ŞAMPİYON İÇİN DÖKTÜ

ŞAMPİYON İÇİN DÖKTÜ

1

2007 Dünya Supersport Şampiyonu Kenan Sofuoğlu, yarışlara verilen 3 haftalık aradan faydalanarak Türkiye’ye geldi. Testler için Hollanda’ya dönmeden önceki bir haftasını Türkiye’de geçirdi ve bir gününü de okul ziyaretlerine ayırdı. 10 Haziran Perşembe günü Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa yerleşkesini ziyaret eden Sofuoğlu, üniversitenin go-kart pistinde hem supermotosuyla hem de gokartıyla turladı.

Biz de MOTORBIKEi olarak bu fırsatı kaçırmadık ve Kenan’la kariyerinden kişisel detaylarına ve ilgi alanlarına kadar uzun ve keyifli bir söyleşi yaptık…

— Kenan 1983 mü 84 mü ? Bazı yerlerde doğum tarihin farklı yazıyor.

Doğrusu 1984.

— Antrenmanlarla başlayalım. Bisiklet, supermoto ve motocross yaptığını biliyoruz.. Bir de karting eklendi. Tabii ki fiziksel kısmı da var bu işin.

İşin doğrusu en çok zevk aldığım supermoto. Kartinge aslında başlayalı fazla olmadı ama niyetim Türkiye’deki karting yarışlarına katılmak.

— Özellikle pist yarışları için vücudun hangi kısımları daha önemli ?

Bizim için en önemlisi tabii ki sağ kollarımız. Daha sonra bacaklar diyebilirim ama bütün vücudun fit/sağlıklı olması gerekiyor. Genel olarak bacak ve kol kasları çok önemli. Bu kısımları supermoto ve karting yaparak güçlendirmek mümkün ve en çok bu antrenmanları yapıyorum.2

— Türkiye’de Motosiklet Federasyonu diye bir kurum var.Motosiklet Federasyonu “Benim işim motor sporlarıdır* diyor. Adı “Motosiklet Sporları Federasyonu0 olmamasına rağmen yol sürücülerinin sorunlarıyla örneğin motosikletlilerin trafikte kabul görmesi/ görünürlüğü veya kişisel korumadaki (en azından kask konusunda) genel bilinçsizlik konularında kendini sorumlu görmüyor. Sence Motosiklet Federasyonu bu sorunların giderilmesinde aktif rol almalı mı ?

Esasında almak zorunda değiller. Ancak şöyle bir durum var: Motosiklet Federasyonu daha kendine yetemiyor. Bahsettiğiniz konulara eğilmesini beklemek çok gerçekçi olmaz. Ben federasyonun bir numaralı sporcusuyken TMF benimle ilgilenemiyorsa, yol motorcularıyla ilgilenmesi nasıl mümkün olacak ? Federasyonun önce kendi üzerine düşenleri yapabilmesi lazım ki öyle bir becerileri yok, ilk önce federasyonun değişmesi gerekiyor ilerki yıllarda belki dediğiniz mümkün. Ama şu an imkansız çünkü dediğim gibi federasyon kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan, borç batağına girmiş bir federasyon.

— Az önce ekipmandan biraz söz açıldı. Türkiye’de kask bilinci malesef yeni yeni gelişiyor. Çoğu insanın belki umurunda değil ama bir de kulak tıkacı denen birşey var, çünkü rüzgar sesi gerçekten sağır edici bir ses ve uzun vadede işitme kayıplarına yol açabiliyor…Tabii Dünya Şampiyonası seviyesindeki sporcuların hepsi zaten tıkaç kullanıyor ama kendi ekipmanından biraz bahseder misin ?

Benim kulandığım, kulak kanalının kalıbı alınarak kişiye özel hazırlanan cinsten. Standart kullan at tipte olanlar da var ama onlar kaskı taktığınız zaman rahatsızlık verebiliyor. Kişiye özel üretilenler herkesin yaptırabileceği birşey. Takım aracılığıyla yurt dışında halledildi, ancak Türkiye’de durum nasıl bilmiyorum. Ama çok rahat ediyorsunuz onunla.

— Kulak tıkacı diğer pilotlar yaklaştığında onlann motorlarını duymana mani oluyor mu ? Ya da mani demeyelim de… Duymamanız daha iyi.

— Tedirgin edebiliyor ?

Tedirgin eder, duyarsanız çünkü aklınızdan “acaba bana çarpacak mı düşürecek mi” diye geçmesi hoş değil.

— Yanşlan izlerken dikkat ediyorum diğer pilotlar seni viraj içinden geçmeyi denediklerinde temas olmaması için motoru kaldırdığın oluyor. Artık çok yaklaştıklarında duyuyorsun herhalde ?

Duyarak değil çünkü zaten rakibin ön tekerleğini gördüğünüzde motoru kaldırmak zorunda kalıyorsunuz. Ama az önce de dediğim gibi duymamanız daha iyi. Bir tek Triumph’ları duyabiliyorum çünkü inanılmaz gürültülüler. Diğerlerini duymuyorum.

— Motosiklet ayarlan nam-ı diğer ‘setup’. Bir piste gittiğinizde herhalde ilk yaptığınız şey bir önceki senenin verilerini kullanarak temel bir ayar bulmaya çalışmak ?

Benim bu sezon şu ana kadar yaşadığım en büyük sıkıntım buydu çünkü geçen yıl, Brno yarışına kadar WP (White Power) amortisörler kullanıyordu takım. Geçen sezonun ortasında WP’den Ohlins’e geçiş yaptığımızdan (takım şu an Ohlins kullanıyor) şu ana kadar yarış koşulan pistlerin hiçbirinde elimizde işe yarar veri yoktu. Portimao’da test şansımız oldu yarıştan önce, orada kazandım. Birçok pistte elimizde bilgi yok. Cuma günleri antrenmanlara bakıldığı zaman hep 6.-7. olduğumu görürsünüz. Cumartesi günü dereceler iyileşiyor ve bir bakmışsınız pol pozisyonu almışım. Bunun sebebi bütün gece çalışıyor takım, doğru ayarları buluyoruz ve en iyi dereceyi yapabiliyoruz. Bu yılki en büyük derdim… takımdan hiç memnun değilim. Elektronikte (özellikle de viraj çıkışlarında aşınmış arka lastiğin patinaj çekerek daha da aşınmasını engelleyen traction control – çekiş kontrolden bahsediyor) çok sıkıntı yaşıyoruz. Amerika yarışı bittikten sonra garaja gelip koltuğa oturduğumda takıma söylediğim ilk şey şuydu: Bu motorla benden şampiyonluk beklemeyin, bu motorşampiyon olamaz. Bunu dememdeki sebep şu: Yarışlardan sonra Pirelli’nin sorumlusu bana gelip lastikleri kontrol ettiğimizde sonuç hep aynı; Kenan Sofuoğlu’nun hem ön hem arka lastiği paramparça. Pirelli, takımımın elektronik / çekiş kontrol konusunda zaafı olduğunu düşünüyor. Diğer bütün takımlar Motec marka sistem kullanırken benim takımım Pierre marka kullanıyor. Ne Superbike ne Su- persport’da Pierre marka sistem kullanan kalmadı. Ten Kate’nin Superbike ekibi HRC’nin (Honda Racing Corporation) MotoGP için ürettiği sistemi kullanıyor. Yarışın sonlarına doğru arka lastik çok aşınınca bu sefer rakiplerime ayak uydurabilmek için virajlara çok geç fren yaparak girmeye başlıyorum bu da ön lastiği bitiriyor. Amerika’ya gelene kadar 6 yarışın hepsinde durum böyleydi. Amerika’da galip gelmeme olanak sağlayan durum lastiğin neredeyse hiç aşınmamasıydı. İlk turda yaptığınız dereceyi son turda da yapabiliyorsunuz çünkü pistin asfaltı çok iyi. Çekiş kontrol ayarını yarış ilerledikçe arttırmak zorundasınız ( arka tekerleğin patinaj çekmemesi için) ama Amerika’da bu ayarla bir defa bile oynama ihtiyacı hissetmedim, lastiklerim diğer pistlerdeki kadar aşınmadı ve yarışı kazandım. Buradan şöyle bir sonuç çıkıyor; elektronik yardıma ihtiyaç olunduğu zaman -ki pistlerin %80’inde var – benim hiç şansım yok. Portimao’da çok gerekli değildi, yarışı kazandım. Amerika’da neredeyse hiç ihtiyaç yoktu, çok rahat kazandım. 2007 yılında Dünya Şampiyonu olduğumda Supersport’da hiç bir takım elektronik yardım kullanmıyordu. Şu anda çekiş kontrole ihtiyacınız var. Yarışın ilk turlarında lastikleriniz iyi durumdayken yok, ancak lastikleriniz aşınmaya başladıktan sonra ihtiyacınız var. Bu sebeplerden dolayı bu sene şampiyonluk kesinlikle kolay olmayacak, olup olamayacağımı bilemiyorum. Şu anki imkanlarımla çok zor. Takım herşeyin farkında. Takımda elektronikten sorumlu toplam (Superbike+Supersport) 4 tekniy- sen var. Misano yarışından önce Hollanda’da bir test olacak, orada hepsi bana odaklanacak ve bu sorunları halletmeye çalışacağız. HRC’nin hazırladığı elektronik paketi deneyeceğiz. Ancak HRC’nin supersport için tasarladığı sistemi daha önce denemiştim ve hiç iyi değildi, açıkçası onunla da bir sonuç alabileceğimizi zannetmiyorum. Bu yıl şampiyon olamassam Ten Kate takımında kalmayı düşünmüyorum, çünkü geçen sene takım yüzünden şampiyonluğu kaybettim. Rakiplerimin motosikletleri benimkine göre gerçekten çok üstün.

— Amerika yarışının Cuma günkü an- trenmalannda aşın motor freninden muzdanptin. Debriyajda bir sorun vardı ve değiştirildi sanınm?

Esasında elektronikten kastettiğim problemlerden biri de bu. Viraj girişlerime bakarsanız hep kayarak giriyorum. Ben bunu show için veya yapmak istediğim için yapmıyorum. “Kenan’ın kullanımından dolayı bu” diyorlar ama kesinlikle alakası yok. Elektronik sistem yetersiz olduğu için arka lastiği kızaklayarak girmek zorunda kalıyorum virajlara… (Kenan bu konuda haklı. Bütün yarışlarını seyredenler ne demek istediğini çok iyi anlayacaktır. Ana rakipleri Las- corz ve Lavert/nin motorları virajlara sanki rayların üstündeymişçesine ip gibi girerken Kenan çoğu viraja motorun arkasını savurarak girmek durumunda kalıyor). Bu büyük bir sıkıntı.

— Gridde piltolar arasından hiç arkadaşın var mı ?

Mesela Miller 2009da yanlış hatırlamıyorsam Roccoli sen zafer turu atarken benzinin bitince uzunca bir süre ayağıyla ittirmişti seni… Bugüne kadar yarışlardaki en samimi arkadaşım Kiyonari’ydi (2008’de Superbike’da takım arkadaşıydı Kenan ve Japon pilot Ryuichi Kiyonari). Çok iyi anlaşıyorduk. Her yarışta piste birlikte giderdik, otelde beraber kalırdık. Şu anda takım arkadaşımla (Pirro) takılıyoruz diyebilirim. En sevdiğim yarışçı arkadaşım Kiyonari’ydi.

— Pist dışında sponsorluk aktivileri vs. hariç zaman geçiriyor musunuz ?

Mesela Amerika’da yarış haftasonu boyunca Pirro’yla beraber piste gittik geldik. Pazartesi akşamı yarıştan sonra da restaurant’a takımdan ayrı gittik. Ama normalde yalnızlığı daha çok tercih ediyorum diyebilirim

— 2008’de Superbike’da Mayıs ayından önceki yarışlarda (O ay ağabeyi Sinan vefat etmişti) takımın sana diğer iki pilota kıyasla eş’ıt ekipman vermediğini düşünüyor musun? Öyle bir beklentim zaten yoktu. En büyük sıkıntı motorun yeni olmasıydı (2008, ikinci nesil lOOORR’ın ilk yılıydı). Motor yetersizdi. Ben de tecrübesizdim. Yetersiz motor artı tecrübesiz pilot sonuç ortadaydı.

— Yine de ilk löda bitirdiğin yarışlar oldu… Ten Kate’de takım menajeriyle meka- nikerlerin tamamı dahil herkes yeniden Superbike motorunu denememi istiyor. Önümüzdeki yıl için böyle bir planları olabilir. Ama takıma da her fırsatta belirttiğim gibi benim kesinlike öyle bir niyetim yok. Amacım bu yılı Ten Kate’yle şampiyon olarak kapatmak ve gelecek sene Toni Elias’ın Moto2’de yarıştığı takımda – Gresini- yer almak. Şu anda Moto2’de en iyi görünen takım Gresini. ‘Honda Avrupa’ aracılığıyla benimle ilgilendiklerini haber verdiler. Ancak Ten Kate takımıyla gelecek sene için anlaşmam var ve istediğim gibi gidemem; Honda aracılığıyla gitme şansım var. Fakat şu anda Ten Ka- te’ye Moto2’yi düşündüğümü söylediğim anda benim gelecek sene için kontratım olduğunu hatırlatıyorlar.

— Takım zannederim seni Max Neu- kirchner’in yerine koyma planlan yapıyor çünkü hiç iyi dereceler yapamadı bu sezon… 2008 sonunda Supersport’a geri döndüğümde 2 yıl Supersport ve I yıl Superbike olarak yapılmıştı kontrat. Amaç 20ll’de tekrar -bu sefer hazır motorla- Superbike’a çıkmaktı. Ancak şimdi takım menajerime Moto2’yi düşünüyorum dediğimde hiç memnun kalmadı. Superbike paketi sunarlarsa kesinlikle kabul etmeyeceğim. illa beni ellerinde tutmak istiyorlarsa maddi olarak tatmin edici bir teklifte bulunmalılar ki supersport’da kalayım…

— Superbike “hayır% Moto2 “evet” diyorsun ? Kesinlikle. Ben Superbike’ı düşünmüyorum.

— Moto2de sonuçlar iyi olursa ver elini MotoGP… Öncelikle şunu söylemeliyim; ben 600’lük motosikleti çok seviyorum. Moto2’yle geçen kış test yaptım ve motor çok hoşuma gitti. MotoGP için birşey diyemem, ama Superbike’ı kesinlikle düşünmüyorum. Benim kullanış tarzıma uygun değil. Viraj girişlerine ve viraj içine fazla hız taşıyorum. Herşeyden önce Dünya Supersport’da şampiyon olmadan bu kategoriden gitmiyorum. Bunu kural olarak belirledim. Şampiyonluğu başardıktan sonra eğer bir yer deneyeceksem o da Moto2 olacak. Herşeyle birlikte -bunu Avrupa’da da söyledim- maddiyata da bakarım. Oradan istediğim kadar iyi teklif gelirse… Çünkü Supersport’da durumum çok iyi, en değerli pilotum. İstatistiklere bakıldığında da Supersport tarihin en iyi pilotu olarak ben gözüküyorum.

— Superbike “hayır” diyorsun ama\ bir Italyan motoruyla -Ducati veya Aprilia’yla var mı ihtimal ?

Aprilia’yla bir ihtimal var. Çünkü o motor 600’lük gibi. Bunu takımıma da söyledim, eğer bir gün Superbike’a gideceksem Aprilia’yla olacak. Supersport’u seviyorum, şampiyon olursam ve Motelden istediğim teklifleri alırsam -ki en iyi takım olması lazım, şu an Gresini olarak gözüküyor- neden olmasın.

— İstanbul Park çok konuşuldu. Ben biraz farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum. İstanbul Park yapılmasaydı da, atıyorum Antalya’ya; İstanbul’a; Ankara’ya İzmir’deki Pınarbaşı pisti gibi motorspor- lan tutkunlannın ihtiyaçlannı karşılayacak ve işletilmesi akla yatkın pistler yapılsaydı…

Kesinlikle. Bu şekilde olması gerekirdi. İstanbul Park Türkiye’ye çok ağır bir pist. Formula I şu anda Türkiye’ye lazım değil, ilk önce motorsporlarının belli bir seviyeye gelmesi gerekiyordu ama biz gittik bütün varımızı yokumuzu İstanbul Park’a harcadık. Büyük geldi Türkiye’ye. Ne Türkiye’deki yarışçılar faydalanabiliyor, ne de Formula l’in tadı çıkıyor (seyirci sayısı açısından haklı). Çok imkanımız olsa gene yapılırdı ancak dediğim gibi önce mo- torsporlarının oturtulması gerekirdi. Oturmamış bir spor dalı için çok büyük bir adım atıldı. Sonucu ortada, kimse -devlet dahil- memnun değil pistten. Şu an doğru düzgün pistte yok. Bu işler düzelir mi… Umut ediyorum ki düzelir ama kolay olmayacak, işin doğrusu en çok sıkıntısını çekenlerden biri de benim…

— Sence hükümet ve GSGM bu sefer halledebilecek mi ?

26 milyon dolar istiyor Bemie Ecclestone… Umarım vermezler. Sırf bunun için bakana gittim anlattım durumu. Çok fazla istendiğini…Büyük oyun oynamaya çalışıyorlar. Umarım Formula I… kalır. Ben kalmasını isterim ama 26 milyon dolara kalacaksa bence hiç kalmasın. 26 milyon dolara Türkiye’den yüzlerce sporcu çıkartırız. Devlet 3 günlüğüne 26 milyon dolar vereceğine motorsporlarında mücadele eden insanlara harcasa… O kadar çok gence kapılar açılır ki… Hemen demiyorum ama bunun sayesinde 3-5 sene sonra belki Formula I için, belki Superbike / Supersport’da, belki Mo- toGP’de yeni pilotlar yetişir. Şu an devlet pilotları Avrupa’da yarışmaları için yol- lasa, oralarda yarışan sporcular başarılı olamasalar bile kazandıkları tecrübeleri, öğrendiklerini bir sonraki nesle aktarırlar ve yeni pilotlar yurt dışına yarışmaya giderler. Bence ilk önce kendi sporcularımızı yetiştirmemiz gerekiyor. Formula l’e değil de, kendi sporculara akıtmamız gerekir paraları…

— Kenan geçen yıllarda Gaeme’ydi botlann, bu sene başında Sidi’ye geçtin. Sponsorluk anlaşması mı (gelir anlamında) yoksa kişisel tercih mi (rahatlık kullanım vs.) ?

Sponsorluk.
— Kullanım açısından hangisini tercih edersin ?

Kesinlikle Sidi. Gaerne benim gözümde hiç iyi bir bot değil. Gaerne’yle 2007, 08 ve 09’da üç yıl mecburen yarıştım. Anlaşma yapmıştım. Geçen yılın sonunda Gaerne’den kurtuldum diyebilirim (yine gülüşmeler). Hiç memnun değildim Gaerne’den. Onlardan ne kadar memnun değilsem, Sidi’den bir o kadar -kullandıkları mazlemeden botun görüntüsüne kadar herşeyinden memnunum. Sezon başında anlaşmayı yaptıktan hemen sonra antrenman sırasında ayağımı kırdım ve derhal ayağıma uygun bot yaptılar. Çok memnunum Sidi’den.

— Kenan Sofiıoğlu neden korkar? Tek korktuğum şey ben yurt dışındayken ailemden birine birşey olması. Başka hiçbirşeyden korkmam.

— Bundan 2-3 sene önceki bir röportajında yanılmıyorsam “2. lig topçusu benden fazla kazanıyor” demiştin. Red bull sana sponsor olduktan sonra durumunda bir rahatlama oldu mu ? Şu anki dummundan memnun musun ?

Red bull’un çok büyük sponsorum olduğunu söyleyemem. Şu an en iyi sponsorum Shoei diyebilirim. Maddi olarak en yüksek geliri şu an Shoei’den elde ediyorum. Onun dışında… Federasyon demeyeyim ama devlet bana eskisine göre daha iyi destek oluyor. Avrupa’da da artık belli bir noktaya geldiğim için  mesela Supersport’da hiç kimse bot veya tulumla gelir elde edemezken  ben elde edebiliyorum. Aynı şekilde takıma bakıldığı zaman da en iyi geliri ben elde ediyorum. Rakiplerime Lascorz ve Lavert/ye kıyasla şu anda benim değerim belki 2-3 kat daha fazla.

— Superbike’daki pilotlarla karşılaştıksan… Tahminimce Superbike’da sadece en çok kazanan 5 pilot benden fazla kazanıyordun Supersport’da ismim diğer pilotlara göre farklı

— Formula lyanşlannın başlangıcı genelde sizin yanşlannızın sonuna denk geliyor, seyretme fırsatı bulamıyorsun. İzlediğin, takip ettiğin /sempati beslediğin bir pilot var mı orada ? Şöyle söyleyeyim…

En son izlediğim Formula I yarışını hatırlamıyorum bile. Benim gözümde değeri yok. Ama orada biri var mı derseniz, Lewis Hamilton. Sebebi ne derseniz, benim şampiyon olduğum 2007 yılında O’da parlamıştı (Hamil- ton’ın Fl’deki ilk sezonuydu, I puan farkla tarihin ilk çaylak şampiyonu olma fırsatını kaçırmıştı). Daha sonraki sezonlarda (2009’dan özellikle bahsediyor Kenan) hem O hem ben sıkıntı çektik. O yüzden Lewis Hamilton’a ilgim var. Bir anlamda diğerlerinden farklı bir sporcu zenci olması itibarıyla da… Formula l’in sadece sonuçlarına ve Hamilton’ın kaçıncı olduğuna bakıyorum. En son Türkiye yarışını kazandı, aynı gün ben de Amerika yarışını kazandım; dediğim gibi içimde bir ilgi var Lewis Hamilton’a.

— Motosiklete binmeden önce ellerini bandajlıyorsun. Elciklere abanmaktan su topladıktan için mi ? Ellerim su topluyor, dediğim gibi bunun sebebi çok geç frenajlar. Ne kadar mücadele verdiğimi gösteriyor. — En sevdiğin pist ? Imola.

— Kenan çok teşekkürler, “5 dakikan var mı” diye başladık ama neredeyse 25 dakika oldu. Başanlar. Sağol. Kenan Sofuoğlu Türkiye’nin herhangi bir motorsporu dalındaki ilk Dünya Şampiyonu oldu. Ama ne kadar acıdır ki O’nun açtığı yoldan yeni sporcular yetişeceğine o yol kapanıyor. Kenan’ın kıymeti belki de eğer ki yeni sporcular ye- tişmesse- yarışmayı bıraktığı zaman anlaşılacak.

 

 

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*