wiki

PATRONA İSYÂNI

P A TR O N A İS Y Â N I; 28 Eylül 1730 târihinde
Patrona Halil’in önderliğinde İstanbul’da çıkarılan
isyân. Lâle Devrindeki idârî, sosyal ıslâhat ve mîmârî
yeniliklere askeriyenin de ilâve edilmesi, yeniçerileri
telaşlandırdı. İran’a sefer hazırlığı içinde
bulunulması, yeni tarzda kurulacak Asâkir-i
nizâmiyye ordusu için Fransa’dan mütehassıslar getirtilerek
Üsküdar’da bir kışla kurdurulması, bozulmaya
yüz tutmuş yeniçerileri ve yenilikleri
yanlış anlayanları ve Osmanlı Hânedânı düşmanlarını
harekete geçirdi. Dâmâd İbrâhim Paşanın,
Patrona Gemisi İsyânına katılmak suçundan affettiği
Patrona Halil ve İstanbul’daki gayri Türk
serseri takımından avânesi, makam hırsındaki küçük
rütbeli devlet adamları ile vazîfeden alınmış
memurlar ve çıkarcılar tarafından isyâna teşvik
edildi.
Pâdişâh ve sadrâzamın İran Seferi hazırlıkları
da âsîlerin harekete geçmesine sebep oldu. Pat-rona Halil ve avânesi, teşvikler üzerine 1730 yılı
başından îtibâren isyân hazırlıklarına başladı. 25
Eylül’de Mevlid Alayı günü isyâna teşebbüs ettilerse
de, mübârek gün İstanbullulardan taraftar
bulamadıklarından vazgeçtiler. Sonbaharda, devlet
adamlarının merkezde bulunmadıkları, Bâbıâlî’nin
tâtil olduğu bir günü beklediler.
Bâbıâlî tâtil olduğu 28 Eylül 1730 Perşembe
günü, devlet adamlarının yokluğundan faydalanan
âsîler, isyân etti. Bâyezîd’de başlayan isyânda,
âsîler, esnaftan dükkânlarını kapayıp, kendilerine
katılmalarını istediler. İstanbul’daki tellak Amavutlardan
ve Onyedinci Ağa Bölüğü Yeniçerilerinden
olan isyânın elebaşısı Patrona Halil, bir
alay kadar avânesiyle, Ağa Kapasına gitti. Yeniçeri
Ağası Haşan Ağa, 300 kadar kuvvetle karşı koymak
istediyse de, kardeş kanı dökülmemesi için geri
çekildi. Yeniçeri Ağasının geri çekilişi âsîleri cesâretlendirdi.
Bunun üzerine Ağa Kapısında ve
başka hapishânelerde bulunan mahkûmları serbest
bırakıp, kendilerine kattılar. Bu başarılarından
daha da cesâretlenen Patrona ve avânesi, Cebeci
Kışlasına gidip, onları kendilerine kattılar. Sipâhi
Çarşısı ve Bit Pazarında buldukları silâhları yağma
ederek, Saraçhâne’yi kapattılar.
Sultan Üçüncü Ahmed Hanın İran Seferine
Hareket etmek üzere Üsküdar’da, devlet adamlarının
da tâtil münâsebetiyle yerlerinde bulunmaması
isyâncıların işini kolaylaştırdı. İstanbul Kaymakamı
Mustafa Paşa, isyânı haber alır almaz,
Bağ-ı Ferah’tan şehre gelip, esnafa dükkanlarını açtırdı.
Hâdiselerden pâdişâhı haberdâr etti. Sultan
Ahmed Han ve devlet adamları İstanbul’a geldiler.
Sarayda hâdiseler görüşülüp, tedbir alınması istendi.
İsyâncılar akşam dağılıp, elebaşıları Patrona
Halil ve Muslubeşe, Küçük Muslu, Kutucu Hüseyin,
Çınar Ahmed, Ali Usta, Karayılan, Emir
Ali, Turşucu ve İsmâil dâhil, kırk kişiye kadar
düştüler. Âsîleri, bostancı ve hademelerin baskınlarıyla
bertaraf etmek mümkündü.Lâle Devrinin sulh, sükûn ve huzûruna alışan
devlet adamlarının uzun müzâkereleri ve kardeş
kanı dökülmesini istememeleri, isyâncıların dağıtılması
teklifine meydan vermedi.
Halkın desteğini sağlamak için 29 Eylülde
Sancak-ı şerîf çıkarıldı. Âsîler tekrar toplanıp,
yolları tuttuğundan İstanbullular, Sancak-ı şerîfi
göremediler. Sancak-ı şerîf altında toplanma olmayınca,
yerine konuldu.
Âsîler 30 Eylülde liste yapıp, 41 kişinin kendilerine
teslimini istediler. Listede; Sadrâzam Dâmâd
İbrâhim Paşa, Kaptan-ı deryâ ve İstanbul Kaymakamı
Kaymak Mustafa Paşa, Sadâret Kethüdâsı
Mehmed Paşa ve Şeyhülislâm Abdullah Efendiyle
otuz yedi kişinin daha isimleri vardı. Çapulcu, gayri
Türk ve hapishâne kaçkınlarından meydana gelen
âsîler ve taraftarları, İstanbul’un nâdide eserlerini
yağmalayıp, şehrin âsâyişini bozdular. Sultan Ahmed
Han, âsîlerin istediği şahısları vazifeden alıp,
İstanbul’dan uzaklaştırarak, hâdiselerin önüne geçmek
istedi. Vezirliğe Silâhtar Mehmed Paşa tâyin
edildi. Dâmâd İbrâhim Paşa, âsîlerin eline geçince,
Kaymakam Mustafa ve Mehmed paşalarla berâber
hunharca öldürüldüler.
Pekçok hayır ve hasenât, mîmârî ve İlmî eserlerin
bânisi Nevşehirli Dâmâd İbrâhim Paşanın
öldürülmesiyle, âsîler daha da şımardı. Âsîler,
kendilerince tâyin yapıp, gittikçe cesâretlendiler.
İlk önce, pâdişâha sadâkatle bağlılıklarını ve ondan
hoşnut olduklarını bildiren âsîler, asıl niyetlerini
ortaya koydular. Sultan Üçüncü Ahmed Han
aleyhinde propaganda yapıp, hâilini istemeye başladılar.
Sultan Ahmed Han, tahttan çekilmedikçe
âsîlerin isteklerinin tükenmeyeceğini anlayınca,
katliamların önüne geçmek için oğlu Mahmûd
adına, saltanattan ferâgat etti. 1/2 Ekim 1730 gecesi
veliahd Mahmûd, Osmanlı sultanı oldu.
Birinci Mahmûd Han, Üçüncü Ahmed Hanın
ferâgati ve âsîlerin arzularıyla Osmanlı sultanı
olunca, devletin meselelerine cesâretle el attı. Güzîde
sanat eserlerinin yıkımını ve katliamları durdurdu.
Âsîlerin devlet kadrosuna tâyin ettiklerini
vazîfeden alıp, onları İstanbul’dan uzaklaştırma
çârelerini araştırdı. Sultan Mahmûd Han, âsîleri ortadan
kaldırabilecek devlet adamlarını önemli yerlere
dikkat çekmeden geçirdikten sonra, harekete
geçti. 15 Kasım 1730 târihinde Patrona Halil ve
avânesini imhâ ettirip, İstanbul’da âsâyişi yeniden
sağladı. Devlet kademelerine tâyinlerde bulunup,
isyâncılardan eser bırakmayarak, devletin
otoritesini tesis etti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir