SADABAD, 18. yüzyılda İstanbul’da, Kâğıthane Deresi kıyısında kurulan bir mesire yeri. Bu yıllarda Kâğıthane semti en işlek mesire yerlerinden biriydi. Burada, zamanın »eri gelenlerinin de katıldığı eğlenceler düzenlenirdi. Bu eğlencelere Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim zamanında başlanmış ve III. Ahmet zamanında daha fazla önem verilmiştir. Kâğıthane Deresi’nin ilk akış yönü değiştirilerek kenarlara mermer rıhtımlar, daha sonra otuz sütun üzer’me oturtulmuş olan Sadabad Kasrı yaptırıldı. Önünde havuz, çevresinde çağlayanlar ve heykeller vardı. Buradaki eğlenceler 5 Mayıs, yani hıdrellezin ilk günü başlar ve sabahlara dek sürerdi. Zamanın şairleri bu dönemden söz eden şiirler yazmışlardır. Eğlence günü kasırda ziyafet verilirdi. Osmanlı İmparator-ftjğu’nda Lale Devri diye anılan bu eğlencelere bazı kişiler çeşitli nedenlerden dolayı karşı çıkmaya başladılar. Damat İbrahim Paşa’nın öldürüldüğü ve III. Ahmet’in tahttan irtdirildiği Patrona Halil İsyanı ile birlikte eğlencelerin yapıldığı yerler ve kasır isyancılarca tahrip edildi.
SADABAD PAKTI, 8 Temmuz 1937’de Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında imzalanan saldırmazlık antlaşması. I. Dünya Sava-şı’nı izleyen yıllarda dünyada ve özellikle Avrupa’da meydana gelen gelişmeler ve ortaya çıkan yeni güç-er, Türkiye’nin de durumunu gözden geçirerek güvenliğini sağlayacak önlemler almasına yol açtı. Önce Balkan devletleri ile bir antlaşma yapıldı (Balkan Paktı); sonra da Türkiye’nin girişimiyle Sadabad Paktı imzalandı. Antjaşma, İran Şahı’nın Tahran’daki yazlık sarayı Sada-bad’da imzalandı. Antlaşmaya göte, taraflar birbirlerinin iç işlerine katışmayacak, sınırlarına saygı gösterecek, ortak çıkarlarını ilgilendiren uluslararası sorunlarda birbirlerine danışarak karar verecekler ve tek
başlarına ve başka devletlerle birlikte birbirlerine saldırmayacaklardı. Ayrıca Afganistan-İran, İran-lrakarasındaki mevcut sınır anlaşmazlıklarında Türkiye’nin hakemliği kabul edilecekti.