Kant’tan bu yana Batı felsefesinde tüm tikel deneyimlerden bağımsız önsel bilgi; yalnızca deneyimden kaynaklanan a posteriori (sonsal)’ bilginin karşıtı. Latince apriori (öncekinden) ve a posteriori (sonrakinden) terimleri felsefede ilk olarak nedenlere dayalı’ çıkarımlarla sonuçlara da- alı çıkarımları birbirinden ayırmak için ullanılmıştır. Terimlerin kayıtlara geçmiş ilk kullanımına 14. yüzyıl mantıkçısı Saksonyalı Alber- tus’un yazılarında rastlanır. Burada a priori çıkanriıın “nedenlerden sonuca”, a posteriori çıkarımın ise “sonuçlardan nedenlere” yöneldiği belirtilir. Leibniz’e kadar uzanan ve onu da içine alan bir grup filozofça benzer tanımlamalar yapılmıştır. Terimlerin bu anlamlarıyla felsefe dışı bağlamlarda kullanımına> günümüzde de rastlanır. Bununla birlikte, ortaçağ’ mantıkçılarının “neden” sözcüğünü geniş anlamıyla Aristoteles’teki aitia kavramının karşılığı olarak kullandıkları, prius sözcüğüne de zorunlu olarak zaman içinde önce gelen anlamını vermedikleri anımsanmalıdır. Demonstratio propter quid (“neden ötürü tanıtlama”) deyiminin demonstratio^ priori ile eşanlamlı, demonstratio quia (“neyin tanıtlaması”) deyiminin. de demonstratio a posteriori ile eşanlamlı kullanılması bunuiı kanıtıdırDolayısıyla burada,» Aristoteles’in bilginin temeli ya dâ bir şeyin- açıklanması ile yalnızca olguya ilişkin bilgi arasında yaptığı ayrımın benimsendiği açıktır. Kant’a göre bu ayrımın ardında a priori ve a posteriori terimlerinin zorunluluk-olgu antitezi’ ile olan ilişkisi gizlidir. Kritik aer reinen Vemunft (Saf Usun Eleştirisi) adlı yapıtında Kant bu ayrımları bir ölçüde, a priori bilginin temel örneği saydığı matematiksel bilginin kendine özgü durumunu açıklamak için kullanır. Ona göre, insanın deneyime başvurmadan bildiği kabul edilen şeyler, örnejğin bir matematik teoremi, her zaman zorunlu doğrulardır. Yalnızca deneyimden kaynaklanan bilgi ise zorunlu kabul edilemez. A priori deyiminin matematikteki biçimiyle kullanımı oldukça yeniyse de filozofların bu tür bilgiyle ilgilenişi neredeyse felsefenin kendisi kadar eskidir. Bakarak, duyarak, dinleyerek bilgi edinmek çok doğal karşılanır. Buna karşılık, yalnızca düşünme yoluyla öğrenmenin olabilirliğini inceleyen filozoflar çoğü kez bunun özel bir açıklama gerektirdiğini düşünmüşlerdir. Platon, Me- non ve Phaidon adlı yapıtlarında, geometri doğrularım öğrenmenin, ölümsüz düşünce ve biçimleri doğrudan düşünebildiğimiz önceki varoluşumuzda sahip olduğumuz bilginin anımsanmasından başkâ bir şey olmadığını söyler. Platon’un düşüncesine yakınlık duymakla birlikte, kuramının ayrıntılarını kabul etmeyen Augustinus ile onun ortaçağdaki izleyicileri, düşüncelerin, insanları zaman zaman ¿ihinsel olarak aydınlatan Tan- n’nın akimda bulunduğunu söylemişlerdir. Descartes daha da ileri giderek a priori bilginin gerektirdiği tüm düşüncelerin her insanın akimda yaratılıştan varolduğunu ileri sürer. Kant ise yalnızca kavramları açıklamakla kalmayıp, aynı zamanda bireşimsel olan a priori yargıların olabilirliğini açıklama sorununa eğilir. Karit’ın önerdiği çözüm, haklarında bu tür yargılara varabildiğimiz uzam, zaman ve kategorilerin (örneğin nedenselliğin) deney yöîuyla edinilmiş bilgilere akıl tarafından yüklenen biçimler olduğu öğretisidir. Bu kuramların hepsinde, a priori bilginin olabilirliği bu tür bilginin konusunu oluşturan malzemeyi incelenfek için ayrıcalıklı bir konumda olduğumuz ileri sürülerek açıklanır. Aynı anlayış Platortcu olmayan a priori bilgi kuramında da ortaya çıkar. İlk kez Thomas Hobbes’un De Corpore adlı yapıtında ortaya konan ve 20. yüzyılda mantıksal deneycilerce benimsenen bu kurama göre zorunluluk ifadeleri ja priori olabilir, çünkü bunlar koyduğumuz kuralların yan ürünleri olmaktan öteye geçmez.
priori bilgi
20
Mar