wiki

PROPAGANDA

PR O P A G A N D A ; Aim .Propaganda, Werbung
(f), Fr. Propagande (f), İng. Propaganda. Başka insanların
kabul etmesi ve beğenmesi istenen şeyin
övülerek takdimi. Bu şey siyâsî bir fikir, ideolojik
bir görüş, bir inanç veya ekonomik bir olay olabildiği
gibi kültürel, turistik ve sportif birşey de
olabilir. Propaganda bir doktrini yaymak, hedef
millet veya kitleyi fikren kazanmak, karşı tarafın
zihin ve psikolojisini arzu edilen tesire tâbi kılmak
için, teşkilâtlı ve devamlı bir surette telkinlerde bulunmak
ve faaliyet göstermektir. Daha kısa bir târifle;
propaganda bir fikrin, her çeşit vasıtadan
istifâde etmek sûretiyle, hedef kitleye telkin edilmesidir.
Târihçe: Propaganda âile ve cemiyet hayâtının
teşekkülü ile başlamış, gittikçe gelişerek bugün
amansız bir silâh hâlini almıştır. Mîlâttan önce 5.
asırda yaşamış meşhur Çin düşünürü Su-Tzu Harbin
Kitabı adlı eserinde, âni ve şaşırtıcı hareketler
ve gürültülerle düşmanın savaş azminin kırılması
usûlleri üzerinde ehemmiyetle durmuş; aynı
zamanda sevilen ve îtimâd edilen siyâsî ve askerî
liderler hakkında hiyânet ve sahtekârlık şâyialarmın
yayılması, düşman karşısında bulunan kuvvetlerin
ezici üstünlüğü hakkında haberler gönderilmesinin
de mânevî ve yıkıcı tesirlerini belirtmiştir.
Hannibal, Roma üzerine yürürken, Attila ve
Cengiz akınlarına başlarken, her defâsında kuvvetlerinin
ezici üstünlüğü ve dayanılmazlığı hakkında
şâyialar çıkartarak harekâta başlamışlar,
karşılarına çıkan kuvvetleri korku ve dehşet içerisinde
bırakarak mukavemet azimlerini kırmışlardır.
Osmanlı orduları zaptettikleri yerlerde, dâimâ
adâlet ve şahsî hürriyete yer verdiklerinden
komşularındaki adâletsizlik ve müsâmahasızlıklardan
faydalanarak, onların azimlerini önceden
kırmış ve bu hâl muvaffakiyetlerini kolaylaştırmıştır.
On yedinci asırda, Katolik îtikatları dışında
Lüther tarafından meydana getirilen Protestanlık
mezhebinin fazla taraftar toplaması, rönesans
hareketinin bellibaşlı bir cereyan hâlinde belirmesi,
papalığın nüfûzu üzerine tesirini arttırmağa
başlamış, buna karşılık Papa XV. Greguar tarafından
“Congregation de Propagandistes” adı verilen
kardinaller meclisi toplantıya çağrılmış, bu
meclise Katolik îtikatlarım üstün tutmak için yeni
mezhep ve cereyanlarla mücâdele (propaganda)
vazifesi verilmişti. İşte propaganda kelimesi terim
olarak buradan doğmuştur. Kelimenin kökü Latince
“yayılması gereken şey” mânâsına gelen “propago”
dan çıkarılmıştır.balon.
Propagandanın Çeşitleri
1. Siyâsî propaganda: Bir devletin dünyâ devletleri
arasındaki yerini belirtmek, güvenli bir hayâta
hazırlayarak, gelecek nesillerin huzûr içinde yaşamalarını
sağlamak için, harbe başvurmadan aldığı
tedbirlerin hepsine birden siyâsî propaganda denir.
2. Askerî propaganda: Mevzuu daha çok askerî
olan bu propaganda şekli, düşman halkına, silahlı
kuvvetlerine ve işgâl altında bulunan yerlerdeki
dost unsurlara hitap eder. Mekân bakımından
şu kısımlara ayrılır:
a) Stratejik askerî propaganda: Daha ziyâde
cephe gerisine ve uzun vâdeli işlere yöneliktir.
Düşman halkı ile hükümetinin arasını açacak, onu
isyâna teşvik edecek, kânun ve emirlere karşı getirecek
şekilde tahriklerde bulunur. İş yerlerindeki
sivil halkı, işçileri verimsiz çalışmaya teşvik
eder. Bu sûretle düşmanın harp gücünü yok etmeğe
çalışır. Yeraltı mukâvemet unsurları ile beşinci
kol mensuplarını mânen ve maddeten destekler.
Halkın rûhunda panik ve korku hislerini
kökleştirerek, onu göçe ve karışıklığa teşvik eder.
b) Taktik askerî propaganda: Daha ziyâde
ileri bölgelerde muhârebe harekâtını desteklemek
üzere yapılan ve belirli gruplara yöneltilen propaganda
şeklidir. Taktik askerî propagandanın gâyesi:
1. Düşman kıt’alarını veya erlerini teslim olmaya
veya ateş kesmeye iknâya çalışır.
2. Durum teslim olmaya müsâit olmadığı zamanlarda,
subay ve erler arasında anlaşmazlık çıkarmaya,
morallerini bozmaya ve onları kaçmağa
teşvik eder.
3. Düşmanın panik hâlinden istifâdeye ve harekatın
yöneltildiği bölgelerden kısa zamanda temizlenmesine
yardım eder.
Bütün bu çalışmalarda, kötü durumlara müdâhale
etmek üzere bulunan askerî direnişlerinin
kırılmasına; silâh ve vazifelerini terk etmelerine;
nefislerini korumalarına; çoluk ve çocuklarına
karşı hasretlerini arttırmak için, his ve içgüdülerini
kamçılamaya gayret edilir.kıt’alarımızın işgâl ettiği topraklardaki düşman
halkına hitap ederek ve onları belirli istikâmetlere
yönelterek idârelerini kolaylaştırmaya yarar.
Daha ziyâde tâlimât, emirler ve gözdağı şeklinde
neşriyât, beyânât ve îlânlarla yapılır. Yasaklar, cezâlar,
mükellefiyet (bir işi yapmaktan kaçınılamama)
ve rüçhaniyetle (üstünlükle) kendi başarılarımız
hakkında bilgi verir. Silâh ve gıdâ maddelerinin
teslim tarzı, amme hizmetlerinin cereyan
şekli, harap olan lüzumlu ve âcil tesislerin tâmiri,
yasak bölgeler hakkında halkı aydınlatır.
Propagandanın hedefi ve tesiri: Propaganda,
belli bir kitleye, bir memlekete veya bütün dünyâya
hitap edebilir. Bu husus propagandanın mevzuu veya
maksadına bağlıdır. Zaman ve zemine uygun
olarak, herhangi bir mevzu üzerinde esaslı tertiplenmiş
olan propaganda, çok tesirli olmalı, aksi
halde verimsiz olur. Aynı mevzu üzerine yapılan
propagandanın metin ve ifâde tarzı, hitap ettiği
kitleye göre değişir. Bir zümreye methettiği bir hususu,
diğer bir zümreye kötüleyebilir. Bu bakımdan
propaganda çok yüzlüdür. Muhâtabına göre fikir
ve dil kullanır. Propagandaya kapılıp kalmamak,
muhatap olanların inancına, kültürüne, zekâsına
ve şuuruna bağlıdır.
Askerî propagandanın hedefi genellikle şu üç
unsur olmuştur:
1. Düşman silâhlı kuvvetleri.
2. Düşman silâhlı kuvvetlerini destekleyen
kendi halkı.
3. Düşmanın işgâl etmiş olduğu yabancı memleketin
halkı.
Propagandanın kaynakları: Propaganda,
kaynaklarına göre başlıca üçe ayrılmaktadır:
1. Beyaz ve açık propaganda: Tamâmen açık
çalışır, kaynaklarını gizlemez, herhangi bir hâdiseyi
bütün çıplaklığı ve müspet delilleriyle ortaya
koyar. Meşru bir hakkın müdâfaasını yapar, propaganda
mevzuları genellikle hükümetin kontrolünden
geçtiğinden haberler yarı resmî sayılır. Hakikatten
ayrılmaz, muhataplarının tereddütsüz kabul
etmeye alıştıkları, propaganda kaynağına olan
îtimâtlarmı sarsar. İkinci Dünyâ Harbinde BBC
radyosunun neşriyâtı, müttefiklerin Kore’de kullandıkları
broşürler, Kıbrıs meselesinde Türk tezini
izah etmek için Güney Amerika’ya giden iyi Niyet
Heyeti, beyaz propagandanın en güzel misâlleridir.
2. Kara Propaganda: Beyaz propagandanın
tamâmen aksidir. Hakîkî kaynak dâimâ gizlidir.
Haberin asıl kaynaktan başka bir yerden çıktığı intibaı
verilir. Yalanı hakîkât, hakîkatı yalan yapmaya,
istediğine inandırmaya ve ortalığa nifak
sokmaya çalışır.
İkinci Dünyâ Harbi esnâsında İngilizler tarafından
kullanılan ve Almanlar tarafından istekledinlenen “Soldaten Sender Celais” ve “Gustav Sieg
Pried Eins” adlı istasyonlar meşhurdur. Bunlardan
bilhassa “Gustav Sieg Pried Eings”in yorumcusu,
Nazi Partisine âit en son skandal ve dedikoduları
kendine has bir üslûpla, kışlada oturup
konuşan iki askerin ağzından gâyet canlı, eğlenceli
ve mizâhî bir şekilde anlatmış ve ekseriya en ince
teferruâtına kadar doğru olan bu haberler çok dinleyici
bulmuştur.
3. Gri veya bulanık propaganda: Beyaz ve
kara propagandanın arasıdır. Hakikât ve yalanı
birbirine karıştırmak sûretiyle çalışır. Kaynak gizlidir,
dost veya düşman tarafından geldiği kat’î
olarak bilinmez, hâdiseler tahrif edilir. Bir işi veya
olayı kendi arzu ettiği şekilde göstermek ister,
dolayısiyle de mübâlağa ve yalana daha fazla yer
verir. Gri propagandada verilecek haberin alâka çekici,
zihinleri kurcalayıcı ve kıymetli olması lâzımdır.
Muhtelif sebep ve bahânelerle çıkarılan
şâyialar gri propagandanın en iyi misâlidir.
Maksat ve metodlarına göre propaganda:
1. Taarruzî propaganda: Arzu edilmeyen bir
harekete mâni olmak, istenilen bir hareket için
hazırlıklı bulunmak veyahut da hedef olarak seçilen
memlekette veya milletlerarası bir ihtilâl, cemiyetlerarası
bir anlaşma maksadıyla yapılır. Daha
ziyâde kandırıcı bir mâhiyet taşır. Hedef memleket
üzerine girişeceği faaliyetlerle, emniyetsizlik,
şüphe ve tereddüt meydana getirerek fikrî ayrılıklar
teşekkül ettirir. Milleti sefahat ve tembelliğe
sevk eder. Millî ahlâkı bozmak sûretiyle müsâit
bir zemin meydana getirdikten sonra seferde
millî birliği yıkarak, milletle hükümet ve ordu
arasındaki karşılıklı güveni sarsar, harbe devam arzu
ve isteklerini kırmağa, müttefiklerarası güveni
bozmaya çalışır. Anarşi çıkarmak ve terör en büyük
silâhıdır.
2. Koruyucu (Tedafüi) propaganda: Taarruzî
propagandaya uğrayan memleketlerin kendisini
korumak için tatbik ettiği propaganda şeklidir.
Kabul edilmiş ve hükmü yürürlükte bulunan bir
sosyalv hareketin veya diğer halk hareketlerinin
devamı için yapılan çalışmaları ihtivâ eder. Tedafüî
propaganda, millî birliği muhâfaza etmek; harbe
devam istek ve arzusunu, savunma azim ve
irâdesini güçlü tutmak; millet ve hükümet arasındaki
karşılıklı güveni kurmak ve muhâfaza etmek;
düşmanın taarruzî propagandasını tesirsiz bırakarak,
morali korumak ve yüksek tutmak için çalışır.
3. Anlaşma propagandası: Bu tarz propagandanın
taarruz veya savunma ile alâkası yoktur.
Maksat, eşit haklara sâhip olan memleketler arasında
kültür özelliklerini muhâfaza ederek, barışçı
bir yol tatbikini, harpte ittifaklar teminini sağlamaktır.
Haklı ile haksız arasında ve iki haklı
arasında en iyi tatbik şeklini bulur.4. Baskın şeklinde propaganda: Karşı tarafı
savunmada bırakmak veya aleyhteki hakîkatı
körleterek zihinleri bulandırmak maksadıyla âni
olarak yapılan propagandadır. Meydana gelen durumdan
kısa bir zamanda faydalanılır, bilâhare
propagandadan vazgeçilir.
Propaganda vâsıtaları: Propagandanın yayılması
ve istenilen unsurlar üzerinde tesirini yapabilmesi
için, muhtelif vâsıtalar kullanmak îcâb
eder. Zaman ve zemine göre değişen bu vâsıtaların
başlıcaları şunlardır:
1. İnsan: Propaganda vâsıtası ne kadar gelişirse
gelişsin, yine ön plânda bizzat insanın kendisi
rol oynamaktadır.
a) Açık propaganda elemanları: Açık olarak
propaganda vazîfesini üzerine almış olan kimselerdir.
Belirli bir fikrin müdâfaasını yaparlar. Her
fırsat bulduklarında derhal konuşmaya ve münâkaşaya
başlayarak inandıkları ve memur edildikleri
fikrin propagandasını yaparlar. Bilhassa iç
politika üzerinde bu şekilde propagandanın rolü
büyüktür. Demokrasi idârelerinde iktidar ve muhâlefet
arasında durmadan devam eden bu yarışma,
totaliter rejimlerde sâdece iktidârın vâsıtasıdır.
İkinci Dünyâ Savaşında, Alman Propaganda Bakanı
Göbels’in, “Kahve yerine nohut, tereyağı yerine
top!” diye bağırmasını Alman halkı uzun
müddet unutmamış, bu sûrette ideali uğruna her şeyi
mübah ve normal görmüştü.
b) Gizli propaganda ajanları: Özel sûrette
yetiştirilmiş olan bu ajanlar, çeşitli insan toplulukları
arasında hakîkî hüviyet ve vazifelerini gizleyerek
faaliyet gösterirler. Bunlar genellikle bir
kimseye hitâb etmezler, bilhassa kalabalık yerlerde
birbirleriyle konuşuyormuş gibi, mahiyeti
ve kaynağı meçhul dedikodular hâlinde fikirlerini
etraftakilere duyururlar.
2. Radyo: Arzu edilen fikrin daha uzak bölgelere
yayınlanması için kullanılan bir prapaganda
vâsıtasıdır. Bugün gerek her ev için en mühim
ihtiyaç vâsıtası olması, gerekse elektrik dalgalarının
mesâfe, coğrafî engel ve siyâsî sınır tanımaması,
radyonun propaganda vâsıtası olarak önemini
daha fazla arttırmaktadır. Radyo, haber, konuşma,
konferans, hikâye, temsil, istatistikî bilgiler,
raporlar, müzik gibi hislere ve mâneviyata tesir
edici yayınlarıyla, propaganda husûsunda en büyük
rolü oynamaktadır.
3. Televizyon: Söz ve filmin biraraya gelmesi,
yâni göz ve kulağa hitap etmesi bakımından televizyon
fevkalâde bir propaganda aracıdır.
4. Sinema: Toplu yaşayışta hemen her sınıf
halkın en büyük eğlence vâsıtalarından biri olan sinema,
insanların gördükleri hâdiseleri îzah ederek
tamamlayan ve bunu müzikle de takviye ederek daha
câzip hâle getiren tesirli bir propaganda vâsıkonunun propagandasını yapar. Kültür, doküman
ve aktüalitede dahi bol miktarda propaganda unsuru
vardır. Propaganda maksadı için hazırlanmış,
usta bir film yapımcısının elinden çıkmış,
sansürün gözünden kaçan sahneleriyle yabancı
memleketlere girmiş olan filmler, en mükemmel
propaganda vâsıtalarıdır.
5. Fotoğraf ve karikatürler: İnce bir zekâ ve
kâbiliyet tarafından içinde bulunulan duruma, hâdiselere
ve düşmanın rûhuna nüfûz edecek şekilde
hazırlanan karikatür ve fotoğraflar, düşmana
elindeki silâhı attıracak kadar tesirli birer propaganda
vâsıtası olurlar.
6. Panayırlar, sergiler ve enternasyonal fuarlar:
Propagandacıların en çok faaliyet gösterdikleri
sahalardır. Bilhassa enternasyonal fuarlarda
ticârî maskeler altında birçok siyâsî düşüncelerin de
propagandasını yapmak imkânı elde edilir. Temsil
ettiği memleketin biraz da mübâlağalı olarak varlığım
göstermek sûretiyle karşı tarafı korkutarak, yahut
hayran bırakarak maksadına ulaşır.
7. Gazete, broşür ve kitaplar: Bugün medenî
insan için, gazete elden düşürülmesi imkânsız
bir yayın vâsıtasıdır. Her olay; yazı, karikatür
ve resim olarak gazete vâsıtasıyla kolayca yayınlanabilir.
Gizli maksatlar için hazırlanıp, kaynağı
meçhul olarak elden ele dolaşabilen ve îcâbında
saklanabilen küçük broşürler de propagandanın
en tehlikeli vâsıtalarıdır. Bunlardan başka duvar
ilânları, afişler, beyannâmeler, istatistikler, raporlar,
şiirler, hicivler, nükte ve şarkılar, müzik ve
piyesler de propaganda vâsıtalarıdır.
8. Turistik geziler ve seyyar sergiler: Son zamanlarda
bütün dünyâ milletleri tarafından bu şekilde,
ticârî gâye ve turist çekmeyi hedef edinen
seyyar sergilerle, dinlenme ve görgü ihtiyaçlarınıpropaganda
maksadıyla yapılmaktadır.
9. Din adamları ve hac ziyâretleri: Belirli zamanlarda
yapılan hac ziyâretleri, propaganda için
müsâit bir zemin meydana getirmektedir. Bilhassa
Mekke’de yapılan hac ziyâretlerine Sovyetler
çok önem vermekte, buraya hacı namzeti maskesi
altında gönderdiği elemanlarıyla komünizm
propagandası yaptırırlardı. Hattâ Moskova Câmii
İmâmı Salihov, Araplar arasında muhtelif fırsatlarda
konuşmalar yaparak “Kur’ân ile komünizm
prensiplerinin bir dereceye kadar müşterek olduğunu”(!)
izah edecek kadar ileri gitmiştir.
10. Cemiyetler: Topluluk içinde yaşıyan insanlar
dâima yanında bulunanlarla münâsebette
olduklarından onu dinler, onu görür ve onunla temas
ederler. Meselâ aynı dinden olanlar, aynı şehirde
oturanlar, aynı siyâsî partinin mensuplan, aynı
kulübün taraftarları, aynı cemiyete dâhil olanlar,
aynı İlmî ve edebî mesleğe mensup kimseler,
hattâ aynı gazetenin dâimî okuyucuları, birbirleriyle
temasta bulunsun veya bulunmasınlar aralarında
mânevî bir birlik teşkil ederler. İşte bu sûrette
meydana gelen kitleler, hâriçten gelen tahriklere
karşı çok hassastırlar. Bu hâl, propagandacı için bulunmaz
bir fırsattır.
11. Para: Maddî bütün imkânları şahsında toplayan
ve bu yolda mâneviyât üzerinde tesir yapan bir
propaganda vâsıtasıdır. Para, çeşitli propaganda
vâsıtalarının teminine ve bizzat kullanılarak arzuların
yerine getirilmesine sebep olmakla berâber, çok
defâ kendisi de propaganda vâsıtası olarak kullanılmıştır.
Amerika iç harbinde karşı taraf askerlerini
kandırmakta kullandığı gibi İkinci Dünyâ Harbinde
Almanlar, Rus parasını taklit ederek bir gece
balonlar içinde Rus toprakları üzerine salmışlar.
Bilâhare Rus uçaklarının bunları tahrip etmesiyle
meskun yerlere yağan paralar, fakir halkın eline
geçmiş. Bol paraya kavuşan halk, yüksek zümrenin
alışverişine tahsis edilen mağazalara hücûm etmiş;
bu sûrette komünist idâreciler halkın elindeki parayı
toplamak için uzun zaman uğraşmak mecburiyetinde
kalmıştır, ikinci meşrutiyetten sonra çıkanlan paralar
üzerindeki “Hürriyet”, “Müsâvat”, “Adâlet” yazısı;
Fransa İhtilâlinde paranın bir propaganda beyannamesi
olarak ihtilâlcilerin parolalarını taşıması da
birer misâldir.
12. tnsan ihtiyaçlarına âit eşyâlar: Muhtelif
cins ziynet ve diğer insan ihtiyaçlanna âit eşyâlarla
çeşitli gıdâ maddeleri, iktisâdî sahada propaganda
vâsıtası olarak kullanıldığı gibi, aynı zamanda
bunların ambalajları arasına çeşitli propaganda
broşürleri konarak propaganda taşıyıcı vazifesinde
kullanılmaktadır. Meselâ kibrit kutuları, sigara
paketleri, çikolata ve bisküvi ambalajları, makara
içleri en müsâit yerlerdir.13. Manevra ve tatbikatlar: Millî savunma
politikasının en güzel propaganda vâsıtasıdır. Bilhassa,
yabancı devlet temsilcileriyle ataşeleri huzûrunda;
yerli ve yabancı basın mensupları önünde
yapılan bu gibi hareketler, ordunun iç ve dış îtibârınm
arttırılmasında en büyük tesiri yapar.
14. Donanmaların ziyâretleri: Donanmaların
yabancı memleketlere yapacakları ziyâretler, denizlerdeki
varlığının gösterilmesi bakımından, en
büyük propaganda vâsıtasıdır.
15. Her nevi hava taşıt vâsıtaları: Propagandanın
daha çok ve daha uzak sahalara yayılması bakımından
uçaklar, helikopterler, balonlar, paraşütler;
yerine göre çok yüksekten bırakılarak, yerine
göre pilotsuz olarak radyo dalgalarıyla veya
tamâıiıen serbest olarak düşman içlerine sevkedilmek
için kullanılan en iyi vâsıtalardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir