Şifalı bitkiler ve sularla tedavi
Her devirde önemini kaybetmeyen “şifalı bitkiler ve sularla tedavi, memleketimizin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik şartların meydana getirdiği yüksek ilaç fiyatları ve kalitesiz imalat yüzünden günümüzde de büyük ilgi toplamış bulunmaktadır.
Yıllardan beri, bu meseleye duyduğum ilgi, böylece çok değerli yayıncı arkadaşımız İsmet Celep’in isteği ile kuvveden fiile çıkmış olmaktadır.
Bu vesile ile Kitabımızda belirtilen tedavi şekilleri ile ilgili olarak, bâzı müşahhas delilleri huzurlarınıza getirmek istiyoruz
1630 yılında Fransada: Paris’in 681 kilometre güneyindeki Toulouse şehrinde büyük bir veba salgını olmuştu. Bu sırada kurnaz ve becerikli hırsızlar, bu çok tehlikeli ve bulaşıcı hastalıktan korkmayarak, ölüleri soymaya gidiyor ve onların yükte hafif, pahada ağır eşyalarını topluyorlardı. Sonunda yakalanarak, mahkeme önüne çıkarıldılar. Halkın öfkesi ile hayatlarından olabilirlerdi. Yalnız ne varki, şans mahkemede yüzlerine bir defa daha güldü: hâkimler sırlarını açıklama karşılığında, onlara hayatlarını bağışlayacaklarını vaad ettiler. Hırsızların yaptıkları açıklama hayret verici id i
İslam doktorlarından okudukları kitaplardan; içine adaçayı, kekik, lavantaçiçeği ve hasalban attıkları sirkeyi vücutlarına sürerek mikroplara karşı koymayı öğrenm işlerdi.
Bir asır sonra Marsilya da benzeri bir olayda açıkgözler, bu antiseptik birleşime “sarmısak” katmışlardı.
O tarihten sonra, dört hırsızlar sirkesi “Avrupa’da “eczacılık” kitaplarında yer aldı.
İç hastalıkları mütehassısı Dr. Niyazi Gün, 1967 Nisanı başında Konyalı 60 yaşındaki çiftçi Ali Eken i muayene etmiş ve “praeplorik nahiyede başlangıç Antrum Ca” ya da ” kanser” teşhisi koyarak, hastayı “acele” ameliyeta sevketmek istemişti.
da “Antalya Turunçgiller Araştırma Enstitüsü”nda yetiştirilmeye başlanıl- mıştırvBu bitki kaynatılarak içildiğinde, böbrek taşlarını dökmede çok başarılıdır.
Bir başkası, müzmin derecedeki sinüzitini hiçbir ilaç ile tedavi ettire- memiş, acı kavun (eşekhıyarı) nın suyunu burnuna damlatıp, genzine kaçırmamak için derhal doğrularak , üçgün nezle olup iyileştirmiştir. Ayrıca; bu bitkinin kökleri kazınıp, dilim dilim doğranarak bir tencere suda kaynatılıp, süzülerek günde bir çay bardağı içilmektedir.
Bu misalleri çoğaltmak mümkündür. Yalnız, ne var ki biz yine de siz- lere hâzık bir doktora görünmenizi öğütleyeceğiz.
Bu eserin hazırlanılmasında büyük emekleri geçen çok değerli arkadaşım Şenol Gürcanlı’ya teşekkürü bir borç bilir. Muhterem okuyucularımıza sağlık ve saadetler dilerim.