ŞEKER SANAYİSİ.
Bazı palmiyelerde, bazı kara rın kabuğunda, hintdarısmda şitli akağaçlarda (A.B.D.. K biiyük miktarda şekere raslaı birlikte, akağaçlar dışında şel< carı ve şekerkamışından başke bitki sanayide işlenmeye elveı ğildjr. Şekeri şekerkamışınde etme yöntemi çok eski çağları nırken pancardan şeker eldi
çok yenidir. Yunanlılar ve Romalılar şekere “Hinttuzu” ve “Asyabalı” gibi adlar takmışlardı; şekerkamaşımn işlenmesi Hindistan’dan kaynaklanmaktaydı. Büyük bir olasılıkla Hıristiyan askerler, Haçlı seferleri döneminde Suriye’den dönerken Doğu’da şekerkamışım tanıdılar.
1747’ye doğru, Alman kimyacısı Margraff şekerkamışından şeker elde etmek için araştırmalar yaptı. Almanya’ya sığınmış bir Fransız mültecisi olan Achard da bu alanda çalışmalara girişti ve sömürgelerdeki şekerle karşılaştırılacak düzeyde olmasa da bir çeşit şeker elde etti. Türkiye’de şeker sanayisi kurmak amacıyla yapılan girişimlerse, 1840’tan başlayarak çeşitli kişi ve şirketlere verilen ayrıcalıklarla başladı. Ama bunlar kesin bir sonuç sağlamadı. İlk ciddi girişimde bulunan, Mol-lazade Nuri Ağa oldu ve Uşak Terakki Ziraat T.A.Ş’ni kurdu. 17 Aralık 1926’da da bir Çekoslavak firmasının kurduğu ilk şeker fabrikası Türkiye’de üretime girdi. 1933’te Eskişehir, 1934’te de Turhal şeker fabrikaları kuruldu.
ŞEKERPANCARI SANAYİSİ
Pancar köklerinin sakaroz açısından zenginliği ağırlığının % 12-20’si arasında değişir. Şekerpancarlannm şeker oram % 14-20 arasındadır ve şekerin hazırlanmasında kullanılırlar. Daha düşük oranlı (% 12-% 14) olanlardan damıtmada yararlanılır. Pancarlar eylül sonunda toplamr; toplayıcı, gövdesi ve kökü arasındaki bölümü ve yaprakları (hayvanlara verilir) koparır ve kökler rendeye yollanır. Şeker hazırlanmasındald temel işlemler şunlardır: ŞEKERPANCARLARININ TESLİM ALINMASI İŞLEMİ. Bu işlemin amacı şu iki öğeyi çabuklukla belirlemektir: Topraktan arındırılmış köklerin darası ya da kesin ağırlığı ve şe-kerpancarlarındaki sakarin oranı ya da derecesi.
YIKAMA VE TAŞLARIN AYIKLANMASI. Şekerpancarları, yıkama işlemini başlatan hidrolik taşıyıcılarla iş
başına taşınırlar ve daha sonra bir dizi yıkayıeı-taşlan ayıklayıcı aletten geçirilirler (pancarlara yapışan taşlar, su toprakla karışınca ayrılırlar). ŞEKERPANCARI SUYUNUN ELDE EDİLMESİ. Günümüzde, şekerpancarı suyu artık, hücre çeperlerini olabildiğince parçalayarak değil de, tersine, difüzyon (yaylım) yönteminden (ya da geçişme) yararlanılarak elde edilir. Dolayısıyla verim daha yüksek, elde edilen su daha arı olur. Bu amaçla, kökler önce çok küçük parçalar halinde kesilirler ve difüzörlere boşaltılırlar; difüzörler 15-100 hekto-litrelik bir sığalı, sacdan ya da dökme demirden silindir biçimindeki kaplardır ve benzer öğeler taşıyan 12-16 parçadan oluşurlar. Pancarlar kurudukça kaplarda şekeri gitgide azalan su birikir; dolayısıyla geçişme düzenli biçimde gerçekleşir. Katı artık (küspe) yüksek besin oranına sahip olduğundan, hayvan yemi olarak kullanılır.
ŞEKERPANCARI SUYUNUN ARITILMASI. Yayılım sonrası elde edilen şerbet, koyu kahverengi, bulanık ve ağdalı, çeşitli katışkı maddeleri (mineral ve organik tuzlar, asitler, al-büminoit ve pektik maddeler) içeren bir sıvıdır. Arıtma, süzme ve 80-90 °C’a doğru ısıtmadan sonra, fazla miktarda kireç sütü katılarak yapılır: Katışkı maddeleri çözünmez kalsiyum tuzlan halinde çökerler. Bu işleme durultma adı verilir. Şekeri kireçli bileşiminden ayırmak için kireç, yaklaşık 75-80 °C sıcaklıkta karbonatlama kazanlarında karbondioksitle doyurulur; çözünmez kalsiyum tuzlan ve albüminoit (proteinli) maddeler, kalsiyumlu gübre olarak kullanılabilen “şeker köpüğü” biçiminde uzaklaştırılır.
ŞEKERPANCARI SUYUNUN DERİŞİMİ. İndirgenmiş basınç altında yapılır ve dolayısıyla suyun büyük bir bölümünün buharlaşması sağlanır. Bu işlemi sülfitleme izler: Kireç, kü-kürtdioksit yardımıyla kalsiyum sül-fit halinde çöktürülür. Süzmeler ve hidrosülfit etkisiyle duru ve az renkli bir sıvı elde edilir. BİLLURLAŞTIRMA. Şurup (25°B),
150-250 hektolitre (hattâ daha yüksek) sığah çok büyük bir kazan olar pişirme kazanlanna yollanır. “Pişirme” vakum altında yapılır ve küçül billurlar ya da taneler oluşur; bunla) 6-10 saatlik bir işlemle, pişmiş kütlenin yeterli bir oranına erişilene kadaı büyütülürler (taneleme). Çeşitli işlemlerle öbürlerinden ayrılan melas hayvan yemi olarak alkol üretiminde (mayalanma) ve şeker eldesinde kullanılır.
ARITMA. Ham şeker yıkanır, renk giderici kömür üstünden geçirilerek rengi alınır ve çok arı billurların oluşmasını sağlayan pişirme kazanlarında pişirilir. Şeker kalıplara dökülüı ve külçelere bölünen ince tabakalaı toplanır; külçeler, paralelyüzlü parçalara kırılarak satış için paketlenir. Bu yöntemle elde edilen şeker yerine, daha düzgün olan ama daha zor çözülen toz ya da sıkıştırılmış şekeri kullanmaya karşı eğilim artmaktadır Nöbet şekeri, çok derişik şurupların ağır biçimde billurlaşmasıyla elde edilir. Bu yolla elde edilen kızıl nöbet şekerleri beyazlaştırılır.
ŞEKERKAMIŞI SANAYİSİ
Şekerin şekerkamışı sapından elde edilmesi şekerpancarına oranla daha basittir ama çok farklı bir ilkeye dayanmaz. Yapraklan temizlenen kamışlar parçalanarak kamış değirmenlerinde ezilirler. Şekerli bir su (şekerkamışı suyu) akar ve lifli bir çökelti ya da şekerkamışı artıkları kalır. Difüzyon (yayılım) yöntemi kullanılmaz. Antma kireçleme yoluyla gerçekleştirilir ve bunu izleyen işlemleı şekerpancannda kullanılan işlemlere benzer. Şekerkamışından şeker elde etme birimleri çoğunlukla bir damıtma birimi ya da rom üretim birimiyle tamamlanır; rom şekerkamışı suyunun arıtılmadan önce mayalanmasıyla oluşur. Melaslar mayalanarak tafiayı verirler. Alkol üretimi, şekerkamışı kökenli şeker üreticileri için birçok yararı olan bir kaynaktır. Şekerkamışı artıkları, yakıt ve hattâ kâğıt hamuru, vb’nin üretiminde de kullanılmıştır. ■
Şeker Ahmet Paşa Bkz. Ahmet Paşa, Şeker
Kandaki glikozun artmasına bağlı olarak, belirli bir süre içinde, çok yemek yeme, çok su içme ve çok işeme ile kendini belli eden hastalık (diyabet de denir).
Çoğu zaman şeker hastalığı terimi, glikozun bedende kötü kullanımına bağlı süreğen bir hastalık olan şekerli şeker hastalığı için kullanılır. Nedeni de çoğu kez, bedende kan şeker düzeyi-
ni düşürücü rol oynayan pankreas hormonu insülinin yetersizliğidir. İn-sülin yetersiz olduğunda, kan şeker düzeyi yükselir (hiperglisemi) ve glikoz sidikle atılır (glikoz işeme). Klinik be-
Solda:
Şeker hastalığının teşhisinde güzdibi muayenesi temel oluşturur: Sol gözdibi ve şeker hastalığı kökenli ağ tabaka hastalığı başlangıcı.
Sağda:
Yaşlı bir kimsenin gözdibi ve I/20’lik şeker hastalığı.
17 yaşında birinin gözdibi ve I/20’iik şeker hastalığı.
lirtiler, çok su içme, çok miktarda sidik çıkarma, bazen çok yemek yeme ve sabit olmamakla birlikte sık taslanan zayıflamadır. Şeker hastalığı hemen her zaman pankreas kökenlidir, üretilen insiilin nitelik ya da nicelik bakımından yetersizdir. Ayrıca insü-lin yağ metabolizmasında da dolaylı rol oynadığından, eksikliği durumun-
da, yağların yıkılması keton cisimler (aseton, vb.) evresinde duraklar. Bu durumda söz konusu maddeler de sidiğe geçerler. Bu, asidozlu şeker hastalığıdır.
Şekerli şeker hastalığının kalıtımsal kökeni konusunda kuşku yoktur. Ama bu etkeni, şişmanlık, aşırı yemek yeme, bazı hastalıklar gibi ortam koşul-
ları bütünler. Şeker hastalığı ta ve her iki cinste de ortayı lir. Gençlerde genellikle asidi likte görülür.
Bununla birlikte, kökeni pan şmda olan şeker hastalıklar dır. Tümbeyin ya da hipotals zunlarım izleyen ve asidozs; geçiren şeker hastalığı ya d« üstü bezi kabuğu kökenli (ur, tizon türevleri kullanımı) şek lığı bunlara örnek olarak sa]