Selanik

Selanik

Yunanistan’ın kuzey kesiminde liman kenti. Makedon­ya’da, Selanik körfezi kıysında yeralan, aynı adlı yöne­tim bölgesinin merkezi, Yunanistan’ın ikinci büyük li­manı ve en yüksek nüfuslu kentlerinden biri olan Sela- nik’in (Yunanca Thessaloniki)> nüfusu 377 951’dir(çev- re belediyelerle 700 000’in üstünde). Önemli liman iş­levinin (tarım ürünleri,ipek, tütün ve manganez dışsatı­mı) yanı sıra, ülkenin ikinci büyük sanayi merkezi olan kentte, başlıca sanayi kolları arasında deri eşya yapımı, dokuma sanayisi, sabun fabrikaları, bira fabrikaları, şa­rap fabrikaları, yapı gereçleri yapımı, vb. sayılabilir. Ay­nı zamanda da, pek çok tarihsel anıtıyla, çok sayıda tu­rist çekmektedir: III. yy’dan kalma sur kalıntıları ve ak- ropolis; VI. yy’a kadar saray olarak kullanılan yapının yıkıntıları; saray ile yuvarlak bir yapıyı (sonradan kilise­ye ve camiye dönüştürülmüş bir anıt mezardır; V. yy.) birbirine bağlayan Galerius takı; Bizans ve Osmanlı dö­nemlerinden kalma kaleler; Bizans döneminden kalma birçok kilise (Akheiropoietos bazilikası, 431 ‘den sonra; freskler ve ilgi çekici mozaiklerle süslü Aghios Demetri- os bazilikası; Aghia Sophia kilisesi, VIII. yy.; vb.); Os­manlI döneminden kalma pek çok cami, mescit, çeş­me, tekke, hamam, vb.; Atatürk’ün doğduğu ev (10 Ka­sım 1953’ten bu yana Atatürk müzesidir); vb.

TARİH

İ.Ö. 315’te Makedonya kralı Kassandros’un buyruğuy­la kurulan ve eşi Thessaloniki’nin adı verilen kent, Ro­ma ve Bizans dönemlerinde büyük bir refah içinde ya­şadı. Latin Krallığı’nın ve Epeiros despotluğunun (1224- 1246) merkezi olup, yeniden BizanslIlara geçtikten (1246) sonra, Çandarlı Hayrettin Halil Paşa tarafından fethedildi (1374). Birkaç kez Türkler ile Bizanslılar ara­sında el değiştirdikten sonra, Murat II döneminde kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı (1430) ve adı Sela- nik’e dönüştürülerek Rumeli eyaletine bağlandı. 1913’te Balkan Savaşı’na son veren Bükreş Antlaşma- sı’yla Yunanistan’a bırakılıp, 1916-1918 arasında Müt­tefiklerin Doğu ordularının harekât üssü olarak kullanıl­dı.

Selanikli Ahmet Efendi: Bk. ahmet EFENDİ, SELANİKLİ.

Selanikli Mustafa Efendi: Bk. Mustafa EFENDİ, SELANİKLİ.

Selanikli Tevfik: Bk. tevfîk, SELANİKLİ.

Selanik olayı

Berlin memorandumana neden olan uluslararası sorun (1876). Müslüman olmak istediğini bildirerek İslâm ka­dınları gibi giyinen ve Avrathisarı’ndan Selanik istasyo­nuna gelen bir Bulgar kızının, Selanik’teki ABD konso­losu ile 150 kadar Bulgar ve Rum tarafından, hükümet konağına götürmekte olan 3 zaptiyenin elinden zorla alınmak istenmesiyle başlayan olayda, yardıma koşan birkaç müslüman yaralandı ve Bulgar kızı konsolosluk arabasıyla ABD konsolosluğuna götürüldü. Ertesi gün 5 000’e yakın müslüman Selimpaşa camisinde toplana­rak, kızın hükümete teslimini istedi ve kendilerini yatış­tırmaya gelen Selanik valisi Baytar Mehmet Refet Paşa iie viiayet görevlilerini caminin medrese odalarına ka­patarak, ABD konsolosluğunu basmalarına engel olma­ya çalışan Fransız ve Alman konsoloslarını linç etti. İngi­liz konsolosunun işe karışmasıyla Bulgar kızının Türk yetkililerine teslimi sonucunda olaylar yatıştıysa da, Rus elçisi İgnatiev başkanlığında İstanbul’da toplanan bü­yük devletlerin elçilerinin aldıkları karar uyarınca, bü­yük devletler gerekirse karaya asker çıkarmaları için Se- ¿~”<re birer filo gönderdiler. İstanbul hükümetinin,

*  :~îo]osları öldürenlerden 6 kişiyi idam ettirip, olaya Nişanlardan çoğuna ağır cezalar vermesi ve valiyi gö- =™}erı almasıyla, gemilerin asker çıkarması önlenmiş dIîu.

Seiasiye, Haile: Bk. haİle selasîye. Selçuk, Ilhan_

Terk gazetecisi ve yazarı (Aydın 1925). Turhan Sel- zuVun kardeşi olan İlhan Selçuk, İstanbul Hukuk Fakül- “îsrrtf bitîrîp (1950), bir süre avukatlık yaptıktan sonra, ağabeyiyle mizah dergileri çıkardı; çeşitli gazetelerde oşe yazarlığı yaptı. 1962’den başlayarak köşe yazarlı­ğını Cumhuriyet gazetesinde sürdürüp, yazılarından ötürü birçok kez kovuşturuldu ve tutuklandı. Yazılarını

* e gezi notlarını derlediği kitapların (Uzak Komşu Rus­ya’dan, 1966; Mustafa Kemal’in Saati, 1968, Ata­türkçülüğün Alfabesi, 1981; Ziverbey Köşkü, 1983; Düşünüyorum Öyleyse Vurun, 1984; Japon Gülü, 1989; vb.) yanı sıra, Selahattin Yurtoğlu’nun anıların­dan yararlanarak Yüzbaşı Selahattin’in Romanı (1973- 1975, 2 cilt) adlı bir roman yayınladı.

Selçuk, Münir Nurettin

Türk bestecisi (İstanbul 1899-ay.y. 1981). İlkokulday­ken sesinin güzelliğiyle dikkati çeken Münir Nurettin Selçuk, daha on bir yaşındayken Rauf Yekta Bey’in ara­cılığıyla dönemin ünlü müzikçilerinden ders aldı. Kadı­köy Darüttalimi Musiki Cemiyeti’ne girip, 1917’de Da- rülelhan’a geçerek, Zekâi Dedezade Ahmet Efendi’nin öğrencisi oldu. Şark Musiki Cemiyeti’nin kurucuları ara­sında yeralıp (1918), Mütareke yıllarında Muzikayı Hü- mayun’da çalıştı. Cumhuriyet’in ilanından sonra Riya- seticumhur Musiki Heyeti’ne katılıp (1925-1929), Pa­ris’te şan öğrenimi gördü (1929-1930). İlk önemli kon­serini İstanbul’daki Fransız tiyatrosunda verip (1930), İstanbul Belediye Konservatuvarı İcra Heyeti şefliği yaptı (1952-1976). 15 plak doldurup, üç filmde (Al­lah’ın Cenneti; Çoban Kızı; Sadullah Ağa) oynadı.

İlk bestesini 1922’de yapan Münir Nurettin Selçuk 150’yi aşkın bestesiyle klasik ve çağdaş Türk müziğinin başarılı örneklerini vermiştir (aralarında Fuzuli, Nedim, Yahya Kemal gibi şairlerin şiirlerinin besteleri de yera- lır). Solo konserleriyle de, Batı’nın şan resitali geleneğini uygulayarak, solo ve soloculuk akımını başlatmıştır.

Başlıca besteleri: Endülüs’te raks (güfte: Yahya Ke­mal Beyatlı), Âşıka Bağdat sorulmaz (güfte: Behçet Ke­mal Çağlar), Dönülmez akşamın ufkundayız (güfte: Yahya Kemal Beyatlı),Az/z/sfan6u/(güfte;Yahya Kemal Beyatlı), vb.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*