SICAK BÖLGELERDE GÖRÜLEN BULAŞICI HASTALIKLAR SITMA (MALARYA)

SICAK BÖLGELERDE GÖRÜLEN BULAŞICI HASTALIKLARsicak-bolgelerde-gorulen-bulasici-hastaliklar
SITMA (MALARYA)
“Plasmodium” cinsi bir parazitin sebep olduğu ciddi bir kan hastalığıdır. İnsandan insana “anofel” tipi sivrisinekle taşınır. Sivrisinek insanı soktuğu zaman sporozoit halindeki parazit hücrelerini kana boşaltır. Kan yoluyla bir saat içinde karaciğere ulaşabilen sporozoitler burada yerleşerek gelişip bölünürler (çoğalırlar). Gelişerek merozoit adını alan parazitler, karaciğeri terkederek kana karışırlar. Kana karışan merozoitlerin hedefi alyuvarlardır. Alyuvarlara hücum ederek içine yerleşirler. Burada tekrar üreyerek gelişmelerine devam ederler. Birkaç saat içinde alyuvarın içini tamamen doldururlar. Bölünme sonunda her merozoit 16 adet “şizont” adı verilen yavru hücre üretir. Yavru hücreler içinde bulundukları alyuvarları terkederek kana karışır ve yerleşip çoğalmak üzere yeni alyuvarlar ararlar. Kana karışan yeni hücreler, eşeysel şekilleri olan erkek ve dişi gametler halindedirler.Sıtmaya has olan ateşli nöbetler, yavru hücrelerin alyuvarlardan çıkıp kana karıştıkları zamana rastlar.
Belirtileri:
Sıtma hastalığı yapan dört tip plasmodium vardır. Belirtiler debu tiplere göre değişiklikler gösterir. Ancak hepsinin ortak özelliği baş ağrısı, titreme, terleme, kol ve bacaklarda ağrıdır. Alyuvarların içinde bölünüp çoğalan merozoitler kana karışırlarken has
tanın ateşi yükselir.
* “Malaria” tipi plazmodiumun sebep olduğu sıtmada parazitin karaciğerde kalış müddeti 8 gündür. Alyuvarlara hücumları ve tekrar kana karışmaları 72 saat sürer.
* “Falcifarium” tipi plazmodiumlar karaciğerde 6 saat kalırlar. Alyuvarlarda kalış ve kana geçiş zamanları düzensizdir. Bir kısmı gelişip çoğalırken bir kısmı beklemede kalırlar. Bu sebeple falcifarium sıtmasına “,habis sıtm a” adı verilmektedir. En tehlikelisi de budur. Parazitler, kümeler halinde beyin, omirilik, akciğer ve böbreküstü bezlerinin kılcal damarlarına hücum ederek onları tıkayabilirler ve âni ölümlere yol açabilirler. Hastalığın ağır geçmesi halinde alyuvar yıkımı olarak tarif edebileceğimiz “karasu humması” görülebilir.
* “Vivaks ve Ovale” tipi plazmodiumların ise karaciğerde kalış müddetleri 8 gündür. Alyuvarlarda kalış ve kana tekrar geçişleri 48 saatte tamamlanır.
* Malaria, Vivaks ve ovale tipi plazmodiumların hepsi karaciğeri terketmezler. Bir kısmı karaciğerde kalarak çoğalmaya devam ederler.
N e Yapm alı?
* Sıtmanın maalesef henüz ne aşısı ne de serumu bulunabilmiş değildir.
* Hastalığın sivrisinekle geçtiği bilindiği için öncelikle sivrisinekle mücadele edilmeli; bataklıklar kurutulmalı, büyük su birikintileri ilâçlanmalıdır.
* Yatmadan evvel evin içi sivrisineklere karşı ilâçlanmalı, pencerelere tül tipi teller geçirilmeli, gece cibinlik altında yatılmalıdır.
Tedavi:
* Sıtmaya yakalandığınızı hissettiğiniz zaman mutlaka doktora gidiniz.
* Eskiden sıtmayı tedavi etmek için kullanılan “kinin” artık yerini daha tesirli ilâçlara bırakmıştır. Kinin, kandaki bölünmüş parazit hücrelerini parçalayıp tesirsiz hale getiriyor; ancak karaciğerde varlığını sürdürenlere karşı etkili olamıyordu. Ayrıca kinin uygulamasında hastada baş dönmesi, kulak çınlaması, bulantı ve kalp çarpıntısı gibi yan etkiler görülüyordu.
* Bugün hastalığın seyrine göre kullanılan değişik ve oldukça etkili ilâçlar vardır.
* Tedavi sırasında hasta mutlaka yatakta istirahat etmeli; hafif fakat kalorisi yüksek yiyeceklerle beslenmelidir.
* Terlemelerde iç çamaşırları değiştirilmeli; titreme nöbetlerinde hasta ısıtılmalıdır.
AMİPİ DİZANTERİ
Sinekler tarafından insandan insana taşman, tek hücreli bir mikroorganizmanın sebep olduğu hastalıklardandır. Mikroplar ayrıca pis sulardan ve yiyeceklerden de geçmektedir.
Belirtileri:
* En açık işareti sümüksü, balgamlı ve kanlı bir ishaldir.
* Ateş görülmemekle beraber karın ağrısı vardır.
* Hastanın iştahı kesilir ve hiç yemek yemek istemez. Vücut günden güne zayıflayarak hastayı halsiz düşürür.
Tedavi:
* Amipli dizanteri mikroplarına karşı oldukça etkili ilâçlar bulunmuştur.
* Belirtileri ortaya çıkar çıkmaz doktora müracaat ediniz.
UYKU HASTALIĞI
Genellikle çeçe sinekleri tarafından insana bulaştırılan bir hastalıktır.
Belirtileri:
* Mikroplar vücuda girdikten iki-üç hafta sonra belirtileri ortaya çıkar.İlk haftalarda dalgalanmalı olarak düşüp yükselen ateş, pek dikkat çekmediğinden teşhisi zordur.
* Sonra dalak, lenf bezleri ve bacaklarda şişme görülür.
DİKKAT:

Yukarıdaki belirtiler ağır durumlara sebebiyet vermeksizin üç sene kadar devam eder. Hastalık tedavi edilmediği takdirde titreme nöbetleri ile başlayan ağır dönemi görülür
* Titreme nöbetlerinin ardından hastada konuşma yavaşlar; yüz ifadesi tuhaflaşır.
* Hastanın hareketleri gittikçe donuklaşır ve genel bir halsizlik baş gösterir.
* Hasta acıktığını hissetmez. Verilen yemeği geri çevirir. Vücut giderek zayıflar.
* Vücut ısısı normalin çok altına düşer.
* Hasta yerinden kalkamaz ve sürekli bir uyku hali bastırır. Uykunun sonu komadır. Hasta kurtarılamaz.
N e Yapmalı?
* Dalak, lenf bezleri ve bacaklarda şişme görülür görülmez hemen bir doktora müracaat ederek, tedaviyi başlatınız.
* Ağır dönemi beklediğiniz takdirde, doktorun işi oldukça güçleşecek; tedavi uzun zaman alacaktır.
K O LE R A
Bilhassa 19. yüzyılda salgınlar halinde can alan tehlikeli bir hastalık idi. Mikrobunun (Vibrio Cholera) keşfedilmesi ve tesirli
tedavi şekillerinin bulunması sonunda salgınların önüne geçilebilmiştir.
Belirtileri:
* Üç devre halinde seyreder: Birinci devresi, ishal ve kusma ile başlar. İshal durumu gittikçe ağırlaşarak, dışkı pirinç suyu görünümü alır. Vücut devamlı tuz kaybettiği için kol, bacak ve karında şiddetli adale krampları ortaya çıkar.
* Ateş yükseldiği halde deri soğuk ve mordur.
* Hasta şiddetli susuzluk hisseder. Su içilmesi sonucu vücut sıvısı tuz yönünden daha da fakirleşir.
* Birinci devre bir gün kadar sürer.
* İkinci devrede vücut iyice soğur. Deri kuru, buruşuk ve mordur.
* Hastanın sesi zayıf ve kısıktır.
* İdrar azalmış, rengi de iyice koyulaşmıştır.
* Kan basıncı düşer, nabız zor hissedilir.
* Kramplar dayanılmaz derecede ağırlaşır.
* Zayıf bünyeli hastalar bu duruma bir günden fazla dayaııamayarak ölür.
* Üçüncü devre, iyileşme devresidir. İslıal ve sıvı kaybı gittikçe azalır. Bununla beraber, hastalık belirtilerinin tekrarladığı vakalar az değildir. Üçüncü devrede hastanın durumu tekrar ağırlaştığı zaman tifo ve zatürre benzeri belirtiler ortaya çıkabilir.
N e Yapm alı?
Korunma:
* Salgın görüldüğünde aşı yaptırınız.
* Aşının vücuda kazandırdığı bağışıklık kısa vadeli olup bir ay kadardır.
* Aşı ile birlikte alınacak en iyi tetbir, koleralı hastalardan uzak durmak ve yiyeceklerle içeceklerin temiz olmasına dikkat etmektir.
Tedavi:
* Koleranın ilk belirtileri görülür görülmez derhal doktora gidilmeli, tıbbî tedavi sağlanmalıdır.
* İlk etapta vücuttaki sıvı ve tuz kaybını önleyici tetbirler alınacaktır.
* Beş gün müddetle antibiyotik verilerek, barsaklar kolera mikrobundan temizlenir.
* Hasta tedavi sırasında ayırılmah; yiyecek ve içeceklerinin temiz ve protein yönünden zengin olması sağlanmalıdır.
V EB A
Hastalığın sebebi “Pasteurella pestis” adındaki bir mikroptur. Fare, pire, tahtakurusu tarafından insana bulaştırıldığı gibi; doğrudan insandan insana da geçmektedir.
Hastalık mikrobu vücuda girdikten 3-5 gün sonra lenf yollarında iltihaplar oluşturur.
Belirtileri:
* Kasık, koltukaltı ve boyun lenf bezleri iltihaplanarak şişer.
* Kasıkların şişmesi şeklinde ortaya çıkan cinsine “hıyarcık vebası ” denir.
* Daha sonra deride döküntüler görülürse hastalığın ciddiyet kazandığı anlaşılır.
* Mikropların akciğerlere yerleşmesi halinde “akciğer vebasından bahsedilir.
* Beyin zarına hücum eden veba mikropları “m eııiııgo-ansefalit vebası”nın ortaya çıkmasına sebep olur.
* Mikroplar bazan kan damarları içinde çoğalarak “zehirli veba” dediğimiz daha değişik bir hastalık oluştururlar.
Ne Yapm alı?
* Veba mikroplarına karşı sülfamit ve streptomisin cinsi ilâçlar kullanılırken, aynı zamanda bol sulu yiyecekler ve vücudu canlandırıcı başka ilâçlar da verilir.
D İK K A T :

Belirtilerin ortaya çıktığı ilk on beş saat içinde mut
laka doktora gidiniz. Geç kalmanız halinde netice ölümdür.
K orunm a:
* Vebaya yakalanmamak için vücut ve ev temizliğine dikkat ediniz.
* Fare, pire ve tahta kurusu ile mücadele ediniz.
G Ü ZZA M (LEP R A )
Tıbbi araştırmaların geri olduğu 15. ve 16. yüzyıl Avrupasında cüzzam tehlikeli bir hastalık olarak tanıtılıyordu. Romanlara ve sinemaya bu yönüyle yansıdığından günümüzde dahi aynı korkutucu imajını korumaktadır. Halbuki hastalığa sebep olan
“mycobakterium leprae” adındaki bakteri; çoğu yönleriyle tüberküloz basiline benzer. Aynı zamanda aside dayanıklı bir yapıya sahiptir.Cüzzam, nadir olarak bulaşan, salgınlar halinde görülmeyen bir hastalıktır. Mikroplar vücuda girdikten 3-5 yıl gibi uzun bir zaman sonra belirtileri görülmeye başlanır. Belirtileri ve hastalığın seyri cinsine göre değişiklikler gösterir.

Cüzzamın başlıca iki tipi vardır:
a) Nodüler veya lepramatöz.
b) Nöral veya tüberküloid.
Nodüler Cüzzamın Belirtileri:
* Genellikle tekrarlayan ateş krizleri ile kendini belli eder.
* Yüzde kırmızıya çalan şişkinlikler ortaya çıkar.
* Daha sonra şişkinlikler sertleşerek birleşir. Sertleşme sırasında ağrı yaparlar.
* Şişliklere dokunulduğu zaman hasta bunu hissetmez.
* Yüzden başka; kulaklar, burun içi, önkol bölgeleri ve apış araları şişliklerin sık görüldüğü yerlerdir.
* Hastalığın ilerlediği devrede yüz şiş ve yuvarlak bir görünüş alır. Gözler çukurlarına kaçmış; burun yassıdır.
* Dil, gırtlak ve boğazda yaralar oluşur. Bu yaralar iyileştikten sonra, yerlerinde sert bir kabuk ve şekil bozukluğu kalır.
Nöral Cüzzamm Belirtileri:
* Cüzzam mikroplarının sinirler üzerinde etkili olmaları halinde belirtiler “Nodüler cüzzam”ınkinden farklı bir seyir izler.
* Sinirlerin harap olması neticesinde, vücutta ve kalçalarda erime görülür. Sinirlerin zarara uğradığı bölgelerde deri hissizle
şir ve soluklaşır.
* Daha sonra çürümeler ve yaralar ortaya çıkar.
* El ve ayak parmaklarında kangrenleşmeler başlar.
N e Yapm alı?
* Cüzzam zannedildiği gibi tedavisi mümkün olmayan tehlikeli bir hastalık değildir.
* Bugün Türkiye’de başarı ile tedavi uygulayan “lepra hasta- haneleri” mevcuttur. Yeter ki zamanında müracaat edilip gerekli
tedavi başlatılsın.
Tedavi:
* Birçok bulaşıcı hastalığa karşı kullanılan Sülfanom it ve Streptom isin tipi ilâçlar cüzzam için de oldukça etkilidirler.
* H a sta ile çok sıkı tem asta bulunm adıkça bulaşm a tehlikesi yoktur. Bu sebeple, tedavi sırasında hastayı ayırmaya gerek görülmemektedir.
S A R I H U M M A
“Aedes aegypti” adındaki bir sivrisinek cinsi tarafından insanlara taşınan virüslü bir hastalıktır. Sivrisineğin sokması ile vücuda giren ve kana karışan mikroplar bir hafta içinde hastalık belirtilerini ortaya çıkarırlar.
Belirtileri:
* Ateş, nabız yavaşlaması, kusma ve idrarda albümin çıkması başlıca belirtileridir.
* Bundan sonra hastada kanamalar ve sarılık görülür.
N e Yapm alı?
* Hastalığa karşı kesin etkili bir tedavi usulü henüz bulunabilmiş değildir. Belirtilerini ortadan kaldırmaya yönelik çeşitli metotlar denenir.
* Hastalık bir defa geçirildikten sonra ömür boyu bağışıklık bırakır.
* Sarıhumma görülen bölgede mutlaka aşı yaptırılmalıdır. Aşının kazandırdığı aktif bağışıklığın müddeti altı senedir.
D İK K A T :

Araştırmalar sarıhumma yapan virüsün kaynağının maymunlar olduğunu ortaya koymuştur. Sivrisinekler de maymunlardan alıp insanlara taşımaktadır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*