye göç eden kimselerde çevreyle münasebetin
bozulması veya uzun süre hapishane hayatı
bunlara örnek olarak gösterilebilir. Paranoya
vak’aları herhangi bir sebep olmaksızın da ortaya
çıkabilir.
Paranoidlerde genel olan çevre düşmanlığı
çocukluktan kaynak alabilir. Çocuğun kendisini
sürekli baskı altında hissettiği otoriter âile yapılarında
bu daha sıktır. Erikson’a göre, paranoya
meyli olan kişi süt çocukluğu devresinde sosyal
çevresinden temel güven duygusunu almamıştır.
Bu güvensizlik, ebeveyn tarafından reddedilme,
evde daha fazla tercih edilen bir kardeşin olması
veya çevrede çocuğun güvenini sarsan hareketlerden
dolayı olabilir.
Kraepelin, kişiye zarar veren mühim bir olayı
hezeyanın odağı ve başlangıç noktası hâline getiren
paranoya vak’alarmı ayrı olarak incelemiştir.
Hezeyanların gelişmesi için haksızlık olayı
gibi bir vak’a başlangıç olabilir. Bundan sonra
ortaya çıkan “paranoid dâvâcı” tip bunun klasik örneğidir.
Kretschmer, alıngan bir karakter zemininde
gelişen hezeyan durumlarından bahsetmektedir.
Bu vak’alarda, şahıstaki yetersizlik hissinin üzerine
yıkıcı bir tecrübe de binince paranoid fikirlerin
ön plânda olduğu hastalık ortaya çıkmaktadır.
Bu noktada hasta, herkesin kendisinin
de içinde bulunduğu ahlâkî çöküntüyü bildiğine
ve devamlı bunu konuştuğuna inanmaktadır.
P
aranoya müzmin bir gelişme tâkip eder, kötüleşme
olmazsa da iyileşme de hemen hiç bir
zaman söz konusu değildir. Birçok paranoid hasta
cemiyette iniş çıkışlarla birlikte varlığını sürdürür.
Bu hastaların bir kısmı hezeyanlarını gizleyebilir.
Tedâvi olarak hastaya psikoterapi veçevre değişikliği teklif edilebilir. Fakat hasta hekime
güvenmediği sürece, tedâvinin gâyesine ulaşılamaz.
Bu güvenin sağlanması da genellikle
mümkün değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir