a (fars. peyam, peyğâm, peyem). Esk. 1. Haber, bilgi: “Köyün lika-yı hâmûşunda birpeyâm arıyor” (Tevfik Fikret). ‘ Ben kı peygamın eyleyem îsâl” (Fuzuli, XVI. yy.). —2. Peyam-aver, peyam-res ya da pey- gam-aver, peygam-res, peyem-res, haber getiren, haberci. || Peyam-ber, peygam -ber ya da peyem-ber PEYGAMBER. ı cif /fare nevrin \ 1 F^k Rplli açık, ortada’Qİân. —2f Peyda âtmek, ortaya Çıkarmak; rfcanmaK:f edinmek. || ‘Peyda ölrbak, çıkmak, ortaydı’çıkmak, meydana gelmek: birdenkâışımızdâ^ iki adâıb peyda çldĞf’ ^ ”
PEYAM, PEYGAM ya da PEYEM
22
May